Hasan..
İnsanlara apaçık gerçekleri gösterebilmek,haberde yaptığımız gibi insanlara bir şeyler anlatabilmek. O giderken bana ve arkadaşlarıma haykırarak gösterdi herşeyi..
Hasan hayattaki tek zevki motosiklet olan biriydi.Onunla ilk fuara gittiğimizde bakakaldığı tek motosiklet kıpkırmızı Honda CBR 600 F’ti.Ona orada tutulmuştu o.Bir aşık gibiydi.Fuarda başka motosikletleri gösterdiğimde yüzlerine bakmamıştı.Almayı o zaman kafasına koymuştu ama yine de bilinçliydi.Bu sevgiliye kavuşmak için 125’liğini alarak ilk adımı attı.Ne olduysa sonra oldu arkadaşlara yetişebilmek,hem de bisiklet makaralarından kurtulabilmek lazımdı.1 sene sonra alıverdi kıpkırmızı motosikletini.Hem kavuşmuştu sevdiğine hem de artık gezilerde rahatça gruplardan kopmayacaktı o da..
***
Ben ona neden bu kadar çok motosikleti sevdiğini hiç sormamıştım.Anladım..Onu o gün toprağa verirken Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki motor tamircilerini görürken anladım.Çünkü o çocukluktan beri bu hayalinin peşindeydi.Ama o hayali için uzun zaman beklemek zorunda kaldı.O Adıyaman’daki köyünden daha iyi şartlara kavuşabilmek için Malatya’ya göçmüş bir ailenin 6 çocuğundan biriydi.Okudu tek kurtuluşu buydu.Okudu ve bir gazeteci oldu.O haber yaparken kalbini,mantığını dinledi.Yazarken bile farkını gösterirdi.İfade için tıkandığımda bakardım ki o çoktan bitirmiş haberi..Haberi severdi bir de motosikleti..125’liği alınca dolaşmaya başladık.Ehliyette alınmıştı tabii.Ama hep bir eksiklik vardı eğitimimiz yoktu.Ne olacakti ki sınavda bile iki kişinin yardımıyla scooter kullanan koca koca adamlar ona buna çarpa çarpa sınavdan geçer not alıyolardı.Hatta not kağıtlarına baktığımda -ben vitesli bir motorla katılıp bu sisteme göre gayet iyi kullanan birisiydim güya-nasıl olurdu sınavda başka bir motora çarpan adam 90 almış ben 80 almıştım.Oluyordu işte Türkiye’deydik..Türkiye’deydik bir de üstelik İstanbul’da.Trafiğin en berbat,balta girmemiş ormanlarında.Kimsenin birbirine saygı göstermediği adeta savaş alanı olan şehrin trafiğinde.Hasan’a hep söylerdim.Benim senden tek bir farkım var 8-9 senedir İstanbul trafiğindeyim ve bu düzeni biliyorum.Bu düzen neydi adeta ölüm-kalım oyunuydu.Burda bilgisayar oyunundaki gibi aptalca hata yaparsan yanıyordun.Ama kimse can vermiyordu sana..
***
Bir gazeteci olarak motosikletle ilgili aktiviteleri takip ediyor.Bir yandan da motosiklet camiasının kimden olursa olsun duyurusuna fotoğraf makinemizle,Kameramızla,haberimizle destek olmaya çalışıyorduk.Kaza sonucu bir anma toplantısı yayınlanmaya belki değer görüyordu. Kızıyorduk.Biz de bu sevdaya tutulmuştuk.Motosikletlileri farketmeliydi insanlar.Ne yapabilirdik.Belediye yolları suluyor kazaya mı neden oluyor.Yetkililere ulaşmaya çalışıyorduk.Haber değeri taşımıyordu ama bakın biz bununla ilgileniyoruz mesajı bile vermek yetiyordu bize.Kendi meslektaşlarımıza da yaşadıklarımızı anlatıyorduk.Bilsinler bu kara sevdaya tutulanların neler yaşadığını.
Ben motor sesi çıkararak dolaşırdım o gülerdi.Bir sürü gazeteci yan tarafta Başbakan,Bakan kim olursa VİP koridorlarında.Hasan çok gülerdi bana o yüzden.Zaten o gülüşü yok mu ki.Kahkahalarını duyamasam da öyle candandı ki.Aynı fotoğrafta ki gibi..
