Selamlar Cumartesi Sabahı 6:30 da yağmur ha yağdı ha yağacak tereddütüne rağmen yola çıktım
Kız arkadaşımın çıkış saatine yetişebilmek için, bekleme yapma ihtimalim pek olmadı. Resim de çekemedim N yazık ki
Yol değerlendirmesi nasıl yapılır pek onu da bilemiyorum. Genel hatlarıyla anlatayım. Benim gibi yeni yola çıkacak biri(leri)ne belki bi katkım olur.
http://desmond.imageshack.us/Himg593...pg&res=landing
http://desmond.imageshack.us/Himg825...pg&res=landing
http://desmond.imageshack.us/Himg28/...pg&res=landing
Akşamdan yol hazırlığını yaptım kendimce, ederimce
Gündüz vakti, güneşin gazıyla önce zincir yağımı sürdüm. Genel bi kolaçan ettim. Yol malzemelerimi kontrol ettim (Sigorta, lastik tamir kiti, zincir yağı, KGS, Su ..)
Fazla malzeme bulundurmamaya dikkat ettim. Fileye kızarkadaşımla gezeceğim için, kaskı koydum. Kask taşımak için yapılmış sanki. Görevini gayet iyi yerine getirdi.
Sabah da bi kolaçan ettikten sonra, Bismillah deyip hareket ettim
Mahallemin çevresinden dolaşıp, 2. Köprüden ilk kez kendi aracımla geçmenin heyecanıyla, yola çıktım.
Bi gün öncesinden orta seviyede benzin vardı. Her ihtimale karşı Küçükyalı istikametinde benzinliğe girip, fulledim. 30 tl işimizi gördü (6,550 lt)
Daha seri şekilde gideceğimi düşünüp, Gebze'den TEM Ücretli yola giriş yaptım. Yol harikaydı. Ve şansıma hava açmaya başlıyordu
Yol rotam Ücretli yolla devam etti. Ankara'ya giriş yapana kadar.
Dehşet bi tutku sardı bedenimi. O rüzgarın esintisi, kulağımda cıvıl cıvıl şakıyor gibiydi sanki.
Boş ve rahat yolun verdiği azim ve gazla, ilkin 150 / 160 km lerde seyrettim. Sonradan benzin ibresinin azaldığını farkedip, Ankara'ya varana kadar 110 / 120 km aralığında devam ettim.
Benzin istasyonları:
06:50 - Küçükyalı => 30 TL
08:53 - Yalvaçlar Hendek - Sakarya => 26,50 TL
12:04 - Kocalar Kazan => 38 TL
ile Ankara turunu tamamladım. Kazan istikametine geldiğimde, benzin Ankaraya kadar götürecek durumdaydı. Yine de şansa bırakmak istemedim.
Sonrasında hesap edince, malî açıdan baktığımda, otobüsle gitmek çok çok mantıklıca geldi. Lakin yaptığım seyahatin tadını almak için buna değerdi diye düşünüyorum.
Gidişte olabildiğince rahattım
Dönüş kısmına gelince.
Yola çıkmadan almayı akıl ettiğim, reflektörlü yeleği sırtıma geçirdim. Akşam 11 gibi yola çıktım.
Sabaha doğru, Hendek civarına geldiğimde, çiğ başladı. (Tabii çiğ olduğunu, istasyon noktasına gelince sorduğumda anlayabildim.) Böyle bir şey, N gördüm, N de duydum. Zaten bir çok noktada, ışıklar kapalı yol üzerinde. Mecburen uzun farları yakarak önünüzü görebiliyorsunuz.(Bilginiz olsun, uzun farlar önünüzdeki araçların hiç hoşuna gitmiyor ..) Birden nokta nokta halinde, üzerime yağan zerreleri, ilkin yağmur diye düşündüm. Lakin, kask ve önümü görmek için mecburiyetten açtığım vizörden içeri sızdığında yüzüm haricinde, ıslanan bir tarafım yoktu. 4 bir yandan noktalar halinde üzerime yağan çiğ, yaydığı sisle, görüş mesafesini olabildiğince azaltmıştı. Aynı zamanda, 4 bi yandan yaptığı rüzgar etkisi, dengede kalmayı olabilidiğince güçleştiriyordu. Düşmeden kurtulduğuma defalarca defalarca şükrettim. Bir kez daha edeyim. Allahıma şükürler olsun ki, sağ salim gelebildim.
Hızımı 100 km de sabitleyip, yolun orta şeridinden gitmeye devam ettim. Bir yandan da, arka frene aralıklarla basıp, arkadan gelen araçların beni görmesi için ihtimalleri daha da arttırdım. Sağ şeritten devam eden bir minübüs gördüğümde, denizin ortasında bir sala tutunmuş gibi sevindim. Minübüsün stopları net göründüğünden, onu takip ederek ilerlemeyi akıl ettim. Minübüs de benim gibi, en yakın istasyon noktasına girmeyi bekliyordu anlaşılan. Birlikte istasyon noktasına gittik.
1 buçuk saat kadar bekledim istasyonda, çiğ geçer diye düşündüm. Ordakilere sorduğumda, sabaha kadar devam ettiğini ve bi kaç km sonra, çiğin biteceğini söylediler. Yeniden çıktım yola. Yalnız 50 km (tahmini) boyunca çiğ bir türlü bitmedi. Çiğin bitişini görene kadar 4 istasyona girip mola verdim. İzmit taraflarında ve nihayet çiğin bittiğini gördüm. Sonrasında bi sıkıntı yaşamadan yoluma devam ettim.
06:45 civarında istanbul sınırlarına girdim. 07:10 'da Levent'te evimin önündeydim. Defalarca ve defalarca şükrederek, evimden içeri girdim. Alelacele iş elbiselerimi giyinip, traşımı olup, işin yolunu tuttum. Ucu ucuna 07:30 da işbaşı yaptım.
Önemli hatırlatma: Benim gibi ilk kez uzun yola çıkacak olan arkadaşlar ya da gece yarısı yola çıkacak olan arkadaşlar, BİR KEZ DAHA DÜŞÜNÜN ve çiğ'e çok çok dikkat edin. Öyle böyle birşey değil ..