Arkadaşlar,
Elbette hepimizin aynı duyguları taşıdığı kesin ancak: Yerli motosikleti teşfik için önerdiğin tedbirlerin en azından bir kısmını bile almak demak, Türk insanı güvenli-kaliteli motosikletleri kullanmasın, yerli üretici ne kakalarsa ona binsin demektir (Bakınız, yerli üreticiiyim diye Çin partallarını dürüp dürüp bize kakalayanlar. Bu devirde bunu yapıyorlar ise serbest buldukları ortamda neler yapmazlar). Günümüz Global Kapitalizminde Marka Yaratmak önemlidir ancak otomobil ve motosiklet de bu tren çoktaan kaçmış, bu tip bir gelişme modeli de modasını yitirmiştir. Uzakdoğunun 1960 larda başlattığı bu ataklar günümüzde ancak yerini bulmuş, o da dünya motor devleri ile ortaklıklar (Join Venture) kurulup adeta müsaade alınarak olmuştur. Bu da hemen 2. dünya savaşı sonrasında özellikle Japonya gibi ülkelere imzalatılmış olan barış anlaşmalarındaki ağır maddeler yüzünden (bu ülkelerin Uçak/silah vb teknoloji üretmemeleri için...) üretimlerini kısıtlı sınırlı konulara odaklamışlardır. (Bu konuda Almanya da güzel bir örnektir. O muazzam teknolojik birikimlerinin, neredeyse sadece otomobillerle hayatta kalmasını sağlamışlardır). Bir yandan da Dünyanın birçok ülkesinde üretim ucuz işgücü ve ucuz hammadde kaynaklarına yakın ülkelere kaydırılmıştır. (Bakınız, İngilterenin medaharı iftiharı BMC Türkiye de üretim yapmaktadır. Uzakdoğu markalı otomobillerin sermayeleri GM (General Motors) tarafından elde tutulmaktadır (stock exchange) ve üretimlerini Başta Çin gibi ülkelere kaydırmaktadırlar. Büyük ülkeler 1950 lerde demir-çelik başta olmak üzere sanayi ham ve yarı mamül üretimini parça parça diğer ülkelere kaydırmışlar, buralarda kullanılacak Teknolojik Yeniliklerin Tekelleri haline gelmişlerdir.
Günümüzde marka yaratarak bunu satacak pazar bulmak, üretimi yapmaktan daha önemlidir. Pazar bulma/paylaşma kavgalarının nelere sebep olduğunu en kanlı biçimde tarih yazmakta bu savaşlar günümüzde de devam etmektedir.
Bilgi için, Türkiye' de ilk Dizel motorlar Demiryolları Vagon atölyesinde tüm dizaynı Türk mühendislere ait olarak yapılmış ve 60 dan fazlası, özellikle ücra tren istasyonlarına jeneratör ve Dekovil motoru olarak gönderilmiştir. Bunlarda bazıları hala çalışır durumda ve sembolik değerleri için korunmaktadırlar.
Yine bilgi için, dünya devleri ile doğrudan kapışmadan ancak motor ve araç üretim teknolojisini/bilgi birikimini Türkiyeye taşıyan Anadol (Otosan), ford lisansı altında üretime geçmiş, dünyanın ilk fiberglass seri üretim modellerini yapmıştır. O zamanda ki bu atak dahi bu ülkenin birikmiş potansiyelini göstermiş ancak diğer dünya ülkelerinde günümüzde görünen üretim haklarının alımını başaramamıştır.
Kısaca günümüzde Türk Malı bir motor/oto üretmek asıl sorun değildir. Üretimin kalita esasları konusunda denetlenmesi (kim yapacak? daha bize kaktırılan malları denetleyemiyoruz ki?) ve ikinci olarak belki de en önemlisi hazırlanmış bir pazara sunulması gerçek sorunlardır.
Herkese kazasız belasız sürüşler.