Büyük Cruiser tarzı motosiklet almayı düşünenler için bu başlığı açtım.
10.000kmyi geçtiğim Honda 750 Shadow (VT750C6, 2006 model) ile ilgili tüm izlenimlerimi burada paylaşmak istedim. Bu izlenimlerimde motosikletin iyi yönleri kadar kötü yönlerinide özellikle yazacağım. Yani amaç pek çok kişinin yaptığı gibi benim motosikletim çok güzel demek değil, nasıl olduğunu anlatmak, tecrübemi paylaşmak. Zaten bir sürü kötü yönü olduğunuda göreceksiniz. Forum kalitesizliği ile ünlenmiş bazı Çin motosikletlerini övenler, hiç problemi yok diyenler ben 500km yaptım bişi olmadı diyenlerle dolu. Şöyle söyleyeyim: Ben şehir içinde 4 ayda 10BİN km yaptım. (EKLEME: Sonbahar 2007 itibari ile toplamda 27bin km yapmış durumdayım)
Ayrıca yazdıklarım Honda Shadow'a alternatif olan Suzuki Intruder 800 serisi, Kawasaki VN800, Yamaha DragStar 650yide az çok ilgilendirmekte. Yani başlık genel ağır cruiserlara hitap ediyor denebilir.
Öncelikle zaten bilinen şeylerden bahsedeyim: Motosiklet tarz olarak Cruiser/Custom/Chopper. Haliyle geniş ve alçak bir koltuğu var, ayaklarınız ileride. Her tarafı krom kaplı, çok fazla temizlik istiyor, yıkaması silmesi kurutması dert, aksesuarları pahalı ve bol.
Benim tecrübe ettiğim iyi ve kötü yönleri:
-Scooterlar hatta tüm motosikletler dahil olmak üzere dünyadaki EN ALÇAK koltuğa sahip. Yerden sadece 65cm yükseklikte koltuğuyla kısa boylular için ideal.
-Dolu ağırlık olarak 250kg olması ile oldukça ağır ve hantal (performans anlamında değil, düşük hızda kontrol ve dar dönüş anlamında) olduğu söylenebilir. Düşük hızda manevralarda zorluk çıkarmasına rağmen 20-30km/h saat hızdan sonra cruiser olması ve yüksek TRAIL, RAKE değerleri (ön maşanın yere açısı sonucu oluşan temas mesafesi farkı ve gidon mili ile amortisör başları arasındaki mesafe farkı) sebebiyle çok dengeli bir şekilde düz gitmeye çalışıyor. Bu sebeple düz yolda kullanması çok kolay fakat dönüşler zor. Motosiklet ayaklıkları yere deyene kadar yatıyor fakat dönüş çapı yinede geniş. Yinede 300kglık cruiserlar kadar aşırı ağır değil. 300kg olan cruiserlar yan ayaktan dik konuma doğrulturken bile üzüyor.
-Debriyaj çok iyi değil. Motosiklet ağır olduğu ve alçak/uzun şeklinden dolayı motosiklet önünü kaldırmıyor. Asfalt kaygan ise aşırı patinaja düşüyor değilse debriyaj kaydırmayı yeğliyor. Ayrıca debriyaj elciği iyi ayarlanmaz ise çok sert oluyor ve eldiven kullanmazsanız boyası parmaklarınıza çıkıyor. Binlerce km çok sert kullanırsanız yakışıklı bir debriyaj masrafı çıkartır.
-Direksiyon kilidine anahtar zor giriyor. Her indiğinizde güvenlik için kilitlemeniz gereken bu kilit insanı sinir ediyor.
-Lastikleri alternatif markalardan 1cm ince ama yinede oldukça kalın. (ön 120 arka 160)
-Tam bir drift (yanlama) motosikleti. Yukarı bahsettiğim sebeplerden dolayı dengesini ne kadar bozarsanız bozun kendisi düzelip dikleşiyor.
