Merhaba. Serap ben.
2012 yılının sonlarında eşimin motosiklet temel başlangıç eğitimi hediye etmesiyle motosikletle tanıştım. Daha önce hayatımın hiçbir döneminde motosiklet kullanmakla ilgili bir isteğim, ilgim olmamıştı. Motosiklet kullanmanın üst düzey bir beceri gerektirdiğini düşünmüştüm. Benim için ise üstesinden gelemeyeceğim bir şeydi. Eşimin hediyesi ziyan olmasın diye eğitime başladım. Eğitim gruplar halindeydi, 12 saat teorik ve 12 saat pratik içeriyordu. O yıl teorik eğitimlere başlamıştım, ancak kış mevsiminin ve işimin yoğunluğu nedeniyle ertesi yıla pratik eğitimim sarkmıştı. 2013 yılı baharında bu eğitimi tamamlayabildim. Eğitimde zorlanmıştım, dar manevraları hala beceremiyordum. Buna rağmen motosiklet kullanmanın hazzını tatmıştım. Artık yollarda olmanın vaktiydi. İlk motorum KTM 200 Duke oldu.
Başlangıçta beni agresifliğiyle epey zorladı. Rodaj bitene kadar motoru eve götürmeye cesaret edemedim. Satın aldığım bayiide bıraktım ve o çevrede kısa sürüşler yapıp rodajı tamamladım. 200 Duke’ün kıvraklığı ve hafifliği, motoru kontrol etmemi kolaylaştırdı. Sınıfındaki motorlara kıyasla seri gidişi ise trafikte araçlar arasında kalmayarak riskli durumlardan kaçışımı da sağladı. Bu sayede şehirlerarası yollarda da sürüşler yapmaya başladım ve yaklaşık 25 bin km yol yaptım. Çıplak motor olmasına rağmen hemen hemen her yol koşunda sürdüm. Günübirlik sürüşler, konaklamalı geziler yaptım.
Sollama manevralarını daha güvenli yapabilmem, daha seri olmam için motorumu değiştirmeye karar verdim. 600 cc’lik bir motora geçmeyi istemiyordum. Böyle olunca hangi motoru alacağım konusunda pek seçeneğim kalmıyordu. Honda CB500F veya 390 Duke vardı. 390 Duke daha hafifti. KTM’yi zaten sevmiştim. Böylece ikinci motorumun 390 Duke olmasına karar verdim. 20 bin km’dir bu motorumu kullanıyorum.
Motor kullanmaya eğitimle başladım. Birkaç bin km yol yaptıktan sonra Honda GS2 eğitimine katıldım. Kapalı alanda, şenlikli bir parkurda sürmek zevkliydi. Ancak trafik koşullarında motor sürüşüne pek katkısı olmayacağını düşündüğümden Honda’nın diğer eğitimlerine katılmayı şimdilik pek düşünmüyorum. Yolda güvenle motosiklet sürmenin nasıl bir şey olduğunu öğrenmek ve motosiklet kullanmayı daha zevkli hale getirmek için 7 bin km yol yaptıktan sonra ART Motoakademi’den Uğur Ertekin’le bire bir yol eğitimi aldım. Bu kadar yol yapmadan, henüz 2 bin km tecrübedeyken almak daha doğru olurmuş. Sürüşü baştan sona değiştiren, yol sanatını, sistemi tanıtan bir eğitimdi. Öğrenecek daha çok şey olduğunu anladım ve yılda bir kez ileri sürüş eğitimi almaya devam ediyorum.
Eşimin hediyesiyle motosikletle tanışmak ve motosiklet kullanmaya başlamak hayatımda pek çok şeyi güzelleştirdi. Zamanı özgürce, stresten uzak ve doğayla iç içe yaşamanın bir yolunu keşfettim. Artık motosiklet sürmediğim günler eksik hissediyorum. Bir geziyi yeni bitirmişken diğer bir gezinin planını yapar halde buluyorum kendimi. Eşime desteği için ne kadar teşekkür etsem azdır.
Herkese keyifli sürüşler.