Ya ben anlamadım. Polis değilim, polis tanıdığım da yok. Ama benim bildiğim kadarıyla polisin belindeki silah süs için verilmiyor. Önüne gelene sıksın diye de verilmiyor. Polisin belindeki silahı kullanmasını gerektiren tek durum da 'dur' ihtarına uyulmaması, jandarma için de aynısı geçerli.
Ve bu şartlar gerçekleştiği halde, yani silahını kullanmasını gerektiren tek durum vuku bulduğu halde, görevini yapan bir polise sanki art niyetliymiş gibi yorum yapılmasını anlayamıyorum.
Eminim polis teşkilatında da heryerde olduğu gibi görevini iyi yapamayan, yanlış yapan, hata yapan, art niyetli insanlar mevcuttur. Ama bunları yargılamak bize düşmez. O teşkilatın içinde üslerinin yargılaması gereken bir mevzu.
Bize düşen polisin vatandaşı koruma görevinde olan, kendini bu işe adamış insanlar olduğunu düşünerek onları her daim desteklemek.
Size yapılmasını istemediğiniz şeyi başkalarına yapın...çok zevkli oluyor :P
yüksek hızla giderken iki kişiye carpıyo ve dengesini kaybetmeden hala kacıyo ilginç... ama vurulmayı haketmiş...
Baharın, denizin, toprağın kokusu içime dolsun
Yanımda bana sıkı sıkıya sarılan ve bana güvenen biri olsun.***
Her daim aracım motorsiklet olsun..!.!. (AMİİİİN)
çarpan şikayetçi olmadığına göre polis doğru olanı yapmış olabilir.kovalamacının detaylarını bilmiyorum.olayı gözle görmek lazım.
ama plakadan bulmak zor olabilir. birçok motosikletin ruhsatı devir masrafları yüzünden başkası üzerine.
polisin bazı durumlarda gereksiz silahını kullandığı durumlar olmuş olabilir ancak bu her silah kullanışında haksız olduğu anlamına gelmez.hatalı polisler de vardır dünyada hatalı doktorlar avukatlar manavlar olduğu gibi.
Parkta oturan iki arkadaşı kaldırmak isteyen polisler, 'Mahallenin çocuğuyuz' yanıtına sinirlendi. Kalkmak istemeyen Ete, göğsüne aldığı tekmeyle yere yıkıldı, hastaneye kaldırıldığında ölmüştü.
23/11/2007
İSTANBUL - Polisin yetkilerini daha da genişleten 'Polis Vazife ve Selâhiyetleri Kanunu'nda geçen haziranda yapılan değişiklerden sonra peş peşe gelen polis kaynaklı işkence, yaralama ve ölüm olaylarına bir yenisi daha eklendi. Avcılar'da bir parkta oturan 26 yaşındaki Feyzullah Ete görgü tanıklarının ifadesine göre sivil polis ekibinden bir polis memurunun göğsüne attığı tekme sonucu öldü. Polis memuru A. M.'nin ifadesi alınıp serbest bırakıldığı öğrenildi.
Avcılar Meydanı'ndaki Merkez Camii'nde dün az sayıda kişinin katıldığı bir cenaze töreni vardı. Tabutta 26 yaşındaki Feyzullah Ete yatıyordu. Anne Hayriye Ete, feryat etti: "Parkta oturduğu için insan öldürülür mü? O benim herşeyimdi. Karıncayı incitmezdi."
Yengesi birkaç gazeteciye Feyzullah'ın 26 yıllık hayatını anlatıyordu. Dört çocuklu bir ailenin ortanca oğluydu. Siirt Eruhluydular. Ama o doğmadan Van'a göç etmişlerdi. Feyzullah sekiz yaşına geldiğinde tekrar göç yoluna koyuldular.
Fatih Balat'tan Avcılar'a...
Fatih Balat'taki harabe bir eski Rum evine yerleştiler. Van'da üçe kadar okuyan Feyzullah, okuldan alındı. Ayakkabı boyacısı oldu. İnşaatlarda çalıştı. Üç kardeşi de çalışmaya başlayınca Avcılar Parseller'de apartman dairesine taşındılar.
Feyzullah Ete de konfeksiyon atölyelerinde çalışarak askerlik, daha sonra evlilik çağına geldi. Altı yıl önce memleketlisi Necla'yla evlendi.