-Radyatörün üst vidası defalarca kırıldı ve tornacılarda süründüm. Sebebi orijinal olmayan krom radyatör kapağı aksesuarı idi. Çok çukurlara düşmekten olma ihtimali yüksek. Vida 2 kere kırılıp 2 kere gevşeyip düştükten ve her seferinde radyatör tekerleğe kadar söküldükten sonra sonunda daha büyük vida için yuva açtırdık ve hem büyük hemde krom nikelli kaliteli vida takarak sorun ancak çözüldü. İkinci Shadow'umda daha krom korumayı orijinal plastik kapağını sökmeden orijinal vidasını kullanarak taktık ve vida kırılma sorunu olmadı.
-Yol koşulları ve lastik tutunması hesaba katılarak gerçekçi bir değer olması açısından 7 saniyede 100km/h hıza çıkıyor. 15 saniyede 135km/h ile 0-400 metre tamamlıyor. 500cc ve üstü büyük motosikletler arasında ağırlığı ve düşük devri itibariyle çok yüksek performanslı değil ama ağırlığına göre çok çok çok iyi gidiyor. 1. viteste 65, 2. viteste 105, 3. viteste 140 yapıyor.
-Tork karakteristiği yüzünden otomobillerdeki turbo dizel motorlara benziyor. (Turbo gecikmesi olmadan ama) Çok düşük devirde bile çok yüksek çekişi var. Yani motorun çekmesi için belli bir devire gelmesini beklemenize gerek yok. Gazı açtığınız anında tepki veriyor. Patinaja çok eğilimli. Devir göstergesi zaten yok. Ama hesaplarımdan maks devrinin 7000 olduğunu söyleyebilirim.
-Motosiklet 46 beygir ama rakama aldanmayın. Beygir gücü sadece bir değerdir. Neredeyse tüm devir aralığı boyunca yüksek çekişe sahip. Yüksek devir olmadığı için 46 beygir değeri hesaplanıyor ama çok iyi gidiyor. 3000 devirde 65 beygirlik motosikletlerden bile 3 kat daha güçlü. Pek tabiki 65 beygirlik motosiklet daha hızlı, fakat shadow her zaman çekişe hazır, keyifli.
-Çoğu yüksek devirli motosiklet gibi kısa bir devir aralığında maksimum çekiş sağlamak yerine uzun bir devir aralığında sürekli yüksek bir çekişi var fakat yüksek devir yok. Bu sebeple her viteste ve her devirde iyi hızlanıyor ama çok yüksek son hız beklemeyin.
-Motosikletin düz yolda son hızı 160km/h. Yokuş aşağı 190da biten göstergenin sonuna kadar geldi. Son hızına çok çabuk çıkıyor ama hızlanma bir anda duruveriyor. Cam, grenaj vs olmadığı için 120-130un üstünde ÇOK rüzgar var felaket rahatsız ediyor. Beliniz ağrıyor, yoruluyorsunuz. Bu motosikleti kapalı kask olmadan kullanmayı düşünmeyin bile. Arkadan rüzgar alması 3. vitesteki performansını oldukça etkiliyor.
-Ön fren çok başarılı. Tekerlek kalın ve kaliteli olduğu için eğer "asfalt iyiyse" sonuna kadar tüm gücünüzle asılsanız dahi ön tekerlek kilitlenmiyor ve motorun üstünde duramayıp gidona düşeceğiniz kadar sert duruyor. Arka tekerlek kampana olduğu için çok çabuk kilitleniyor ama kontrol sorunu yok. Kaygan asfaltta progresif fren ile çok çabuk duruyor, ön tekerlek kilitlense bile kontrol etmek kolay. Kampana arka frenin disk arka frenden daha şık olduğunu belirtmeliyim. Mükemmel asfaltta 100'den 0'a frenlemek yaklaşık 3 saniye ve 35 metre sürüyor. (Sürücü reaksiyon süresi hariç)
-Deposu çok ufak. Sadece 10 litre. Bunun üstüne 4 litre rezerv var ama benzin göstergesi yada uyarı ışığı yok. Normal bir kullanım ile 100kmde ortalama 5 litre yakıyor. Aşırı ekonomik kullanırsanız 4 litreye düşürmeniz mümkün. Gazı hiç kapamazsanız 6 litreyi geçmiyor. Ama çok yakıt yakacak şekilde kullanınca keyfi çıkıyor söylemeliyim. Yani deviri düşük tutup egsozun ahengiyle gitmek lazım! Rezervi düşünmezseniz bir depoyla ortalama 200km yapıyor. Gösterge ve uyarı olmadığından zaten rezerv sadece benzinciye gitmek için. Benzin durumunu Km göstergesinden takip etmek önemli çünkü yolda giderken aniden stop ediyor ve sol elinizle debriyajı sıkarken yine solda olan rezerv vanasını 120km/h hızla stop etmiş motorda çevirmek zor ve tehlikeli oluyor.
