2016 Honda Africa Twin Uzun Dönem İncelemesi
Reklamlar
-
3 yıldır kullandığım Ducati Hypermotardı satmış, iki kişilik keyifle uzun yol yapılabilecek bir motosiklet arıyordum. Hyper’ı satmadan uzun süre önce bir sonraki motor için testlere de başlamıştım. KTM, BMW, Ducati vb her birini değerlendirerek günün sonunda fiyat performansa göre kararımı 2016 model 3000km’de bir Honda Africa Twin manuelden yana verdim.
Uzun dönem inceleme yazısının fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye’de en çok tutulan motosikletlerden birisi Honda Africa Twin’ken diğeri BMW R1200GS. Karar aşamasında, bütçe dahilinde iki motosiklet arasında kaldım, birisi 2016 Africa Twin, diğeri 2011 R1200GS’di. Daha yeni ve daha kıvrak olduğu için Africa Twin’i tercih ettim. Bütçe kısıtı olmasa muhtemelen tercihim KTM 1290 ADV S olurdu, açık ara test edip etkilendiğim motosikletti.
Renk olarak aklımda sadece gümüş gri ve siyah vardı. Başka renk bir Africa twin bana fazlasıyla oyuncak gibi geliyordu. 2019’un mart ayında yani bundan bir sene önce, ilanlardan güzel bir Africa Twin buldum, bir gece vakti eski sahibinin otoparkında kendisini görmeye gittim, bir hafta içerisinde de satın aldım.
Honda Africa Twin’i test ederken en çok beni tedirgin eden özelliği, motoru ayaktan alırken ki ağırlığıydı. Buna çok kısa zamanda alıştım ve şuan bir sorun olarak bile görmüyorum. Sele yükseliği, seleyi alt kademeye çekince rahat bir kullanım sunuyor. Bir başka tedirgin eden özellik ise iç lastikli olmasıydı. Motosikleti alır almaz eşimle birlikte Çanakkale’ye sürmek istiyordum.
Yolda lastiğimiz patlarsa korkusuyla internetten biraz araştırmayla Formula-X diye bir ürüne rastladım, lastiğin içine sıkılan bir jel, 24 saat içerisinde lastiğe batan bir çivi vb varsa çıkarmanız halinde, lastik havası inmeden, sorun yaşamadan devam edebiliyorsunuz. Motosikleti aldığımda üzerinde Dunlop Trailmax lastikleri vardı hala da onlarla kullanıyorum.
İlk artçılı sürüşümüzde uzun yolda yağmurlu asfalt zeminde biraz tedirdin etse de 1 yıllık kullanımımda genel olarak memnunum, ancak heidenau k60 scout lastiklerle değiştirmeyi düşünüyorum.
Oturuş pozisyonu harika, dış görünüş oldukça etkileyici, yakıt tüketimi makul seviyelerde, kadranlara çabuk alışılıyor. Beni en çok şaşırtan özelliği ise sele konforu oldu. Ducati Hypermotard’la 5 bin kmnin üzerinde bir Balkan turunu yaparken seleden hiç rahatsız olmazken, Çanakkale’ye giderken bile sele 2 saat sonra rahatsızlık vermeye başlıyordu. Çözülmeyecek bir problem değil elbette, selenizi silikon sele yaptırdığınızda problem çözülebilir. Uzun turlar için akılda olması gereken bir durum. Sele alan olarak ve pozisyon olarak gayet güzelken, yumuşaklık olarak beklentileri karşılamıyor.
Gücüyle kendine hayran bırakan Africa Twin arkada Givi Outback Trekker 58L çantasıyla olduğundan daha büyük görünüyordu. Artçılı sürüşteki, artçıya verdiği güven hissiyatı ve bagaj kapasitesi tartışılmaz ama hafta sonları kısa turlar için olmasa da olur.
