Cruz control diye tanıtmış olduğunuz Çamaşır mandalı hiç hoş değildi direk kazaya sebebiyet yani
Cruz control diye tanıtmış olduğunuz Çamaşır mandalı hiç hoş değildi direk kazaya sebebiyet yani
Röportajınızda en çok '' İşte böylece yaklaşık 10 yıldan beri aldım, sattım, kiraladım, Avrupa’da binlerce, Türkiye ve Amerika’daysa onbinlerce kilometre yol yaptım, motoru kullandım, artçı oldum, co-pilotluk oynadım ( ) ve bir gram bile dinmedi motosiklet aşkım.'' bu kısım bende bir aydınlanma yarattı dinmiyor bu aşk.
Bas Gitar tınılayan bir felsefedir dedi Yaşlı Kurt, Motosiklet ise homurdayan bir felsefedir dedi Yavru Kurt...
Corvette'ler, Mustang'ler, Jaguar'lar, BMW'ler, Konsept otomobiller ve daha neler neler. Hepsi Amerika'nın başkenti Washington'daydı. E ben de oradayım, biliyorsunuz
10 dakikalık eğlenceli bir video hazırladım. İlginizi çekebilir ;)
Hiç ilginizi çekmiyor ama yine de Motosikletli Kız'ı bir kez daha görelim (!) diyorsanız da izleyebilirsiniz tabii
Bildiğiniz gibi blogda:
Gittim, Gördüm, Görüntüledim
Blogda 10 dakikalık videonun dışında çektiğim fotoğraflara da ulaşabilirsiniz. Ayrı bir foto galeri sayfasının linki de var.
Umarım Amerika'daki fuar ortamlarını merak edenlere bir fikir verir ;)
Yaklaşık 20 santim kar yağışına hazırlanan ve "felaket hazırlığı" moduna girmiş olan (!) Washington'dan sevgiler
Daha önce blogun adresini soran olmuş, kusura bakmayın geç yanıtım için. O da şudur:
Motosikletli Kız Selin'in Amerika Maceraları
Selin
Merhaba Selin Hanım,
Yazılarınızı uzun süredir keyifle takip ediyorum ve eğitime, bilgilendirmeye verdiğiniz önemden dolayı size teşekkür ediyorum. Sayenizde, bizim içinde bulunduğumuz aşamalardan uzun yıllar önce geçmiş, insan sağlığına, can ve mal kaybının önlenmesine önem veren bir ülkede motosiklet kullanmanın (veya yaşamanın) ne demek olduğunu görüyor insanlar. Ama bunu görebilmek bile belli bir bilinç seviyesi gerektiriyor. Büyük çoğunluk, eğitimli insanlar bile olsa, bu seviyeden uzak maalesef.
"Ehliyet sınavında yola baktım, boş olduğu için stop işaretinde durmadan geçtim ve bu yüzden sınavdan kaldım" diyebiliyor arkadaşlarımız. Ve ona "itiraz et, yol boş ise durmak zorunda değilsin, sınavı iptal ettir" diyerek akıl verenler olabiliyor. Araba kullanırken sürekli şerit değiştirmenin normal karşılandığı, yan yoldan ana yola girerken durmanın gerekmediği bir memlekette yaşıyoruz. Kırmızı ışıkta yaya geçidinin üzerinde dururuz, sarı ışıkta geçmeyen olursa korna çalarız, yaya geçidinde geçmeye çalışanları ezmeye kalkarız, yaya geçidinde durup insanlara yol vereni sollamaya çıkarız...
Bütün bunları yapan insanlar, trafikte başlarına bir şey geldiğinde başlıyorlar şikayete. Sebep? Bilgisizlik ve düşüncesizlik. insanları eğitmek ve düşündürmek ilgili kurumların görevi. Ama o kurumlardaki yetkililer, hatayı yapanlar ile aynı mantalitede olunca, yetkilileri uyarmak ve doğruya yöneltmek görevi, sizin gibi insanların harekete geçireceği bizlere düşüyor.
Elinde medya gücü bulunduran bir insan olarak size, geri kalmış bir ülkenin trafik mağduru bir vatandaşı olarak daha fazla sorumluluk yüklemek istiyorum. Amerika'da ehliyet eğitiminden geçmiş bir kişi olarak ben, eğitimin nasıl olması gerektiğini biliyorum. Mevcut eğitim sistemimizi, trafik kurallarındaki yanlışlıkları hep birlikte değiştirmek için neler yapmalıyız?