-Mesafe göstergesi dijital ve toplam km dışında iki ayrı mesafeyi aklında tutuyor.
-Arka amortisör çok kötü. Hem konforsuz hemde zıplatıyor. Her tarafın doğalgaz çalışması çukur tümsek vs olduğu ülkemizde konfor sorunu yaratıyor. Yere çok yakın olduğu için çok sık altını vuruyor. Ama vurulan bölge şase olduğu için hasar olmuyor.
-Kötü yol koşullarına ve sert kullanıma kesinlikle uygun değil. Bir çukura düştüm egsoz manifolddan çıktı, radyatör vidasından zaten bahsetmiştim.
-Ağırlığı ve şekli itibari ile rüzgardan neredeyse hiç etkilenmiyor. (Yanal anlamda) Yani fırtınada açık otobanda giderken bile dümdüz gidiyor. Motorun kendisinde titreşim yok fakat bol bol çukurlara düşerseniz ve yüksek devirde kullanırsanız titreşim bekleyin. Ama zaten rüzgar yeterince vücut titreşimi (!) yapıyor motoru takmıyorsunuz.
-Pistonları tek krank pinine bağlı olduğu için Harley sesi çıkıyor. (PATA PATA değilde düzensiz PATATA PATATA şeklinde) Yani gerçek V-Twin motor var. Her V2 motor V-Twin değil. Hatta her V-Twin yazan motor V-Twin değil. Ben bu tek krank pin olayına (iki pistonun aynı noktaya bağlı olmasına) çok önem veriyorum. Çünkü gerçek chopper ruhu böyle hissediliyor. Örneğin Suzuki Intruder 800 çift krank pinine bağlı. Bu sebeple daha düzenli ve titreşimsiz çalışıyor. Bence bu iyi bir şey değil. Suzukinin sesi çok başarısız ve metro gibi gidiyor. Yani fazla konforlu, rayda gidiyor gibi. Egsozdan bir ses geliyor ama hissetmiyorsunuz, ruhsuz yani. Ayrıca ahengi kötü. Bu sebeple alternatifleri arasında en iyi ses sahip olan cruiser, Shadow oluyor. Diğer motorlardan daha fazla titreşim yapıyor ama bu istediğiniz birşey. Bu arada Intruder Shadow'dan belirgin bir şekilde büyük ama yükseklik/uzunluk oranı yüzünden kısa gibi duruyor. V2 silindirli bir motosiklet motorunda pistonlar krank üzerinde aynı noktaya bağlı olursa daha düşük güç elde edilir, daha titreşimli ve düzensiz çalışır fakat en güzel ses böyle elde edilir. Pistonlar iki farklı noktaya bağlı olursa maksimum devir ve güç artar, titreşim azalır ve düzenli çalışır, bunlar mühendislik açısından iyi şeyler olmasına rağmen "chopper sesi" açısından kötüdür.
-Ses TONU Harley ile neredeyse aynı tonda olmasına rağmen orijinal egsozu SEVİYE olarak çok sessiz. Egsozun çıkışlarını açarak "kaliteli gürültü" elde edilebilir.
-Immobilizer (çipli anahtar) olması ve 250kg ağırlığı çalınmaya karşı ciddi avantaj sunuyor. Düz kontak çalıştırmak yada kaldırıp kamyonete koymak çok çok zor.
-Şaftlı olduğu için zincir sesi ve zincir bakımı derdi yok buda çok büyük avantaj.
