Sevgili arkadaşlar şimdiden hepinizin mubarek ramazan bayramını kutlar herkese bayram tatilinde hayırlı yolculuklar kazasız belasız eve dönüşler dilerim. Sağlıcaklar kalın.
Evet hepimizin Ramazan Bayramı şimdiden kutlu olsun. Daha nice bayramlar yaşamak temennisi ile.. Sevgi ile kalınız. Selamlar.
öncelikle tüm arkadaşların geçmiş bayramları kutlu olsun.gelelim sadede en sonunda benim remzinin yakıt performansı tam anlamıyla ölçülmüş oldutam dolu depo ile tam 310 km yol yaptım bunun 200 km si otoyol geri kalanı şehir içi kullanımdır.ve sanırım buda naci abinin verdiği bilgilerle örtüşüyor
ne yazık ki haklısın abi,ama zengin ile fakir arasındaki fark oldukça belli be abim.bu ülkenin ezici bir çoğunluğu ayda 650 liraya hayatını devam ettirmeye çalışıyorken ,azınlıktaki bir kısmı ise o 650 lirayı bir kaç günlük eğlencesine harcayabiliyor.benzin olayı ise tam bir felaket dünyanın,burası çok önemli avrupanın asyanın değil,dünyanın en pahalı benzini bizim ülkemizde ve bizler hala bu konuda toplumsal demokratik tepkimizi vermekten aciz durumdayız.şuan hangi ülke hatırlamıyorum ama milyonlara yakın insan ev kiralarının pahalı olmasını protesto için alanları doldurdu ve en sonunda devlet kiralarla ilgili düzenleme yapmak zorunda kaldı.Beycivan adlı üyeden alıntı
Bizim milletimiz kadar sanırım dünyada sömürülmeye alışık ve ses çıkarmayan başka bir örnek yoktur. Ülkemizde de kiralar asgari ücretin yarısı benzin litresi yaklaşık 4,5 tl oldu. Mücize arayanlar eskiden evliya derviş peşinde gezerdi.Şimdi asgari maaşla kirada oturup çocuk okutan herkes büyük bir mücizeyi gerçekleştiriyor. Memleket meseleleri iste..
valla beycivan abl benim anlamadığım şey bu ülkenin insanları 80 darbesinden önce zamlara karşı,haksızlıklara karşı en kitlesel tepkileri vermiş bir toplum,yani düşünsene 77 1 mayısına 500 bin kişi katılmış,yani aslında sorunlara o kadarda duyarsız bir halk değilmişiz,burda esas sorun 80 darbesiyle başlıyor bu darneden sonra öyle bir hale gelmişizki dünyanın en pahalo benzinini kullanmak bile bizleri hareket geçiremiyor.zaten ben karar verdim bu pahalılıkla motorumu kullanamayacağım o yüzden götürüp cumhuriyet meydanında protesto için yakacağım
Orhan çokta kafana takma inan takarsan bu meseleler insanı ayzamır hastası yapar.Bugün 9 Eylül İzmir in kurtuluş yıl dönümü, sen motorunu bu akşam al gel bizlerde cumhuriyet meydanında olacağız ama motorlarımızı yakmak için değil; bilakis korteje katılmak için orada olacağız kap bayrağını gel.valla beycivan abl benim anlamadığım şey bu ülkenin insanları 80 darbesinden önce zamlara karşı,haksızlıklara karşı en kitlesel tepkileri vermiş bir toplum,yani düşünsene 77 1 mayısına 500 bin kişi katılmış,yani aslında sorunlara o kadarda duyarsız bir halk değilmişiz,burda esas sorun 80 darbesiyle başlıyor bu darneden sonra öyle bir hale gelmişizki dünyanın en pahalo benzinini kullanmak bile bizleri hareket geçiremiyor.zaten ben karar verdim bu pahalılıkla motorumu kullanamayacağım o yüzden götürüp cumhuriyet meydanında protesto için yakacağım
