Çok alakasız olacak ama belki (coq kardeşimde iyi bilir mutlaka)
Fransada eğer şömine ile ısınmak için bir şömine alıyorsanız %50 sini devlet ödüyor ve vergi almıyor.
Neden; doğalgaz, lpg,fueloil, kömür, vs ve/veya dış kaynaklı yakıtlara dünyanın parasını ödemiyorsunuz ve ülkenizde imalatı yapılan bir ürünün satışını dolaylı olarak desteklemiş oluyorsunuz.
bu farklı örneği aklımızın alabildiği her durumda örnekleyebiliriz diye düşünüyorum. Bizde 80 yıllık Cumhuriyet döneminde elde ettiğimiz tüm kazanımları birer birer elden çıkarıyoruz
Şömine meselesini soracağım ama muhtemelen doğrudur.
Çünkü evin ihtiyacı olan her türlü şeyi vergiden düşebiliyoruz.
Örneğin, önceki yıllardan birinde evin pencerelerini değiştirdim.
Alırken tabi vergileriyle aldık ama
sonra faturayı vergi beyannameme ekleyip tutarı vergiden düşürdüm.
Yani yaşamınızı ortalama bir konforda idame ettirmek için size gerekli olan şeyler vergiden düşülüyor.
Neyse konuyu deştikçe güzel şeyler çıkacağa benziyor.
kmete'nin ironik yaklaşımı da çok zekice ve maalesef doğru gibi.
Emrah kardeşimizin ölüm haberi ve kazayı yapış şekli atladığım bariyer konusunu aklıma getirdi.
Tamamı olmasa da en azından virajlarda bulunan bariyerlere bir düzenleme yapılması gerekli diye düşünüyorum.
Bunu da notlarımın arasına yazdım.
Ben burada kendi kendime gelin güvey olup duruyorum.
Yani sizi rahatsız ediyorsam söyleyin.
Kimseyi üzmek istemem.
Eğer rahatsız etmiyorsam Emrah kardeşimizin geçenler de açtığı bir topicten buraya bir alıntı ve yorum yapmak istiyorum.
İlgilenmiyorsanız da bırakın beni kendi halime, eğleneyim.
Emrah kardeşimiz Amerika'daki motosiklet kazları ile ilgili 2006 yılına ait bir istatistik yayınlamış.
Verdiği bilgilere göre 2006 yılında Amerika'da kayıtlı motosiklet sayısı 6.686.147
Bunlardan çeşitli kazalara karışanların sayısı yukarıda yazıyor.
Amerikada tüm araçlar içerisinde kaza oranına bakıldığında motosikletin payı yüzde bir. (1%)
Kendi içerisinde yani sadece motosiklet kazaları olarak ele alındığında şöyle ilginç bir tablo ortaya çıkıyor.
Kaza yapıp ölenlerin sayısı 4bin küsür. Yani ölümlü kaza binde bir oluyor.
Fakat sakatlanma sayısı bir hayli yüksek.
Tüm motosiklet kazalarının yaklaşık yüzde onbeşi sakatlanmayla sonuçlanıyor. (15%)
Sadece maddi hasarla atlatılan kaza sayısı 15bin bu da binde üç gibi bir rakam yapıyor.
Şimdi bunları düşünüp ülkemizle bir karşılaştırın bakalım.
Sonra devam edeceğim....
iyiyim sağol ya geliboluda barda çalışıyorum iş güç koserler yaz malum.
şu an siteye girdim bakarken güzel konuları güncelleyeyim dedim heheh sevgilerimi yolluyorum dikkat edin kendinize....
Merhaba. Yazılanların bir kısmını okuyabildim ve fikrimi yazıyorum. Benim motorsiklet kullanırken en cok karşılaştıgım sorun, Arac sürücülerinin motorsikleti gec farketmesi oluyor. Hatta cogu zaman ben kendinimi korna veya sellektor yaparak farkettiriyorum. Bir çok kez sol seritte 60-70 km ile giden arac defalarca korna ve sellektor yapmama ragmen yol vermedigi için sagından sollama durumunda kalıyorum. Sonra biz suclu oluyoruz... TRAFİKTE MOTORSİKLETE DİKKAT EDİYORUM Seklinde büyük bir reklam afişi sehrin işlek yerlerine asılabilir....
Bir de sesimizi dogrudan yuksek makamlara duyurmaya calışmak yerine (yaklaşan belediye secimlerini dikkate alarak) Öncelikle Büyüksehir Belediye Başkanlarına sorunumuzu iletmemiz daha dogru olur sanırım....
neler yaptın Coq, bir gelişme var mı?
