Episod 20: 16/01/05 Dakar-Dakar Özel Etap #16
Liaison 37kms
Özel Etap 31kms
Sharon ve annem beni doğru Club Med de tuttukları odaya götürdüler. Temiz çarşaflar serilmiş bir yatak, bir duş, ve açık büfe! Kendimi yatağa attım, üstümde hala sürüş kıyafetim vardı her ikisi de bu kokuşmuş şeylerden kurtulmam, soyunup dökünmem için yalvarıyordu. Oysa bütün istediğim yemekti... Odada ne varsa yedim. Portakal, cebimde kalmış bir Powerbar, onların uçaktan aldığı bir ik paket çerez ve nihayet soyunacak enerjiyi toplayabildim. Üstümden çıkanlar derhal balkona atılıp karantinaya alındı...
Banyoya girip te aynaya baktığımda kendimi tanıyamadım. Çok zayıflamıştım ve uykusuzluktan gözlerim içeri çökmüştü... Sonra duşa girdim... Tanrım o duşta ömrümün sonuna kadar öylece ayakta durabilirdim.
Eğer Dakar bana bir şey öğrettiyse bu da günlük hayatımızdaki ufak tefek, bazen sıradan şeylerin değerini bilmek olmuştur. Duş, temiz bir yatak gibi. Evimde koltuğumda oturmak, yanımda köpeğimle TV seyretmek gibi. Ve en önemlisi ailemin değeri, ve onların benim için ne kadar önemli olduğunu anlamaktı.
Geçtiğimiz yıl Dakar hayaliyle oradan oraya gitmiş, antremanlar hazırlıklar yüzünden onları epeyce ihmal etmiştim. İşte şimdi Dakardaydım ve evde onlarla birlikte olmayı hayal ediyordum.
Bugün sadece 68km süreceğimiz halde yine sabahın kör karanlığında kalkmamız gerekiyordu. Doğruca büfeye gidip şampiyonlara layık bir kahvaltı çektim kendime. Pastırmalı yumurta, “Pain au Chocolat”, taze kahve ...
Herkesin havası değişmişti bu sabah. Plajda bekleşirken yarışçılar gülüyor, şakalaşıyor ve mutlu görünüyordu. Etienne Lavigne and Patrick Zaniroli bu yarışta kaybettiğimiz iki değerli arkadaşımız için bir konuşma yaptı, sahilde saygı duruşunda bulunduk, sonra toplu fotograflar çekildi...
Bayrak indi ve yarış başladı. Bu yıl med-cezir dolayısıyla sular yüksek olduğu için iyice yumuşak kumda sürmek zorundaydık. Gerçi yumuşak kumda sürmeye alışmıştım ama yine de epey zorlandım doğrusu. Yaklaşık 10km sonra plaj bitti ve etap kum tepeleri arasında oluklanmış dar bir geçide dönüştü. Birkaç hafta önce olsa buradan geçmeye bile zor cesaret ederdim ama şimdi hiç de problemmiş gibi görünmedi gözüme. Bütün etap sağlı sollu seyircilerle doluydu, ve herkes bir ağızdan bağırıyor, el sallıyor alkışlıyordu. Artık bu süper-star statüsüne eni konu alışmaya başlamıştım.
Meşhur “Lac Rose” –Pembe Göl- göründüğünde yol da sertleşti ve hızlandı. Ve evet, gölün rengi inanılmaz bir şekilde pespembe. Biraz daha tuz yataklarından hızla geçtikten sonra damalı bayrağı gördüm.
Neyse ne...artık bitmişti, motosiklet artık infilak edip milyonlarca parçaya ayrılabilirdi. Sırtımdaki büyük yük en nihayet tamamen kalkmıştı.
Toplandık birbirimize sarılıp kutlamaya başladık... Estonyalıyı gördüm bir ara, birbirimizi kutladık. Tek kelime söyleyemedik birbirimize ama ikimiz de bir diğerinin ne düşündüğünü tam olarak biliyorduk. Simon la kucaklaştık sonra ve bizi podyuma almak üzere sıraya sokmaya başladılar.
O sırada birilerinin adımı seslendiğini duydum, baktım çitin ardında Sharon ve Elmer el sallıyorlar. Elmer Amerikan takımının servis elemanlarından biri ve podyum alanına aile, eş dost almıyorlar. Elmer Sahron a yardım etti ve Sharon tel çitten atlayıp yanıma geldi. Numaram okunduğunda Sharona dedim atla arkama gidiyoruz, ve podyum rampasına beraberce gazlayıp tırmandık.
Aslında podyuma çıkıp o kadar insanın ve basının önde heyecandan motoru devirip paldır küldür yere düşmekten fena halde korkmuştum. Etienne Lavigne sırtıma vurdu ve bu başarıyla gurur duymamı söyledi, sonra ananevi kıyafetlerde bir Senegalli kadın kadife bir kutu içinde Dakar bitirme madalyasını getirip taktı, ve ardında yüzüme bir mikrofon uzandı.
