Sonunda birileri yere göğe sığdırılamayan fazer ın garipler ötesi probleminden dem vurmuş. Fazer kullanıcıları buna alışmış ya da motosikletin gücünden olduğunu sanıyorlar çoğu zaman. Motosiklet dergilerimden birinde şimdiye kadarki fazerların karşılaştırması vardı. 4 fazer incelenmiş. Birincisi 2 kare farı olan, diğeri değişmiş kafa grenajına sahip olan, sonraki dijital devir göstergeli olan ve son olarak analog a dönüş yapılmış hali. Bu seri içinde sürüş konfor vs olarak en başarılı olan 2. seri olarak tespit edilmiş. Bunun sebebi ise şöyle açıklanıyordu, r1 ve r6 da dahil olmak üzere yamahanın enjeksiyonlu makinelerinde düzgün bir gaz kolu tepkisi ayarlayamamış olması, gaz kolu kapatıldığında ya da açıldığında; tam açık ya da tam kapalı bir musluk gibi tepki vermersiymiş. 2. seri fazer ise aksine müthiş bir sürüş zevkine sahipmiş(tabi eski kuyruk ve egzoz tasarımını gözardı edersek). İlk kasada ise deponun yapısı itibariyle bacaklarda rahatsızlık oluşturma problemi oluyorumuş. 3. kasanın antipatik bulunmasındaki bir diğer önemli etken ise dijital devir göstergesi olarak saptanmış.(Kişiye göre değişir belki ama analoğun daha kullanışlı ve eğlenceli olduğu genel kanıdır sanırım). Mışlı muşlu oldu biraz ama alıntı olduğu için ve şu an dergiyi bulmam oldukça güç olduğu için idare edin lütfen.
Fazerin özel ve güzel olmasına gelince -karşıt görüşlerin başımın üstünde yeri var- cbf 250 görsem daha çok dönüp bakarım herhalde. Çok yaygın olmasından dolayı göz aşinalığı fazla oldu ve bana biraz antipatik gelmeye başladı. Belkide yüksek ve iri kafa grenajını sevemedim. FZ6 ise aksine gittikçe hoşuma gitti, çok kompakt bir görntüsü var. Şehir içinde de çok kullanışlı görünüyor. Bu kadar yaygınsa, kullananlarında bir bildiği vardır herhalde demek istiyorum son olarak.(aslında bildikleri belli, 4 silindir, grenajlı, rüzgar rahatsızlığı yok, şekli var, oturumu rahat, kısacası çok yönlü; zaten yamahada fazer ı başından beri bu sloganla satıyor)
Viraj olaylarına gelince, motorun kapasitesi ve yatkınlığının yanısıra sürücünün farklı motosikletlere adapte olabilmesi, tek bir motorun özelliğini ya da o motora uygun sürüş tekniğini kullanmaktan ziyade, farklı motorlarda sürüş tekniklerini uygulamayı becerebilmesiyle alakalı diye düşünüyorum. DL 650 ile sport makineleri yardıran adamlar var