Bir fikir ürettin mi, ne yapacağız?
Acelemiz yok.
Yavaş yavaş, sindire sindire olacak bir iş bu.
Şu an hükümet adamlarımız hayaletlerle uğraşmakla meşgul.
Bizimle ilgileneceklerini sanmıyorum.
O nedenle sağlam bir metin ortaya çıkarmak için bol vaktimiz var.
Bu benim hazırladığım bir metin olmayacağı için herkesin fikrini almak istedim.
Bu topiği de bunun için açtım.
Mesele bir sonuç çıkarmak da değil.
Baskı mekanizması oluşturabilmek.
Tabii bir sonuç çıkartmayı çok istiyorum.
Ama benim hedefim, hükümet adamlarının binlerce kez duyduğu trafik sorunlarını bir kez daha aynı cılız sesle duyurmak yerine, öncelikle motosiklet kullanıcılarının hangi problemleri yaşadığına dair kendilerinde bir fikir oluşmasıdır.
Yani problemler konusunda ağız birliği çok önemli.
Bunu daha sonra detaylı açıklarım.
Sevgili Horoz baskı mekanizması oluşturmak Türkiye'de öyle zor ve baskı gerektiren bir iş ki!
Üstünde uzlaştığımız bir metni kopyala/yapıştırla kolayca eposta atmak 5000 motosiklet toplanmaktan bile zor gelebilir!
Konuyu baştan sona okudum, daha önce görmediğime de hayıflandım. Çünkü böyle organize tepkileri pek severim. Aslında çok etkilidir böyle basit görülen tepkiler, hele özel şirketler eğer var olmayı uzun dönemde planlıyorlarsa çok ama çok etkilidir. Sütaş'a attığım en son e-postayı hatırlıyorum da; üşenmeyip özür dileyerek yazdıkları cevaba pek sevinmiştim.
Nacizane birkaç görüşümü dile getireyim. Ehliyet yaşı ve alınabilirlik şartlarında sana ve benzer söylemlerde olan arkadaşlara katılıyorum. Hani 50 cc mobed kullanacak adama ya şu adı var sanı yok A1 verilsin ya da B sınıfı ehliyeti varsa kullanmasında sakınca olmasın. Nedeni zaten ülkemizde köylerde, gözden, trafik denetiminden uzaklarda bu araçlar çok kullanılıyor. Yasal zemine sokup kullanımını artırmak ve satışların artmasıyla hem ülke ekonomisine (yakıt) hem de trafikteki motosiklet sayısının artmasından dolayı sürüş bilincine katkıda olacağı için önemli.
Lakin sürücülerin eğitim seviyesi de önemli bir konu, bunda ise daha ketumum diyebilirim. Arkadaş, en az zorunlu temel eğitim seviyesi aransın. İlkokul mezunu, okuma yazmayı düzgün beceremeyen adamla trafik ışıklarında yarışma psikolojisine girmeyelim. Cahil insanların malum gözleri kara oluyor, kendisi gibi iki tekerli araç gördüklerinde yine gözlerinin önünden yarış pistleri mi geçiyor nedir!? Kaç sefer ters ters bakıp, gaz verip, motoru bağırtıp, beni yarışmaya ikna etmeye çalışanlarla karşılaştım. Bu insanlar cahil, gerçi ülkemizde cahillik okumakla da yenilmiyor! Fakat en azından eğitim kalitesinin düzeleceğini umut edebiliriz.
İkinci olarak herkesin değindiği, sürücü ehliyeti için alınan eğitim. Teorik sınava değinmeye bile gerek yok, ezberle nasılsa ertesi sınavda yerleri değişik aynı sorular. Pratik eğitimde ise en kaliteli dediğimiz, sitemize reklam veren Gelişim'in dahi eleştirilecek öyle sorunları var ki. Bunun çözümü nasıl olur derseniz? Aslında bence çok basit fakat kimlerin neden işine gelmez, bu doğuştan torpilli sınav sistemi süregelir anlamak mümkün değil. Öncelikle şu pratik sınavlara namı diğer 'direksiyona' öğretmenler katılmasın, notları vermesinler. Okul öğretmenlerinin sürücü sınavında işi nedir? Çoğunun motosikletten anlamadığına bahse varım! 'Dönerken düzgün dönüp ayağını yere koymuyor mu? Verelim geçer not alsın ehliyeti bir daha gelmesin' zihniyeti artık yok olsun. Sınav görevlileri motosiklet sürücüsü olsun, hatta sürücüsü de yetmez eğitimcisi olsun, sertifikası olsun, tecrübesi olsun. Sınav pistlerinin bir şekli, şemali olsun. 30 dk. da 30 kişiyi sınava tabi tutmak ve biran önce eve gidip ayakları uzatmak tarih olsun. Sınava girenler şöyle bir 100 mt dahi gitsin yahu! Sinyal versin, durup kalksın, fren yapsın, dönsün sağına soluna. Sonra A2 ehliyeti alacak adam vitesli motosikletle sınava girsin, normalde A1 için gerekecek küçücük mobedle sınavı geçemesin.
