ScHuMaCHeR__ adlı üyeden alıntı
Dün 1000km servis bakımı için motorumu(regal raptor dd125e) sakaryadan istanbula götürdüm.Normalde bursa ve sakaryada motor kullanırım.Bunlar da gezide başıma gelenler :
Öncelikle şunu belirteyim.Gerek araba kullanırken, gerekse motosiklet kullanırken, en nefret ettiğim şey, sürekli şerit değiştiren, makasa giren araçlardır.Şahsen ne motor kullanırken, ne de araba kullanırken kesinlikle yapmam, yapanı engellerim, veya bol bol söverim. Fakat dün bütün bu dengem değişti.
Henüz gebze ye yeni gelmiştim ki, 3 şeritli bomboş d100 karayolunda en sağ şeritten 70km hızla gitmeme rağmen,sol aynamın 1 karış yanından 100km hızla bir belediye otobüsü hızla geçti.Otobüsün oluşturduğu rüzgarla birlikte bir anda neye uğradığımı şaşırdım,bir sürü küfür, el-kol hareketiyle geçiştirdim ve sinirlerime hakim olarak yoluma devam ettim.
Ardından istanbula giriş yapmamla birlikte kendimi e-5 te buldum.Ben her zamanki alışkanlığımla en sağ şeritte 70 km sabit hızla( rodajda olduğundan henüz geçemiyorum) sakince gidiyorum. Derken hiç beklemediğim bir şekilde aniden sağımdaki emniyet şeridinden koca-yüklü bir kamyonet önüme geçiyor.Noluyo lan deyip refleks olarak kendimi şeridin soluna doğru çekerken birden sol şeritten bir araba 1 karış mesafeyle önüme atlıyor. Ben iyice afallamış durumdayım tabi.
Bu olaydan sonra gözlerimi dört açıyorum, sürekli sağ-sol aynaları kontrol ederek yola devam ediyorum.Sağımdan solumdan sürekli motorlar-arabalar geçiyor,fakat artık tetikte olduğumdan çok fazla korkmuyorum. Derken arkamda bir belediye otobüsü beliriyor. Arkama o kadar çok yaklaşıyorki aynadan otobüsün önündeki tüm yazıları rahatça okuyabiliyorum, otobüsün sesinden neredeyse motorumun sesini duyamıyorum. Adam biraz uzaklaşsın diye ilk fırsatta frene çok hafif dokunarak stop lambalarımın yanmasını sağlıyorum.Fakat nafile, adam arkamdan 1 karış uzaklaşmıyor. Yani utanmasa, arkadan dayayacak otobüsü bu hızla gidilmez kardeşim diyerek basacak gaza.Allahtan bir süre sonra bi durağa geliyoruz da kendisi duruyor, ben de rahat bir nefes alarak yola devam ediyorum.
Bu arada büyük-güçlü motorlar en sol şeride geçmiş, hızlıca rahat rahat gidiyor.Ben de onlara bakarak iç geçiriyorum.Tabi bu arada sağımdan-solumdan araçlar geçip, beni sıkıştırmaya devam ediyor. Bir ara yol tıkanıyor, ben de her zamanki alışkanlıkla arabalarla birlikte şeritte bekliyorum.Ama sağdaki emniyet şeridinde araçlar son sürat yola devam ediyor.Bi süre bekledikten sonra bakıyorum,olcak gibi değil, benim koca arabalardan neyim eksik, atlıyorum ben de emniyet şeridine.Gazlıyorum arabaların arkasından, yol tıkanıyor, aralarına dalıyorum, sağdan-soldan geçiyorum. Ve işte o an saf motorcu duygu ve davranışlarım bozuluyor Kanıma pompalanan adrenalin yüzünden kendimi istanbul trafiğiyle boğuşmaya hazır, bayaa coşmuş bi canavar olarak hissediyorum. O tıkanıklığı aştıktan sonra artık yepyeni bir motorcu olarak yola devam ediyorum.Ve yaptığım ilk şey yolda canım sıkılmasın,beni dinlendirsin diye kısık sesle dinlediğim müziği kapayıp,kendimi motorun sesine vermek oluyor.