Arka çantayı sökünce motosikletin dinamikleri değişecek mi diye merak ederek, çantayı söktüm, beklentimin çok üzerinde fark yarattı, stabilitesinde muazzam bir fark oluştu. Her girdiğim virajdan keyif almaya başladım, Africa Twin tamam benim motorum dediğim nokta çantayı çıkarıp yaptığım ilk sürüş oldu.
2020 yılında uzun turlar yaparız belki diyerek Trexes’in yan çantalarını alsam da henüz hiç takıp test etmedim. Ön koruma barlarına takacağım soft çantlar için hala bakınıyorum. Özellikle Kriega’nın şu simsiyah versiyonu muhteşem duruyor.
Honda Africa Twin’in asfalt ve viraj performansına değinmişken, konfordan ve yol tutuştan dem vuranlar genelde Pirelli Scorpion Trail II lastiğe geçiş yapmışlar, Hyper’da bu lastiği kullandığım için hiç heveslenmedim, ama off-road kabiliyetlerinden bahsedilen bir motosikletin böyle fazlasıyla yol odaklı bir lastiğe mahkum edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Dunlop lastiklerle bu tutuşu sunuyorsa pek çok lastikle virajlarda keyif verecektir. Sonuçta bu naked ya da supersport değil, ancak keyif almak için çıktığınız bir Şile sürüşünde de size motosikletin hamallığını yaptığınız hissini vermemeli.
Motosikleti 20-25 gün gibi uzun süre kapalı otoparkımda bıraksam da marş bastığımda, tek marşta çalışması Honda’nın verdiği güven, aksesuar aradığınızda veya hangi servise gideceğim diye düşündüğünüzde pek çok seçenek olması yine güven unsuru. Pek çok kullanıcısı olması ve her bir kullanıcının paylaştığı farklı deneyim, kullanım türü ve beklentinize göre doğru seçimleri yapmanızı sağlıyor.
Honda Africa Twin tam olarak mantık makinası, belli teknik koşulları sağlayıp, sizin gitmek istediğiniz yere tutkuyla gitmenizi sağlayabilecek cinsten bir motosiklet. Almadan önce acaba vasıfsız, tutkuyla kullanamayacağım ağır bir commuter mı alıyorum korkusunu, kullanırken bir an bile yaşatmadı.
Farları harika aydınlatıyor, sis farlarıyla da destekleyince gece sürüşlerinde bile kendinizi emniyette hissedebiliyorsunuz. Çok yoğun trafik ve gece dışında sis farlarını pek kullanmıyorum.
Africa Twin aldığımda uzun ön cama sahipti, orijinal camını da almıştım, ilk işim bunu değiştirmek oldu. Orijinal belli miktarda rüzgardan korumakla birlikte, rüzgar keyfini de yaşatıyor. En kısa siyah rüzgarlıklardan bulabilirsem keyfime göre onlardan takmayı düşünüyorum.
Gelgelelim Honda Africa Twin’in off-road performansına, Şile-Teke civarında ufak denemelerim olsa da, off-road sürüşten keyif aldığım en güzel rota Darlık Barajı’nın etrafı oldu.
Dik yokuşlardan iniş ve çıkışlarda, yer yer su birikintileri ve çamurda motosiklet ne kadar kabiliyetli olduğunu stock lastiklerine rağmen gösterdi. O günden beri Heidenau K60 Scout’larla neler yapar acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Pahallı bir KTM 1290 ADV S’i bu denli zor yollara sokmaya cesaret edemem, aynı şekilde GS için de benzerini düşünüyorum. Africa Twin inceliği ve offroad kabiliyetiyle, biraz dikkat edip bazı önlemleri de aldığınızda off-road’da da güven veriyor. Tabi cross motorlarla ağaçların arasından gitmekten bahsetmiyorum ama yumruğunuzdan büyük taşların arasından, yer yer çukurlardan ve su birikintilerinden korkusuzca geçebiliyorsunuz.