-Su soğutmalı olması çok büyük avantaj.
-Sissy Bar (arkada oturanın yaslanması için) şiddetle tavsiye ederim. Sadece yolcunun değil sürücünün konforunuda çok etkiliyor. Ayrıca kuvvetli çekişinden dolayı sissy bar olmadığında artçı düşebilir.
-Birleştirilmiş çift eksozu çok şık duruyor.
-Düşük sıkıştırma oranı vs sebebiyle kaliteli yada yüksek oktanlı benzin istemiyor fakat arasıra rölantide gazı açtığınızda bir anda egsoz patlayıp stop edebiliyor. Tam bu anda gidon dönük durumda ise yatmak/devrilmek istiyor, ağırlığı dert oluyor.
-Servis aralıkları 6000de bir. Yani pek servise uğramıyorsunuz. Ve servisler gerçekten BAKIM, yani TAMİR değil. Rodaj 500kmde bitiyor ama 1000de servise gidiyorsunuz. 1000km rodaj bakımına 70YTL, 6000km bakımına 110YTL verdim. 10.000km şehir içinde hor kullandım gerçektende HİÇ arıza çıkmadı henüz. Sadece debriyaj kolu ile gaz elciği azıcık ses yapıyor (motosikleti çok yıkamaktan) oda basit bir yağlamayla düzeliyor. (EKLEME: 17binde marş düğmesi temassızlık yapmaya başladı, garantiden değiştirdiler. Far ve marş düğmelerinin bulunduğu bölümü sürekli basınçlı suyla yıkayıp içini pislik doldurmayın)
Sonuç olarak fiyat/performans olarak düşünüldüğünde Shadow 750 çok iyi bir seçim. Buradaki performans kelimesi rahatlık/şıklık/tüketim/hız vs gibi tüm kavramları içeriyor. Ağustos 2006 itibariyle fiyatı 9000EURO civarında. Ama kendinizi kandırmayın. Bu motosikleti almakla bitmiyor bir sürü masrafı daha var. Aşağıda yazmak gerekirse:
-Motor Koruma: 150 EURO (ŞART! Yatırırsanız dua edersiniz)
-Sissy Bar: 150 EURO (ŞİDDETLE TAVSİYE)
-Krom Radyatör kapağı, alarm, branda vs çeşitli aksesuarlar: 200EURO (OPSİYONEL)
-Ön Cam 200 EURO (TAVSİYE)
-Heybe 150 EURO (TAVSİYE)
Çanta gereksinimi had safhada. Sigara paketi bile koyacak yeriniz yok. Heybe şeklinde çanta yaptırabilirsiniz ama 150-200 euro masrafı olacaktır. Ayrıca kilitsiz olacağı için dolu tutmak akıllıca olmayabilir. Bir Kawasakide kilitli sert çanta gördüm ama 1000 euro falan dediler aklım gitti. 5YTL değerinde lastikli fileyi şiddetle tavsiye ederim. Çok işe yarıyor. Benzin deposu düz olduğu için ufak mıknatıslı çantalar çok kullanışlı, fakat uzun vadede özelliklede depo tozlu/kirli iken kullanırsanız boyayı çiziyor. Arka koltuğada file ile birşeyler (2.kask vs) koyabiliyorsunuz. Çoğu sissy bar'ın yine fileyle kullanmak üzere arka tepsisi var ama ben kendiminkine takmadım.
Brandayı en az 45 dakika beklemeden sakın örtmeyin. Egsozunuzun ve motorunuz branda kaplanıyor. Krom pastası ile uzun uzun girişmek gerekiyor. Ayrıca inip binerken egsoza dikkat. Tüm ayaklıklarda egsoz temas koruması var fakat yinede artçıların egsoza basıp ayakkabılarını eritmek gibi bir isteği oluyor!
