MOTOSİKLETİN AVANTAJLARI
Motosikletin en önemli özelliği küçük motor hacimleriyle oldukça akıcı bir ulaşım sağlayabilmesidir. Özellikle İstanbul trafiğinde normal taşıtlarla evlerinden iş yerlerine ulaşmaya çalışan insanların, günde ortalama 2-3 saatlerini trafik içersinde kaybettikleri düşünüldüğünde, bu avantaj iyice öne çıkmaktadır.
Şehrimizin ortasından geçen boğaz nedeniyle, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul, trafik açısından oluşturduğu büyük doğa engeli nedeniyle bu güzel şehirde yaşayan insanların kabusu haline gelerek, bu güzelliğin fark edilemediği bir işkenceye dönüşmüştür. Çalışan nüfusun ortalama olarak HAFTA DA BİR GÜN ‘ü trafikte kaybettikleri düşünülürse, bunun yarattığı verim ve kaynak kaybı yanında, insanların kendilerine ayıracakları zamandan büyük bir kayıp da yaratarak genel bir mutsuzluk nedeni olmaktadır.
Motosiklet; bu süreyi dakikalarla ölçülebilecek kadar kısaltmakta, diğer motorlu araçlara göre, özellikle trafik içersinde üçte bire varan oranlarda yakıt tasarrufu sağlamaktadır. Bu nedenle, çevreye verilen zarar azımsanmayacak ölçüde düşmektedir. Motosiklet doğa dostu bir araçtır. Motosiklet kullanıcılarının doğa ile daha içi içe olmaktan hoşlanan çevre duyarlılığına sahip insanlar olması bu nedenle şaşırtıcı değildir.
Ayrıca ve en önemli katkısı da, deprem gibi afet anında bu kadar insanın, ulaşım için kullandıkları arabaları ile sorunu daha da büyüteceği, yolların ve köprülerin hasar göreceği de acı bir tecrübe ile sabittir.
Motosiklet ise hem akıcılığı etkilemeyeceği gibi, otoların giremeyeceği yollara ve aşamayacağı engellere de takılmadan, yardım ve ilaç gibi hayati önem taşıyan konularda, birçok kişinin kurtarılmasında ön planda görev alacaktır .
Fakat İstanbul gibi dünya başkenti diye anılan mega kentte
Ne yazık ki şu an için motor sayısı bu görevlere yetemeyecek kadar azdır.
TÜRKİYE DE VE DÜNYADA MOTOSİKLET KULLANIMI VE MOTOSİKLET KÜLTÜRÜ
Türkiye’miz çok değişik iklim şartlarına sahip olan bölgelerden oluşmaktadır, ancak İstanbul da dahil olmak üzere, nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu bölgeler göz önüne alındığında, ülkemizin çok büyük bir bölümü en az dokuz ay boyunca rahatlıkla motosiklet kullanılabilecek iklim koşullarındadır. Avrupa da çok daha kısa olan bu süreye karşın her bin kişiye dört yüz elli motor düşmektedir, bu rakam ülkemizde her bin kişiye on beş adettir. Komşumuz Yunanistan’da motor kullanım oranı ise yüzde doksanı aşmaktadır. Japonya’da motor binme eğitimi 6 yaşında başlatılmaktadır.
Bu istatistiğinde çok çarpıcı bir biçimde gösterdiği gibi, ülkemizde ne motosiklet kültüründen bahsetmek mümkündür ne de motosikletin bir ulaşım aracı olarak kullanıldığından bahsedilebilir.Bu önemli bir tespittir.
Bu istatistiğin iki önemli sonucundan bahsedilebilir. Bunlardan birincisi bu tüketim rakamlarıyla bir motosiklet endüstrisinin gelişmesini beklemek ve yurtdışından bu konuda doğrudan bir yatırım beklemek gerçekçi değildir. Aynı zamanda bu bize bir çözüm yolu da işaret etmektedir ki, motosiklet kültürünün yaygınlaşması ve sahip olma koşullarının kolaylaştırılması ile önümüzde çok büyük potansiyel olduğu gerçeği açıktır.
Milli gelire yansıyacak önemli ölçüde katma değer yaratacağı ve bunu da devletimizin gelir olarak kaydedeceği, yöneticilerimiz tarafından henüz fark edilememiştir.
MOTOSİKLETİN YAYGINLAŞTIRILMASI İÇİN YAPILMASI GEREKENLER:
Motosiklet; devlet tarafından lüks tüketim maddesi sayılmaktadır ve bu durum iki açıdan motosiklet kullanımının yaygınlaşmasına engel teşkil etmektedir. Öncelikle motosikleti lüks sayacak kadar lüksümüzün olmadığı gerçeği kabul edilmelidir. Kısa süre içersinde ve büyük yatırımlar yapmadan trafik konusunda bir çözüme ulaşmanın en ucuz yolu motosiklet kullanımının ve kültürünün yaygınlaşmasıdır. Bu “lüks” yaklaşımın en önemli etkisi, motosiklet kültürün oluşmasını engellemesi ve trafik içersinde motosiklet kullanıcılarına, diğer taşıt kullanıcılarının tehlike yaratacak şekilde davranmasına neden olmasıdır. İkinci sonuç ise; motosiklet edinmenin, diğer araçları edinmekten hiçbir farkı olmamasıdır. Fiyatta, vergide, resmi işlemlerde ve ehliyette aynı seviyededir.
Yukarıda sıralanan sorunların iyileştirilmesi ile ülkemizde motosiklet kullanımının hızla artması sağlanacaktır. Bu durumun yaratacağı ithalat baskısı ise pazarın büyümesi ile gerek yabancı yatırım, gerekse ulusal sanayinin gelişmesi sonucu hızla büyük bir avantaja dönüşecektir. Dünyanın otomobil üretim merkezi olmak yolunda hızla ilerleyen ülkemizin bu payeyi motosiklet konusunda da elde etmemesi için hiçbir sebep yoktur.
Ayrıca, trafikteki rahatlamanın ve ülkemizin en büyük dış alım kalemlerinden biri olan petrol tüketiminin azalması yönünde yapacağı ciddi katkı, zaten tüm olumsuzlukları kısa sürede avantaja dönüştürecek ölçüdedir.
Trafikte boşa harcanan yakıtın, bizlere Stres, yorgunluk, uykusuzluk ve mutsuzluğun yanında verimsizlik olarak dönmesi yerine.
Tutumluluk ve kazanç olarak devletimize ve dolayısı ile bizlere yansıyacaktır.
Gençlerimiz ise, motosiklet eğitimleri, motosiklet aktiviteleri ve buna benzer uğraşılar içerisinde olacaklarından internet kafe, kahvehane, alkol, sigara veya madde bağımlılığı vs… gibi zararlı alışkanlıklardan uzak kalma şansına sahip olacaklardır. Sosyal aktivite sıkıntısı çekmeyeceklerdir.
Kendi hayatlarını daha verimli şekilde düzenleyeceklerdir.
Motosikletin sportmen duruşundan etkilenip, kötü alışkanlıklara yönelmeyeceklerdir.
Anadolu Kaplanları Motosiklet Sporları Derneği