Dört yıl önce doğan ilk kızlarına Dilara adını verdiler. Diğer kardeşleri birer birer evlenip baba evini terk ederken o, kaldı. Dört ay önce ikinci kızı Kübra doğdu. Annesi, babası, hepsi, onun 700 YTL maaşıyla altı kişi geçiniyorlardı.
Cami avlusunda annesi feryat ederken kapıda kollarına yakınları girmiş, çok kısa boylu, sakallı, çok yaşlı bir adam göründü. Annesi "Bu babası işte. 80 yaşında, Türkçe bilmez, Kürtçe bilir. Gece gündüz sadece Kuran okur" dedi. Sözleri "Haydi cenaze namazı kılınacak" cümlesiyle yarım kaldı, bir adam kadınları kaba bir tavırla avlunun dışına çıkarttı. Zorlukla ayakta durdu, anlatmaya devam etti: "Eve geldi. Saat beş gibi dışarı çıktı. Yavrucuğumun ne kahvesi vardır, ne içkisi. Kazandığı parayı ay başı bana verirdi." Acaba bir hastalığı var mıydı? "Aslan gibiydi. Hiç bir hastalığı yoktu..."
Uzak bir köşede ağlayan 15 yıllık arkadaşı Ali Oturakçı ise hala şoktaydı. Önceki gün Üniversite Mahallesi Piyade Komando Onbaşı Hakan Kuyucu Parkı'na gitmişlerdi. Milli maç için kalkmak üzereydiler ki, saat 20.30 sıralarında Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden üç sivil geldi. Kimliklerini aldılar. A. M., "Burada niye oturuyorsunuz, eve gidin" dedi. Ete, "Mahallenin çocuklarıyız" dedi. Cevaba sinirlenen A. M., Ali Oturakçı'ya yumruk attı. Ete'yi de kolundan tutup banktan kaldırmaya çalıştı. Polis, kalkmak istemeyen Ete'nin göğsüne tekme attı. Yere yıkılan genç, hareket etmiyordu. Ete'yi ekip otosuyla Avcılar Hospital'a götürdüler. Ama Ete'nin hastaneye gelmeden öldüğü anlaşıldı. Doktorlar göğsünün sol tarafında geniş bir morluk tespit etti. Oturakçı ağlarken "Tekmeyle öldürdüler. Tam göğsüne vurdular" diye mırıldanıyordu.
Ete'nin çalıştığı işyerinin sabihi Ufuk Çelik de şaşkındı: "Feyzullah çok iyi biriydi. Yanımda çalışan en güçlü işçilerdendi. Biz ağır iş yaptığımız için eğer hasta olsaydı bu işi yapamazdı. Polisin darbesiyle öldüğünü düşünüyoruz."
Polis neden cenazeyi izledi?
Az sayıda vatandaş cenaze namazını kılarken bir polis kamerası kayıt yapıyordu. Bir başka polisse gazetecilerden konuştukları kişilerin isimlerini öğrenmeye çalışıyordu. Cenaze arabasının yanında Avcılar İlçe Emniyet Müdürü ve yardımcıları duruyordu. Emniyet Müdürü "Bu konuda açıklama yapamayız. Savcılık soruşturuyor" demekle yetindi. Ancak bazı polislerden alınan bilgiye göre polis memuru A. M. ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmış, izne çıkmıştı. Küçük grup tabutu cenaze arabasına polislerin önünden geçirerek koydu. Cenaze Firuzköy Mezarlığı'na götürülürken polis de camiyi terk ediyordu.
12 yıllık polis memuru Ali M., önceki gece önce serbest bırakıldı daha sonra 'Kasten yaralama sonucu ölüme sebebiyet vermek'ten tutuklandı. Feyzullan Ete'nin ön otopsi raporunda ise tekmenin izi vardı. Sol göğsünün altında beş santimetrelik bir darp izi bulunduğu, Ete'nin kanında alkol ve uyuşturucu bulunmadığı raporda anlatıldı.
Ölüm, intihar, felç
Polis kurşunuyla ölüm ve yaralanma, karakol dayağı haberleri bu yıl basından eksik olmadı.