Genel olarak sokaktaki otomobilciler 150-250cclik ufak cruiserları ile karıştırıp sürekli kapışma isteğinde oluyorlar. Ama Porsche, Ferrari, BMW M3, Subaru Impreza Turbo vs seviyesinde birşey gelmediği sürece hiç şansları yok. (Bu arabalarla kapışacaksanız Shadow almayın gidin SS alın) Evet Shadow'un 0-100km/h hızlanması 7 saniye ama 0-100km/h değeri 7 saniye olan otomobilleri geçiyor. Çünkü motosiklette tek arka tekerlek olduğu için diferansiyel yok ve patinajdan fazla kayıp yaşamıyor, otomobiller ise mükemmel olmayan asfaltta kalkmakta çok zorlanıyorlar. Fakat yinede uzun, alçak, ağır, düşük devirde torklu shadowu seri kaldırmanın oldukça zor olduğunu belirtmeliyim. Sürekli patinaja düşüp sağa sola savruluyor. Bu karaktere alıştıktan sonra bahsettiğim performans değerlerine ulaşabilirsiniz. Shadow kendisi ile benzer performansta bir otomobille yanyana kalktığında ilk saniye içinde motosiklet sanki iple gerilmişte fırlamış, yada motosiklet zaten gidiyormuşta kamera yeni çekime başlamış gibi kalkıyor. Bu ilk andaki fırlama sayesinde geçiyor zaten. Yüksek performanslı otomobiller Shadowu 120km/h üstü yüksek hızlarda duman ediyor. Bu sebeple 500 metreden uzun mesafelerde kuvvetli otomobillerle kapışmak anlamsız. Shadow'u tam performans kaldırmaya alışırsanız, saniye olayına pek aldanmayın, KALKIŞTA geçemeyeceğiniz araba yok gibi. Fakat otobanda sıradan aile otomobillerini bile geçemiyorsunuz! Camsız bir shadowun 3. vites ve üstü akselerasyonu ile son hızı komik gözükmesine rağmen depoya eğilirseniz ÇOK farkediyor. 7 saniyede 0-100 yapan bir otomobil ile kalktığınızda otomobil yere düzgün tutunup gerçekten 7 saniyede 100km/s hız çıksa bile yine siz geçiyorsunuz çünkü 7. saniyede her ikinizde 100km/s hızla gidiyorsunuz ama shadow önde oluyor. İlk vites ve kalkış çok hızlı olduğu için daha fazla yol katediyorsunuz. Performanslı otomobillerin 2. vitesi, shadowun 1. vitesi hızlı. Olay bundan kaynaklanıyor. 400 Beygir M5'e bile kalkışta defalarca çok belirgin bir fark attığımı belirtmek isterim, ki M5 100km/s hızda 6 saniyenin altında çıkabilen bir otomobildir. Tabi pist asfaltı bulursa! Pek tabiki 500m ile 1km boyunca olayı ısrarla sürdürürseniz eninde sonunda geçerler. Bir 106GTI ile kalktığımda ben 150ye çıktığımda aynamda neredeyse gözükmüyor idi. Ama ikinci vitesten itibaren rollon/rolling yaparsanız sizinle bir gidiyor 140tan sonra geçiyor. Tek avantajınız kalkışta. Karşıdan rüzgar yerseniz vücudunuz motoru ciddi anlamda yavaşlatıyor. En kötü koşulda, mesela karşıdan rüzgar esiyorsa, camınız, çantalarınız ve artçınız varsa yokuş yukarı gidiyorsanız 130u bile geçemeyebiliyor.
Motosikletten azıcık anlayanlar ilk olarak 2.5metre boyu ve 2 silindir V motoru görüyor.
29HP 250cc 150kg Hyosung bile olsa 500cc altında motosikletlerin tamamından daha yüksek performansa sahip. Kaç tane GT250R anahtarı aldım bilmiyorum
çok kapışıyorlar çook. 750cclik bir motoru neden 250cc bir motorla karşılaştırıyorsun diye haklı tepkiler gelebilir. Fakat "performans" karşılaştırması yaptığımızda düşük devirli ve ağır 750lik Shadowun performans olarak 250 ile 500lük (cruiser olmayan) motorlar arasında kaldığını görüyoruz. Ve sokakta GT250R sahiplerinin çok kapışası geliyor.