Offroad için alınabilecek güzel önlemlerden birisi motor koruma demiri, grenajları koruyan koruma demiri tek başına yeterli olmayabilir. Yine offroad kullanımlarda grenaj koruma demirlerine soft çantalar takarsanız, motoru düşürdüğünüzde grenaj demirinin ortasındaki boşluğa gelecek taşların zarar vermesine de engel olabilirsiniz.
Honda’nın orijinal koruma demiriyle ilgili de şunu söylemek gerek, eğer motorda yan çanta yoksa asfaltta düşürdüğünüzde grenaj koruma demirleri, gidon ve motor bloğunun herhangi bir parçası yere değmeyecek şekilde koruyor. Gidonun yere değmemesi demek, gidon ayarınızı bozulmaması, gidonun yamulmaması demek. Koruma demirleriyle ilgili de ucuzdan pahalıya pek çok çeşit var.
Bu arada Arai Rebel kask kullanıyordum, Terekli off-road kullanıma da yakışsın diye Bell MX-9 kask aldım. Bu kask daha fazla ses aldığı için motorun emiş sesini ve egzoz sesini daha fazla duyar oldum bu da bir hayli keyif veriyor. Egzoz sesini çok sevsem de, Ducati’den miras Termignoni egzoz takmayı istiyorum ancak alt devirlerdeki tepkileri nasıl olur bilemediğim için şimdilik bu planımı erteledim.
Uzun süre Ducati kullanan birisi için Africa Twin’in motor performansına şu yorumları yapabilirim. Alt devirleri muhteşem bir esnekliğe sahip, düşük hızlarda stres yaşamadan kıvrak bir şekilde gidebiliyorsunuz, offroad da düşünülerek böyle tasarlanmış sanırım. Motor en fazla 8500 rpm çeviriyor. İkinci ve üçüncü vitesi son derece keyifli ancak 10 bin devir limiti olan Ducati Hypermotard’dan sonra keşke Africa biraz daha devir çevirseymiş diye de düşünmedim değil. 6000-8000 rpm arasında oldukça keyifli ancak sürekli böyle kullanırsanız yakıt tüketimi 100km’de 6,5 litreleri bulabiliyor. Yeni 1100cc’lik Africa Twin’i denemedim muhakkak iyileştirmeler vardır ancak motorunuzu satıp üzerine bir o kadar daha ekleyip alınır mı, test etmeden bunu söyleyemiyorum. Test ettiğimde de muhtemelen düşüncem madem o kadar para veriyoruz, gidip 3-4 yaşında bir R1200GS alalım olur.
Virajları Hypermotard gibi keyifli olması imkansız, desmodromic 800 cc’nin yüreğinizi hoplattığı gibi bir kick yok. Hep kontrollü, torklu hoş sesli bir mahcup etmeyecek, kesinlikle keyifli bir motor bloğu. KTM ve Ducati’den beklenen pür tatmin duygusunun, mantık dünyasında sizi yol yapmaya odaklanmaktan kopardığını düşünüyorsanız benim gibi, Africa twin özgürleştiriyor.
İstediğiniz yol hangisiyse ona odaklanıyorsunuz. Özellikle canımın istediği off-road yola saptığım anda altımdaki makinanın benim off-road yeteneklerimden daha kabiliyetli olduğunu bilmek muhteşem bir duygu.
Hypermotard kullandığım zamanlar, bir önceki kasa Multistrada kullandığımda gücünü takdir etmiş ama kullanımını çok soft bulmuştum, aşırı konforlu bunla nasıl gazlar insan üzerinde uykusu gelir diye düşünmüştüm. Africa’ya geçtikten sonra, yakın arkadaşımın Multisini aldığımda, o soft dediğim Multi bana o kadar sert ve gergin geldi ki, Africa Twin’in ne kadar esnek ve yumuşak olduğunu anladım. Bir taraftan 150 hp ve üstü güçlere ne gerek var da dedim. Kendimi teselli ediyor da olabilirim. Seyahat endurosunda güce o kadar da gerek yok derken Honda’nın verdiği güvenle şu makinanın yanına bir dört silindirli supersport çekmek lazım diyorum zaman zaman. Ya da şöyle canı alınmamış bir Ducati Monster 696, 796 veya 1100 bile düşünülebilir.
