Kanuni Enduro 200’ü teslim almaya, Kuralkan yetkilileriyle telefon-mail yoluyla görüşmeye başlamamın üzerinden henüz 24 saat bile geçmemişken çağırıldım. Motosikleti teslim alacağım Galeri Sayan’a doğru yol alırken aklımda motorun durumu vardı. Galerinin önüne gelince diğer motosikletlerden daha öne çıkarılmış bir Enduro 200 çekti dikkatimi; uzaktan bir fotoğrafını çekip, başında 2 dakika dikilmeye gittim önce, bana test için verilecek Enduro olabileceğini düşünürken henüz 2-3 kilometrede olduğunu görüp “güle güle kullanacak” yeni sahibini bekliyordur herhalde diye düşündüm.
İçeriye girip kısa bir tanışma-muhabbet faslından sonra test motorunun başına geçmeye karar verdik ve orada öğrendim ki montajı yeni yapılmış, aküsü bile henüz şarj edilmemiş o Enduro benim yaklaşık 300 km yol arkadaşım olacaktı. Hem birbirimize alışmak hem de akünün yararı için Altunizade-Kadıköy-Göztepe-Çamlıca güzergahında turladık ve fotoğraflandık ilk olarak.
Gelelim motosikletten bahsetmeye:
Dizayn:
Aslında klasmanındaki benzerlerinden çok da farklı bir tasarım değil Enduro 200, ama tek başına değerlendirildiğinde yeterince iri, yeterince yüksek ve oldukça dikkat çekici duruyor.
Gösterge paneli oldukça sade; tripmetreli bir kilometre saati, boş vites, sinyal ve uzun far göstergelerinden oluşuyor sadece.
Sol kumanda kolunda kapalı-park lambası-far konumlu anahtar, korna, sinyal switchi, uzun far düğmesi ve arkada selektör butonu yer alıyor. Sağ kolda ise sadece “engine run-off” switchi ve ateşleme düğmesi mevcut.
Jigle ise internetteki fotoğraflarında görüldüğünün aksine karbüratör üzerinde ve yakıt musluğu gibi ulaşılması zor bir yerde.
Performans:
Daha öncede bahsettiğim gibi motosiklet, teslim aldığımda henüz yumurtasından yeni çıkmış bir yavruydu, dolayısıyla rodajdaki motoru fazla zorlamak istemedim, fakat buna rağmen motorla Yalova’ya doğru yola çıktım ve hızlı akan trafikte 115 km/h gibi değerleri birkaç kez gördüm. Benim görüşüm düzgün bir rodajdan sonra bu motosikletin maksimum 120–125 km/h gibi hızlara ulaşılabileceğidir. 193 cm³’lük bir motordaki 12,74 beygirden daha fazlasını beklemek de yersiz olacaktır zaten.
Frenlere gelirsek motor için gayet uygunlar ve kısa mesafede güvenli duruşu sağlıyorlar, hatta başlarda güvenemeyip sert frenlerle fazlaca öne yığıldım. Sık şikâyet edilen konulardan arka tekerlek kilitlenmesi ise şehir içi frenlemelerde neredeyse imkansız. Lastiklerin yol tutuşu da gayet iyi.
Gelelim beklenen yakıt konusuna; Kanuni’nin açıkladığı verilerde 100 km’de 3,09 L gibi miktarlardan bahsediliyor fakat ben şehir içi-şehir dışı karışık kullanımda gayet devirli olarak (deponun bana teslim edilirken boşa yakın olduğunu varsayarak) 100 km’de 2,7 L civarı yaktığını hesapladım.
Konfor:
Oturuş pozisyonu oldukça dik ve oldukça rahat. Sele tek kişi için gayet tatminkâr, uzun süreli yolculuklarda bile yormuyor, fakat sürücünün en rahat pozisyonda seyrettiği anda, yolcu arkadaki demirlerin üzerine taşabiliyor. Motosikletteki 90–100 km/h sınırından itibaren hissedilen titreşim de konforlu selede otururken rahatsız etmese bile, gidon vasıtasıyla elleri yoruyor ve uzun sürelerde uyuşukluğa bile sebep olabiliyor. Ayrıca gidondaki bu titreşim yolculu seyahatlerde daha da fazla hissediliyor. Ayaklarınız ve bacaklarınız da bu titreşimden genel olarak nasiplenmezken, dizlerinizin depoya değmesi halinde onlar da vibrasyondan haberdar oluyorlar. Bu noktada değinmeden geçemeyeceğim bir nokta da ya rahatsız edecek derecede sallanan ön çamurluğun bu titreşimi etkileyip artırdığı, ya da mevcut titreşimin zaten stabil durmayan çamurluğun sallantısını tetiklediği.
Süspansiyon ise tümsekli toprak yollarda da, çukurlu şehir yollarında da rahatınız için çalışıyor ve beklediğimin üstünde konfor sağlayarak beni bu motorda kendine en çok bağlayan, hayran bırakan şeylerden oldu.
Dayanıklılık:
Motorla geçirdiğim sürede çok da dayanıklık gerektirecek aktiviteler yapmadım, motosikletin piyasada da yeni olduğunu da göz önüne alırsak kullanılan muadillerinden örnek vermek de çok olası değil, fakat eskiye göre malzeme ve motor aksamında daha da çok hissedilen iş bilirlik ve kalite kokusu motosikletin dayanıklılığı hakkında fikir veriyor. Bunlar kesinlikle motosiklet üstünde gelişigüzel yerleştirilmiş, emanet durmuyor. Bakınca bile alışılmış şekilde bu modele de yerleştirilmiş klasik bir motor değil, ufak şeylerle kendini gösterse de teknolojiden nasibini almış ve gelişim göstermiş bir motor göze çarpıyor. Kanuni’nin de Enduro-Cross adlarıyla bu tip dayanıklılık gerektiren modellere el atması, onların da dayanıklılık konusuna verdikleri bir garanti gibi hissettiriyor kendini.
Benim ilk elden yaşadığım dayanıklılık konusunda fikir verebilecek tek olaysa havaya güvenip açık havada bıraktığım motorun temmuz yağmurunda bir süre iliklerine kadar ıslanması ve sonrasında ilk marşta gayet güzel çalışmasıydı.
Arazi performansını denemeden bu modeli teslim ediyorum fakat kısa süreli toprak ve kum sürüşü denemelerinde de başarısını gösterdi ve kalkışlarda beni, ortalığı toz bulutuna çevirerek biraz korkutsa da yol tutuşunda gayet başarılıydı ve asfalt yola dönme isteğimi baltalayacak kadar da zevkliydi.
Genel +’ları:
*Başarılı süspansiyon
*Konforlu sele
*Rahat sürüş pozisyonu
*Frenler
Genel –‘leri:
*Ön çamurluktaki sallanma
*Aynaların görüş alanı geniş olmasına rağmen alüminyum folyo gibi görüntü sağlaması
*Direksiyondaki titreşim
*Gaz kesişlerdeki çıtırtılar ve debriyajdaki ayarsızlık (Muhtemelen yeni olmasından kaynaklı)
Ayrıca Türk Malı Enduro diye lanse edilen Enduro 200’ün ruhsatında İMALATI kısmında işaretlenmiş olan kutucuk “Yurtdışı” bölmesi.