Öncelikle, iyi ki almışım dediğim motorumu daha da sevmeye başladım, bi defa peşinen bunu söyleyeyim.
Fotoğraflardan da görüldüğü üzere, 6 silindirli 1800 cc goldwinglerin bile bulunduğu sağlam bir gruptu ve hacim bakımından en garibanı benim motorumdu.
Fakat buna rağmen gruba ayak uydurmakta hiç mi hiç sıkıntı çekmediğim gibi, Salihli'ye vardığımız ilk gün yorgunluktan yakınan çoğu arkadaşa rağmen ben hayli zindeydim. Bunda, TRK 502 kullanıcılarının hep vurgu yaptığı konforun, oturuş pozisyonunun güzel ayarlanmasının ve rüzgar yönlendirme kabiliyetinin çok büyük etkisi var tabi.
Yanlış hatırlamıyorsam bizim motorlar 12bin devir çeviriyor ve 9bin devirden sonrası ise redline tabir edilen tehlikeli bölge. Bu yolculukta 8bin devri geçmedim ve çantalara rağmen elde ettiğim 150-155 km/s hız, grup halinde gayet stabil ve uyumlu hareket edebilmemiz için yeterliydi. Hatta molalarda şaşkınlıklarını gizleyemeyen abilerim de olmadı değil.
Benim elimdeki haritada yer almayan, hayli iniş çıkışlı ve virajlı ama bir o kadar zevkli olan Zeytindağ-Çandarlı-Denizköy-Bademli-Dikili yolunda, bir de orayı aratmayan İznik-Boyalı-Karamürsel yolunda yakıt ortalamaları 100 kilometrede 5 litreye dayandı. Fakat bunun haricinde 4 litre civarında yakıtıyla motosikletimiz gayet de ekonomikti.
Başından beri hep methedilegelen, Pirelli Angel GT lastiklerimiz ile amortisörler, çok iyi bir ekip işi çıkarıyorlar ve ben de bu övgülerin hakkını verdiklerini düşünüyorum(Bilhassa virajlarda). Ayrıca Ayvalık'ta ve özellikle de Cunda Adası'ndaki daracık sokaklarda o devasa cüsseye rağmen şaşırtıcı bir şekilde nispeten kıvrak hareket edebilen bir motosiklet. Hiç mi kötü yanı yok arkadaş diyen olursa, aha buraya da onu yazayım, az daha hafif olaymış daha iyi olurmuş diyebilirim. Leoncino modelini kullananlar, bizimkine kıyasla daha hafif oluşunun artılarından bahsediyor zaten. Sonuçta 48 beygir, 230-240 kiloyu götürürken farklı, 200 kiloyu götürürken farklı olacaktır, temel fizik kuralları gereği.
USB şarj soketi ise, ilk iki gün kullanmamama rağmen üçüncü gün biraz da mecbur kalmamın etkisiyle kullandığım, küçük ama işlevsel bir detay oldu. Yakıt deposunun kapağı açıldığında depoya sabit olsaydı muhtemelen "Easy bilmem ne" bağlantılı bir depo üstü çanta monte etmeyi düşünebilirdim fakat bu haliyle benim eksiler listemde yerini aldı. Motosikletin bir diğer zayıf noktası da aydınlatması, fakat muhtemelen biz grup halinde sürdüğümüz ve fermuar düzenine de riayet ettiğimiz için ben bu eksikliği gece sürüşlerinde pek hissetmedim.
Son bir not olarak da zincir yağından bahsedeyim. Abilerimizden birinde 404 zincir yağı vardı, yola çıkarken ondan sıkmıştık. Ben de Castrol Chain Lube kullanıyorum. Zincire tutunması bakımından Castrol'un bir adım, hatta bir kaç adım daha önde olduğu konusunda hemfikirdik, bunu da belirtmek isterim.
Eksiklerimiz olmuştur muhakkak ama şimdilik aklıma gelenler bunlar...