Sevgili Asya Kardeşliği,
Herhalde herkes motorunu attı bir kenara. Kimseden ses çıkmıyor yahu. Topikte kaç gündür yaprak bile kımıldamıyor. Acaba bizlerin motordan başka konuşacak hiçbirşeyi yok mu diye düşündüm bir an.
Herneyse geçen hafta kafamı kurcalayan bir problemim olduğunu yazmıştım. Bu haftasonu cumartesi günü motorumu servise götürdüm. Servis sakindi ve ustam benimle ilgilendi sadece. Sağolsunlar firma sahiplerinden tutunda; ustasına, çırağına kadar hepsi gayet dostane karşıladılar beni. Hemen çaylar ikram edildi. Kısa bir sohbet faslından sonra motorun durumunu sordular ve bende sorunlarımı anlattım. Ustam motoru servise aldı ve daha ilk etapta egzantrik zincir gergi aparatını değiştirdi.
Burada Yarış ustam zincir gergi aparatını kontrol ederken.
Az önce yeni aparatı taktı ve vidalarını kontrol ediyor.
Zaten geçen hafta ilettiğim için hazırlıklıymış ve parça beni bekliyormuş. Motorun sesinin değiştiğini hissettim anında. İlk başlarda hafif sıkı olacağını belirtti ve zamanla alışacağını söyledi. Daha sonra arka sol sinyalim yanmıyordu onunla ilgilendi.Öncelikle depoyu söktü. Motorun deposunun altından geçen kabloların dış korumasını söktü ve flaşörden gelen kablonun dağıtım yerinden koptuğunu gördük. Eğer kabloyu 2 cm daha uzun yapsalar sorun olmayacakmış. Ek yaparak sinyali çalıştırdı. Daha sonra ön farımda kısa yanıyor ama uzun yanmıyordu. Ön kısmı komple söktü ve uzun uğraşlar sonucu bağlantı soketindeki temassızlığı tespit etti. Geçici bir çözüm olarak direkt bağlantı yaptı ve uzun farımı çalıştırdı. Daha sonra rutin kontrollerini tamamladı. Vites boşu müşiri için beklememi tavsiye etti. Dediğine göre Japonlardan birinin vites boşu müşirini bunlara uydurmuş ve bu müşirlerden sipariş vermiş. Eğer istersem fabrikanın gönderdiklerinden takabileceğini ama benim gibi özel bir müşteriye kalıcı çözümler üretmek istediğini söyledi. Çok açık yüreklilikle fabrikasyon müşirlerin sorunu çözdüğünü ama uzun vadeli bir çözüm olmayacağını belirtti. Bu arada ön fara kendi hediyesi olan blue vision denilen beyaz ışık veren bir lamba taktı. Işıtması beni pek tatmin etmedi ama görüntü dehşet oldu. Motorun sesini dinledi ve subap ayarları için biraz daha beklememin daha iyi olacağını söyledi. "Egzosa 3 tane delik açalım." dediğinde pek sıcak bakmamıştım ama bizzat kardeşinin motorunda bile (Onun motorda AS 200) aynı sistemi uyguladığını söylediğinde "Tamamdır." dedim ama kesik elektirikler yüzünden bu işlemi yapamadık. Motorun sesinin çok değiştiğini ve motorun oldukça rahatladığını söyledi. Yaklaşık üç saat süren bir bakıma sadece 30 YTL para verdim. Bunu da ustam benim zorlamamla utana sıkıla istedi.
Motorum şu ana kadar satılanlar içerisinde en sağlıklı olanıymış ve en uzun yol yapanlar arasında ikinciymiş. Keşke herkes senin gibi binse dedi ve serviste bulunan diğer motorların sorunlarından bahsetti. Onu dinledikten sonra aslında ne kadar çok haksız yere suçlandıklarını anladım. Adam ucuz diye scooter alıyor ve daha 3000 demeden motoru pert bir şekilde getiriyor. Üstüne üstlük pişkin pişkin bu motor 4 kişiyle yokuş çıkamıyor diyor. Garantiden motorun tamirini istiyor. Benim bile tüylerim diken diken oldu. Rutin bakımları haricinde sorunsuz 20.000 km yapmış motorların geldiğini görmek bazen suç Çinlilerde mi yoksa kullanıcılarında mı diye düşündürtüyor maalesef.
Ben buradan Asya Motorun Etimesgutta ki bayiilik ve servis işini yürüten Sayar Ticaret'e teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Nasıl ki müşterisini perişan eden firmaları burada afişe ediyorsak; müşteri menmuniyetine önem veren firmaları da lanse etmeliyiz ki teşvik edici olalım. İyi ile kötü arasında ki farkı anlamamız için birbirimize referans olalım.
Burada ise Sayar Ticaretin değerli mensupları. Soldan sağa
Yakışıklı Çırağımız Mehmet, Şirket ortaklarından Erkan Bey, Yarış Ustam (Adamın ismine hasta oldum ), şirket ortağı Cavit Bey.
Ben bu insanlar ile motor yüzünden tanıştım ama şu anda bir dostluk inşa edildi aramızda. Benim için firmadan ziyade canım istediği zaman gidip çay içebileceğim, sohbet edebileceğim bir yer haline geldi. Darısı diğer motor sahiplerinin başına.
İşimiz bitirince çamur ve yağ kaplı motorumu yıkamacıya götürdüm ve adama motor aksamına su tutmamasını sıkı sıkı tembihleyerek emanet ettim. Adam kafasıyla tamam dedi. Geriden sigara içip seyrederken arkadaşın basınçlı suyu motorun tam tepesinden içeriye doğru tuttuğunu gördüm. Hişşt, hop, alo tarzı ünlemlerimi hiç duymadan devam etti. Oradakilere "Bu sağır mı be?" diye çıkıştım. Servistekiler gülerek hem sağır hem dilsiz dediler. İnanın ki hiç kızamadım ve kendi kendime gülümsedim. Sonuç olarak 15 dakika boyunca motorun sağına soluna basınçlı hava tuttum motoru çalıştırabilmek için. Motoru yıkayan arkadaşında motoru varmış ve özürlerine rağmen binmekten vazgeçememiş. Benimle beraber uğraştı ve motoru çalıştırmayı başarınca benden daha çok mutlu oldu sağolsun.
Motoru eve getirdim ve kardeşim test etmek için aldı ve bende bu arada bir foto çektim. Burada beyaz far bayağı bir görüntüyü değiştirmiş.
Motorum 5.150 km'de ve önümüzdeki yaza hedefim en az 10.000 km daha yapabilmek. Kısmet diyelim şimdiden.