Şimdilik bu kadar, şöyle sitemizin geyik muhabbeti pek seven üyeleri de kısa fikirlerini beyan eder ve bir metin yazılması fikri, coşkusu ortaya çıkabilirse yine yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
Serzenişlerinde tabii ki çok haklısın.
Aynen katıldığım şeyler.
Belki daha önce yazdıklarımı okurken eğitimi önemsemiyorum gibi bir duyguya kapılmış arkadaşlar olabilir diye tekrar yazmak mecburiyetindeyim.
Hayır, eğitim çok önemli.
Fakat bu kısa vadede sonuç alınabilecek bir şey değil.
Yani sorun sadece sürücü okullarının (ya da adı herneyse) verdiği eğitimin kalitesini arttırmakla çözülmez.
Öncelikle toplumun kalitesini arttırmaya yönelik çalışmalar yapılmazsa alınan eğitimin hiç bir işe yaramayacağı bir gerçek.
Çünkü bilinçlenmeyi hedeflemeyen bir toplum, ancak amacına ulaşacak kadar çalışacaktır.
Yani ehliyet almayı zorlaştırırabilirsiniz.
Adam ehliyeti alabilmek için istenen herşeyi yapar ve alabilecek seviyeye gelir.
Fakat trafikte istenen seviye nasıl yakalanacak?
Motosikleti ya da altında ki aracı çok iyi kullanan sürücü iyi sürücü demek değildir.
Kaliteli sürücü hem altındaki aracı çok iyi kullanacak, hem de trafik kurallarına uygun bir sürüş gerçekleştirecek.
Sürücü okulları ya da pilotaj eğitimleri size aracınızı çok iyi kullanma yetisi kazandırabilir.
Fakat trafik bilinci ve saygı oralarda öğrenilemez.
Yani 18 yaşından gün almış adamı bu saatten sonra oralarda adam edemezsiniz.
Öyleyse eğitim çok daha küçük yaşlarda başlamalı.
İşte bu nedenle eğitim uzun iş diye yazdım.
Oysa bizim acil bir müdahaleye ihtiyacımız var.
Bunu sağlamanın yolu ise önce kendi problemlerimizin farkına varmak ve analiz etmek.
Çözüm yollarını üreterek,ilgililere göstermek.
Zor bir iş ama en azından bu topiği okuyanlar, problemlerimiz konusunda çok daha fazla bilgi sahibi oldular.
Bu bile başarıdır.
Bu nedenle devam diyorum.
Hayatta becerebildiğim hiç bir şey kolay olmadı.
Bunun kolay olacağını zannedecek kadar ahmak değilim.
Zor olacak ama başaracağız.
bütün mesajları okuyacak kadar sabredemedim yazmak için. okuduğum ilk 3 sayfada da önemli bir noktanın gözden kaçtığını gördüm. motosikletin imajının bu kadar kötü olmasının sebebi nedir diye hiç düşündük mü? fazla uzatmadan aklımdakini söyleyeyim. motosikletin bu kadar tehlikeli görülmesinin, vergilerin yükselmesinin, otoyol ve köprülerin motosikletlere ücretsiz yapılmamasını ve motosikleti yaygınlaştıracak diğer şeylerin gerçekleşmemesinin arkasındaki güç "OTOMOTİV SEKTÖRÜ"dür.
hepimiz farkındayız ki bu motosiklet kullanımı meselesi birçok açıdan otomobile üstün geliyor. motosiklet kullanımının artması aynı anda otomobil satışlarının düşmesi demek olacak. sizce bu kadar güçlü bir sektör buna izin verir mi? tabiki vermiyorlar. ellerinde gücü kullanarak her kazada "Katil Motosiklet" ana fikrinde haberler yayınlanmasını sağlıyorlar. devlet üzerindeki etkileriyle de motosikleti cazip hale getirecek her olayı engelleyeceklerdir ve engelledikleri ne de eminim.