Merhaba arkadaşlar. Yukardaki benzin fiyatlarıyla ilgili yazıları görünce bazı düzüeltmeler yapmayı düşündüm. Bence insanlar bulundukları yeri geçmişe göre kıyaslarlarsa daha sağlam sonuçlara ulaşabilirler. Bu benzin fiyatları bu sitede birçok forumda polemik konusu oluyor. Bazı kişiler ise olayı hemen siyasete çekiyorlar. Ancak siyaset ve ekonomi birbirine bağlı olarak yürütülse de, partizanlıktan uzak (sözüm meclisten dışarı, gerçekten kimseyi itham etmiyorum sadece fikrimi söylüyorum) eğri oturup doğru konuşmayı da bilmemiz gerekiyor. Bunları neden söylüyorum: yaşım 48, 1970 li yılları gördüm, son 40 yılın ekonomik gerçeklerini idrak ederek yaşadım, Kemal Sunalın filmlerindeki, tüp, yağ, sigara, çay, şeker ve daha birçok ürün için karaborsayı pahalılığı ve herşeyden öte bu ürünlerin yokluğunu bizzat yaşadım. 1980'li yıllarının ortaları geldi, mal bollaştı, yokluk ve karaborsa azaldı, alım gücü nispeten yükseldi. Ama hala her istediğimizi alacak alım gücümüz yoktu. 1980-81 yıllarında üniversiteyi okuduğum Gaziantepte şehirler arası telefon etmek için şehrin merkez postanesine gidip telefonu yazdırdıktan yarım saat sonra gelen sıramda ancak ailemle konuşabiliyordum. Öyle ankesörlü telefonlar falan yoktu, cep telefonu mu??? o sadece "uzay yolu" adlı dizi de kaptan Kirk tarafından mr spack, mr sulu veya dr. bilmem kimle gemiden ışınlanarak indiği gezegende, gemi ile haberleşmek üzere kullandığı, ışınlanmak kadar gerçek dışı bir araçtı. O telefonun aynısını (kapaklı olanlar) motorola firması daha sonra üretip sattı. Birşey daha söyleyeyim. Rahmetlik babam, 1973 yılında ev telefonuna yazılmıştı da telefon 1981 yılnda çıktı bize. şaka değil 8 sene sonra. 1990'lı yıllar ciddi siyasi ve ekonomik çalkantılarla geçti. Hiç unutmam, Adana-Mersin arasındaki otoyol ücreti 1.500.000 TL (1.5 TL) den 3.000.000 TL'ye çıkarıldığı için otobana giren zaten az sayıdaki araçların neredeyse %90 azaldığını bizzat gözlemlemiştim. Bu hafta sonu motosikletle gidip geldiğimiz gezi dönüşü (Adana-Kayseri kapuzbaşı gezisi), Tarsus-Adana arasında 4 şeritli otoyolun tüm şeritleri dolu olarak seyahat etmek zorunda kaldım. Benden sonra gece dönen arkadaşım da aynı şeyi söyledi. Buna yakın doluluk hafta içinde de mevcut.
Bir gerçek daha var: evet dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz doğru. Ama pahalılık alım gücü ile ilgilidir. Bunu niye söylüyorum? 2002 yılnda, o günün asgari ücreti ile 109 litre benzin alınıyordu. Asgari ücret 180.000.000 TL (180 TL), benzinin litresi ise 1.630.000 TL civarında idi. Şimdi asgari ücret 650 TL benzin ise 4.42 TL/lt. Yani şu an 148 litre benzin alıyoruz. Bunun anlamı alım gücümüz %35 artmış. Benzin pahalımı evet. Ama cebimizdeki parayla 9 sene önceye göre %35 oaranında daha fazla benzin alabiliyormuyuz? evet. O zaman zenginleştik veya refahımız arttı demektir.
Bu sitede başka forumlarda görüyorum. Adamın imzasına göre adamın elinde 4 motosiklet var. Bunlar üstelik cup, scooter falan değil, pahalı motorlar. Adam hala şikayet ediyor. Bu da bana çok garip geliyor. O kadar motosikleti aynı anda elinde tutacak kadar zengin, ama sırf partizanlık yapmak için şikayet ediyor.
2011 şubatındaki motosiklet fuarında BMW 60.000 TL'den yeni modelini piyasaya sürdü (BMW 1600 GT, şu an 78.000 TL). Fuar pazar günü bitti, pazartesi günü (fuardan 1 gün sonra) bu motoru sipariş etmek isteyen arkadaşıma Borusan yetkilisi Eylül ayından önce teslim edemeyeceklerini, yani stoklarına 6 ay sonra girecek motorları bile sattıklarını söyledi. Daha örnekleri çok. Orta direk denebilecek arkadaşlarım bile 1200 GS adv aldılar. Şubat 2011 fiyatı: 53.000 TL. Yaz öncesinde esnaf arabası olan hafif ticarilerde bile 2 aylık sıralar vardı. Bilmem bu duruma siz ne diyorsunuz? Ben alım gücü, refah ve geleceğe güvenle bakabilme imkanımız oldukça arttı diyorum. Selamlar.
Alım gücü ile benzin fiyatları konusunu kıyaslamak çok da doğru olmayabilir.
