Yaklaşık 4 yıl önce iş sebebiyle yolu Türkiye'ye düşen bir adam Paolo Volpara... Yaşamı boyunca iki tekerleğe gönül vermiş. Tabiri caizse otomobilleri biraz ‘‘maganda’’ buluyor. Çocuk yaşta başlayan bu tutkusu zamanla hayatında önce hobi sonra da iş olarak yer ediyor.
Reklam ve pazarlama alanında çalışmaktan vazgeçiyor, doğru motosiklet sürüşü üzerine tüm deneyimini, eğitmen olarak güvenli motosiklet kullanmak isteyenlerle paylaşıyor. OMM Riders Akademi'yi bunun için kurmuş. Motosikletin ve özellikle de Harley Davidson'un bir yaşam kültürü olduğunu savunmakla kalmayıp bu kültüre uygun bir hayat sürüyor. Özellikle altını çizmek istediği konu ise bu işin fanatizm olmadığı. 'Hayatımda ilgi duyduğum pek çok konu var. Motosiklet de bunlardan biri.' diyor. Bu sohbetin benim için ayrı bir yeri olduğunu söylemeliyim. Çünkü Paolo'nun anlatacak o kadar çok şeyi vardı ki soru sormama bile gerek kalmadı. Hatta bir ara yer değiştirdik, kendimi onun sorularını yanıtlarken buldum.
Motosiklet kullanmayı öğrenmek için öncelikle düşmeyi bilmek gerek derler. Bu doğru mu? Düşmenin teknikleri mi var?
Yapmak 'zorunda' olduğunuz bir şey yok. Motosikleti alıp dışarı çıkarsanız ve şansınız varsa ne ala. Motosiklet satın alırken aslında çok garip bir vasıta satın almış oluyorsunuz. Oturduğunuz dört tekerlekliye benzemiyor. Motosikletteki standart pozisyon farklı, buna alışmalısınız. Aslında nasıl düşmeyi değil, nasıl düşmeyeceğimizi öğrenmeliyiz. Kimse düşmeyi öğrenemez. Çünkü kimse düşmeyi beklemez, yani bunun olacağını tahmin etmez. Motosikletten düşen, kaza yapan bir insanla konuşursanız 'çok iyi gidiyordum, güzel bir gündü, güneş parlıyordu ve aniden yerdeydim' der. Size 'motosikleti bilerek düşürdüm' diyen çıkarsa yalan söylüyordur, kimse motosikleti bile bile düşürmez. Son ana kadar, son saniyesine kadar, yere düşene kadar 'başarırım, düşmem' diye düşünürsünüz.
O zaman düşmemek için neler yapmak gerekiyor?
Motosikleti düşürmemek tabi. Her koşulda. Çok basit aslında. Düşmemek için iki tekerlekli üzerinde olduğunuzu hep aklınızda tutmalısınız. Yani bunu bilerek sürmelisiniz. Motosikleti araba kullanır gibi kullanırsanız düşersiniz. Sadece gösteriş yapmak için motosiklete binerseniz de düşersiniz. Bir sistem geliştirmeniz gerekiyor. Olacak şeyleri hissetmek için bir sistem geliştirmeniz gerekiyor. Neler olacağını görmeniz gerekiyor. Zamana ihtiyacınız var, düşünecek zaman. Yani zaman kazanmaya öğrenmeniz gerekir. Bir sistem oluşturmak ve tehlikeyi de tanımlamak lazım. Bunu yaptığınızda mutlusunuz ve motosiklete binmek de bir keyif. Ve benim gibi 60 yaşınıza basıp hayatta kalabiliyorsunuz. Amerikalılar 'cesur sürücüler vardır, 'yaşlı sürücüler vardır ama cesur ve yaşlı sürücüler yoktur' derler. Ben cesur ve yaşlı bir sürücüyüm.
Motosiklet kullanmak bir tutku mu?
Yaptığınız işi aşkla yapmıyorsanız başka bir işle uğraşın. Her şeyde bir tutku olmalı, yoğunluk olmalı. Etrafımız sıkılmış insanlarla çevrili. Ben hayatımda hiç sıkılmadım. Sadece motosiklete binmekten bahsetmiyorum. Yaptığım başka bir sürü iş var. O sadece bir parçası. Tarihten, resimden, mimariden hoşlanıyorum. Türkiye'yi, burayı ziyaret etmeyi seviyorum. Birçok şeyi seviyorum. Motosiklet bunlardan biri ama iyi bir disiplin, eğitici. Motosiklete iyi binerseniz başka birçok şeyi de iyi yaparsınız. Motosiklete iyi binen iyi kocadır.
Asfalt cilt kadar yumuşak değil
Peki ya korunma. Kıyafetler, dizlikler, ayakkabılar, kasklar. Bunlar çok teferruatlı değil mi? Mutlaka her seferinde tüm aksesuarları takmak mı gerekiyor?
