Herkes gibi benim için de köprüden geçmek ilk zamanlarımda kabustu ama alışıyor insan. İşten çıktığım zaman rüzgarlı havalarda yana döne artçı arardım kendime
motosiklet ağır olsun diye.
Hergün köprüden geçen biri olarak tecrübelerimi aktarayım; ilk kural asla ve asla panik olmamak şart, hep olması gerektiği gibi bacaklarımızla depoyu iyice kavrıyoruz ve ayaklarımızı peglere daha sağlam basıyoruz. Her zamankinden daha fazla yüksek devirde ve ortalama bir hızda -sabit bir hızda- gitmek en iyisi. En önemlisi rüzgarı yediğimiz an kesinlikle aniden gazı kapatıyoruz. Sürekli sabit gazda gitmeye çalışıyoruz. Rürgarın geldiği tarafa hafifçe kontra veriyoruz rüzgarın üstüne yatıp korkuyorsak bağıra bağıra şarkı söyleyerek geçiyoruz
)
En dikkat etmemiz gereken yer köprünün ayakları yani ayaklardan yukarı devam eden kolonlar. Tam bunlara geldiğimizde yattığımız rüzgar ani bir şekilde kesiliyor. Tüm ritmi dağıtıyor. Ben ayaklara geldiğim zaman kollarımı serbest bırakıp depoyu iyice bacaklarımla kasıyorum sakın sıkı olacam diye gidona yapışmıyoruz. Motorun kendini toparlamasına izin vermek lazım.
Metrobüse sığınma konusu iyi ama hızlı rüzgarda tekerlekleri hizasında gitmezseniz metrobüsün altından daha tuhaf denge bozucu bir rüzgar geliyor. Ayrıca eğer önünüz yavaşlarda metrobüs sizi geçerse metrobüsün bitiminde sağlam bir rüzgar şamarı yiyorsunuz.
Sabit esen tek yönden gelen genelde sert Poyraz filan için bu anlattıklarım. Köprünün yılın en çok ayı zorlayan boğazın belası Poyraz genelde gündüz olur hava aydınlanmadan ve karardıktan sonra etkisi baya bir düşer. Bu da aklınızda olsun.
Genelde korkulacak pek bir durum yok sadece alışma meselesi. Ama bir durum hariç.
Bana şimdiye kadar 1 kere denk gelen çok nadir olan bir rüzgar türü var ki onda en benim diyen motorcu ağlar. Rüzgar bir itip bir emiyor. Ne tür rüzgar bilmiyorum bunu yapan böyle hava boşlukları gibi itiyor çekiyor bir sağdan bir soldan salak yapıyor insanı. Köprüde yılların kuryelerini bile badi badi 5 km hızla ayakları yerde gittiğini hatırlıyorum.
---------- Mesajlar birleştirildi - 01:09 ---------- bir önceki mesaj zamanı 00:17 ----------
-Düzeltme-
Arkadaşlar yukarıda gazı
kapatmıyoruz yerine kapatıyoruz yazmışım yanlışlıkla. Aman sakın ha gazı rüzgarda aniden kapatmayın! Rüzgar allah korusun hallaç pamuğu gibi savurur.
Ayrıca birşey daha eklemek istiyorum 1.köprüde (benim yolum hep orası) ben genelde orta şeridi kullanıyorum. En sağ şerit metrobüsten dolayı çok bozuk. Asfaltta çok ezilme yama var. Bağlantı noktalarında boşluklar var. Bizim motorlarımız 100 km üzeri hızlara hiç zorlanmadan ve kısa sürede çıkabiliyor. Bu da köprü için gayet yeterli. Sağ şerit ve bariyer dibinden kasmaya bence hiç gerek yok.
Dikkatimi çeken iki noktayı ayrıca belirteyim;
Anadolu'dan - Avrupa'ya geçişte ayaklardan daha sonra tam köprü bitip karaya bağlantı yeri biraz yüksek tümsek olduğu için sarsıntıyı azaltmak için metrobüsler yolun durumuna göre orta şeride geçiyorlar. Bahsettiğim noktaya yaklaştığınızda onların aniden en sağdan orta şeride geçeceğini düşünerek gidin. Defalarca şahit oldum.
Bir diğeri ; Avrupadan -> Anadoluya tam köprü bitiminde gişelere gelmeden yol genişlerken en sağ şeridin tam ortasında bir çökme ve hemen yanında bir yumruk büyüklüğünde çıkıntı var. Bir keresinde benim ön teker o yumruk büyüklüğündeki asfalt yükselmesine denk geldi ciddi bir düşme tehlikesi atlattım.
Son olarakta en sağın bir yanındaki hgs nin ilk gişesinin sağ duvarına yakın geçerseniz ekonomik oluyor