Hah işte kilit cümle bu; Üretim. Ama bir kaç eş, dost, tanıdık, falancanın oğlu, filancanın yeğeni bu ithalat işinden parayı vuracak diye, biz yine vazgeçiyoruz üretimden. Misal en son ayçiçek yağı için ithalat vergisi sıfırlandı. Millet zannediyor ki yağ ucuzlayacak, hayır bu işi yapan bir kaç kişi daha fazla kazanacak. Örneğini daha önce çok gördük, et mesela. Ne zaman ki devlet ithalatta ki vergiden vazgeçeceğine, üreticinin üzerinde ki kazancından vazgeçer veya azaltırsa işte o zaman fiyat düşer.
Kendi malını, arabanı, motorunu, uçağını vs üretmek güzel iş, lakin artık çok geç. O işi en erken 20 yıl önce başlatmak gerekirdi. Bu yerli araba olayında da çok söyledim, geç kaldığımız için artık gereksiz bir yatırımdı. Bunun yerine Dünya da bilinirliği olan, kendini ispatlamış bir markayı tüm haklarıyla satın alıp üretimi ülkeye kaydırmak çok daha akıllıca olurdu. Çünkü bu iş biliyoruz ki sadece kendi ülkene satmakla karlı olmaz.
Biz niye yapmaya uğraşalım ki? zaten hazır yapılmışı var, onları alıp kullanıyoruz nasıl olsa
Kilit nokta bu. Bu tür uzun soluklu projeler için:
1. Vizyon gerekli. Gel gelelim ülkemiz yıllardır günlük hesaplarla yönetilmekte. Doğru düzgün bir dış işleri politikamız bile yok.
2. Devletin taşın altına elini koyması lazım. Yeni başlayan uzun soluklu bir projenin başarısı için, yıllardır bu işi yapanlarla rekabet edebilmek için, ilk başta ülke içine başarılı satış yapabilmek için, vergiden vazgeçip ciddi avantajlar sunması lazım.
Honda markası fabrikasını kapatıp giderken yerli motosiklet fazla iyimser bir beklenti oluyor. Oysa Honda gibi markalar üretimlerini büyütse, araba üretirken Avrupaya satacakları motorları da burada üretseler. Ama bunun için düzgün bir ortam gerekir. Yani hukuk düzgün işleyecek, ekonomik ortam düzgün olacak, yoksa koskoca Japon markası işçi ücretleri Çin'in bile gerisine düşmüşken neden kapatıp gitsin?
Yine yıllardır yerli otomobil denip duruyor. Tofaş fabrikalarında üretilen Fiat arabalar yerli değil mi yani? Onları uzaydan gelen işçiler mi üretiyor? Ya da yollarda bol bol gördüğümüz Clio arabalar yerli değil mi? Bu çağda ille %100 yerli marka demeye ne gerek var. Benim arabam Toyota yaris modeli, Marka Japon, Fransa'daki fabrikada üretilmiş, parçaların çoğu farklı farklı ülkelerin üretimi, mesela camlarının köşesinde şişe/cam logosu bile var yani Kırklareli ilinde bulunan şişecam fabrikasında üretilen otomobil camı Fransa'ya gönderilim Japon marka bir arabaya belki de o fabrikada çalışan Türk ya da Fas'lı bir işçi tarafından montajı yapılmış sonra o araba Tırla ya da gemi ile Türkiyeye getirilip galeride satılmış.
Yerli üretim derken ille yerli markaya gerek yok, zaten bunun için geç de araba vb. konusunda. Bir sürü markanın burada üretim yapması için uğraşmak lazım, ya da Çinlilerin batmak üzere olan Volvo markasını ucuza almaları gibi bir markayı almak lazımdı.
Abicim gozunuzu sevem,bu argumani cok duyuyorum ama ortada mantikli bir sebep sonuc iliskisi yok burda.
Araclardan cok az vergi alinan ulkeler de var.Onlar da yapamiyor merak etmeyin.