Örneğin bu konuda çalışmalar yapan Barkın Bayoğlu gibi (benim bilmediğim başka kişiler de vardır mutlaka), sizin gibi insanları bir araya getirmek ve bir bilinç oluşturmak mümkün olur mu? Bu konuda kimseyle bağlantıya geçtiniz mi veya size ulaşan oldu mu?
Neler yapmalıyız? Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Kazasız belasız sürüşler diliyorum.
İsmail
Aydınlatma yaratması beni ayrı mutlandırdı! Tam yüreğimden geçeni söylemiştim röportajda. Başka yüreklere de değmesi ne güzel O uzun röportajı okuduğunuz için ayrı teşekkür ederim
---------- Mesajlar birleştirildi - 13:04 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:57 ----------
İsmail Bey,
Yazılarımı sizin kadar duyarlı, bu konuları düşünen, bir değişiklik yaratmak için çabalayan insanların okuması çok mutlu ediyor beni. Bilinci oluşturacak olan bizden başkası değil zaten.
Belki biliyorsunuzdur. Aynı zamanda televizyoncuyum ben. İşte bu sebeptendir ki zaman zaman yoğunluğumun çok arttığı günler oluyor. Washington 20 santim kar altında kalınca, bugün de o günlerden biri oluverdi iş yerinde. O yüzden geçtiğimiz günlerde bir derginin benimle yaptığı röportajda bu konuda yazdığım bir-iki paragrafı yapıştıracağım buraya izninizle. Umarım kimseyi sıkmam. Böylece daha ayrıntılı cevap verene kadar da bir kısım görüşümü bildirmiş olurum
Sevgiler...
Türkiye ve Amerika’da motosiklet sürücüsü olmanın en temel farkı/farkları neler? İki ülkede de motosiklet sürmüş biri olarak neler söylersiniz?
En temel farkla başlayalım önce. Amerika’da motosikletlere, olmaları gerektiği gibi yani bir motorlu taşıt gibi muamele ediliyor. Şeritte en az bir otomobil ya da bir başka motorlu araç kadar yere sahip, takip mesafelerine özen gösteriliyor ve motosikletçi şeritten hemen kenara itilmesi ya da arkadan son sürat gelerek kenara çekilmeye zorlanması gereken bir taşıt gibi muamele görmüyor. Diğer sürücülerin ne kadar hakkı varsa, şeritte ve trafikte sizin de o kadar hakkınız var. Türkiye’deki motosiklet maceralarımı düşündüğümde en çok içimi acıtan bu oluyor. Motor tamamen keyifle özdeşleşen bir tutku ve hobi alanıyken, Türkiye’deki trafikte bir savaşın içindeymişçesine iteklenen, hakkına saygı gösterilmeyen bir nesneye dönüşüyor. Sanki üstünde can taşımıyormuşçasına, diğer araç sürücülerinin kenara itmeye, yoldan çekilmeye zorladıkları bir taşıta dönüşüyor. Biz de motorsikletçiler olarak zaman zaman buna katkıda bulunacak hareketler yapmıyor değiliz tabii. Trafik çilesinden hepimizi yıllarca kurtaran, araçların arasından, emniyet şeritlerinden, kısacası aradan dereden gitmek oldu. Ben de yaptım, hepimiz yaptık.
Belki büyük şehir trafiğinde akıl sağlığımızı korumamıza yardımı oldu bunun, ama riskleri de artırdı; bir motorlu taşıt değil de kenarda köşede yol alması gereken bir nesne gibi görülür hale gelmemize katkıda bulundu. Amerika’da kurallar çok katı. Emniyet şeridinde yakalanırsanız yandınız bir kere. Birçok eyalette iki aracın arasında seyahat etmek de kanunen yasak. O eyaletlerde, şeritte ip gibi duran araçlar içinizdeki şeytanı harekete geçirse de iç çeke çeke, trafikte kuzu gibi beklemeyi öğreniyorsunuz. Trafik cezaları Türkiye’de de ağırlaşıyor ve şikayet ediyoruz bu durumdan. Ancak trafikte can güvenliğinin tek şartı sıkı uygulanan kanunlar ve sürücülerin –bazen istemeden bile olsa- kanunla gelen o saygıyı size göstermek zorunda olmaları.