Benzin fiyatlarının yüksek oluşunun temel nedeni olarak vergileri söyleyebiliriz. http://www.benzinal.com/piyasa-istatistikleri.aspx
Alım gücü ise oldukça göreceli bir kavram.
Malın arzının fazlalığı ( ki bu teknolojik gelişmelere bağlı üretim artışından kaynaklanıyor) ve rekabet koşulları fiyatının düşmesine neden oluyor.
Nakit olarak alınan malların miktarı (ya da bedeli) ile kredi kullanılarak alınanların kıyaslanmasının gerektiğini düşünüyorum. Alabiliyor olmak her zaman alım gücünün var olduğunu göstermez. İcra dairelerinin son yıllarda ne kadar çok iş yaptığını düşünürsek aslında bunun sanal bir alım gücü olduğunu anlayabiliriz. Bu konuyla ilgili "TÜRKİYE’DE KREDİ KARTLARININ TOPLAM ÖZEL NİHAİ TÜKETİM HARCAMALARINA ETKİSİ: BİR ÇOKLU REGRESYON ANALİZİ" isimli bir araştırma mevcut. Özetinin ilk cümlesinde "Türkiye’de son on beş yılda toplam özel nihai tüketim harcamaları her yıl ortalama %67,2 artarken, kredi kartı ile yapılan tüketim harcamaları ortalama %104,3 artmıştır." deniyor. Tümüne http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/s...0KA%C4%B0L.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
Neticede alım gücü dediğimiz kavramın sürdürülebilir olması gerekiyor. Halkın geniş kitlelerine yayılması gerekiyor. %5'i 4 tane motosiklet alırken %50'sinin kömür yardımına muhtaç olmaması gerekiyor.
Bu arada eleştiriye tahammül etmek gerekli. Her eleştiri hükümet karşıtlığı ya da siyasi görüş beyanı değildir. Bugün haberlerde Japonya'da yapılan bir halk eylemini gördüm ve gıpta ettim. Enerji bakanlığı önünde zincir olup oturma eylemi ve açlık eylemi yapan eylemciler nükleer enerjiyi protesto ederken, Tsunami sırasında nükleer enerji sızıntısını iyi yönetemediği için hükümeti de ağır dille eleştiriyordu. Hiçbir polis de copunu sağa sola savurmuyordu. Festival havasında binlerce kişilik bir gösteriydi.
Bir gün bizde de devletin halk için var olması umudumu dile getiriyor ve son olarak http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/18707183.asp adresindeki yazıyı da sonuna kadar okumanızı rica ediyorum.
Herkese iyi geceler...
arkadaşlar yazılarınızda okuyorum motorunuzun ne kadar yaktığını.benim motorun tankı 40 liraya full doluyor.ve ben bu benzinle şehir içinde her geçen hafata daha az yol gitmeye başladım.şu an 40 liralık benzinle 165 km yol gidiyorum.çoz gaz veren biri değilim.boş vites çok kullanıyorum.sizce neden olabilir.*
Arkadaşım, yukarıdaki konunun temel öznesi benzin olduğu için bu kıyaslamayı benzin üzerinden yaptım.
Benzin fiyatlarının yüksek olmasında vergi önemli bir etken ama, yakıttaki vergi 2002'ye göre 6 puan düşmüştür. %66 olan oran şuan %60 civarındadır. Araştırdığınızda görebilirsiniz.
Mal arzının fazlalığı, rekabet koşulları 70'li ve 80'li ve 90'lı yıllarda dünyada bugünkü kadar olmasa bile mevcuttu ama bizde maalesef yoktu. Biz bunları bizzat yaşadık. Alabiliyor olmak tabiki herzaman alım gücünü göstermez ama bu rasyonel ve basiretli tüketici için geleceğe güvenle bakıp bakmadığı ile doğrudan alakalıdır. Kredi kullanımı da böyledir. Ancak bizde olduğu gibi gelecekteki beklentilerini hesaplamadan harcama yapanlar asla rasyonel davranmamaktadır. Ben zaten bunları kastetmiyorum. İcra dairelerinin yaptığı işin ne düzeyde olduğu, bu konuda geçmiş bilgilerle bugünün kıyaslanması, sosyal ve demografik yapıdaki gelişmeler, kentleşmedeki ciddi artış bilgileriyle birlikte değerlendirilmelidir. Kaldı ki kredi kartı kullanım artışını sadece insanların parası olmadığından borca girmek zorunda kalması değil, harcamadaki nakit kullanımının azalmasıyla da ilişkilendirmek gerekir. Bu da dünyadaki tüm gelişmiş ve gelişen toplumların yaşadığı bir gelişmedir. Kendimi örnek vereyim. Nakit alışveriş yapan yerleri değil, kredi kartı imkanı olanları kullanıyorum. Böylece yanımda fazla nakit taşımak zorunda kalmıyorum.