14 Ekim: Sertan Çelik, Taksim'de müziğin sesini kısmadı diye trafik polisince darp edildi. Tutuklandı.
7 Ekim: 19 yaşındaki Ferhat Gerçek, Yenibosna'da Yürüyüş dergisi satarken çıkan arbede sonrası polis kurşunuyla vuruldu. Felç oldu.
18 Eylül: Polonyalı Dariusz Witek, Yabancılar Şubesi misafirhanesinde intihar etti. Kimse görmedi.
9 Ağustos 2006 - Üniversite öğrencisi Volkan Polat, Avcılar’da iki grup arasında yaşanan kavgadan sonra, olay yerinden kaçmaya çalışırken kendisini kovalayan sivil polislerin kurşununa hedef oldu. Polat’ın, polisleri karşı gruptan sandığı ve arkadaşını cep telefonundan arayıp “Beni kovalıyorlar, ateş ediyorlar” dediği belirtildi.
3 Ekim 2006 - Adana Ceyhan’da “dur” ihtarına uymayan Murat Kasap öldürüldü. Yakınları, Kasap’ın ehliyeti olmadığı için kaçtığını, yanındaki arkadaşının polislere, “Ben onu size getiririm, ateş etmeyin” demesine rağmen polislerin ateş açtığını öne sürdü.
27 Ağustos 2006 - Balıkesir’de polisin kontrolünde alkollü çıkınca kaçmaya çalışan Halil Bulut, araca açılan ateş sonucu öldü. Resmi açıklamada, polislerin arabanın tekerleklerine ateş açtığı ancak, Bulut’un göğsünden vurulduğu bildirildi.
20 Ağustos: Nijeryalı Festus Okey, Taksim Polis Merkezi'nde polis tarafından vurularak öldürüldü.
10 Ağustos: Taksim Polis Merkezi'de dövülüp yola atılan Mehmet Nezir Çirik'in dalağı alındı.
29 Temmuz: Avukat Muammer Öz, Moda'da kimlik soran polisle tartışınca dövüldü; burnu kırıldı.
26 Temmuz: Gazeteci Serkan Tekpetek, zorla sokulduğu polis aracında dövüldü, araçtan atıldı.
17 Haziran: Hırsızlık iddiasıyla gözaltına alınan 24 yaşındaki Mustafa Kükçe, üç karakol gezdirildikten sonra Ümraniye E Tipi Cezaevi'nde öldü.
8 Haziran: Taksim Polis Merkezi'nde dövülen Sezai Yakar'ın burnu ve eli kırıldı.
5 Haziran: Transseksüel Esmeray, Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü önünde bekleyen iki polisçe "Geçmek yasak" diye dövüldü.
22 Mayıs: Taksici Engin Topal, gaspçılardan kaçıp sığındığı polisi, 'yardım etmedi' diye 155'e şikâyet edince cop ve tekmelerle dövüldü. Ali Bakça, "Polisin itibarı bozulmasın, uluorta dövmeyin" deyince o da dayaktan nasibini aldı.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=239606
http://www.mavidefter.org/anasayfa/content/view/34/64/
Birde 2006 yılı da dahil olmak üzere bir intihar ambiyansı almış başını gitmiş. 1 saat kadar interneti gezince böyle bir şey takıldı gözüme.
Otomobiline aldığı bir kadına sarkıntılık yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan Ahmet Arslan nezarethaneye konuldu. Arslan 24 saat boyunca güvenlik kamerasıyla izlenen nezarethanede iddiaya göre kendisini kazağıyla astı...
21 yaşındaki Gökhan Belgüzar’ın da Bakırköy Osmaniye Polis Karakolu’nda tutulduğu nezarette kendini astığı öne sürülmüştü. Belgüzar’ın kendini astığı anda aynı nezarethanedeki bir başka zanlının hiçbir şeyi görmediğinin, “uyuduğunun” açıklanması dikkat çekmişti...
Edremit’te gözaltına alınan Özgür Ünal’ın emniyetteki ölüm nedeni de intihar olarak duyuruldu...
İzmir’in Bornova ilçesinde Haşim Balık da nezarethanede ölü bulunmuş, ölüm gerekçesi açıklanırken “parkasının iç cebine sakladığı kemerle kendisini astığı” iddia edilmişti.
