Tork denilen hadise sadece pistonun itilmesi anında ortaya çıkar. Yani 4 zamanlı bir motorda 4 eylemden sadece 1 tanesi tork üretir. Örnek olarak: aynı hacme sahip motorlardan 2 silindirlinin silindir başına düşen hacmi, 4 silindirliye oranla 2 kat daha büyüktür. Dolayısıyla yanma odasına emilen benzin-hava karışımı da, hareket ettirilen pistonun kütlesi de daha fazladır. Bu da yanma anında daha yüksek tork, egsoz anında ise daha çok kompresyon üretme sebebidir. Ama piston başına düşen 2 kat daha büyük kütle ve daha az silindir (yani işçi) yüksek devirlere çıkmaya elverişli değildir. 4 silindirin avantajı burada ortaya çıkar. Daha düşük hacimli ama sayıca daha fazla silindir krank milini daha yüksek devirlerde çevirebilir. Bu da daha yüksek beygir gücüne olanak tanır.
Yakıt ekonomisi kısmında gelince... günümüzün en verimli motoru bile harcanan benzinin en fazla %20'sini verimli olarak kullanabilir. %80'lik verim, pistonların ataleti, krank mili sürtünmesi, şanzımandaki traksiyon kaybı ve en önemlisi (yaklaşık %60'ı) ısı enerjisi olarak kaybedilir. Ne kadar az silindir, o kadar az mekanik sürtünme ve ısıyı kaybedecek daha az metal demektir. Bu nedenle az silindirliler genel olarak yakıtı daha verimli kullanır. Bir diğer dolaylı etken de çok silindirlilerin istenen torku elde etmek için daha çok devir çevirmeye ihtiyaç duymalarıdır. Daha çok devir de, daha çok yakıt tüketimi demektir.
Tabii üreticiler yukarda anlatılanlara rağmen farklı kombinasyonlarda motorlar denemişler ve üretmişler; kimi zaman 4 silindirden yüksek tork, 2 silindirden de yüksek beygir gücü üretebilmişlerdir. Ama bu özel durumları saymazsak genel prensip budur.
V4 Vtec olarakta VFR 800 ün motoru örnek gösterilebilir.
fakat benim tecrübeme göre yanyana 2 silindirli (kardeş silindir) bir motor nerdeyse 4 silindirli motorla aynı yakıyor devir arttıkça geçebilirde hatta. örnek olarak MCT 250 , ER-5 CBF 500
yerinde bir konu.. teşekkürler
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
Çok güzel ve benim bilgilerimi doğrudan anlattan bir açıklama olmuş Enerji kayıplarının bukadar ve bu oranda olduğunu bilmiyordum ama...
Bir de tork-güç değişimi piston uzunluğuna bağlı olarak da değişiyor ama bu bahsi geçen herşey birbiriyle alakalı olarak sonucu etkiliyor.Ducati 2 silindirli olup çok yüksek performans sunmasına rağmen genel gerçekleri değiştiremiyor çünkü rakiplerinin gücüne ulaşabilmek için 200~250 cc daha fazla hacime ihtiyaç duyuyor..
Buarada bahsi geçen MCT250 ve 500cc ler teknoloji yoksunu olduğu için bir beklenenden fazla yakıt tüketiyorlar bence. 2silindirli yada 250cc de olsa çok yakabilir evet ama normal birşey değil bence. yakıt besleme sisteminde bir sıkıntı vardır büyük ihtimalle.
Merhaba arkadaşlar tamda bu konu üzerine bu konu açıcaktım bi kaç sorum olucak vakit ayırırsanız çok sevinirim.
1-Ducati neden 2 silindirli motordan vazgeçmiyor? Şirket geleneğimi?
2-Ducati'nin L2 motorlu 848 modelini ele alalım onun rakiplerinden GSX-R 750 hangisi daha fazla düzlük performansı gösterir?
3-Performans bakımından L2 ünitelerin Sıralı 4'lere karşı hiç şansı yokmudur?
Güncel Diyim Arkadaşlar..
1) Evet. Şirket geleneği. Amaç ise dağılmadan sadece bir konuda uzmanlaşmak., dolayısıyla o konunun en iyisi olabilmek. Marka gücüne ve imajına da katkısı var. 2 silindir tutkunları için Ducati'nin her zaman ayrı bir yeri vardır. Enduro deyince KTM'in, cruiser deyince Harley Davidson'un ayrı yeri olması gibi. Güçlü bir marka olmanın kurallarından biri "genel" üretici değil, spesifik bir üretici olmaktır. Bunun tersini Japon üreticilerde görürüz. Onlar pazarın her kısmına bir ürün sunarlar, daha çok satar ve daha çok kazanırlar ama marka güçleri daha zayıftır. Bence her iki üretici tipi de gerekli.
2) Bu soruyu geçelim.
3) Elbette vardır. Genel prensip olarak sıralı 4 silindirlerin yüksek hız ve düzlük performansının daha iyi olması beklenebilir ama bu herşey demek değildir. Örneğin bir yarış, bol virajlardan, viraj çıkışı hızlanmalarından, ani yavaşlamalardan ve en önemlisi pilotun becerilerinden oluşur. 2 silindirin güç aktarımına alışmış, buna göre bir kullanım tarzı geliştirmiş bir pilot için rakibinin 4 silindir kullanmasının pek bir önemi yoktur. Ayrıca bu genel prensibe meydan okuyan motosikletler de üretilmiştir.