Sonuç olarak tarzınızı cruiser olarak belirlediyseniz, Harley hayranı iseniz, eski tarz (retro/classic) motosiklet fikri hoşunuza gidiyorsa Honda Shadow 750 tavsiye ederim. Ben cruiser tercih ettim çünkü bence endurolar çok yüksek ve lastikleri çirkin. Yani şehirde dağ bisikleti almaya benziyor. Nakedlar yeterince şık değil ve SS'ler çok konforsuz/tehlikeli. Touringlerde pahalı. Bu konuları düşününce cruiser ışıl ışıl görüntüsü ve düşük fiyatları ile tercih sebebim oldu. Yıkadıktan sonra hava kompresörü tavsiye edilir. Ufakları 15YTL, büyükleri 75YTL. Kompresör kullanmazsanız hareket ettiğiniz gibi her tarafından su fışkırıyor. Az önce silip parlattığınız yerlerde su lekeleri delirtiyor insanı!
Motosiklete iki kişi (artçı ile) binmeyi düşünüyorsanız zaten konforda rakipsiz. (Sissy Bar olması şartıyla) (Tamam goldwing daha konforlu ama fiyat?)
Uzun yola çıkacaksanız ön cam almak çok iyi bir fikirdir. National Cycle marka Switchblade model ön camlar 4 SANİYEDE aletsiz sökülebiliyor.
Bir motosikletin tarz olarak Harley Davidson'a benzemesi güzel bir cruiser olması için yeterli değil. İyi bir cruiser yüksek devir çevirmez, torkunu düşük devirde verir, V motorludur. Örneğin Kawasaki EN500, Yamaha Virago 535 gibi makinalar tam bir cruiser tadı vermiyor. Çünkü ufak cclerinden performans çıkarmak için normal naked motorlar gibi yüksek devirlerde çalışıyorlar, torklarını yüksek devirlerde veriyorlar. Hele EN500de V motor bile yok, ses yok görüntü yok. Bence Shadow yukarıda bahsettiğim "iyi cruiser" tanımlarını karşılıyor. Hatta V motorunun pistonları Harley'deki gibi tek krank pinine bağlı olduğu içinde ses tonu çok hoş. Yurtdışında farklı tarzlarda 750 Shadowlarda var ama ben benimki gibi ufak cantlı kalın ön lastikli alçak uzun olanları seviyorum. Bunu alternatifi kısa, yüksek, büyük cantlı ince ön lastikli modeller.
Performans, yakıt tüketimi, maliyetler, genel karakteristik, gizli detaylar, son hız menzil vs hakkında herşeyi aktardığıma inanıyorum.
Bu arada Haziran 2007de siyah shadowumu 20binkmde satıp turuncusunu aldım! Turuncusunun çok daha dikkat çeken, daha güzel bir renk olduğunu belirtmek isterim. Artık siyah shadowlar gözümde eski duruyor. Birkaç alternatif motor deneyip hızlı motor hevesinin 10 dakika sürdüğünü farkettim ve yeniden Shadow aldım. 4 ayda 6000kmde turuncuyla yaptım.
Egsozu açtırınca yüksek devirdeki sıkılma gidiyor, belirgin bir artış oluyor. Orijinal egsozu dışarıdan bakınca içinde iki bağımsız boru var gibi gözükmesine rağmen aslında bir yukarı bir aşağı tüneller dizisi ve ses çıkmasın diye yüksek devirde motoru sıkıyor. 20-30ytl gibi düşük fiyatlara 30-45 dakikada açıveriyor ustaları. Yalnız yukarıda bahsettiğim tünel olayı yüzünden en dıştaki ve bir içteki kapağında açılması gerekiyor yoksa sadece tek bir silindire ait egsozu açmış olursunuz. Egsozun içinde 4 ayrı hazne bulunmakta ve 1 ile 3. hazneler birinci silindire, 2 ve 4. hazneler ikinci silindire hizmet ediyor. Her iki silindiride rahatlatmak ve ses ahengini bozmamak için minimum iki kapak (hazneyi bölen dairesel metal) açılmalı. İki kapak açtığınız zaman karbüratör problemleri oluşmuyor.