Ardından boğaziçi köprüsüne giriş yapıyorum.En sağ şeritte sağ taraftaki manzarayı izleyerek gidiyorum.Bi yandan son derece şiddetli rüzgar, motoru yatırmış,onunla cebelleşiyorum, bi yandan da manzaranın tadını çıkarmaya çalışıyorum, derken sağımdan aynama 1 karış mesafeyle büyük mavi bir ducati motoru bağırtarak öyle süratli geçiyor ki, korkudan yerimden sıçrıyorum, neredeyse motordan düşücem.Kendisinin kulaklarını bir güzel çınlatıyorum ve yola devam ediyorum.
Ardından tekrar E-5.Aynı şekilde sağ şeritte yola devam ettikten sonra dikkatimi bişey çekiyor.E-5 ten sağ tarafa çıkışlar var ve bu çıkışlara yaklaşınca birden etrafımdaki trafik artıyor.Dönmek isteyenler beni sıkıştırarak sağımdan solundan şeride girmeye çalışıyor.Kendi kendime bunun tehlikeli olabileceğini söyleyerek yola dikkatli bi şekilde devam ediyorum.Derken bir çıkışa doğru 50 metre önümde bir durum dikkatimi çekiyor. Önümde, benimle aynı şeritte ve hızda bir scooter gidiyor.Üzerinde 2 kişi var, kask-koruma hiçbişey yok. Hemen yanında ise beyaz bir ford fiesta, sürüşüne bakınca sağa dönmek istediğini anlıyorum.Bunlar gitgide yaklaşıyor, kendi kendime motorcuya "LAN LAN SOLUNA BAKKKKK" diye bağırırken, 2 araç yanyana çarpışıyor.Motosikletli abim, Allahtan motoru düşmeden son anda toplayabiliyor, ve her ikisi de hemen duruyor. Yanlarından geçtiğimde, motorun sol granajlarının,ayaklığının komple kırıldığını, ve motorcunun sol ayağını salladığını görüyorum. Umarım ayağında ciddi bişey yoktur deyip yanından geçiyorum.
Gözümün önünde gerçekleşen bu kaza adeta kanımı donduruyor.Çok daha dikkatli gitmem gerektiğini farkediyorum.Bu şekilde düşünürken az ilerde E-5 birden ikiye ayrılıyor.Gitmem gereken yön sol taraf, fakat ben en sağ şeritteyim. Birden adrenalin seviyem artıyor, sol sinyalimi yakıyorum ve sol şeride geçmeye çalışıyorum fakat nafile.Solumdan gelen araçların hiçbiri yol vermiyor.Bu şekilde dönüşün başına kadar geliyorum.Arada biraz boşluk farkediyorum, tam kendimi sol şeride atıcam, son anda arkadan hızla gelen bir araba farkedip, frene basıyor ve şeridin çizgisinde devam ediyorum. Gelen arabada ise hiçbir tepki yok, adam 100km hızla giderken önüne motor geçeceğini görmesine rağmen aynen devam ediyor, ve ben kavşağı kaçırıyorum. İlerde yol yapımı için bi yeri kapatmışlar, oraya dalıp, geri dönebiliyorum. İçimden sağlam bir şekilde sövüyorum bütün istanbul trafiğine. Ardından E-5 te yavaş giden bir kamyon bulup, onun arkasına takılıyorum ve gideceğim yere kadar yavaş yavaş ilerliyorum.
-----------------------------------------------------------------------------
Serviste işim hallolduktan sonra, rodaj sürem bitiyor.Artık trafiğin akışına ayak uydurabilirim diye sevinerek yola çıkıyorum.Bi salaklık yapıp, yolu taksici bi abiye soruyorum.Adam da beni E-5 yerine, E-80 otoyoluna çıkarıyor. İşte o an,yaptığım salaklık sonucu büyük bi maceranın başladığını hissediyorum.
Motorumu deneme amacıyla 80-90 a çıkarım heralde diyorum, daha hiç o süratlere çıkmadığım için içimde bi heves var.80e kadar hızlanıyorum, rüzgar beni savurmaya başlıyor.Kendi kendime diyorum ki, bu kadar hız yeter daha ilk denemede.Rüzgar da var, risk almaya hiç gerek yok. Fakat trafik gitgide hızlanıyor. Hala en sağ şeritte 80km hızla gidiyorum, fakat burada bile emniyet şeridinden, solumdan arabalar, hatta kamyonlar sıkıştırıyor. Bakıyorum olucak gibi değil, hızlanmam lazım, takılıyorum bir kamyonun peşine, güya yavaş gitcek ya, ben de onun peşinden gitcem.
