EQULIBRIUM adlı üyeden alıntı
Selamlar arkadaşlar;
Öncelikle kendimi tanıtayım, ben bir makine mühendisiyim, uzun süredir de forumu anonim olarak takip ediyorum. Özellikle bu başlığı... Ekrem beyin burada kullanıcılara cevap yazması benim bu başlığı takip etmemdeki en büyük sebeplerden biridir. Kendisini de selamlıyorum. Gelişmeleri görünce belki bir yardımı olabilir diye yazmak istedim.
Konuya girmeden önce, Ayzek kardeşim, gerçekten büyük geçmiş olsun. Kesinlikle hiçbir motosiklet severin başına gelmesini istemeyeceğimiz türden bir kaza ile karşılaşmışsın. Acını ve yaranı anlıyor ve derinden paylaşıyorum.
Burada Ekrem beyin yazdığı teknik açıklama dikkatimi çekti, muhtemelen bu sessizlik sürecinde teknik ekiple durum istişare edilip böyle bir mesaj yayınlanmasında karar kılındı. Ben bu teknik açıklamanın tam olarak geçerli olduğunu düşünmüyorum. Özellikle bahsettiğim kısım şudur;
Bir motosikletin lastiklerinin yere temas ettiği yüzey ön arka lastik toplamı ele alındığında ortalama bir kredi kartı büyüklüğündedir. Bu kredi kartı büyüklüğündeki yüzey üzerinde yapılan basınç sayesinde oluşan sürtünme kuvveti ile lastik yola tutunur. Hızlanmamızı, yavalşamamızı, viraj alamamızı sağlar. Bu hareketler sırasında doğan bütün dinamik yükler bu lastik yüzeyi üzerinden yola iletilir.
Bu sebeple viraj içinde aniden gaz kesmeyin, gaz açmayın, ön frene sakın basmayın gibi tavsiyeleri sık sık duyarız. Yola bu kadar küçük yüzeylerle tutunan bir motorlu taşıt viraj içinde zaten merkezkaç ve benzeri dinamik kuvvetlerle baş etmeye çalışırken, bir de bizim gaz açma, fren yapma gibi tepkilerimizle başa çıkamaz ve highside veya lowside dediğimiz şekilde düşmeler meydana gelebilir. High ve Lowside konusuna çok değinmek istemiyorum yazının uzamaması açısından, ama merak eden arkadaşlar olursa ilerleyen mesajlarda detayına inebilirim.
Bajaj Pulsar 200NS 200cclik bir motor için yüksek tork ve beygir değerlerine sahip. Bu değerleri sağlayan şey ise "compression ratio" yani sıkıştırma oranı. Bu oran silindirin en alt konumdan en üst konuma geldiğinde içindeki hacmi ne kadar sıkıştırdığını gösterir. Bajaj fabrika verilerine göre 11.1/1 oranında sıkıştırma oranına sahip olan bu motor sınıfı için yüksek sayılabilecek bir orana sahip. Bu iyi bir şey aslında, motorun daha yüksek teknolojiye sahip olduğunu gösteriyor... Peki bundan neden bahsettim? Sıkıştırma oranı yüksek olan motorblogları her zaman daha yüksek motor freni yapma kabiliyetine sahiptirler. Yani ateşleme kesildiği sırada daha çok hacmi sıkıştırmak zorunda kalan silindir, krank şaftına daha büyük bir frenleme kuvveti uygulamak isteyecektir.
Gelelim bir diğer meseleye, motorunuzla seyir halindeyken bir anda ateşleme kesilirse ve siz debriyajı çekerek krank şaftı ile arka tekerin bağlantısını kesmezseniz, arka tekerlek üzerine frenleme kuvveti uygulanmaya başlayacaktır. Eğer bu frenleme viraj içinde veya çıkışında yada viraj olması önemli bile değil, nylon ve yol tutuşu uygun olmayan bir lastiğe uygulanırsa çok rahat bir şekilde arka lastiğinizi kitleyecektir. Ayzek beyin de belirtiği 50 - 60 km seyir hızlarında nispeten düşük viteslerde krank milinin bu direnci vites kutusu aracılığı ile daha da yüksek bir şekilde arka tekere iletilecektir.
Bütün bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda bir motosikletin ateşleme kesildiği anda arka tekerleğini kitlemesi olasıdır. Ve hemen hemen bütün motosiklet kullanıcıları da içgüdüsel olarak bunun farkındadır. Arka lastiğin bir anlık kilitlenmesi zaten bir motosikletin kaza yapması için yeterli bir sebeptir. Bu nedenle bir motosikletin arka lastiği sadece "zincirin kopması ve değişik yerlere sarılarak hareketi engellemesi, krankın kilitlenmesi, gene aynı şekilde dişlilerin bir şekilde kilitlenmesi gibi sebepler yüzünden meydana" gelmez. Ben burada işin biraz daha bilimsel boyutunu anlatmak istedim.
İşin etik boyutuna gelecek olursak, hiçbir firma ve ticari amaç güden kuruluş yoğurdum ekşi demez. İlkeli firmalar müşterilerini hayati tehlikelere sokabilecek hatalar yaptıklarını anladıklarında ürünlerini geri çağırıp gerekli güncellemeyi ücretsiz olarak müşterilerine sunarlar. Bu da o firmaları parmakla gösterilen firmalardan kılar. Mesela vakti zamanında Toyota belirli serilerin tamamını geri çağırarak gaz pedalını ücretsiz olarak değiştirdi. Bu bir prestij kaybı değil, bir erdem olarak algılanır ve takdir edilir.
Öte yandan bunu yapmak istemeyen bir firmaya yaptırmanız ise hukuki olarak çok zor bir süreç... Zaten burada yazılan yazıların (benimki de dahil) pek bir resmi geçerliliği yoktur. Siz bilirkişi aracılığı ile o firmaya karşı olan mağduriyetinizi resmi olarak kanıtlamış olsanız bile, firma sadece size zorunluluktan gerekli olan tazminatı ödeyip ürünle ilgili iyileştirmeleri önemsemeyebilir. Malesef Türkiye'de bu gibi durumlarda tüketiciyi koruyacak bir mekanizma yok...
Beni asıl derinden üzen mesele ise Ayzek beyin ben başka bajaja binerim ama o motora binmem, iadesini istemiyorum, hatta parasını bile istemiyorum alın motor sizin olsun gibi bir tutumuna karşılık, Ekrem beyin biz Türkiye'de en çok satan motor olduk gibi yorumları oldu.
Burada bir insan hayatından söz ediyoruz, en azından bu gibi durumlarda ticari açıklamaları bir yana bırakalım lütfen.
Saygılarımla...