Son olarak şöyle bir örnek vererek Amerika’da motosiklet kullanmanın aslında ne kadar kolay ve keyifli olduğunu en çarpıcı haliyle anlatabilirim sanırım: Birkaç yıl önce bir çılgınlık anında Washington-Boston seyahati kararı aldık. Boston’a kadar (yaklaşık 640 kilometre) çok az şerit değiştirerek, kendiliğinden akan bir trafiğin içinde yol aldım. Boston’a vardığımda bir tek araç tarafından bile taciz edilmemiş, yoldan çekilmeye zorlanmamış ya da bir kez bile korna sesi duymamıştım. Bundan daha huzurlu bir yolculuk olabilir mi? Sıkı bisikletçi (günde 20 kilometre bisiklet kullanabilen!) Amerikalı bir komşumun her motor muhabbetinde bana “Çıldırmış olmalısın. Motor çok tehlikeli değil mi?” sorusuna “Olur mu? Amerika’da bu iş çocuk oyuncağı” diyerek gevrek gevrek gülümsemem de bundan kaynaklanıyor. Amerikalılar, buradan bakınca, Bir Türk motosikletçinin durumunu anlayamıyor tabii
Türkiye’de motosiklet kültürünün yeni yeni yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Sizce bu konuda neler yapılabilir?
Aslında Türkiye’de motosiklet kültürü hayli yol kat etti. Ama bu tek boyutlu, yani büyük oranda motosiklet satışlarının artması şeklinde yansıdı günlük hayata. Motorun, tıpkı trafikteki diğer araçlar kadar hakkı olan, can taşıyan bir motorlu taşıt olduğu gerçeğini ise hala anlatmakta güçlük çekiyoruz Türkiye’de. Bunda, daha önce de söylediğim gibi biz motosikletlilerin yaptığı bazı hataların da vebali yok değil. Yani aslında saygı görmek isterken, diğerlerine saygı göstermemiz gerektiğini unutmamızdan oluyor trafikteki bütün sorunlarımız. Öncelikle motorcuların da şeritlerde kabul görebilmeleri için trafiktekilere belki de o sıkıştırdıkları, itekledikleri, canını tehlikeye attıkları sürücülerin kendi arkadaşları ya da akrabaları çıkabileceğini anlatmak gerekiyor önce. “Motosikletlileri Fark Edin” kampanyalarının kamuoyunda sözü itibar gören kişiler tarafından daha çok desteklenmesi de önemli bir adım olur. Motosikletin freni sıktığın anda bir araba gibi durmayacağını, ya da belli bir hızdan yukarıya çıkamayan bir motosikletin ne kadar kornaya basarsanız basın yolunuzdan hemen çekilemeyeceğini her fırsatta, dilimiz kuruyana kadar anlatmamız gerekiyor. Ben Motosikletli Kız Selin olarak elimden geldiğince Türkiye ve Amerika’daki gündemi takip ederek güvenli sürüş teknikleri, trafikte görünürlüğün önemi gibi konuda yazılar yazıyor ve röportajlar yapıyorum. Sosyal medyada getirdikleri sese bakılırsa, aslında her motorcunun dile getirmek istediği ve duymaktan hoşlandığı konular bunlar.
Hep trafik kültüründen bahsettik ama motosiklet kültürü deyince bunun bir de “kişide başlayıp, kişide biten” kısmı da var. Örneğin, motor alırken kendinize uygun, boyunuza, kilonuza, kullanım amaçlarınıza (daha çok uzun yol mu yoksa şehir içi kullanımı mı olacak, şekil mi önemli konfor mu; beygir gücü mü yoksa motorun iş görürlüğü mü gibi) bakarak adım atmanın da önemi büyük. Motosiklet kültürü dediğimiz kavram, motosikletçilerin bu kültürü topluma aktarırken onu nasıl temsil ettikleriyle de şekilleniyor çünkü. Sırf gösteriş için alınan motorlar ya da koruma ekipmanı olmadan, kasksız yapılan seyahatler, trafikte motorun gücünü başka sürücüleri rahatsız edercesine kullanma gibi konular, insanların da motosiklet ve motosikletçilere karşı olan halihazırdaki önyagılarını kuvvetlendiriyor zira. Artık kaskı, “ceza yememek için” değil, hayatla ölüm arasındaki ince çizgimizi belirleyeceği için takmamız gerektiğini anlamamız gerekiyor.
Özellikle ünlü isimlerin motosiklete olan ilgisinin arttığını görüyoruz. Sizce bu yukarıda bahsettiğimiz kültürün oluşmasında olumlu ya da olumsuz bir etken olabilir mi?