Kamyon başlıyor hızlanmaya.Rüzgar da aynı şekilde.Motor rüzgardan sallanmaya başlıyor, ibreye bi bakıyorum 100-110km. Eyvah yavaşlamam lazım derken aynaya bi bakıyorum, dibimde bi kamyon, yavaşlamaya imkan yok. Önümdeki de kaptırdı gidiyo.Solumdan tırlar solluyo bizi, tırın rüzgarıyla kendimden geçiyorum.Hele bi de viyadükten geçerken, Allahım, motor sanki bi sağa bi sola yatıyor rüzgardan. Kendi kendime bağırıyorum kaskın içinde "BİRİ BENİ DURDURSUNNNNNN,İNMEK İSTİYOMMMMM" diye. Ama ne mümkün.Hele bi de köprüye gelirken uzun bi tünele giriyoruz,o hızda ışıklar gidip geliyo sanki,Kaskımın güneş vizörü açık, tek elimi bırakıp da kapatamıyorum, her taraf karanlık, aynen korku filmlerindeki gibi.O an içimden "ALLAHIMM SANA GELİYORUMMM" diye haykırmak geliyor.Hayatımda motor kullanırken ilk defa bu sefer korkuyorum.
Ve sonunda köprüye varıyoruz.Ben kaçar gibi çıkıyorum otobandan.Kendi kendime söyleniyorum, bi daha motorla gelirsem ...... diye .Zaten kartım da yok, geçemiyorum köprüden. İlk iş olarak gidip taksicilere soruyorum, karşıya geçen arabalı vapurlar nerden kalkıyo diye, adamlar aşağılarcasına gülüyor, köprüden geçsene diye. Diyorum ki, kartım yok, geçemem köprüden, bişey olmaz bez bağla plakana geç,bütün motorcular öyle yapıyor diyorlar. Ben de kurallara uyan bi insanım ya, gururuma yediremiyorum bu durumu.Oradan iniyorum etilere.Sahil yolundan eminönü-sirkeci ve feribota atlıyorum.Sahil yolunun, boğazın tadını çıkarmak lazımken, ben adrenalin patlaması ve sinir harbi ile, bir an önce kaçmak istiyorum istanbuldan.
Feribottan iner inmez gazlıyorum E-5 e doğru.Bakıyorum E-5 tıkalı, ama artık bana sökmez.Dalıyorum emniyet şeridine,orası tıkanıyor, dalıyorum arabaların arasına.Sağdan-soldan geçiyorum onları.Bir yer geliyor, arabaların arasında 1 araç 2 şeridi ortalamış, yolumu kapatarak yavaş yavaş ilerliyor.Kornaya dokunarak yol istedim, adam aynadan bana baktı, ve geldi daha da çok kapattı önümü(Hemen bir not ekleyeyim, bursada kaç kez aynı durum başıma geldi.Sıkışan trafikte 2 arabanın arasını daraltan bi araç olduğunda gelip kornaya basarım, adam olduğu yerde manevra yapar,bana yol açar, ve ben teşekkür ettikten sonra geçerim.Gözünü seveyim bursanın) O adama da küfür edip, başka taraftan orayı da atlattım ve bu şekilde slalom yaparak trafiği aştım.
Ardından gebze-izmit derken sakaryaya kadar sürekli son sürat, gaz kesmeden geliyorum.Nası olsa artık alıştım 100+ km hızlara.Adeta yollar kesmiyor artık beni. Ve 1-2 saatin ardından sakaryaya, evime ulaşıyorum. Yemeğimi yedikten sonra direk uykuya geçiyor, ve içimden hala İstanbul trafiğine sövüyorum
Ayrıca dikkatimi çeken şey, yollardaki motorculardan 1i hariç, hiçbiri selam vermedi.Açıkçası bu durum beni biraz şaşırttı, çünkü ben nerede bir kasklı-korumalı motorcu görsem selam veririm, onlar da karşılığını verir.Fakat nedense istanbulda 1inden bile cevap alamadım.
Biraz uzun bir hikaye oldu fakat, umarım sıkılmadan okursunuz.Özellikle İstanbullu arkadaşlar, bulundukları trafiği bir yabancı gözü ile okuyup,yorum yaparlarsa sevinirim.