Çanta (heybe) taktığınız zaman 140km sonrası hızınız belirgin bir şekilde etkileniyor. Ama yıkama işlemi çok kolaylaşıyor çünkü çanta/heybe pek çok detayı kapatıyor. Arka çamurluk, arka krom çıta, arka süspansiyon vs detayları ile uğraşmanıza gerek kalmıyor. Fakat deri heybeler kısa zamanda yavşıyor, sarkıyor şekli/simetrisi bozuluyor.
Geniş bir ön camı ise daha çok tavsiye ediyorum artık. Başta rüzgarı hissetmek, özgürlük falan densede, zamanla anlıyorsunuzki chopper/cruiserda önden gelen rüzgarı yemek anlamsız. Uzun yol camsız HİÇ çekilmiyor. Marka olarak "National Cycle" tavsiye ederim.
Yakıt tüketimi olarakta yukarıda daha önce yazmış olduğum gibi, efendi kullanırsanız 4 litre, basarsanız 6 litre. Ortalama 5 litre civarında yakıyor. 250kg 750cc olabilir ama düşük devirde yüksek torku sayesinde bu tüketimleri elde etmesi gayet normal. Ufak cc motorlarda varolan beygirin ortalamada %80-90ını kullanırken bu motorda %20-%30unu kullanıyorsunuz.
Karbüratörlü olması sizi yanıltmasın, enjeksiyonlu olan cruiserlarda çok dandik enjeksiyon sistemleri bulunuyor. Bir SS'teki yada modern bir 4 silindirdeki gibi gelişmiş bir enjeksiyon beklemeyin. Örneğin Intruderdaki enjeksiyon yeterince hızlı tepki veremediği için ani gaz vermelerde karışımı ayarlayamıyor siyah duman atıyor vs.
Motor koruma demiri yaptıranlar, motor korumaların peglerden önce yere deymemesine dikkat etmeli. Bu motosiklet pegleri yere deyene kadar kolaylıkla yatıyor ve pegler hareketli olduğu için, yere deymesi size lastiğin yanak limitinde olduğunuza dair bir uyarı oluyor. Eğer yanlış dizayn edilmiş motor koruma demiriniz varsa ve virajda yatarken yere deyerse esnemeyeceği için çok tehlikeli olabilir. Bir tanıdığımda böyle bir şey gördüm. Benim motosikletimde peglerin altındaki vidalar eridi bitti.
İkinci Shadow'um olan turuncu motosikletiminde çukura düşünce egsoz manifolddan çıktı. Fabrika çıkışı egsozlar gevşek geliyor, sıkıyorsunuz oluyor bitiyor.
Lastiklere gelince, shadowun orijinal lastikleri oldukça sert. 20bin km sürekli patinaj çekerek gaza frene asılarak gitmeme rağmen dişlerinde aşınma olmadı desem yeridir! (yeni aldığım shadow ile karşılaştırdım) Yani yol yaptıkça lastik eskimesi diye bir şey söz konusu değil. Ama yumuşak lastikli motosikletlere göre yolu belirgin şekilde daha kötü tuttuğunu belirtmem gerekir. Lastik havalarını sık sık kontrol edin. Tel jant olduğundan iç lastik kullanılıyor. En geç 20 günde bir hava miktarını düzeltmelisiniz. Shadowun lastiklerinde hava YARIYA inse dahi dışarıdan bakınca bombe yapmıyor anlaşılmıyor. Frenaj çok kötüleşiyor. Dijital göstergeli bir benzin istasyonunda önlere 32 arkalara 35 basmanızı tavsiye ederim. Bu değerlerin motosiklet kitapçığında farklı olduğunu biliyorum. Bu tavsiyeleri sık sık arkanıza artçı bineceğini, benzinciye gittiğinizde lastiklerinizin ısınmış olacağını ve hava kaybının çok olduğunu hesaba katarak yapıyorum.
