Havalar ısındı, soğuk günler geride kaldı. Motorlarımızı garajlarından çoktan çıkardık. Bakımlar yapılıyor. Lastikler, yağlar, teknik-donanım ve diğer önemli her nokta gözden geçiriliyor. Mayıs’ta pist yarışları başlayacak. Hafiften antrenmanlara doğru ilerliyoruz. Bazılarımız enduro, drag ve krosla haşır neşir durumdalar. Yaşam devam ediyor. Fuarımızı da yaptık. Şovları izledik. Motosiklet dünyasının kalbi biraz daha hızlı çarpmaya başladı.

Motosiklette, özellikle bu yıldan itibaren bir veteranlar yarışması yapılacağını biliyoruz. Ama motosiklet dünyasına kıyısından girmeye çalışan biri olarak bunun yaşlar ve kategoriler olarak yapılmasının çok daha yararlı sonuçlar doğuracağına inanıyorum.

Şimdilik silindir hacimleri ile sınıflandırmamıza rağmen neden bizim yıldızlar, gençler ve büyükler gibi kategorize edilmiş yarışlarımız olmasın? İlk bakışta, “Efendim biz zaten yarışları düzenliyoruz, yaşlarına bakarız oradan o yaş grubunun sıralamasını verebiliriz” denilebilir. Ama hiçbir sportif yarışta, gençlerle büyüklerin karşılıklı veya beraber yarıştıklarını görmüyoruz.

Bu sezon eğer mümkün olabilirse, yeni bir yarış yapılanması içerisine girilmesi tüm motosiklet ailesinin dikkatini çekecektir. Çünkü bir sınıfta yarış yapılırken, aynı anda farklı yaşlardaki motor yarışçılarının mücadelesini izliyoruz. Bu belki eşitsizliğin dengesi gibi görülebilir ama sonuçta farklı beden, farklı yapı ve antrenman tablolarını izliyoruz. Bu düşünce, ilk bakışta, gelenekleri zorlayan bir anlayış gibi görülebilir. Ama bizler gerçek bir performans değerlendirmesi ve yarış koşulları için özellikleri eşitlenmişe yakın koşullarda yarışların yapılmasını talep etmeliyiz.

Şimdi, “bu konu nereden çıktı?” diyenlerimiz olabilir. Bunun birinci nedeni, bazı hacimlerdeki yarışlarda katılımcılar arasındaki derin yaş farklılığıdır. Benim görüşüm bunun değişmesi yönündedir. Aynı silindir hacmindeki yarış sonrasındaki sıralamada podyuma çıkanlara baktığımızda zaman zaman birkaç kuşak fark mesafesindeki sporcularımızı görüyoruz. Bu, bize ne kadar keyif verebilir?

İşin teknik boyutları konusunda çok fazla bilgim yok ama bu tür bir yarış sisteminin getirilmesinin çok daha faydalı olacağına inanıyorum. Bu sistem, daha çok yarışçının eşit koşullarda yarışmasını sağlayacaktır. Bu sistemle çeşitli yaş grubu yarışçıları ortaya çıkacak ve iddialıların önü açılacaktır. Federasyonumuzun bu dileği dikkate almasını bekliyoruz.

Bunların arkasından artık milli takımlarımızın oluşturulma zamanı gelecektir. Her yaşta, bayan ve erkek milli takımlarımız için çeşitli eğitim ve antrenman kampları düzenlenmelidir. Motosiklette milli takım antrenörleri seçilmeli veya şimdilik kaydı ile yetiştirilmelidir. Hatta belli yaş kategorilerinde “Teknik Menecer” statüsünde üst yapı teknik yönetimleri geliştirilmelidir.

Yakın çevremizdeki ülkelerle ikili yarışlar düzenlenmeli ve gerekirse Balkan, Avrupa ve Dünya Şampiyonaları yeni bir model çerçevesinde organize edilmelidir. Yapılmakta olan çeşitli sportif oyunlarda motosiklet yarışlarının da program içine girmesi sağlanmalıdır. Hatta çok da iddialı olabilir ama yazmamıza engel değildir, Olimpiyat Oyunları programı içine alınması konusu bile tartışmaya açılmalıdır.

Motosiklet; denge, yer çekimi, hız, teknik, kondisyon, kültür ve bir yaşam biçimidir. Bazılarımız işe giderken, bazılarımız eve giderken ve bazılarımız da yarışa giderken bu yaşamın parçası oluyor. Biz, işin ne tarafındayız, bütün mesele bu… Ama eğer yarış ve bir vitrin bekliyorsak, MotoGP düzenlemeyi arzu ediyorsak, yeni pistler kazanmanın yanında, var olanlarını daha verimli işletmek istiyorsak, şapkalarımızı çıkarıp, olayları masaya yatırma zamanı gelmiştir.

Sorun; yenilenme, değişim ve dönüşüm noktasında düğümlenmektedir. “Klasik” güzel bir terim ama “Modern” olabilmek sıkıntılıdır. Türk Motosiklet Sporu artık yavaş yavaş olması gereken hedefe doğru ilerlemelidir. Beklentimiz bu yöndedir ve çoğumuzun benzer fikirlerin kesişme noktasında buluşması gereklidir. Yoksa dengesizliğin eşitlenmesi çok zor gibi görünüyor…

Prof. Dr. Yavuz Taşkıran
Motoron - Nisan 2008