Aydın’da, Aydın E Tipi Cezaevi’nin çevresindeki evlerin aranması sırasında, polislere arama izni soran Resul Aydemir (29) adlı işçi, polisler tarafından dövüldükten kısa bir süre sonra ölmüştü.
Sapanca Güldibi Mahallesi’nde bir prefabrike evi gözetlediği iddiasıyla gözaltına alınan Ahmet Şahin’in de nezarethanede “eşofman lastiğiyle kendisini astığı” öne sürülmüştü.
Devam edelim: Çanakkale Emniyet Müdürlüğü’nde hırsızlık iddiasıyla gözaltında tutulan Hakkı Çangı adlı kişinin 4 Haziran’da nezarethanede kendini astığı belirtildi.
İzmir Alsancak Polis Karakolu’nda hırsızlık iddiasıyla gözaltında tutulan E.T.(26) adlı gencin 6 Haziran’da kendini astığı belirtildi.
14 Haziran’da İstanbul Sarıgazi’de polisler tarafından şüpheli olarak yakalanan, Dudullu ve Acarlar Karakolu’nda tutulan Mustafa Kükçe, 15 Haziran günü tutuklanarak konulduğu Ümraniye Cezaevi’nde yaşamını yitirdi. Kükçe’nin gözaltında işkenceye maruz kaldığının tıbbi raporla doğrulandığı ve yakınları tarafından morgda çekilen fotoğraflarla vücudundaki izlerin belgelendiği belirtildi.
Bence silahını kullanmamalıydı. olur da aracın tekerine ateş etmeye çalışırken yanlışlıkla kafasına gelirdi o mermi. Yanlışlıkla ölenler listesine ekleniverirdi bu insan da. Neyse ki hayatta. Umarım kalıcı bir sakatlık meydana gelmemiştir.
Aklıma bir şey daha takıldı, 7-8 yaşlarında iki küçük cocuğa carpıyor motosikletle ve yanlış okumadıysam çocuklar ayakta tedavi ediliyor? Kaç km ile nasıl çarpmış merak ettim açıkçası. Kücücük cocuklar kaza geciriyorlar ve ayakta tedavi ediliyorlar, o zaman kaza kücük caplı bir kaza olmalı, ölüm veya agır yaralanma yok okuduğum kadarıyla.
Canla başla, gece gündüz görevini yapmaya çalışan, yaşadığı sıkıntılara rağmen kendisini bozmadan işine konsantre olabilen, ileri görüşlü, modern, Girdiği çıktığı yüzlerce kötü ortama ve karşı karşıya kaldığı bir yığın serseri, it kopuğa rağmen nezaketinden gram eksik vermeden yaşamayı bilen, kanun hukuk nedir bilen tüm polis abilerim, kardeşlerim, size Allah kolaylık versin.
Comfirmation Bias
Birde şikayetçi mi olacaktı.. bence polis çok iyi yapmış, kimbilir ne kadar kovaladılar.. bana çarpıp kaçsaydı gidip polis'e teşekkür ederdim o heriften de şikayetçi olurdum.. hem bana çarptığı hemde polis'i silahını kullanmaya zorlayıp zor duruma düşürdüğü için..
[CENTER]-= Alayına isyan Ölümüne Racing =-[/CENTER]
[CENTER]"With [B][COLOR="Blue"]SUZUKI[/COLOR][/B], Ride the winds of change"[/CENTER]
bu anlattıklarında haklısın tabiki beş parmağın beşi bir değil, görevini kötüye kullanan işinden ziyade başka işlerle uğraşan nice polisler vardır belki ama sonuçta bu hepsini bağlamaz, ben geçenlerde bir arkadaşımın yaralanmasıyla sonuçlanan bir olayda polisin neden silahla müdahele etmediğine kızıyordum ama yazdıklarını okudukça adamlara hak verdim, zira müdahele etseler suç etmeseler suç, öyle bir ortamda da ayar tutturmak hiç de kolay olmamalı kanımca, zanlı canlı bombamı piskopat bir katil mi yoksa ehliyeti olmadığı için korkup kaçan bir vatandaşmı, uzaktan bakılınca belli olmuyor ve yakalanması minimum zarar verilerek gerçekleştiriliyor.