eğer bir mücadele içine girilecekse karşımızda olanın kim ve ne olduğunun da iyice farkına varmak gerektiğini düşünüyorum. basında önemli yer bulmak, ses getirmek gibi bir durumu çok zor olacağına eminim.
yanlış anlamayın biz bunlarla baş edemeyiz demiyorum. ama birçok açıdan dezavantajımız olduğunu bilelim.
ne yapabiliriz konusuna geleyim. benim önerim mümkün olduğu kadar insana yönelik olarak faaliyetlerde bulunmak. en önemli sorunlardan biri trafikte farkedilmememiz değil mi? farkedilme meselesini aşarsak motosiklet tehlikelidir imajını kırma konusunda önemli yol alırız diye düşünüyorum. bu konuda basından da umudu kesebilirsiniz. önerim dikkat çekici kısa ve net mesaj içeren afişler hazırlamak ve bastırmaktır. bunları da mümkün olduğu kadar çok yere asmaya çalışmalıyız. özellikle sürücü kurslarına asmak şart. araba kullanacak kişilerin en baştan dikkatini çekmek gerekiyor.
"kim yapacak bu afiş olayını?" diyeceksiniz mutlaka. grafiker değilim ama biraz photoshop kurcalar ben hazırlarım. slogan etkisinde, dikkat çekici ama saldırgan olmayan, insanları korkutmayan afişler olmalı bunlar. kazada parçalanmış motosiklet resimi kesinlikle olmamalı mesela. kısaca yapıcı bir içerik olmalı. üzerinde biraz düşünmek gerek.
sonra afişlerin basılıp, asılması konusu var. işte bu noktada herkes elini taşın altına koymalı. her motosiklet kullanıcısı bunları çoğaltıp çevresinde işlek bir yerlere asmalı. sonuçta bu hepimizin problemi ve astığımız bir afiş yarın bizim hayatımızı kurtarabilir. eğer üşenmeden cebinden 3-5 kuruş harcayarak buradan dağıtacamız afişlerin asılması mümkün olursa, ben de alimden geleni yapar araştırır uğraşır gerçekten insanları etkileyecek afişlar hazırlarım veya hazırlatırım.
tabi bunlar benim fikrim ve gerçekten de işe yrayacağını düşünüyorum. Eğer katılıyorsanız başlayacağımız yer burası olabilir. düşüncelerinizi şimdiden merak ediyorum.
Kuru Fasulye tepkimeli, Enjeksiyon sistemi........
coq adlı üyeden alıntı
TBK bişey mi söylüycen??
Çekinme söyle..
Söz valla dövmüycez.
En azından seneye yaza kadar rahatsın.
Ama seneye Mustafakemalpaşa'dayım haberin olsun.
Şu an vede seneye yaza da; başımın üzerinde yerin var üstad...
Senin aklına gelmiyip yada sen dile getiremeyip benim söyleyebileceğim
bir konum yok henüz.. Sadece takipçin ve gönülden destekçinim
SAygılar...
TaBiKi1980
Jedaykin;
Katkıda bulunduğu için çok teşekkür ederim.
Konuya biraz komplo teorisi gibi girmişsin ama yanlışsın diye direkt bişey söyleyemem.
Fakat olaya, BMW,Honda,Suzuki gibi hem motosiklet hem de otomobil satan markalar açısından baktığımızda düşüncelerine tam olarak katılmak mümkün değil.
Diğer önerilerini kastetmiyorum.
Sadece otomobil markaları bunu istemez cümlenle ilgili söylediklerim.
Çünkü söylediğin bu cümlede haklılık payın varsa, yukarıda saydığım 3 marka ve sektöre doğrudan destek sağlayan(Mesela Fiat) diğer otomobil firmaları kendi kendilerini baltalıyorlar demektir.
Yine aynı şekilde sektörle bağlantılı, amortisör, fren sistemleri,yakıt firmaları ve en önemlisi lastik firmaları da kendi kuyularını kazıyor olurlar.
Özellikle lastik sektöründe motosiklet üzerinden çok tatlı karlar elde ediliyor.
Bu firmalara birini tercih et deseniz, herhalde otomobil yasaklansın cevabı alırdınız.
Bir diğer konuda Ülkemizdeki alıcı profilidir.
Yani şu soruyla çok muhattab olmuşsunuzdur ve şu dumur cevabı da çok işitmişinizdir.
