Merhabalar;
2 teker ile yeni hayatımın halen giriş bölümünü yaşarken, ara ara gelişme bölümüne geçebilmek için çabalar sarfediyorum. Bu zamana kadar sadece sokak aralarında yaptığım deneme sürüşlerime bu hafta ilk defa TEM' e çıkarak yeni bir sayfa açtım. Amacım Ataşehir' den Yavuz Sultan Selim köprüsüne bağlanıp Avrupa yakasına geçmek ve tekrar geri dönmekti.
Yola çıkarken tedirginliğim biraz daha azdı. Bu durum motosikletimle olan ciddi ve seviyeli birlikteliğim için güzel bir aşamaydı. Arabayla sürekli geçtiğim yollar olduğu için ve motosikletimi aldıktan sonra aynı yollardan geçerken beynimde simülasyon yaratarak "şimdi motosiklet ile olsaydım şu şeritten şu hızda geçerdim vs" gibi senaryolar yaşardım. Bu senaryoları gerçek hayata vurduğumda fazla yabancılık çekmedim açıkçası. Safarideki yaban hayvanlarının nereden çıkacağını az çok tahmin edebiliyordum. Ancak beni zorlayan bir durum oluştu. O da rüzgar. Aşırı rüzgar ara sıra dengemin şaşmasına neden oldu. Ama büyütülecek bir problem yaşatmadı. Yavuz Sultan Selim ayrımına daha girmeden burada bu rüzgar varsa köprüde ne halt yerim diye düşündüm ve rotamı değiştirerek Kavacık kavşağına kadar gittim. kavşaktan tekrar ters istikamete doğru gidip, Kozyatağı' ndan minibüs caddesine çıktım. Kadıköy yapıp sonra yine ters istikamet kartal. Oradan da tekrar Ataşehir.
Kısaca notlarım şu şekilde;
1) Motosikletler tehlikeli değil, motorcular tehlikelidir. Yaşadığım 2 gerginlikte hep başrolde farklı motorcular vardı. Bunlara kendimce hain sincaplar dedim.
2) Trafikte en tedirgin edici yabaniler filler ve gergedanlar (otobüs ve kamyonlar) ne hikmetse çok kibarlardı. Acemi olduğumu anladıkları için mi yoksa kendilerine kibar davranılınca onlar da aynı reaksiyonu mu verdi bilemedim. Ama tabi yaban hayatta kimseye güven olmaz.
3) Aralardan geçmek tedirginlik veriyor. Bunu hala aşamadım. Aralık genişse geçiyorum ama başka motorcuların geçtiği dar yerlerden geçemiyorum. Bilmiyorum belki de geçmemek doğrusudur.
4) Korna ve sinyal düğmelerine artık alışıyorum. Geçen haftaya kadar düğmenin yerine bakmadan bulamazdım. Şimdi buluyorum. sırada selektör düğmesinde.
5) Sürüş esnasında, özellikle minibüs yolunda kulağımda sürekli Zafer Akçay hocanın sesi geliyordu. İnşallah tüm sürüşlerimde aynı sesi duymaya devam ederim.
6) Aldığım hakimiyet eğitimi olmasaydı bu tecrübeyi yaşamam zordu ve eğer eğitim olmasaydı kaç ay sonra ve hangi acı tecrübeler sonunda bu deneyimi yaşardım bilmiyorum.
7) Motosikletim Forza 250. Biraz da kendisiyle ilgi bilgiler vereyim. Efendim ilk motorum olduğu için kıyaslama yapabileceğim bir durum yok. Ancak bana güven veriyor. Ama hala "acaba vespa mı alsaydım" diye içimden geçirmiyor değilim. Bunun da sebebi vespa nın daha hafif olması. TEM de hızımı 100 'e de çıkardım, sakin de sürdüm, sokak aralarında yürüme hızında da sürdüm. Sonuçta 3.3 lt yaktı. İyi mi kötü mü tabi ki de sizler daha iyi bilirsiniz.
8) TEM 'deki yolculuğumda yolda gördüğüm diğer motorculara korna ile selam vermek çok mu abesti bilmiyorum ama bu dünya ile tanışmadan önce sanki herkes birbirine selam verir diye biliyordum. Öyle değilmiş
Bir iki motorcular selam verdi o kadar.
9) Son olarak üstatlardan, özellikle TEM de motosiklet kullanmanın inceliklerini ve kendi tecrübelerini aktarmasını rica etsem de benim gibi ihtiyacı olan herkes nasiplense.
Kazasız belasız sürüşler. Herkesin kurallara uymasını dilerim..