sizlere o bölgenin yol durumunu vs. yazmıştım alın size başka bişey burada ne polisi ne de motorcuyu savunuyorum
diğer şehirlerde polisler 12 saat çalışıp 24 saat dinlenirken 12/24 olan bu sistem bazı istgisnalar hariç alanya'da 12/12 şeklinde oluyor çalışma ortamları inanılmaz stresli biliyorum çünkü en iyi dostum orada sivil polis orada şahit olduğum olayları polislerin atlattıkları tehlikeleri bi görseniz sarhoşlar polisten kaçan motorcu gençler kapkaç vs. vs. polisin kendisinden kaçarken düşen motorcuya yardım için neler yaptığını gördüm biz bile günlük yaşamda bu kadar sinirli olabiliyorken polisler ne yapsın...
Abi bu konuda ince detaylar var.. Adam polisin birini öldürmüş yani silahı var.. Silahı çektiği anda polis ateş etme yetkisine sahip..
Benim söylediğimde mesela kapkaççıydı.. Birinin çantasını çalıp kaçıyo dur ihtarına uymuyo ateş ediliyo adam ölüyo polis görevden alıkonuluyo vs vs..
Polisin haklı olması için şartların yerine getirilmesi lazım.. Tabii ki bu şartlar içinde motor üzerindeki sürücüye ateş edilmez diye bi madde yok ama uyarı atışıysa öldürmek amaçlı deilse motor üzerindeki kişiye ateş edilmemesi yönünde bi şart koyulmalı bence.. Cana kast olarak algılanmalı, çünkü hiçbi farkı yok..
Patriote nin örneğinde misal, ateş edilse ve sürüş hakimiyetini kaybetse, allah göstermesin canından olsa kim bilecek arkadaşının son nefesinde yanında olmak için durmadığını.. Bir can sebepsiz gidecek.. Birine çarpıp kaçan birini öldürmekte bir canın haksız alınmasından ibaret olur..
[B]Aptalların anlayacağı gibi yaz, akıllı olan ilk cümlede ne dediğini zaten anlar [/B]:cat:
[B][COLOR="DarkRed"]Ben Derdimi Hangi Dağa
Yüreğimi Hangi Suya Diyemiyorum[/COLOR][/B]
bu motorun plakasi trafige kayitli degil..adam ehliyetsiz.suclu sonucta niye durmuyor ..dur ihtarina niye uymuyor suc isliyor...polis hakli..bu adam teroristde olabilirdi..eger bombaci olsaydi bu sefer gene polisi suclardiniz..niye bombacilari yakalamiyor diye oylemi...unutmayinki gecenm aylarda motosikleti bi bombaci vardi hatirlarsaniz..sozun kisasi suclusun ..ne olursa olsun eger polis dur diyorsa duracaksin arkadas yok oyle ates etmesin falan ....yada suc islemiyeceksin..
once AKIRA sonrada NECDET abi... yuregimi yaktiniz..bu ekran karanlik kalacak ve yuregimi yansitacak..mekaniniz cennet olsun..:pale:
Baran Tursun'u vuran polise tahliye
İzmirde uyarı ateşi sonucu Baran Tursun isimli kişinin ölümüne neden olan ve ' olası kastla adam öldürmekle ' suçlanan polis memuru tahliye edildi.
İzmir'de dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle 25 Aralık 2007 tarihinde polisin açtığı uyarı ateşi sonucu boynuna isabet eden kurşunla hayatını kaybeden Baran Tursun davasının ilk duruşmasından tahliye kararı çıktı.
Yaklaşık 9.5 saat süren ve 16'sı polis 20 tanığın dinlendiği dava olaylı geçerken sanık polis Oral Emre Atar, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
ya bu örnek olayının suyu çıktı bence
binlerce örnek verilmiş.... alakasız konulara girilmiş ve topic olaydan çok polisi yargılar hale gelmiş. adam da şikayetçi olmadığına göre savcı dava açarsa mahkeme kararı verir yoksa topic havanda su dövme kıvamına gelmiş, hatta amacını aşmıştır....
Haberin veriliş tarzı, tüm yorumları etkiliyor.
Biz de haberin üzerine yorumumuzu ekledik ama genel olan yorumumuz haberle ilişkilendirilip, yanlış anlaşılmalara sebep olabilir.
