Maalesef devletin sosyal hayata bakış açısı, vatandaşı da etkiliyor.
Böyle olunca hepiniz suç-ceza kavramı içerisinde olayı değerlendiriyorsunuz.
Devletin öncelikli görevi suç işleyeni yakalamak değil, suçu oluşturacak unsurları ortadan kaldırmaktır.
Sen oraya tuzak (radar) kurduğunda, diyelim ki sürücü farketmedi ve radara yakalandı. Sonra bir dünya ceza yiyecek değil mi?
Sonra da aklı başına gelip bir daha hız yapmayacak.
Ya buna zamanı olmazsa?
Ya o radarı geçer geçmez aşırı hızdan dolayı kaza yaparsa?
Ya o kaza sonucunda sadece kendisine değil, başkalarına da zarar verirse?
Ne olacak o zaman?
Kime haddini bildirmiş olacak devlet büyüklerimiz?
Trafik işaretleri, olası hataları önlemek için konulurlar.
Ceza yazmak için değil.
Örneğin, 300metre ileride trafik lambaları olduğunu belirten levha, size kırmızıda geçersen ceza yazarım anlamını veriyor anlaşılan.
Hayır öyle değil.
O levha, ışıklara yaklaştığınızı buna göre davranmanızı hatırlatıyor.
U dönüşü yapılmaz levhasının olduğu yerde, polis yoksa U dönüşü yapılabilir benim memleketimde.
Çünkü o levha, dikkat et! buradan dönüş yaparsan ve etrafta polis varsa ceza yazar anlamına gelmektedir.
Halbuki işin aslı o değildir.
Buna bir uyansak, zaten memleket güllük gülistanlık olacak ama...
Başımızdakiler, bilgiyi henüz nasıl idrak edeceğimizi çözemediler.
Baksanıza, bizi eğitebilmek için canla başla çalışıyorlar.
"yahu bunların başı açıktı bir türlü anlamadılar. Bi de kapatıp deneyelim, belki o zaman anlarlar"
diye düşünüp, yeni yasa bile çıkarttılar...
Yine de eğitilemezsek,
başımıza geleceklerden korkuyorum doğrusu...