'Gladyatör' filmini izlediniz mi? Russel Crow'un rolünü hatırlıyor musun? Dövüşten önce neler yaptığını hatırlıyor musunuz? Yere eğilip toprağı kokluyordu. Çünkü evine dönmek istiyordu. Eve dönmek için hayatta kalması gerektiğini hatırlamak için yapıyordu bunu. Bir öğrencime başka bir şey yapmasını söylüyorum. Sabah motosiklete binmeden önce ellerinle asfalta bastır. Asfaltın cildinden daha yumuşak olduğunu keşfettiğin gün kask ve koruyucu giysiler giymek zorunda değilsin, bunları evinde bırakabilirsin. Motosiklet çok etkin bir ulaşım yolu. İstanbul'da üçte bir zamanda hız yapmadan gittiğiniz yere ulaşıyorsunz. Aynı zamanda spor. Yani çift kişilikli, çift yönlü. Dalıyor musunuz?
Evet.
Regülatör veya yanınızda bazı aletler olmadan dalıyor musunuz? Hayır. Bunlara ihtiyacınız var. Bu kural motosiklet için de geçerli. Peki eğitimini almadan dalar mısınız? Yani mağazaya gidip gerekli alet ve giysileri alıp dalar mısınız? Peki motosiklete neden eğitim almadan binesiniz ki? Aynı şey. İşte bu kulüp de böyle başladı. İnsanlar 'evet, bu konuyu düşünmeliyiz' dedi ve öyle başladı. Etkin bir kulübe dönüştü. İnsanlar gayet güzel motosiklete biniyor ve kaza yapma oranı oldukça düşük.
Yine de ne kadar korunursanız korunun otomobil gibi değil...
Evet. Araba ile kaza yaptığınızda genelde kaportacıya gidersiniz. Biz motosikletçilerin kaportacısı hastane. Bizim kaportacımız genel cerrah, ortopedist.
Galiba araba kullanırken de 'sen akıllısın, geri kalan herkes deli' diye düşünmek lazım.
Motosiklet kullanan birisi için arabada yolcu olmak çok ilginç. Size neden olduğunu söyleyeyim. Ve neden tüm arabaların 'düşmanım' olduğunu. Sizinle arabanızda yolculuk yaparsam ne yaptığınızı biliyorum. Örneğin cep telefonuyla konuşursunuz, radyoyu kurcalar, CD veya kaset yerleştirirsiniz, arabadaki arkadaşınızla konuşursunuz. Her gün Ulus'tan Nişantaşı'na giderken trende gibi gidersiniz. Beni görmezsiniz. Yanınızdakine 'neden poğaça almıyoruz' diye konuşursunuz. Oysa ki yolda motosikletle giden birisi vardı, ona vurdunuz, siz poğaçayı düşünüyorsunuz. Ona vurduğunuzda kendi suçu oluyor. Çünkü araba sürücüsünü görmeliydi. Beni gören sürücünün önünde gitmeliyim. Aynadan bakınca gözlerini, bana baktığını, yani beni gördüğünü görmeliyim.
Türkiye’de trafik otoların tekelinde
Türkiye'de trafik dört tekerleğin tekelinde. Motosikletliler ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Buna ilaveten kadınsanız, durum daha da ağır oluyor. Kadın sürücülere tavsiyeleriniz var mı?
Genel olarak dünyada trafik kuralları arabaları düşünerek hazırlanmış. Örneğin, yollara bariyer koyarlar. İyi. Ama motosikletler için bunlar 'katil'. Avrupa'da bu değişiyor, bariyerleri farklı yapıyorlar. Hep arabalar düşünülür. İyi tarafı motosikletli kendisini düşünmeli. Kendisini korumalı. Türkiye'deki yollar garip. Buradan Göcek'e gidebilirsiniz ve tek bir beyaz çizgiye rastlamazsınız. Gündüz sorun değil ama gece bazen yolun ne tarafında olduğunu anlayamıyorsunuz. Asfaltlama da garip. Fransa'da yola asfalt dökerler ve iş bitince insanlar yolu kullanır. Türkiye'de aynen İtalya ve Yunanistan'daki gibi: katranı dökerler ve yolu kullanırsınız ve sonra ondan kurtulmak için saatler harcarsınız veya düşersiniz. Sonra çakıl atarlar. Çakıl motosiklet için çok tehlikeli. Arabalar için de ama özellikle motosikletler için. Ama 'aha, çakıl, ona göre kullanmalıyım' dersiniz. Kadın sürücüyseniz eğitimini alıp kulübü de dikkatli seçmelisiniz çünkü deneyimli arkadaşlarınız da olur. Mesela onlarla yola çıkarsınız ve bir şey olursa onlar size yardımcı olur. Harley'in başarısının bir açıklaması da iyi bir kulüp olmasıdır. Sürüş, eğitim, sosyal yaşam.
Siz hep Harley Davidson mu kullandınız?
Harley özel bir şey. Harley'e binen insanlar motosiklete binmez, onlar Harley'e biner. Bir efsane. Harley'e biniyorlar çünkü o farklı bir duygu. Teknoloji gelişti ama duygu aynı. Harley, Porsche gibi. Ayağınızla gaza bastığınızda beyninizde resmen motoru ve tüm mekanizmayı hissedersiniz. Çok mekanik. Harley de öyle. Çok hisse dayalı.
Kaynak: Hürriyet