Bu arada sadece Shadow için değil, tüm motosikletler için bir lafım olacak: Her ne kadar motosiklet çok keyifli, özgür, hızlı, trafiksiz, park yeri dertsiz bir olayda olsa, 2 kişiden fazla binme, yük valiz vs taşıma, kışın üşümeme, yağmurda ıslanmama, kaza güvenliği konularında otomobilin yerini her zaman TUTMUYOR. Shadow'unuzun yanına bir tane 4 tekerde gerekli
Motosiklet performansı olarak düşünüldüğünde en büyük en güçlü cruiserlar bile yürümüyor. Ağırlıklarıda abartı arttığı için ülkemiz vergi politikaları ve benzin fiyatları sayesinde 750-800cc üstü cruiserlar pek bir getiri getirmeden çok masraflı olabiliyor. 750cc cruiserlar Amerikada ufak sayılıyor. Buradaki Shadow 750 parasına orda VTX1800 cruiser alınıyor tabi, ondan olsa gerek. Şu an piyasadaki en hızlı en güçlü cruiser Suzuki Intruder 1800 ama oda sırdan bir yamaha fazer'a yakın ancak performans verebilir. Honda VTX1300'de Shadow 750'ye çok benziyor. Görünüşleri aynı gibi. Motosiklette performans arıyorsanız, cruiser size göre değildir. 750ccden itibaren tüm cruiserlar, chopper tarzı kullanımı için çok yeterli performans sunuyor. Motosikletten anlamayan büyük çoğunluk için en güzel görünen motosikletin cruiser'dır. Benim Shadow'umun lakabı "çaydanlık". Çünkü bir çaydanlık gibi parlak krom kaplama her tarafı ve 1975ten beri değişmeden aynı kalan dizayn, halada kullanılıyor!
Soğukta çok rahat çalışıyor ama mutlaka jikleyi çekmeniz gerekli. Jikle çekili iken ASLA gaz vermemelisiniz. Bir boğuldumu çok uzun süre çalıştıramayabiliyorsunuz, ayrıca egsozun renginin değişmesi riski var. Aküsü çok dayanıklı, boğulduğunda çok uzun süre marş basmama rağmen zayıflamadı. Motoru acil bir durumda akü biterse vurdurarak çalıştırmak çok zor. Yokuş aşağı salsanız bile vurdurunca arka tekerleği kilitliyor, tekerlekler pistonları hareket ettiremiyor, çalışmıyor. Böyle bir şey başınıza gelirse yokuşta yoksa pek şansınız yok. Ama en azından tam vurdururken üstünde zıplamanızı tavsiye edebilirim.
Çok şikayet ettiğim bir konu ise, sokaktaki insanların sıfır bir shadowun aslında ikinci el bir aile arabasından bile daha ucuz olduğunu düşünememeleri/bilmemeleri. Size aşırı zengin muamelesi yapabiliyorlar. Bu motora biniyorsa 150 milyarlık arabasıda vardır yorumları yapıyorlar. Trafik polisleri ceza olayında daha toleranssız davranabiliyor. Bu konu ülkemizde motosiklet bilincinin olmaması ile alakalı bir şey tabiki. Ben takım elbise ile işime yaz/kış motosikletim ile gidiyorum. Masraflar çok düşük kalıyor, trafik derdi yok, park yeri derdi yok. Kışın giyinip kuşanmak uzun sürüyor, motoru parktan çıkarmak kilitler alarmlar vs uzun sürüyor ama deyiyor diyebilirim.
--Bu makaleye çeşitli tarihlerde yeni tecrübeler eşliğinde sonradan eklemeler yapılmıştır--
VIDEOLAR:
Yeni psikopat (yanlama) patinaj ve yere peg deydirme (kıvılcımlı!) video: http://www.youtube.com/watch?v=bfkFe_HgcgE
Motorun hızlanma videosu:
http://www.youtube.com/watch?v=WyPkIyNwOZA
10 Dakikalık asfalt ağlatan video:
http://www.youtube.com/watch?v=GeOsqt6RfoU
Drift (yanlama) patinaj videosu:
http://www.youtube.com/watch?v=mnPYLKiGuH8
(Not: Fotoğrafların bazılarında sissy bar yok)