Aslinda diyanetin butcesini yari yariya indirip bu tur faydali islere aktarsak belki hafiften biseyler olabilir ;)
Gerçekten ben anlamıyorum her şey ne kadar basit bizim için, bir marka al bitsin, oo devlet el atsın bitsin, biri para yatırsın bitsin. Her şey söylendiği kadar basit olsaydı zaten bugüne kadar bunlar yüz kere yapılırdı arkadaşlar. Öyle tüm servetini koyarak işleyen bir fabrika yaratabilseydin bugün genel olarak ciddi vasıfları olmayan ülkemiz zenginlerinin hepsi sanayici olurdu, ama işte öyle değil maalesef.
Ürün piyasaya çıkarmak bilgi birikimi, deneyim, takip, organizasyon ister. Tüm imkanlardan önce kaliteli personel ister. Kaliteli personel kaliteli yönetici ister, bu bir kültür dönüşümüdür, kaynak insandır sonrası bir anda olmaz ama onu planlayacak kafa da insanlar vardır zaten.
Sizin o bir marka al üretmeye başla sonrası gelir, kopyala ondan sonrası gelir gibi ilkel iş yapıp tarzları 1950 lerde kaldı, o zamanlar teknolojiyi her yerde yoktu, küreselleşme gerçekleşmemişti. Önünde 20 tane firmadan farklı motor varken, kopyalandığı belli olan bir ürünü sadece zor durumdaysan alırsın, keyfinden almazsın. Zaten türkiye de motosiklet pazarı belli.
Sizin o bir şeyleri bakarak yapmış yada şirket satın alarak bu işe girenler bu işe zaten geçmiş yıllarda başlamış oluşumlar. Yani altyapıları zaten var. Süreci deneyimleyerek bilgi birikimlerini arttırdılar ve bugün bu noktadalar. Adamın 50 yılda geldiği noktaya 2 yılda gelmeyi düşünmek tam bize göre bir özgüven zaten.
5-10 kişi bir şey yaptığında bir şeyler değişseydi ve gelişmeye devam etseydi zaten bugün herkesin ağzına pelesenk olmuş devrim arabaları vb hikayeleri okumuyor olurdunuz. Ondan bu iş bir kültür dönüşümüdür. Para koyunca iş bitmiyor.
İlk önce karnımızı doyuracak kadar besin üretimi yapalım da gerisini sonra düşünürüz.
Batının tekniğini alalım ama ahlaksızlığını almayalım dendiği için bu hale geldik. Batı'nın ahlakını alabilmiş olsaydık tekniği kendimiz de üretirdik. İş zenginlikle olsaydı petrol zengini ülkelerin de kendi markaları olurdu ama yok, anca haftanın her gününe ayrı araba alma düzeyindeler. Olay fakirlik zenginlik olayı değil yani.
Turk Mali adini verebileceginiz bir cok arac yapabilirsiniz ama burada her zaman MOTOR kisminda sinifta kalma durumunuz var. Motor araclarin kalbidir, ve eger milliyetcilikle ovunecekseniz aracin kalbini sizin uretmis olmaniz kriterdir. Ve yine motor gelistirilmesi ve uretimi en mesakkatli, riskli ve maliyetli kisimdir. O yuzden herkes altindan kalkamaz.
Yerli uzay mekigi, ucak, araba, motosiklet yaptik diyebilirsiniz ama kaportayi acinca motorda fransiz cin italyan belcika mali gorunce tum hayaller suya duser.
Turkiye dunyanin en iyi beyinlerini toplasa bile motor uretebilecek kapasiteye gelmesi en az 15-20 yil alir. Bunu yapabilmek icin de milyarlarca dolar ar-ge yatirimi yapmasi gerekir.
Finale gelecek olursak, Turkiye asla gercek anlamda Turk Mali motosiklet uretemez.
Bakin mesela gercekten ovunmek isteyebilecegimiz bir alan ararsak Turk Mali Bayraktar askeri dronelarindan bahsedebiliriz. Gercek Turk Mali ve gercek gurur kaynagi bir mevzudur. Ama tuhaf gorunse de motosiklet/otomobil motoru uretmek drone motoru uretmekten zordur. O yuzden asla dedim yukarida.
Bu gibi konularda yazmayı bırakmıştım, çünkü havanda su dövüyormuş hissine kapılıyorum. Bu işin mutfağından gelen bir mühendisim, otomotiv sektörünün içinde de çalıştım.