Bu an daha önceden defalarca gözümün önüne gelmiş kafamda söylenebilecek, bşr yarışçının gururunu dile getirebilecek pek çok cümle kurmuştum. Oysa şimdi aklıma bunların hiç biri gelmiyor, doğru dürüst sıradan bir cümle kurmaktan bile aciz hissediyordum kendimi. Fakat sonra biraz açıldım ve karıma bu imkanı bana sağlayan fedakarlığı dolayısı ile teşekkür ettim, bana yardım edenlere... ve sonra artık yine gözyaşlarına boğulup konuşamaz hale geldim.
Aşağıda TV kameraları sürücülerle röportaj yapmak için bekleşiyordu. Bir Kanadalı olarak kimse bana en ufak bir ilgi dahi göstermedi. Oysaki bir Fransız yada Hollandalı olsaydım, yarışın her günü en sonuncu sırada dahi gitsem her gün en az 5 dakika yayına gireceğim kesindi.
Bunlar aklımdan geçerken ansızın Toby Moody bana sorular sormaya başladı. [Amerikalı ünlü motor sporları TV sunucu ve röportajcısı]. Yarışı bitirmek nasıl bir şeydi? Oysaki benim bu konuda hiçbir fikrim yoktu… Herşey beynimi uyuşturan bir hızda bulanık hayaller şeklinde kafamda dolaşıyor ama ağzımda anlamlı sözcüklere dönüşemiyordu bir türlü. Aslında burada beni çarpan şey Toby Moody nin gerçekte BENİMLE konuşmakta olduğunu bir türlü idrak edemiyor olmamdı.
Şimdi hatırlayamadığım aptalca bir şeyler söyledim. Bir süre daha uğraştıktan sonra benden bir şey çıkartamayacaklarını anlamış olacaklarki kameraya Toby Moody yi aldılar “Benimle oynama oğlum” dedi “dünyada senin yerinde olmak isteyen kaç kişi olduğunu tahmin bilke edemezsin, neyi başardığının farkında olduğunu hiç sanmıyorum”.
Motoru sahra mutfağının oradaki misafir, sponsor ve sürücülere ayrılmış çadırların yanına parkettim ve bir şeyler yemek üzere hep beraber oturduk. Bir kutu Heineken aldım elime, aylardır bira içmemiştim.
Toby Moody haklıydı, neyi başardığımın bilincinde değildim hala. Az önce son yıllarda yapılan en zor Dakar ı bitirmiştim, ve bunu her türlü aksiliğe rağmen, asistansız, servissiz, desteksiz tek başıma, kendi gayretimle başarmıştım. Geleneksel olarak istatistikler gösteriyordu ki Dakara ilk kez katılanların %30 u bitirebiliyordu, ama içlerinde sponsorsuz katılıp ilk denemesinde bitiren hiç olmuşmuydu bilmiyorum.
Oysa şu anda bunlar umurumda bile değildi... Artık hayatta tek istediğim şey gidip uyumaktan ibaretti.
Bob Bergman
Tercüme
Reşat “DD” Arbaş
Şubat 05, New York
- - - - - - - - - - - - - -
DD den notlar:
Etap #16 manzaraları...
Üstte motosiklet şampiyonu Despres, yanda otomobil şampiyonu eski motosiklet şampiyonu Peterhansel...
Takımlardan…Cox, Coma ve Despres KTM nin şampiyonluğunu ilan ediyor.
Sağ yanda Repsol takımı, Sala, Coma ve Pujol sevinç içinde…
16.Etapta start veriliyor, ve Despres i 2005 Dakar şampiyonluğunu ilan ettiği sahilde görüyorsunuz.
Üstte iki şampiyon yanyana… Dakar fatihleri Peterhansel ve Despres.
Yanda ise motosiklet dalının kraliçeleri, dişi kahramanları. Ausina ve Puy yanyana sonunda denize kavuşmanın keyfini yaşıyorlar.
Pembe gölden iki manzara…
------------------------------------------
Evet bu maceranin sonu...
Bu alttaki resmi bizlere Bob gonderdi. Türk motosiklet-forum okurlarına gösterdiğimiz ilgi icin teşekkur ediyor.
Iste Bob, unutulmaz anda. Dakar podyumunda, terkisinde sevgili eşi Sharon la beraber.
Bu da yine Bob dan bizlere özel olarak yollandı arkadaşlar. Alttaki küçük resmi tıklarsanız yükleyebileceğiniz bir wallpaper. Bob kum tepeleriyle boğuşurken çekilmiş bir resmi. 1280 pixel.
Ayrica ben de bu maceranın yayınlanması sırasında gösterdiğiniz ilgi ve sabır için, beni destekleyen teşekkür mesajlarınız için hepinize çok teşekkür ederim.
Bu arada Bob a sorulmak üzere aklınıza gelen sorular varsa burada bunları da toplayalım, kendisine topluca ileteyim istiyorum. Hoşçakalın...
Yeni maceralara doğru....