Fren yaptığında dalma yapıyor, diyenler var, Hyper’dan alışkın olduğum 25 cm’lik amortisör payı çok benzer olsa da çalışma prensipleri bambaşka, motora alıştıkça kullanımınıza göre yol veya offroad kullanıma göre amortisör ayarlarınızı kolayca yapabiliyorsunuz bu da çok hoş. Amortisör ayarlarınızı sertleştirdiğinizde daha rijit bir motosiklete dönüşüyor.
Kronik rahatsızlık olarak bahsedilen, ekran fonksiyon tuşunun takılması problemini yaşamadım. Ancak 2016 modellerde, 2018’e kadar tel jantlarda korozyon mevcut, bilerek aldığım ve alırken de üzerinde gördüğüm için buna çok takılmıyorum. 2016 modellerin amortisörleri altın renginde olduğundan daha çok hoşuma gidiyor. 2018’lerde gaz tepkisi bir nebze farklı olsa da, 2016’daki gaz teli olması ve gaz telinin direk tepkisi yine benim için artılardan biri.
Africa Twin’de kaydırmalı debriyaj olması muhteşem, 98 nm torkunu güvenle kullanabiliyorsunuz. 660 Tenere’den veya NC700-750’lerden Africa Twin’e geçiyorsanız muhteşem ötesi bir motosiklet. Ancak Ducati, KTM, BMW’lerden geliyorsanız, beklentinizi ona göre belirleyip Africa Twin’i tercih edin derim. Beklentiler mantık çerçevesinde şekilleniyorsa Africa ağır basar. Yüksek hız beklentisi olmaması gerek, 180’e kadar harika bir şekilde çıkarken sonrasında yavaşlıyor maksimum 205 gördüm. Uzun yolda 120-130 km’lerde keyifli ve sakin bir şekilde gidebiliyorsunuz, gaz açmanız gerektiğinde de elinizin altında güç bulunuyor.
İlk yılımda 4000km yol yapabilmişim, geçmiş yıllara oranla oldukça az kilometre, şöyle bir motosiklet piyasasına baktığımda Honda Africa Twin’i değiştirmeye değer bir motosiklet bulamıyorum. Eldekinin kıymetini bilip kullanmaya devam etmek lazım.
Belki Africa Twin’i BMW F800GS’le, Ducati Multistrada 950’yle, KTM 1090 ADV’yle karşılaştırmak lazım, bunlarla karşılaştırdığımda tercihim kesinlikle Africa Twin olur. Ancak fiyat olarak bir tık yukarıda kalsa da F850GS aklımı karıştırabilir. Bu noktada üzerine bir miktar daha ekleyip R1200 GS’lere bakmaya başlıyor insan.
Reklamlar
-
Her 2-3 senede bir farkli bir model kullanacagim diyerek basladigim motosiklet hayatim aynen planladigim gibi gidiyordu,taki africa alana kadar.
Son motorum olacak sanirim bu allahsiz :(
En buyuk handikapi tupetype lastik olmasi.
Keske tupeless opsiyonu olsaydi bu motorun iste o zaman mukemmel bir motor olurdu benim icin.
-
Tecrübelerinizle faydalı bir yazı hazırlamışsınız ememeğinize sağlık.
Şuan piyasa durumundan dolayı ne eldekini satmak nede yeni makina bakmak hiç mantığıma yatıramadığım bir durum.
Fuarda gördüğüm kadarıyla F 850 gs sanki africa satılıp alınacak makina değil, R1200 gs ise maddi olarak uygunsa bütçeye (servis, parça vb.) düşünülmeden alınır.
Kazasız belasız sürüşler.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)