Mecidiyeköy otoyol üzerinde sıkışık trafikte dur kalk giderken birden soldan bir
basınçla sağa doğru itildim. Nasıl oldu bilmiyorum, kendimi düşmeden kurtarıp
dönüp baktığımda bir ticari taksinin sol çantadan ön tamponuyla bana iyice
yaslandığı, yaslanarak kalmayıp lacivert motora sürttüğü sarı tamponla
takımımın renklerine de kavuşturduğunu gördüm.
Tamamen amatör, antifanatik Fenerbahçeli olarak haliyle bu renk
kombinasyonu için taksiciyi tebrik etmek yerine kendisine sinirlenmek için
döndüğümde iki eli saat 11’i beş geçe pozisyonunda, hafif sol taraf 10 metre
ileriye odaklanmış, suç işlemiş ama işlememiş gibi yapan bir adam edasıyla
durup duruyordu. Tahminen üç bin yaşında filandı. Bu kadar yaşlı taksi
sürücüsü olabileceğini zannetmezdim. Motordan inmeden amcaya bağırarak sordum;
-Amca napıyorsun, bir de taksi şoförü olacaksın, olayın farkında bile değilsin.
O da camdan kafayı çıkartarak cevapladı;
-E insan bi selektör filan yapar. Ne bileyim ben senin orada olduğunu.
-…
Kendi içinde son derece tutarlı, ama olayla uzaktan yakından ilgisi olmayan
böyle bir iddiayı cevaplamak bile maharet gerektiriyor. Zorlanarak şansımı denedim.
-Ne selektörü yahu, ben senin önündeyim.
Biz böyle harala gürele araçlardan inmeden ama durarak tartışırken arkadan
korna sesleri ve bağrışmalar yükseldi.
Baktım ki adamın biri arabadan inmiş ama sağ ayağı araç içinde, kendisi
dışarıda sağ eliyle kapıyı tutup, sol elini bana sallayarak bağırıyor.
-Yürüsene laaaaan.
Taksi şoförü amcaya bırakın şiddeti, hiddet bile uygulayamayacak olmam
nedeniyle “Zaten sarı lacivert kombinasyon içimde infilak etmiş, hırsımı
çıkartmak için bu arkadaşı Allah yollamış olmalı” nidasıyla atladım motordan.
O da araban iyice çıktı, yan yana geldik. Bende kask, eldiven, çizme, beton
mont, pantolon tam koruma, onda ise gözlükler.
Bu muhasebe yardımcısı kılıklı adamla kavga etsek, olayı izleyen halk
tarafından yaşlı amcayı dövmüşten fazla eleştiri alacağım kesin. Adam 12
yaşındaki oğlumdan daha ufak tefek. Arkadaşı tarif etmek gerekse, minyon
filan denebilir. Okulda bu konuda alay edilmişliği bile olabilir, o kadarını
bilemem. Görünen durum burada da hırs çıkaracak bir ortam olmadığı yönünde.
Tam yanına geldiğimde elini yumruk yapıp havaya kaldırdı. Vurmayacağından
son derece emin olarak eğilip dedim ki;
-Arabadan indiğinde bir dahakine gözlüklerini çıkart.
Birazcıkta ittirince arabaya geri binip kapıyı da kapadı, ortalık sessizleşti.
Biraz rahatlamış olmanın sakinliğiyle taksici amcaya yeniden bulaşmadan
motora bindim, yan ayaktan aldım, çalıştırdım ve gideceğim.
Taksici amca kapı yarı açık, kaputa doğru uzanıp sol el avuç içiyle donk donk vurarak,
-Ben bu işi biliyorum tamam mı. Tamam mı dedim anladın mııııııı. Yürü git.
Genellikle bir olay yerinden ayrılacağınızdan emin olduğunuzda tırsak tarafın
ortak psikolojik halidir bu. Neticede kendiyle baş başa kaldığında egosunu
sevip okşayacağı, “Olsun üzülme egocum, bak biz de ona bağırdık arkasından”
filan diyeceği bir şeyler olmalı.
Çantanın sarı lacivert görüntüsü yeniden aklıma geldi. Sakinlemişken yeniden sinirlendim.
-Amca amcaaaaaa. İndirme beni motordan.
İşte o anda tamamen kopmama neden olan müthiş cümleyi sarfetti.
-Biraz önce indin de noooooooldu?
Motordan inişime göre birini dövecek katsayıda olduğumu herkesin anlamış
olması iyi. Ama haliyle kimseyle kavga etmeden geri dönüp binince amcada
biraz hayal kırıklığı yaşanmış olmalı. İşin bu şaka cümlesi bir tarafa tabi kavga
etmeden, şiddet göstermeden geri dönmek bu gibi durumlarda diğer taraf
için “Ödllllek lan bu” imajını yaratabiliyor. Muhtemelen amca da bu imaj
üzerinden hareket ediyor.
Bu teorinin doğru olmadığını ispatlamak için yeniden inmedim tabi. Yürüdüm
gittim. Ama taksici amcanın son cümlesiyle güle güle gittim.
Hatta Alisamiyen’in önünden geçerken “Kanaryaaaaaaaaaa” diye bile bağırdım.
Simdi çantayı 50 liraya boyatacağım.
Neticede görüldüğü üzere okuduklarınız 50 liralık bir yazıdır.
Rauf Gerz 2009/10