“Bir insanın gözlerinin içine bakıp annesinin öldüğünü nasıl söylersin?”
Ölüm mü daha soğuk yoksa o metal çekmece mi? Ne kadar soğutursan soğut o dolabın içini ne kadar soğuk olabilir ki? Kilometrelerce uzaklardan kanımı donduran o çekmecenin soğukluğu değil ki. Hayatta kalanlara sevinmek bir suçmuş gibi sanki. Sevdiğimizi alıp götüren kader, kelimelerimizi de mi aldı acaba? Neden bu kadar zor konuşmak. İki kelimeyi bir araya getirmek? Gülüyor mu ağlıyor mu anlamıyorum derler ya, doğruymuş. Kadere isyanın kahkahalarıyla, ruhunu ve kalbini buran o mengenenin akıttığı gözyaşları birbirine karıştıkça, “deli miyim acaba?” diye düşünmeden edemiyorsun ki.
“ Cevap ver bana, en sevdiğin insanın gözlerinin içine bakıp, en sevdiği insanın öldüğünü nasıl söylersin?”
“Makarna en kolay yemek... Annen niye senin kötülüğünü istesin? Ama hep makarna yenmez ki”
Bu cümle kaç kişiyi ağlatır dünyada acaba? Kaç kişi 20 sene önce duyduğu bu cümleyi hatırladıkça hıçkırıklara boğulur ki?
O dolabın içi ne kadar soğuk?
Adım gibi eminin şimdi gidip o çelik tepsiye yapıştırsam elimi, cayır cayır kavrulacağından.
Kelimelerim nerede benim? Yardım et bana... Tek bir kelime bile olsa yardım et, bir başlangıç noktası ver bana. İlk harfi ver en azından. Ama ne olursun sessiz harf olsun, çıkmıyor çünkü nefesim. Herhangi bir sesi çıkartabileceğimi sanmıyorum.
Kaldırdım boynumu, diktim gözlerimi sana. Yardım et bana, çünkü biliyorum bu cümle aklımdan hiç silinmeyecek, cevabını hiç bir zaman bilemesem de...
“En sevdiğin insanın gözlerinin içine bakıp, Annesinin öldüğünü nasıl söylersin?”
************************************************** ****************************************
Bugün öğlen sıralarında, İçinde 3 halam ve babaannemin olduğu otomobil, lastik patlaması sebebi ile Edremit Havran arasındaki çift yönlü yolda takla attı.
Babaannem ve bir halam hurdaya dönen araçtan mucize eseri ufak sıyrıklarla çıkarken, diğer halam hafif yaralı olarak kurtuldu.
Ancak ne yazık ki, ortanca halamı kazada kaybettik. Başımız sağolsun...
Ne yapacağımı ne edeceğimi bilmiyorum. Konuşamıyorum kimseyle. Blog'a veya facebook'a da yazamıyorum.
Akrabalarımın aile dostlarımın olmadığı tek yer burası. Biraz yazmak zorunda hissettim...
Başımız sağolsun.