Merhaba. Forumu 4 yıldır takip ediyorum ve bir motosiklet tutkunu olarak bu sitedeki tecrübeli arkadaşlardan bu güne kadar her konuda birçok bilgi edindim ve bilgilenmeye devam ediyorum. Forumda bilgi paylaşan herkese teşekkür ediyorum. Forumda çok mesajım olmadı çünkü bu zamana kadar yaşadığım birçok sorunu daha önce yaşayan arkadaşların tecrübelerini okuyarak çözdüm. Ancak bu kez farklı bir durum var. Size kısaca motosiklet serüvenimi özetlemek istiyorum.
Motosiklet benim hayatıma 2007’de Ybr ile girdi. Halamın oğlu başka bir şehirde işe başlayacağından motosikletini satmak istiyordu. Ben de bizimkileri zor da olsa ikna ettim ve motosiklet sahibi oldum. Motosiklet 2005 model, kırmızı ve 18 bin km’deydi. Dünyalar benim olmuştu. Motosiklette gezerken yüzümü okşayan rüzgar o kadar tatlıydı ki üstünden inmek istemiyordum. Motosikleti yazlıkta köyde kullanıyordum. Dolayısıyla 3 ay binip kışın depoya kaldırıyordum. 2007 yazı benim için çok iyi geçmişti. 2008 yaza kadar çok zor sabrettim. 2008’de ehliyet için kursa başvurdum. Hayaller de git gide büyüyordu. İleride bi tane 600’lük alırım Türkiye turuna çıkarım. Zaten ufak ufak açılmaya başlamıştım. Günübirlik gezinti yapıyordum. 2009 yazı artık hedefler büyüktü. Bu sene Mersin’den Kocaeli’ye motosikletle gideceğim dedim. Kendim yavaş yavaş hazırlıklara başladım. Ta ki 21 Ağustos 2009 Cuma akşamına kadar………..
Akşam saat 10:30.
Köyden merkeze gideceğim sahil evinden birkaç eşya alıp geri çıkacağım. Gece sahilde kalır sabaha yayla’ya çıkarım dedim. Evdekilerle çay içiyorduk. 1 bardak içtim kalktım. Daha önce de akşam gidip gelmiştim. Bizimkilere güle güle dedim. Babam içine doğmuş olacak ki “Oğlum dikkat et” dedi. Gülümsedim. Motosiklete bindim. Kaskımı taktım. Yola çıktım. Bizim torosların yolu çok virajlı ve eğimlidir. Hızım 50-60 km/s S şeklindeki virajlardan birine daha girdim. Motosikleti yatırdım.
Bir anda ışıklar söndü………..
Zaten ben ne oldu demeye kalmadı. Yolun kenarı yoldan 1 mt aşağıda ve yol kenarı sivri taşlarla dolu. Işık tekrar yandı gibi bir şey hatırlıyorum. Motosikletin taşların içine doğru gittiğini gördüm en son bi baktım. Yerdeyim. Yolun kenarında. Elim ayağımı hareket ettirdim. Sağ kolumu kaldırınca tamamen kırıldığını anladım. Hemen sol elimle cebimden telefonu çıkardım bizimkileri aramak için…
Telefon çekmiyor….
Hava zifiri karanlık hiçbirşey göremiyorum. Artık avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım. İmdat! beni kurtarın! Biraz sonra yoldan yavaşca geçen bir araç beni fark etti ileride durdu. İçinden el feneriyle gelen adam beni görünce arabadakine arabayı buraya çevir kaza olmuş dedi. Gelen adam durumu anlattım. Babamın telefonunu verdim arayın dedim. Biraz ileride telefon çekiyormuş adam geldi tamam haber verdik geliyorlar dedi. Sonra bir battaniye felan bulun beni içine alın dedim. Beni battaniye içine aldılar. Ama bana bakan korkuyor. Kask ilk takla atmamda parçalanmış ve başımdan çıkmış 2. taklamda kafam 3-4cm yarılmış yüzüme kan boşalıyordu. Heralde beni görenler galiba ölecek yaklaşmayalım dediler. Bizimkiler beni arabaya aldı. Ambulansa da haber vermişler yolda ambulans karşımızdan geldi. Beni ambulansa aldular. Hastaneye geldik. Pansuman yapıldı. Kafamdaki yarık dikildi. Ben hastaneyi ayağa kaldırıyorum. Her yerim acıyor. Röntgen çekildi. Tek kırık sağ kolumda çıktı. Sağ kolumdaki 2 kemik te kırılmış. Kolun dışarı bakan tarafındaki kemik (ulna) ise 3 parça kırılmış. 2 kemiğe de platin takılacak dediler. Doktor olmadığından pazartesiye kadar beklemek zorunda kaldık. Pazartesi ameliyat oldum. Sağ kolumda 2 platin var şimdi.
Alçı alındı…
1 ay önce alçıyı aldırdım. Ancak insana en çok dokunan kendi ihtiyacını bile giderememesi. İnsanın hiçbirşeyi olmasın sadece sağlığı olsun bu yeter. Şimdi kendi başına tuvalete gitmenin bile ne kadar değerli olduğunu anladım.
Ancak gene de şükürler olsun. O kazayı çok çok hafif atlatmışım. Eğer belime herhangi bir şey olsaydı ya da beyin travması, kalıcı felç……
Şimdi sağ kolumu çok rahat bir şekilde eskisi gibi kullanabiliyorum. Motosiklet perte çıkmış durumda. Sağlam grenaj yok. Şase eğik jant eğik. Tek sağlam olan motor var. Depoda öylece yatıyor.
???
Şimdi hastane fotoğraflarına bakıyorum, motosikletimin fotoğraflarına bakıyorum. fark ettiğim tek bir şey var. Motosiklet tutkum hala hiç azalmadan devam ediyor. Motosikletimin fotoğraflarına bakınca binmek istiyorum. Ama 2. bir kaza durumunda platin takılı olan kolum tekrar kırılırsa bu sefer toparlamak mümkün olmayacak çünkü kemik bu sefer bir iki yerinden değil platinin vida yerlerinden de kırılacak ve çok parçalı kırık haline gelecek.
Hala karar verebilmiş değilim ve bu işin içinden çıkamadım. Sizce ne yapmalıyım? Sağlığım için motosiklet tutkumdan zor da olsa vaz geçip bu sevdayı unutuyum mu? Yoksa Kullanmaya devam edeyim mi?
Bu karar kafamı o kadar çok karıştırıyor ki. 2 seçenekten de vazgeçemiyorum. Sizce ne yapmalıyım?
Yazım biraz uzun oldu. Okuma zahmeti gösteren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Yorumlarınızı bekliyroum.