Maalesef yukarıda "yapamayız" diyen arkadaşların söylemi doğru. Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim "ar-ge yapacak yeterli yerli mühendisimiz yok" veya "o teknoloji ve bilgi birikimi ülkemizde yok" söylemleri yanlış. Bunların tamamına hatta fazlasına bile sahibiz. Dünyaca ünlü spor otomobillerden tutun da birçok alman ve fransız otomobillerinin şase ve motor parçaları da ülkemizdeki firmalarca üretiliyor.
Asıl sorun ticari dengeler. Hiçbir ticari firma kar marjının aşırı düşük olduğu ve yüzyıllık rakipleri varken bu sektöre girmez. En azından kendi markasını yaratarak girmez. Size sorayım, mahallenizde 10 tane devasa süpermarket varken, fiyatları da aşırı makulden, gidip yanlarına bakkal veya market açar mısınız?
Otomotiv sektörünün durumu da aynen böyle. Ancak bir marka yaratıp bunu satışa sunmak, hele hele rekabetin en güçlü olduğu yüzyıllık markalarla yarışmaya kalkmak özel sektördeki bir girişimci için çok saçma ve mantıksız bir yatırım.
Birde bizim ülkemizdeki siyasi belirsizlikleri, ekonomik krizleri, ham madde fiyatlarının 1 gecede küçük ve orta ölçekli firmaları iflasa sürükleyecek miktardaki değişimini denkleme ekleyince...
Evet üzülerek söylüyorum ki bizim dünya markası seviyesinde ne arabamız nede motosikletimiz olabilir.
isteseler yapilir yani, otombil uretmek artik cok ulasilamaz bir teknolojik duzey degil, seri otomobil uretimi tam 100 yil once yapilmis bir sey, keske bugun bunlari degil baska seyleri tartisiyor olsaydik, rakamlara tam emin degilim ama ihrac edilen urunlerin konteyner basina ortalama degeri ulkemizde 100-150 usd ederken Almanyada 1000 usd uzerinde, bu demek oluyor ki uretemiyoruz, uretimlerimiz katma degeri dusuk urunler, bunu nasil artiririz onu dusunmemiz gerekiyor, 10 tir dolusu mal gonderelim bazen bir flash bellekteki yazilim 10 tir maldan daha pahali olabiliyor, uretmeden baska care yok ama ulke toplanan vergilerle ayakta durmaya dayali yonetildigi icin bir gram dahi yol alinamiyor maalesef.
Flash bellekteki bir yazılım 10 tır maldan daha pahalı olabiliyor evet, ama bizdeki yazılımcıların da ülkede kalmaları için bir neden kalmadı ki. Ürettiği ürün bu kadar değerli olunca onları yalnızca para ile turamayız. Burada yaşıyorken bol para artı rahat bir hataı olup da yurtdışına daha az para kazanmaya razı olacaklarını bile bile yine de başka nedenlerden taşınan yazılımcı arkadaşlarım var, onlara ne diyorum? Tatile bile gelmeyin bir süre mümkünse diyorum başka ne diyeyim.
Valla bırakalım arabayı motoru da, eldeki mühendislere sahip çıksak yetecek. Son 5 yılda yabancı ülkelere o kadar beyin göçü oldu ki, bilseniz içiniz acır.
Özellikle yazılımcılardan giden çok var. Sadece Aselsandan ve TAI den yüzlerce yetişmiş kalifiye mühendisi bünyesine katan hollandalı ASML firması örneği var önümüzde.
Son sınıf mimarlık öğrencisi kuzenim var, geçen yaz avrupada work&travel ile 3 ay kaldı. Şimdi avupaya gitmeyi kafasına koymuş, "mezun olduğum gibi öyle veya böyle gideceğim" diyor.
Bir çok yetişmiş mühendis daha huzurlu ve güvenli bir yaşam için buradaki rahat ve iyi gelirli işlerini bırakıp yurt dışına kaçıyorlar.
Arada şeytan beni de dürtüyor da, "otur oturduğun yerde, ne işin var yaban ellerde" diyerek kendimi avutuyorum
En büyük kayıp beyin göçü. Direk kan kaybı. Katma değeri üreten, yoktan parayı var eden kalifiye, işini iyi yapan insanlar.
Doğurup, büyütüp, eğitip hediye ediyoruz dıj güjlere. Onlar çalmıyor. Biz kaçırıyoruz. Nereden baksanız büyük aptallık.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)