Türkiyede geçen yıl 765.000 otomobil ve hafif ticari araç sıfır olarak satıldı. Büyük marketlerin park yerlerinde boş yer bulmakta zorluk çekiyorsunuz. Otoyollar tıklım tıklım özel oto dolu. Uçak seferleri 10 yıl önceye göre sayı ve güzergah olarak inanılmaz derecede arttı ama seferler yine de dolu uçaklarla yapılıyor, şehirlerarası yolculuklar için otobüsler dolu seyahat ediyorlar. Bu %50si kömür yardımı alan bir ülkenin durumu değil. asla değil. Yani siz bu ülkede 37.000.000 kişinin, veya 9.000.000 ailenin kömür yardımı mı aldığını iddia ediyorsunuz?
Eleştiriye herkes tahammül etmeli. Ben son 40 yıldır yaşadığım Türkiye gerçeklerini ifade ettim. Ülkemizde maalesef insanlar gösteriye Japonlar gibi gitmiyor. Biraz sonra mutlaka çıkartacakları bir kavgaya hazır olarak gidiyor ve arabalara, dükkanlara zarar verip gelişmiş toplumların (japonya gibi) demokratik tepkisini gösteremiyorlar.
Evet haklısınız. Halk devlet için değil devlet halk için varolmalı ve çalışmalı. Biz bunun tersini 1970-2005 arasında çok ciddi ölçüde yaşadık. Ama zaman içinde bunun olması gerektiği gibi, yani devletin halk için olması ve çalışması gerektiği prensibinin yerleştiğini göreceğimizi düşünüyorum. O makaleyi okudum. Ama daha önce hiç sosyal güvenlik kapsamında olmayan işsizlik yardımının şimdi olmasını niye eleştirdiğinizi anlamadım. İşveren her zaman çalıştırdğı işcinin ödediği sigorta priminden fazlasını öder. Aynı durum işsizlik priminde olunca neden sıkıntı oluyor? Haa paranın %15'i gap projesine harcanıyorsa bu tabiki doğru değil. Tıpkı 99 depremindeki yardımların memur maaşı olarak ödemede kullanıldığı gibi. İyi geceler.
Tüketimin fazlalaştığı konusunda kesinlike haklısınız. Haddinden fazla harcama yapan tüketicinin basiretinden şüphe ederim ve bunun ekonominin fazileti olmsından ziyade, reklamlara kanan, sürekli alış güdülemeleriyle doldurulan tüketim toplumuna bağlıyorum.
Kömür yardımı konusunda ben bir şey söylemiyorum. Aile ve sosyal politikalar bakanlığının web sayfasındaki verilere göre Aile yardımı kapsamında üç başlık altında yardımlar yapılıyor. akacak yardımından 2003-2009 yılları arasında 12.710.530 aileye yardım yapılmış. Yıllık ortalama 2.5 milyon aileye denk geliyor ki fert sayısı gelirle ters orantılı olarak artıyor ve fert çarpanı 4, 5 hatta 6 olabilir. Tabi sitede de belirtiliyor, bu rakamlar erişilebilen ve tespit edilen ailelerden oluşuyor.
İşsizlik sigortasının uygulanması konusunda itirazım yok aslında ama kaynakların adil kullanımı konusuna dikkat çekmek istemiştim. Yani "niye eleştiriyorsunuz" diye soruyorsunuz ya, eleştirmek de hakkım değil mi?
Adam bürüt 2000 TL maaş alıyor, %40'ı 800 TL kesinti yapılıyor. Eline geçen rakam 600 TL. (Rakamları hesap kolaylığı için biraz yuvarlıyorum.) 10 sene çalıştı diyelim. Bu seneki maaş hesabına göre, zamları dikkate almadan 800x12x10=96000 TL kesinti var. Süre sonunda işsiz kaldı ve 10 ay boyunca ayda 600 TL'den toplam 6000 TL aldı. Aradaki 90000 TL'yi soruyor insanlar, nereye gidiyor, neden adil dağıtılmıyor diye...
Amacım laf yetiştirmek ya da bi şeyleri ispat etmeye çalışmak değil, sohbet edecek birisini bulmuşken fırsatı değerlendiriyorum. Aman yanlış anlamayın
İyi geceler...