Örneğin yeni bir motosiklet aldınız.
Birisi yanınıza yanaşır ve sorar.
-Kaç paraya aldın?
-.... YTL
-Ufff!!! O paraya araba alırım be!!!!
Bu diyalogla muhtemelen defalarca karşılaşmışınızdır..
Ben sadece Türkiye'de değil, avrupanın bir çok ülkesinde karşılaştım.
Yani sözün özü, otomobil alıcısı, otomobil alıcısıdır.
Sizin motosiklete verdiğiniz parayı onların aklı almaz.
Onlar paralarını ceplerine koydular mı, koşarak beğendikleri arabayı almaya giderler.
Siz kafalarını kırsanız, motosiklet aldıramazsınız.
Bu nedenle otomobil üreten firmalar bu tür adamları kaybetmekten korkmazlar.
Peki motosiklet kullanıcısının profili nedir?
Bu çok çetrefilli bir konudur.
Ama işi paraya indirgersek, bir sonuca ulaşmamız mümkündür.
Bir gurup, parası otomobil almaya yetmeyen, bu nedenle ayağını yerden kessin diye motosiklet sahibi olan ya da olmaya çalışanlardır. (bunlar zaten otomobil firmalarının hedefi değildirler)
Bir gurup 4 tekeri sevmez, motosiklet tutkunudur ve parası olsun yada olmasın hedef daima motosiklettir.(Bunlar da otomobil firmalarının hedefi değildirler.)
Bir gurubun hem otomobili, hem de motosikleti vardır.
Geriye bir tek gurup kalıyor.
Ekonomik gurup.
Yani otomobil ya da motosiklet almaya parası yeten ama benzin ve bakım masraflarını hesap eden gurup.
Bu gurup otomobil firmalarınca hedef seçilebilir ama eninde sonunda hesap kitap galip gelecek ve motosiklet alınacaktır.
Yani bizim konumuz bu değil.
Burada yazılıp çizilen şeylerin ilk amacı ortalama bir motosiklet sürücüsünün genelin problemlerinden haberdar olmasını sağlamak ve bu konuda mutabık kalınan ortak bir metin oluşturmaktır.
Tabii ki önerilerin çok yerinde ve doğru.
Bunlar zaman içerisinde mutlaka yapılmalı ve desteklenmeli.
Ama bizim motosiklet sürücülerimiz henüz kendi problemlerinin farkında değiller.
Böyle oluncada her kafadan bir ses çıkmakta ve kargaşadan başka bir şey elde edilememektedir.
Yani burada yaptığımız şey ortak problemleri yazılı bir döküman haline getirmek.
Sonra da yapılacak işler hakkında herkesin kabul edeceği bir öneri paketi hazırlamak.
Bunun kabul görmesi onlarca yıl alabilir.
Hedefimiz devlettir.
Bunu başlığa yazdım.
Yani burada devlete düşen görevleri sıralamaya çalışıyoruz.
Tabii sonra da bize düşen görevleri konuşacağız.
Katkıda bulunan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
(Bu arada TBK1980 nazik sözlerin için çok teşekkürler.Arada bir sevdiklerime takılırım böyle.)
Hepinizin bildiği gibi motosiklet sürücülerinin bir çok problemi var. Bu problemler çözülebilir problemler olmasına rağmen, gerek birlikte hareket kabiliyetimizin olmayışı, gerekse vurdum duymazlık nedeniyle ortada duruyor.
Kişisel hareket etmek yerine birlikte hareket etmenin çok daha etkili olacağı gerçeğinden yola çıkarak bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Fakat birlikte hareket edebilmek için hepimizin sorunun ne olduğu ve çözüm yolları konusunda bilgi sahibi olmamız gerekiyor.
Herkes devletten bir şeyler talep ediyor ama bu bireysel bazda oluyor.
Devlet kimi ciddiye alacak?
Bu nedenle sizlerin katılımıyla problemleri ve çözüm yollarını belirleyip ortak bir bildiriyi basın yoluyla yetkililerin gözüne sokmamız gerekiyor.
Bu bildiriyi oluşturabilmemiz için konuya hakim arkadaşların görüşlerine ihtiyacımız var.
Ben motosiklet kullanımının yaygınlaşması ve sürüş bilincinin oluşması yönünde kendi görüşlerimi ortaya koyuyorum.
Sizler de katkıda bulunursanız ortak bir metin üzerinde anlaşıp, daha sonra harekete geçebiliriz.