Örneğin benim itirazım, polisin silah kullanmasına değil,
Olur olmaz nedenlerle silaha sarılacak psikolojiye sahip olmasınadır.
Polis, gözünün önünde kaçan bir suçluyu yakalayabilmekten aciz olmamalı.
Hemen tüm arkadaşlar ABD örneğini vermişler.
Bir tane de avrupadan örnek versinler.
ABD'nin insan hakları ihlalleri konusunda suç dosyası bir hayli kabarık bir ülke olduğunu hepimiz biliyoruz.
Kaldı ki orada görev yapan polisi mazur gösterecek bir suç oranına sahipler.
Önüne gelen leblebi alır gibi beline bir silah satın alıp takabiliyor.
Türkiye ABD'nin onda biri kadar bile suç oranına sahip bir ülke değil.
Vurulan çocuk, abisinden ya da babasından gizlice aşırdığı motosikletle gezmeye çıkmış ve polisi görünce, aile büyüklerinin dehşetinden dolayı şuursuzca kaçmaya çalışmış da olabilirdi.
İlla bir kazaya karışması da şart değil.
Mesela sıradan bir polis kontrolünden kaçıyor da olabilirdi.
Ya o mermi, diğer örneklerde olduğu gibi sekse ve çocuk başından vurulsaydı.
Ya o çocuk sizin kardeşiniz, abiniz, ablanız, ne biliyim yeğeniniz olsaydı?
Bazı arkadaşlar, terörist olabileceğini, elindeki bombayı patlatıp, bir sürü masum insanı katledebileceğini, bu nedenle katli vaciptir vurgulamasını yapmışlar.
Bu tanımlama terörizmin Türkiye'de başarılı olduğunun kanıtıdır.
Devlet herhangi bir vatandaşından, terörist diye kuşkulanmaya başlamışsa, terör zaten hedefi vurmuştur.
Bunun üzerine söylenebilecek başka bir söz olamaz.
Bu olayda polis kendisine verilen yetkiyi kullanmış.
Suçlu polis değil yani.
Ona bu yetkiyi veren zihniyet....
.
Tekrar ALNINDAN ÖPÜYORUM KARDEŞİMİ
Yukarıdaki mesajımın ve lafımın Altına imzamı atıyorum......
Dipnot 1:Kimse bilip bilmeden sallamasın.....Bu işi bizden iyi yapacak varsa
bu mesleğin giriş şartları var...Önce bu mülakatları geçip sonra konuşmaya
başlasınlar...
Dipnot 2 : Kimse alıntı yaparak cevap vermesin..Bu yazdığım kişisel bir (mesaj) konudur..
Yazdığım mesaj beni bağlar.Kimse üstüne almasın....
İmza mı; yok anam taklit ediliyor... Parmak basıyorum artık..
ŞEYTAN TÜYÜNÜ BENDE UNUTMUŞ.
07NT894 plakalı araç diyor yanlış görmüyorsam.. Kayıtlarına bir bakın trafikten.. Ben göremiyorum da... Belki de gözlerim bozuldu..
Aynen katılıyorum cümlelerine..
Abi genel olarak algılanmasın zaten.. Biz burda davranışın doğruluğunu yanlışlığını tartışıyoruz ve tek bi polisin davranışıdır konumuz.. Yani sadece o polisi bağlayan yorumlar yapılıyor.. Değilse zaten Türk polislerinin çoğu görevini yerine getiriyor, illa ki görev yetkisini kötüye kullananlarda var her meslekte olduğu gibi, bunun takibini de biz yapmıyoruz tabii ki.. Ama dediğim gibi genel bi durum söz konusu deil.. Vurma yetkisini hangi şartlarda kullanabileceği ya da kullanması gerektiğine dair yorumlarımızı düşüncelerimizi belirtiyoruz.. Sen de zaten inanların hür düşüncelerini dile getirmeleri, tartışmaları taraftarısın biliyorum
Ben alıntı yaparım bana kızmazsın sen
[B]Aptalların anlayacağı gibi yaz, akıllı olan ilk cümlede ne dediğini zaten anlar [/B]:cat:
[B][COLOR="DarkRed"]Ben Derdimi Hangi Dağa
Yüreğimi Hangi Suya Diyemiyorum[/COLOR][/B]
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)