Merhabalar, Adım Mustafa - Kırşehirdenim; forumu ve paylaşmış olduğunuz bilgileri uzun zamandır takib ediyorum. Konu hakkında çok bilinç ve fikir sahibi olmadığımdan değerli bilgilerinizi sadece okumak ve uygulamak ile yetiniyorum ( Bu konudaki emeğinize sonsuz teşekkürler)
Yaklaşık 6 ay önce ben de 2nci elden bir QM250 alarak aranıza katıldım
Değerli büyüklerim ve forum arkadaşlarım, kabul ederseniz ben de ilerleyen zaman içersinde üstesinden gelemediğim ve önemli ölçüde sıkıntı yaşadığım bazı sorunlarımı sizlere anlatmak ve değerli fikir ve tavsiyelerinizi edinmek istiyorum... Saygılarımla...
Naci abi,Beycivan,Ali,Emre ve tüm Ramzey QM250 kullanıcıları Günaydınnnn hayırlı Cumalar hepinize.
Hayırlısıyla motorumun rodajı tam istediğim gibi kurallara uygun hakkıyla bitti.Şuan 3300 km de otobanda çok rahat 130 km yi gördü 100 km hızı geçince vibrasyok yok denecek kadar az maaşşallah hiç problem çıkarmıyor.
İzmir konusunda uzman 26 yıllık chopper-Custom konusunda tecrübeli mükemmel bir ustaya denk geldim.Kendisiyle yaptığım görüşmede illa benim motorumu da Custom yapmak istiyor (Bakalım).
Önümüzdeki aylarda benim motorumu tanıyamıyacaksınız.Öncelikle bir çift 2011 yılı üretimi dublex lastikler alınacak.Eğer Custom a çevirmezsem ön kısmına kromdan ve gerçek standartlara ve uzun yola dayanıklı ön cam özel olarak yapılacak.
Tüm kablo sistemi ve çok aparat standartlara uygun ve dayanıklı olacak şekilde yenilenecek.Çantaların litre kapasitesi büyüyecek
Arka sisibara özel krom sepet tasarlanacak ki çanta takabilelim.
Egzostlar orjinaline bağlı kalarak açılacak buna göre tüm ayarları yapılarak yakıt sarfiyatı minimize edilecek
Ve birsürü değişiklikler olacak bakalım ben bile şimdiden ortaya ne çıkacağını bilemiyorum
Ha bu arada Beycivan ön far olayı tamamdır süper bir değişim yapacağız bittiğinde resimlerini paylaşacağım.Ön koruma demiri altına krom uzun yol ayaklığı tasarlanacak aayaklarımı uzatarak yol alacağım
İhsan abi coştu bi kere. Durdurabilene aşkolsun
Bu arada modifiye konusu hep aklıma takılan bir şey. Mesela İhsan abinin yapılacaklar listesi epey uzun ve masraflı olacak gibi. Ortaya çıkacak neticede motor ve ana gövde aynı kaldıktan sonra sürüş kalitesini çok üst seviyeye çıkarmak ancak motorlarımızın sınırları dahilinde olacaktır. Peki bu masrafların toplam rakamını kullanarak bu özellikleri barındıran bir modeli almak mantık açısından daha doğru mudur?
Modifiye yapmanın zevki ve uğraşmanın verdiği hazzı lütfen işin içine katmayalım ;)
Bu cevaba verebileceğim en müthiş cevap her halde şu olurdu; hihihihii iihihihihihii ihihihihiihiİhsan abi coştu bi kere. Durdurabilene aşkolsun
Bu arada modifiye konusu hep aklıma takılan bir şey. Mesela İhsan abinin yapılacaklar listesi epey uzun ve masraflı olacak gibi. Ortaya çıkacak neticede motor ve ana gövde aynı kaldıktan sonra sürüş kalitesini çok üst seviyeye çıkarmak ancak motorlarımızın sınırları dahilinde olacaktır. Peki bu masrafların toplam rakamını kullanarak bu özellikleri barındıran bir modeli almak mantık açısından daha doğru mudur?
Modifiye yapmanın zevki ve uğraşmanın verdiği hazzı lütfen işin içine katmayalım ;)
Deliyim ben deliyim,kırığım ben kırığım hihihihi
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
; 2016 Mondial RX3i (2016-18); 2003 Bmw R 1150R (2009-17); 2006 Honda Shadow VT 750 C (2009-10); 2006 Ramzey QM 250 Cruiser (2006-10); 2006 Ramzey QM 200 Enduro (2006-9); 1990 350 cc çift silindir Jawa (1990-93); 1979 vitessiz Puch (1979+).
