Abi çin malından sonra bu balatalar sana ferrari balatası gibi gelmişir.Haftasonu balatalarımı değiştirdim.
Daha önce bir kaç kez rialliden aldığım çin malı olan balataları kullanmıştım. Sırf fiyatı uygun diye, sanırım 4-5 TL civarı birşeydi Çin malı olan ucuz balataları tavsiye etmiyorum. Manetteki hassasiyet azalıyor.
Balatalarım daha bitmemesine rağmen, fren performansından memnun olmadığım için EBC marka balataları denemeye karar verdim.
Sonuç : "Daha önce niye takmamışım bu EBC balataları" dedim.
Motosikletin orijinal Honda balatalarından daha kaliteli bir balata olduğuna kanaat getirdim.
Fren manetinin hassasiyeti çok iyileşti ve neredeyse "stoppie" yapabilecek kadar keskin bir tutuşu var.
Bilmeyenler için Honda orijinal balataları için servis parça kodu : 06455-KRF-H60 : fiyarı en son sorduğumda 85 TL civarındaydı.
EBC markasının CBF150'ye uyan balata kodu : FA197
Fiyatı : 35 TL.
Fiyat performans oranı olarak kullandığım en iyi balata olan EBC'yi tavsiye edebilirim. (Made in U.K. (İngiltere))
Bakalım balataların ömrü ne kadar gidecek
Taktığım balataların fotoğrafları:
Hayırlı olsun.
Güzel anlatım, teşekkürler. Metehan abinin dediklerini yanlış anlama, o iyi niyetli yaklaşıyor ama üslübu birazcık sert.mmucit : cevap için teşekkür ederim. orta sertliğe aldım. yükümüzle beraber 120-122kg falandık. en serti denemedim ama orta sertlik iyi gibiydi.
330km yaptık. popomuz fena ağrıdı gün sonunda
kefken gezimiz saat 8.45 te istanbul dan otoban üzerinden izmit e gittik 4 motor. 1 dl650, 1 deauville, 1 piaggio skipper ve cbf150. hepimiz artçılıydık. ilk 2 motor bizim için sürekli 80-90 gitti. skipper için yavaşladık ara sıra.
izmit ten kandıra yolunda giderken kahvaltı yaptık saat 10-10.30 gibi. oradan kefken e devam.
herkes getirdiklerini çıkardı, mangalı hazırlarken denize girdik, ayıptır söylmesi harikaydı
neyse kömür ateşinde çayımızı bitip ,toplanıp yola çıktığımızda saat 6 yı geçmişti sanırım, karanlığa kalacağımız belli oldu çünkü dönüşte ağva-şile üzerinden istanbul a göndecektik. ağva ya kadar gittik, bir tanıdığımız otele ayak üstü selam verip devam ettik yola, şile merkezden önceki PO da bir mola verdiğimizde saat 8.30 olmuştu. orman yolunda genelde 40-50km ile ancak ilerleyebildiğimizden saat baya ilerlemiş oldu, hava kararırken artık şile den ümraniyeye inerken yol çalışması başlayınca ayrıldık çünkü 4 lü konvoy olarak trafikte yol almak doğru olmayacağı için her koyun kendi bacağından asılmaya başladı
lakin şile yolunda tamirat olduğundan anlamsız bir trafik vardı yinede 2 tekerin canını seveyim 4 teker ve üzeri tekerlek sahipleri mahsur kalmıştı resmen.
eve gelmemiz saat 10 oldu ve günü yorgun argın bitrdik
güzel ve keyifli bir gündü.
genel olarak cbf150 ile gördüğüm bir yerden sonra insanın bizim gibi "kuru" poposu olunca fena ağrıyor ( ben 70kg eşim 46kg)
aslında genelde motorun gidebildiği 80-90 hızları yolculuk için ideal. yolda adam gibi gidip taciz edebilecek olanlara erkenden çaktırmadan destur çekince pek problem olmuyor (şeridin ortasından gitmeden şeridin gereken tarafına yanaşarak benim şeridimi taciz etmesini engelleyerek).
Ancak gerçekten biraz daha rahat edeyim yada sıkıştırmaya kalkanın önüne atlayıp kendini kurtarmak adına büyük hacim gerçekten güzel birşey. bakınız = suzuki dl650 , çevre yolunda 1-2 akıllı gireceği kavşağın dibine kadar gidip "ben bu motorun önünden geçerim" düşüncesiyle tam taciz edeceği sırada her seferinde hüsrana uğradılar ..
depo full dü 330km oldu kırmızı çizgiye gelmedi daha ama az kaldı. özellikle geri dönüş yolunda sıklıkla 2-3-4 . viteslerde hızlanma gerektiğinden dönüşte daha fazla yaktığımızı düşünüyorum.
cbf im 2010 model, geçen salı yağı bujisi değişip subap ayarı yapılmıştı..
Keşke herkes adam gibi kullandığı aracın eğitimini alsa, ama maalesef. Sonuçta trafik oldukça tehlikeli bir yer.
