Karakaçan'la rota esnetmeli bol fotoğraflı Ankara-Burhaniye yolculuğum
Reklamlar
-
Arkadaşlar merhaba.
2019 Kasım ayında Ankara’dan Burhaniye’ye sürerek götürmüş olduğum ancak devamında pandeminin çıkması ve benim de natamam müstakil ev alıp onu yaptırma ve de müteakip taşınma süreci yüzünden Burhaniye’ye çok fazla gidemediğim ve dolayısıyla da çok da binemediğim 2012 model Honda Wave 110i motorumun bana eşlik ettiği son seyahatimi paylaşmak istiyorum sizlerle.
2022 yazında Burhaniyeye gittiğimde aküsünü tamamen boşalmış ve de muayenesi bitmiş olarak buldum motorumu.
Biraz binerek aküsünü canlandırdım ve de Edremit’e götürüp muayenesini yaptırdım.
Ancak 2023 Ramazan Bayramı sonrasında bu kez de lastik değişimi gerekmesi ve de akünün tekrardan cortlaması gerekçesiyle arabanın arkasına atarak Ankara’ya getirmiştim.
Ankarada önce lastikleri değiştirttim.
O sırada sibopları da değiştirip şambrellerden kurtularak tubeless lastiğe döndüm.
Ayrıca aküyü de değiştirdim ve de geçen ay yani Ağustos sonunda da hem bakımını ve hem de tekrardan Tüvtürk muayenesi yaptırarak motoru tam binilecek hale getirdim.
Ancak bu yıl aldığım CB125F ve yeni Rally yüzünden Ankaradaki motosiklet istihkakım dolduğundan Karakaçan Wave’i tekrardan Burhaniye’ye götürme fikri doğdu.
Çok sıcak havalarda motosiklete binmekten hiç keyif almayanlardanım.
Bundan dolayı yazın değil de havaların biraz daha serinleyeceği Eylül ayını bekledim.
Ve nihayet 1 haftalık bir boşluk da yakalayınca 16 Eylül Pazartesi sabah 7’de yolculuğa başladım.
Sabah yola çıkmadan önce çektiğim birkaç foto:
Yolculuğa başlarken kilometre 11.040 idi.
Motorun yakıt deposu 3.7 lt olduğu için ve de yakıt göstergesi analog olduğundan deponun tam ne zaman boşalacağını bilemediğim ve de yolda kalma riski taşımak istemediğim için yaklaşık 150 km gittikten sonra yakıt almaya çalıştım hep.
Ve her seferinde 3 lt civarı yakıt aldı depo.
Ankara çıkışında depoyu fulledim. Km 11.055 oldu.
Yaklaşık 1 haftalık bu kaçamakta giyeceklerimle birlikte Burhaniye’ye götüreceğim birkaç parça eşyayı da ekleyince yaklaşık 25 kg civarı bir yükle fotoğraftaki formatta yolculuk yaptım.
Ve tabii ki defalarca gidip geldiğim Eskişehir-Bursa-Balıkesir rotası yerine güzergahı biraz değiştirip Polatlı ve Sivrihisar üstünden Afyona geldim önce.
Polatlıyı geçtikten sonra km güzel denk geldi. Durup hemen ölümsüzleştirdim.
Tabii ki Köroğlu Beli’nde de fotoğraf çektim.
Devamında rotayı Burdur’a çevirecekken yıllardır geçmeyi planladığım ama bir türlü zaman ayıramadığım başka bir güzergaha doğru sürdüm ve de nihayet Afyon’un Şuhut ilçesine vardım.
Sonrasında da Anayurt-Karaadilli-Okçular-Eldere-Keçiborluyu geçerek Isparta-Burdur yol ayrımındaki Rose City Gül ürünlerinden eşe dosta gül kremi-kolonyası-lokumu alıp saat 14:30 civarlarında Burdur Ege Lokantasında günün ilk yemek molasını verip Burdurdan çıktım.
Oradan da Yeşilova ve de Salda Gölü kenarından Leblebi-Çay molası için Serinhisar’da Yörem Kuruyemişe geldim.
Bu yaptığım alışverişlerle hiç ihtiyacım olmasa da yükümü 10 kg kadar arttırıp tekrardan yola koyuldum ve Tavas-Kale üzerinden Muğla’ya vardım.
Sonra da Yatağan üstünden Milas’a geldim. Sevgili dostum Bülent girişte karşıladı beni.
Yatağan Milas arasını yaklaşık 65 km tamamen karanlıkta, ama Wave’in rölantide ölgün yanan, gaz açınca da birazcık canlanan cılız farının müthiş aydınlatmasının verdiği özgüvenle tapa gaz geldim.
Akşam Milas’a vardığımda saat 8 idi ve de kilometre saatim (gece yorgun halde foto çekmeyi unuttuğum için sabah yola çıkmadan çektiğimde) 11.743 olmuştu.
2012 model motorumu 2015 Mayıs ayında ikinci el olarak Mersin’den almıştım.
İlk kez Bodrumda plaka takılmış ve daha 1000 km bile yapmadan kamyon arkasında Mersin’e gelmiş bir motordu.
Motoru alınca Tarsus ve de Gülek boğazı üstünden Ulukışla-Aksaray yapıp Ankara’ya gelmiştim binerek.