Bu konuya çok pozitif yaklaşacağım ve olumlu bir etkisi olacağına inandığımı söyleyeceğim. İnsanların hayranı oldukları ya da bir şekilde kamuya mal olduğu için tanıdıkları isimleri daha çok iki teker üstünde görmeleri motora olan sevgi ve ilginin de artmasına mutlaka katkıda bulunuyordur. Ancak bu isimlerin, ellerindeki imkanları, yani kamuoyunun önünde olma ve doğru imajı, doğru yollardan iletme imkanlarını çok fazla kullandıklarını düşünmüyorum. Burada “ünlüler sürekli mesaj vermeli” kervanına katılmıyorum kesinlikle. Anlatmak istediğim örneğin bir gazetede köşesi, bir televizyon programı ya da bir dizisi, filmi olan ünlülerin kendilerine medya organlarında tanınan sürelerde kısa da olsa motosiklet felsefesinden, yani insana verdiği huzur ve özgürlük duygusundan bahsetmeleri, motosikletçilerin trafikteki sorunlarından –sıkıcılığa kaçmamak şartıyla- bahsetmek için bir-iki dakikalarını ayırmalarının faydası büyük olurdu.
Aynı şekilde kasksız, korumasız, ya da artçısına doğru koruma ekipmanlarını giydirmeden kameralar karşısında poz veren ünlülerin de bir o kadar olumsuz etkisi olabilir. Ben “ünlülerin hayatı kendinedir, örnek olması gerekmez” fikrine çok katılmıyorum. Kamuoyuna mal olmanın getirdiği bir yükümlülük olduğuna ve ünlülerin de bu yükümlülüğü kendi oluşturdukları örneğe dikkat ederek yerine getirebileceklerine inanıyorum.
Bu arada Motosikletli Kız'ın son videosunu buraya da eklemek istedim. Konudan önceki mesajlarımda bahsetmiştim. Blogda detaylarını bulabilirsiniz (Burayı tıklayabilirsinizama sadece videoyla işim var diyenlere kolaylık aşağıda
Washington'dan Sevgiler...
emkey bizi düşünür hep...video koyar tembel tenekeler için Motosikletli Naif Zarif Gız
Motosikletli Kız'ın Amerika Maceraları: http://blogs.voanews.com/turkish/selin/
Twitter: @Selininmacerasi Facebook: Selin Süer
Biliyorum milletçe canımız sıkkın, fakat sizlerle biraz içinizi açabileceğine inandığım bir konuyu paylaşmak istedim. Öncelikle uzun süredir forumda aktif olamadığım için sizlerden özür dilerim. Facebook'ta, Twitter'da ya da emailim aracılığıyla elimden geldiğince sorularınızı yanıtlamaya çalışıyorum ama haberci olduğum için gündemin yoğun olduğu zamanlarda ben de biraz kayboluyorum böyle işte...
Neyse, benim taa Amerika'lardan duyduğum ve duymadıysanız sizi çok ayıplayacağım bir konudan bahsedeceğim İstanbul'un son hazırlıklarını yaptığı motosiklet festivalinden! Ya da gelin isterseniz uzun uzun anlatmayayım, festivalin düzenleyicileriyle yaptığım kısa röportaja siz göz atın ve bakın bakalım ilginizi çeken sanatçı ya da etkinlikler var mıymış İstMotoFest'te ;)
Motosikletli Kız sunar
Tıklayabilirsiniz: Hazır mısınız?
Beni Facebook'ta arayanlar "Selin Süer" adıyla arayabilirler. Sık sık paylaştığım Amerika seyahatleri fotoğrafları içinse daha çok Twitter işe yarar. Orada da @selininmacerasi adıyla bulabilirsiniz beni. İlgilenenlere
Tekrar görüşene kadar kazasız belasız, keyifli sürüşler ;)
“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” Ne çok duyduk bu meşhur sözü. Ne çok kıymetini bilemedik değil mi? İşte son “sağlık” temalı blog yazımda ve özel röportajda Amerika’dan sağlık ipuçları veriyorum bu yüzden size
Bir süre önce, Facebook’ta beni takip eden binlerce kişiye sordum: “Motosikletçiliğin baştan ayağa kadar gereklilikleri konusunda bir doktora neler sormak istersiniz?” dedim. Siz de sorularınızı ilettiniz. Ben de bu soruları Amerika’da bölgesinin en iyi doktorları arasında yer alan iç hastalıkları konusunda uzmanlaşmış aile hekimi Dr. James Long’a yönelttim.