Fakat daha önce de dediğim gibi, hukuksal ve sosyal anlamda konuya hakim arkadaşların desteğine ihtiyacımız var.
Umarım burayı görürler ve desteklerini esirgemezler.
Benim öneri ve görüşlerim şunlardır.
1. Motosiklet yeniden tanımlanmalıdır.Kanundaki motosiklet tanımı yetersizdir.
2. Scooter ve mopet türü motosiklet kullanımı için (belli bir hacme kadar) ehliyet şartı kaldırılmalıdır. 16 yaşından gün alan herkes bu tür motosikletleri kısa bir trafik brifingine katılarak kullanabilmelidir.
3. Belli bir güç ve hacme kadar olan(örneğin avrupa da bu güç sınırı 24 kw dır.) motosikletler için B sınıfı ehliyet yeterli olmalıdır. Bu tür motosikletler için ayrıca A sınıfı ehliyet şartı kaldırılmalıdır.
4. Yine yukarıda belirttiğim güce kadar olan motosikletlerde vergi indirimi yapılmalı hatta teşvik ve destek, devlet eliyle verilmelidir.
5. Motosiklet ehliyeti alan şahısların en az 2 yıl ancak belli bir güç ve hacimdeki motosikletleri kullanabilmelerine izin verilmelidir.
6. Yukarıdaki maddede yazdığım sistemin işleyebilmesi için sigorta sistemi değişmeli ve ehliyeti yetersiz olduğu halde büyük motosiklet alanların motosikletleri sigorta edilmemelidir. Tabii bu istemin de işleyebilmesi için kişi adına sigorta sistemi devreye girmelidir. Yani yeni ehliyetli bir şahıs yüksek hacimli motosikletleri kullanabilmek için adına kayıtlı 2 yıllık bir poliçeyi ibraz etmek durumunda bırakılmalıdır. Bunun için kontrol mekanizması kurmaya da gerek yoktur. Yeni bir motosiklet alındığında sigorta şirketi 2 yıllık eski poliçe olmazsa işlem yapmaz olur biter.
7. Devlet motosiklete özel sigorta yapan şirketlere teşvik ve destek vermelidir. Hatta poliçenin bir bölümü devlet garantisi altına alınmalıdır.
8. Motosikletlerde kask kullanımı zorunludur. Bu konunun takibi iyi yapılmalı ve yaptırımlar caydırıcı seviyeye yükseltilmelidir. Kasksız motosiklet kullananlar ağır cezalara çarptırılmalı tekrarı halinde ehliyet hakkı elinden alınmalıdır.
9. Motosiklet ekipmanı satan kişi ve kuruluşlar denetlenmelidir. Uygun olmayan kask ve benzeri koruma malzemesi satan işyerleri cezalandırılmalıdır.
10. Şehir içi ve şehirler arası hız limitleri diğer araçlarla aynı seviyeye getirilmelidir. Şehirler arası hız limiti motosiklet kullananlar için hayati tehlike taşımaktadır…
Evet arkadaşlar. Ülkemiz enerji kaynakları açısından dışa göbekten bağlı bir ülkedir. En azından petrol kaynaklarını daha tasarruflu kullanabilmek ve sıkışık trafikte rahat bir nefes alabilmek için motosiklet kullanımının yaygınlaştırılması gerekliliği hepinizce malum olan bir konudur.
Bunları yapabilmek ve ölüm oranını azaltabilmek için devlete büyük bir görev düşmektedir. Fakat bu görevi onlara hatırlatacak olanlar biz motosiklet kullanıcılarıdır.
Aklıma birşeyler geldikçe maddelere ekleme yapacağım.
Fakat sizlerin de katkıda bulunmasını istiyorum.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler özlü sözü hepinizin malumudur.
Biz taleplerimizi bir araya getirip, devlet babadan isteyelim.
Yine bir atasözüyle bitireyim.
“İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü”
Dip Not: Yazdığım görüşler tartışmaya açıktır. Doğal olarak görüş bildiren diğer arkadaşlarınkiler de öyle olacaktır.
Zaten tartışalım diye konuyu açtım. lütfen belirli bir seviyeyi korumaya özen gösterin...
hocam 9 numaralı madde son derece saçma.İnsanları türkiyeye ithalatına izin verilen bir şeyi sattı diye cezalandıramazsın.
Ha şu denilebilir belli bir güvenlik sertifikası almamış ürünlerin satışı ve ithalinin yasaklanması istenebilir.