Ve kazanın olduğu gün herkese el salladı.Annemle uğurladık Hasan’ı dikkatli git diye.El salladı arabayla kendine eşlik eden arkadaşlara da..
Görgü tanıklarının ifadesine göre itfaiye aracı çıkmış,hızlıymış önce bariyerlere sürtmüş solundan sonra arasına düşmüş.Bu kadar basitti tabi..
Hasan’ın kazasından sonra olay yerine gittik 3 gazeteci ve arkadaş.Aşinaydık senelerce bir çok kazanın haberini yapmıştık.Birçok ölümler görmüştük.Kazayı gözümde canlandırmak beni sarstı ama yapmalıydık.Kazaya ilişkin görgü tanıklarının ifadesi ve polis raporlarının dışında bir motosiklet kullanan olarak bakış açısı çok farklı olurdu.Aynı tip motosikleti bende kullanıyordum.Hasan’la ilgili her şey orada apaçıktı.Kaskı,montu,eldivenleri vardı ama orada bir giyotinde yolun ortasındaydı.O mont giyotine ne yapabilirdi ki..Üzerinde yumuşak korumaları olan hava alabilen yazlık bir mont vardıYola düşebilseydi..Yola düşmedi bariyerlerin ortasına düştü.O bariyerler ki standart ötesi,neye yaradığı bilinmeyen,bırakın motor sürücülerini araba sürücülerinin korkulu rüyası,kellesini uçuran bariyerler..
Yedikule ışıklardı olay yeri.Rapora göre hızlı gidiyordu.Orada yavaşlamalıydı.Akşamdı saat 23.00 civarındaydı.Ben Rauf abinin bir yazısını okuduğumdan beri Cumartesi akşamları hiç çıkmadım motorla.Çünkü alkollü bir çok sürücü eğlenceden dönüyordu.O akşam zaten o kadar çok kaza vardı ki.Kendi meslektaşlarımız bile bu kazaya gidip bakamamış bile,düşünün.Rauf abi Ortaköy,Taksim demişti ama ben hep sahil yolundan korkardım.Orada transit yola bile hiç girmezdim.Hız limiti orada sınırsızdı çünkü..
Araştırmayı yaparken yolda gördüğüm işaretler ve beynimde:“Hızlı girmiş viraja belli.Önceden gaz kesmeliydi.En büyük yanlışı buydu gazı niye kesmedin Hasan,Hem viraj hem ışıklar ne yaptın Hasan?”düşüncesi bas bas bağırıyordu.
Sonra yola baktım O hızlıydı belki ama yol neydi öyle.Işıkların olduğu yer ya sıcaktan ya da asfaltın kalitesizliğinden yamru yumruydu..Işıklarda bekleyen araçlar yolu yamru yumru yapmıştı belki.Bir de üstüne ışıklarda bekleyen araçların yolda bıraktığı yağ ,aşırı sıcaktan radyotörlerden damlayan suların oluşturduğu su birikintilerine ne demeli.Fren yapsanız kaza kaçınılmaz anlayacağınız..Hız,yolun durumu,bir itfaiye aracının çıkışı ile panikleyip frenleyememek.Gidebiliyorsun ama durabiliyor musun?Bunu sormuyorduk işte..Ben dersimi almıştım.Geçen sene aynı yolda Cankurtaran’da yaptığım kazadan sonra temkinliydim artık.Ben de bariyerlere temas etmiştim ama o bariyerler çelik teldendi.Üstümdeki korumalarda komple sert bir malzemedendi.Demek ki sert ve yumuşak korumalar yapılan kazaya göre koruma faktörünü etkiliyordu.Ben şanslıydım 3-5 gün yatarak dersimi almıştım ama bu kadar güçlü motorlar herkese eşit davranmıyordu.Belki ufak bir kaza yapsaydı bir yan yatırsaydı.O 125’liğe göre bu motorun daha güvenli olduğunu söylüyordu.Belki hepimizin yaşadığı kendisini taciz eden bir araçtan daha rahat kaçabilmeyi düşünüyordu.
Olmadı yaptığı ilk kazayla ayrıldı bizden..
Hepsini orada yapacağız Hasan.Motorlarımızı uçsuz bucaksız,sınırların olmadığı o huzur diyarında süreceğiz..