Röportajın birinci bölümü, üstelik sizin için yaptığım simultane çeviriyle blogda Burayı tıklayarak görebilirsiniz:
Sağlığınız İçin Bilmeniz Gerekenler
YouTube'da beni takip edenler, zaten çoktan gördüler röportajı. İlginizi çeken başka videolar da olabilir. Onlar için: Motosikletli Kız Selin'in YouTube Kanalı
Yorumlarınızı beklerim ;)
Washington'dan sevgiler...
Motosikletli Kız Selin
---------- Mesajlar birleştirildi - 09:29 ---------- bir önceki mesaj zamanı 13:28 ----------
Dünkü "post"ta bahsettiğim doktor röportajından bazı satır başları:
Ufak kazalarda ne yapmalı? Buz mu sıcak mı uygulamalı? Beldeki sorunlar hep ameliyat gerektirir mi?
Yanıtları malum, 10 dakikalık röportajda. Amerikalı doktor James Long, sizin Facebook'ta sorduğunuz soruları yanıtladı ;)
Güle güle yararlanın
Her Motorcunun Sağlığı İçin Bilmesi Gerekenler
Ablacım yoğun olduğun halde bizler için bu kadar emek harcıyorsan, yoğun olmadığında daha ne yaparsın bilemedim açıkçası
Bu kadar içten, yakın olmanın yanı sıra yazı dilinde Türkçe'yi de bu denli düzgün kullanman her seferinde bir daha size hayran olmama neden oluyor
Takipçiniz
Sayenizde günüm güzel geçecek. Bu kadar uzaklara ulaşabilmek ve ortak bir paydada birşeyler paylaşabilmek en büyük ödül insana. Bu arada Türkçe'yi düzgün ve kurallı kullanma konusundaki hassasiyetimi fark etmeniz ve vurgulamanız da ayrı bir gurur benim için. Çok teşekkür ederim...
Röportajın ikinci bölümünü de kaçırmayın ama ;)
Motosikletli Kız Selin
Motosikletli Kız'ın Amerika Maceraları: http://blogs.voanews.com/turkish/selin/
Twitter: @Selininmacerasi Facebook: Selin Süer
Hosgeldinnn. Blogunu onceden de takip etmekteydim burda seni gormekte cok guzel oldu...
Hala görmediniz mi?
Motorda geçirilen ufak kazalarda ne yapmak lazım? Önce sıcak mı buz mu uygulamalı? Beldeki disk sorunları ameliyat mı gerektirir, yoksa fizik tedavi çözüm olabilir mi? Gece sürüşünde hareler görüyorsanız, ne yapmak lazım? Motora binmeden sağlığınız hakkında neler bilmeniz lazım?
Amerikalı doktor James Long yanıtladı...
Bu videoyu kaçırmayın
Motosikletçi dostlar,
Amerikalı Doktor James Long ile yaptığım röportajın ikinci bölümü. İçinde neler mi var?
- Uzun bir sürüşten önce hangi besin gruplarını tüketmeli?
- Sürüş öncesi ve sürüş esnasında su içmek ne kadar önemli?
- Hangi ilaçları kullanıyorsanız motosiklet kullanırken dikkatli olmanız gerekir?
- Enerji içeceklerindeki tehlike ne?
- Gazlı içeceklerin metabolizmaya etkileri neler?
Ve daha fazlası! İşinize ve sağlığınıza yaraması dileğiyle
Birinci bölümü izlemeyenler onu da mutlaka gözden geçirmeli! (Burada!)
Motosikletli Kız Selin
Uzun zaman oldu değil mi? Ama beni unutmadığınıza eminim ;) Washington'da televizyoncuyum biliyorsunuz. Yani motosikletçi olmamın yanı sıra, ekmek parası için koşturuyorum bir yandan Canlı yayın sayım arttı son aylarda, dünya karıştı falan derken uzak kaldım sizlerden. Ama bu karmaşada Washington 2015 Uluslararası Motosiklet Fuarı'nı sizin için görüntülemeyi ihmal etmedim. Sınırlı vaktimde yaptığım için eminim içinde görmek isteyip bulamayacaklarınız olacak. Affoluna :(
Buyrunuz videosu burada...Blog yazılarımı ve fuarın fotoğraflarınıysa malum adresten bulabilirsiniz.
Teşekkürler Motosikletli Kız. Başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)