Yok dostum, eğer bir Türk ile bir Amerikalıyı birbirine karıştırsan hata edersin. Bizim elimizdeki imkanlarla alternatif çözümler üretmeye çalışma girişimimizi (belki de zorunluluğumuzu), bir gerizekalının kendine zarar verip ardından çok iyi çalışan bir adalet sistemiyle dava açmasını engelleme hesabıyla karıştırmamalısın. Biz hep derme çatma çözümler üretmek zorunda olan bir toplumuz. O yüzden piknik tüpüyle giden motorsikletlerimiz, inek bokuyla yanan ocaklarımız var. 4000 cc lik jipimiz olsa keşke de, ona pinip kaskı da özel temizleyen motoshoplara bıraksak...Sprey konusuyla ilgili görüşümü de ilk sayfa da görebilirsin.
Dün akşam kaskı güzelce sarıp sarmalayıp tam makinaya atacakken makinanın kapak deliğiyle gözgöze geldim. Sonra elimdeki devasa topa baktım. Tekrar makinaya baktım, sanki bana göz kırptı
Kaskın ne yastıklı ne de yastıksız o delikten geçme şansı yoktu. Dolayısıyla Project Alfa anında yattı
Bulaşık makinam olmadığı için hemen C planına geçtim. KOVA !!! Sıvı el sabununu içine boşaltıp ılık suyla doldurduktan sonra kaskı içine batırdım. Sonra üstten aşağı doğru barbarca ırsaladım, örseledim veya kaktırdım
Foştuk foştuk diye bende temizlenme sesi sinyalleri uyandıran garip dalgalanmalar yaşandı. Hoşuma gitti, ben de kalp masajı yapar gibi biraz daha devam ettim. Daha sonra elle de biraz okşadım iç kısımları. Neyse sonunda bu kadar romantiklik yeter deyip duruluma safhasına geçtim. Aslında en çok korkutuğum ve bir türlü durulunmaz diye tahmin ettiğim kısım gayet kolay geçti. Önce bi musluk altında güzelce görünür köpükleri temizledim. Sonra da kovayı suyla doldurup içine daldırdım kaskı tekrar. Bi kez daha tekrarladım bu döngüyü. Kask tertemiz çıktı.
Sabaha kask bayağı kurumuştu, biraz nemliydi. Taktım, işe geldim serin serin
Ne yalan söyleyeyim, öldürücü sıcaklarda içini ıslatmak aklımdan geçmedi değil
Şimdi masamda kask, durun bi koklayayım... Ohhhh