Kuryeler de öyle yapıyor.
Son dediğine %100 katılıyorum, hatta her aracın durmadan aynalarını kontrol etmesi gerektiğini düşünüyorum.Değerli kardeşim öncelikle güzergah boyunca çektiğin güzel kareler varsa seçtiklerini paylaşman hoş olurdu...Kefkene gitmeyeli bayağı oldu...
Sonrasında şundan bahsedeyim...sen TR karayollarında hız limitine uyulmadığını biliyorsun...o hızlarda yapacağın sabit yolculuk hayatını riske atar ve diğer araçları da çileden çıkarır...bu bir risktir...neden risk alasın...4-5 motor 80-90 la gitmek ve arkada aracların hızını düşürmek bana abes geliyor...
şeridin ortasından gitmiyorum diyorsun ama bence yeteri kadar sağa da yanaşmıyorsun...seni suç.lamak istemiyorum ama 5 motor senin kadar bilinçlimiydi...
aslında araclar seni sıkıştırmıyor...sen yol düzenine uygun değilsin...tek motor olsan seni anında sollar ama grup iseniz ve bir nevi konvoy oluştuysa ve düzenin dışında bir hızınız varsa buna hakkınız olduğunu sanmıyorum...en az 100 le gitmen gerekiyor...100+ hızlara ulaşamadığın için sen suçlu değilsin...sabit düşük hızla grup oluşturduğunuz için hatalısın...özellikle gidiş geliş bölgelerinde kamyonların yüklüyken bile ulaştığı hızlar düşünülürse bence 4 tekerlere bu zulümü yaşatmanın anlamı yok...ne mi yapılmalı...yüksek cc motorlarla asla aynı anda yola çıkılmamalı...onlardan senin hızına uyum sağlaman asla beklenmemeli...yapılacak şey buluşma yerinde saat verilerek buluşma...her cc kendi segmentinde ki motorlarla gitmeli...
yılda bir kez yapılan Yuvacık tarzı organizasyonları kastedmiyorum...bu tarz uzun soluklu kişisel gezilerde büyük cclere ve tek arzusu 100 den fazla hızla gitmek olanlara zulüm etmenin bir anlamı yok...inan hayatın içinde bu yok...yani sen ve grubun 80-90 la gidecek rampada motor bayıldığında 60-65-70 e düşecek ve diğer araçlara yol verilmeyecek...sence kabus olan kim... ne hikmettir beni genelde kimse sıkıştırmıyor...neden...çünkü araçlar ile uyum içindeyim...
yol hakkının ne olduğunu biliyorum...üçkaatcı olan genelde benim...ama kornayla gönül alarak kafa selamıyla tatlı dille bir şekilde araya girip uyuyorum...uzun yolda ise en sağda 80-90 la gidebiliyorum...ne kamyon ne tır ne arac kimsenin huzurunu bozmadan..bugüne kadar arkama sıfır yanaşıp datt datt diye kimseleri çıldırtmadım...şehir içinde bana bazen riskli yaklaşmalar olmuştur ama yol verme olayında değil...diğer aracların beni arac statüsüne sokup sıfır yaklaşma psikolojisi yüzünden oldu...
hatanın genelde motosiklet de olduğunu biliyorum...trafik de nerede duracağını nerede hangi şeritte olacağını bilmeyen o kadar fazla ki...o yüzden sinek muamelesi görüyoruz...adam çekil diyor...kadın şoferler bir iş bilmeyen motosikletler iki beni çileden çıkarıyor...adam aynaya hayatta bakmııyor...motorcu aynaya bakmazsa ölür...
Hatta hatta herkes trafik kurallarını bilmeli ve onları uygulamalı, ama burası türkiye
Abi motorun canını çıkaracaksın, bilesin. Sana 500 lük motor lazım, onun da parçaları pahalı.Değer pek normal değil gibi görünüyor evet O değerleri foruma yazarken aklımda kalanları yazmıştım.Eve gidince aldığım benzin fişine işlediğim km'leri gerçek litreden hesaplayınca 4lt ye çıktı 100km tüketimi.
Evet fazla zorluyorum öyleki rampada 5'inci vites 7000 devirde 100km hızla çıkarken hız yavaş yavaş düşmeye başlayınca 4 atıyorum , devir 8500'e fırlıyor , sürat artmasa bile , süratin düşmesi duruyor taaki devir redline'ı aşana , hız yavaş yavaş artmaya başlayana kadar 4'le devam edip sonra yükseltiyorum vitesi , yükseltincede 7500 devir 100km hızdan hızlanmaya başlamış oluyor yavaş yavaş.
Forumlardan takip ettiğim kadarıyle cbf150'de ne kadar zorlarsan zorla 3-3.2 den fazla tüketim pek görülmüş şey değil. Motor şu anda 3200km de 4000 olsun , 4000 bakımında karbüratör ve sübab ayarlarına baktırırım diyorum. Bu şekilde bile kullanımda yağ eksiltmesi yok ama egzantirik gergisinin kapağında hafif terleme var.