Arkadaş
Konu ve soru basit ama gördüğüm üzere cevaplar muhtelif ve biraz da kafa karıştırıcı. Sanki arkadaşlarımız konunun etrafında dönüyor dönüyor da tam üstüne konamamış gibi
Strok (Kurs) yani pistonun ÜÖN dan AÖN yaptığı hareketin mesafesi uzadıkça Tork Değeri artar (Kült bir laf oldu, şöyle demeli: torku kolayca arttırmak için böyle yapılır)
Strok uzadıkça, yanma sonu gazları çok daha uzun süre pistonu AÖN ya iter ki bu da Tork Değerini yükseltir.
Ancak strok uzadıkça krank çapı ve dolayısı ile motorun en ağır parçasının büyüklüğüde artar. Bu mesafe Motorun Amacına Uygun olarak tasarlanır. Elbette uzun stroklu makinelerin devirlerinin düşük oması istenmektedir (Genel verimin kabul edilebilir tutulabilmesiiçindir.)
Küçük bir motor hacminde, çok güç üretebilmek için (dikkat ediniz bu aynı zamanda genel verimden biraz olsun vazgeçmektir...), çok silindir sayısına sahip, devri çok yüksek tasarlanmış, daha karmaşık ama görece daha hafif (Krank çapı az ve dolayısı ile ağırlığı az...) motorlar üretilir. Bu motorlarda da elbette tork yüksek olsun diye ince ince sınırlar zorlanır ama ''vites değişimi az olsun da sabit hızla gidelim'' mantığından ziyade, ''en kısa zamanda bol vites değişimi ile en kısa zamanda gücü alıp basıp gidelim...) mantığı hakim olduğu için tercih edilir.
Çok kabaca toparlar isem:
Arkadaş benim motor çoook verimli olsun (devri düşük olsun demek aslında), torku yüksek ama beygir gücü de süpper olsun dersen ortaya çıkacak motor pek kullanılabilir olmayacaktır. Kocamaan bir motor gövdesi (neredeyse motosiklete sığmayacak...), çook ağır bir motor, vibrasyondan ziyade hoplatma şeklinde çalışan bir motor vs...
İşin özü şu: Pasta yuvarlak ve ortada, neyi kime taksim edeceksin? Yani amacın ne ise tercihinde o olacaktır.
Umarım azıcık olsun anlatabilmişimdir derdimi
Kazasız belasız sürüşler.
Poturdak
Strok uzadıkça tork değeri artar artmasına da motor hacmi sabit olduğundan stroğu arttırmak için aynı oranda çapı küçültürsünüz. Bu da silindirin yüzey alanını yani patlama sonrasında elde edilen basınç kuvvetini düşürür. O da tork açısından durumu eşitler. Baştan beri diyorum ya bu konularda her firmanın belirli tecrübeleri vardır ve onları kullanarak çalışırlar. Bu konuda da mesela eminim silindir çapı / strok oranının deneyerek bulunmuş optimum değerleri vardır ve bu sınırların dışına çıkmak tavsiye edilmiyordur.
Güç üretimi konusunda başarılı olabilmek için öncelikle kayıpları azaltmak gerekir. En önemli kayıp da piston, krank ve biyel kollarının ataletleridir. Siz tüy kadar hafif malzemeler kullanarak bir motor yapın bakın kaç BG veriyor ?
Hep söylediğim gibi bu işler karışık işlerdir, genelleme yapılamaz. Duruma göre cevaplar vermek gerekir.
rolantide çalışırken stop ettiğiniz bir motor ne kadar kısa sürede tamamen hareketsiz kalıyorsa torku o kadar azdır,zor hareketsiz kalanın ki fazladır...(aynı hacimde)
pistonların hareket boyu yani silindir içinde gidip geldiği mesafe uzadıkça tork artar..buna göre krank ağırlıkları da daha fazladır...devirlenme hızları ve son devirleride azdır..
eski lokomotiflerdeli metal ağırlıkları düşünün..yarım ay şeklinde ağırlıklar vardı..işte onlar hareketin devamlılığını sağlamak içindir...zor devirlenir ama aynı şekilde zor durur...
misalen 150 beygirlik gücü 12000 devirde veren bir makina düşünün..5. vites 120 km ile bir yokuşa sardığınızı ve devirinizin de 8-9000 lerde olduğunu varsayın...yokuşu çıkma esnasında devirde ciddi kayıplar görürsünüz,8- 7 - 6 düşer ve siz vites düşürmek zorunda kalırsınız...
aynı yokuşu 150 beygir gücünü 6000 devirde veren bir makina ile çıkmaya kalkarsanız aynı hızda neredeyse hiçbir şey kaybetmediğinizi görürsünüz..işte tork budur...hareketin devamlılığını sağlayabilme gücüdür denilebilir...
ahada başka bir örnek...1000 cc suzuki swift otomobile kendi şanzumanı aynı kalacak şekilde 150 hplik bir yamaha motoru takarsanız ve orjinal olan arabayla arka arkaya bağlayıp birbirlerini çekmelerini isterseniz,orjinal olan 60-70 beygirlik motor 150 beygirliği yer bitirir...çünkü onun kadar yüksek devire ihtiyaç duymaz ,ihtiyaç duyduğu düşük devirlere ise daha kolay çıkar...Torku daha fazladır...
Motosiklette 4 silindir sadece gazlamak için, yarış içindir. En keyiflisi 2 silindir. Ses gibi fetişleri olanlar hariç tabi.
5 yıllık konu bravo
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)