Plakasını da özellikle değiştirtmemiştim.
Yıllar sonra tekrardan aynı toprakların tozunu aldı motorum.
İlk gün toplamda 6 kez yakıt aldım.
Keçiborlu-Burdur arasında bir benzinlik:
İlki Burdur’da yemek, ikincisi de Serinhisar’da leblebi olmak üzere 2 yemek molası verdim
Toplamda 13 saat ve 703 km sonunda Milas’a gelmiş oldum.
Bülent’le birlikte çok güzel bir yemek yedim devamında sohbet-muhabbet eşliğinde gecenin nasıl geçtiğini anlamadım bile. Zaten yol yorgunluğuyla gecenin bir yarısı yatıp deliksiz uyudum ve de ertesi gün öğlene kadar Milas’ta kaldıktan sonra öğlen bir Milas çevre turu attıktan sonra saat 2 gibi çıkıp Bafa Gölü kenarından Söke’ye ve oradan da Kuşadası’na geldim. Milas çevre turunda geçtiğim bir yolda çok fazla çukur kasis vardı ve onlardan birisinde motorumun orijinalinde olmayıp benim sonradan takmış olduğum tur camı, üstündeki deflektörün de etkisiyle çaaat diye kırıldı ve kucağıma düştü.
Ankara’dan geliş güzergahıma göre hava zaten gayet sıcaktı ve ben de deflektörü kırık camın üstüne sabitledim ve de yolculuğun kalanında daha bir püfür püfür seyahat ettim. Ancak itiraf edeyim, ilk günkü yolculuğumda sabah erken saatlerde rüzgârı biraz daha kessin diye üstümde ekstradan bir de yağmurluk olmasına rağmen bazı yerlerde ürperdim. Burdur’da gün öğleni devirmiş ve hava da iyice ısınmış olduğu için yağmurluğu çıkarttım ama özellikle Kale-Muğla arası rakım sıklıkla 1000 metre civarlarında idi ve bazı yerlerde durup yağmurluğu tekrardan giymeyi düşünsem de daha fazla oyalanıp iyice karanlığa kalmayayım dedim ve de öyle sürdüm. Bazı yerlerde sabahkinden daha fazla üşüdüm.
Bafa Gölü kenarında birkaç poz aldım.
Geceyi Kuşadasında oturmakta olan abimde geçirdikten sonra sabah 7 gibi tekrardan yola koyuldum.
7:15 gibi Kuşadasının kuzey çıkışından bir de foto aldım ve de deniz solumda kalacak şekilde kuzeye çıkıp Menderes üstünden İzmir Gaziemire geldim.
Yazlık ön camı görebilirsiniz.
İzmirin sabah trafiğinde aralardan derelerden geçip yolu Bornova üstünden Manisaya çevirdim. Tabii ki tünele gelmeden yoldan ayrılıp Sabuncubeli’nden geçmesem aklım kalırdı.
Daha sonra Manisa merkez’e girip Yunusemre’de Köfteci Ege’de çok güzel bir Kelle Paça içtim. Belki daha iyileri de vardır ama ben gayet beğendim ve de gideceklere tavsiye ederim.
Oradan tekrar yola koyulup Akhisara geldim ve kuzenlerimi ziyaret ettim.
Tekrardan yola koyulup Gelenbe üstünden Balıkesir merkezde oturan arkadaşlarımı ziyaret ettim. Geceyi de onlarda geçirip sabah 10 gibi Balıkesir’den yola çıktım. Yakıt molasıyla birlikte yaklaşık 1.5 saat süren 100 kilometrelik yolculuktan sonra Burhaniye’ye vardım.
Böylece Pazartesi sabah 7’de Ankara’dan başlayan yolculuğum Perşembe öğlen saatlerinde Burhaniye’de son bulmuş oldu.
Motorun kilometresi 12.246’yı göstermekteydi. Toplamda 1200 kilometre civarı bir yol yapmış oldum. Litresi ortalama 41 liradan benzin aldım. Kendi ağırlığım + üzerimdeki ekipman + bagajım derken yaklaşık 150 kg taşımak zorunda kaldı benim Karakaçan.
İlk günkü 700’ün üstüne ikinci gün 110 km civarı yol aldım.
Üçüncü gün 330 km ve 4. gün de 100 km civarı yol yaptım.
Sebat ettiğim yerlerde 70’e sabitleyip gitsem de genelde 90 km civarı süratlerde geldim. Hele ilk gün Kale-Muğla-Miras arasında yokuşlarda 50’lere kadar düşüp inişlerde 115’lerde devir kesiciye takıla takıla tapagaz geldim.
Tur camı ve deflektör sayesinde 55 ekran TV arkasından seyrederek geldim Milasa kadar.
Özellikle sinek böcek çarpmasına karşı çok etkili oldu.
Soğuğa karşı da etkili olması yanında rüzgar sesini de oldukça kesti.
İlk fırsatta aynı camdan Yamaha Crypton S motoruma da sipariş vereceğim.
Ancak Pek de aerodinamik olmayan tur camı + deflektörün yakıt tüketimini olumsuz etkilediği hissiyatına kapıldım.
İnişlerde tur camı varken 115’e daha geç çıkıyordu.
Cam kırıldıktan sonraki denemelerimde daha seri bir şekilde son hızına çıktı.
Bu arada yanlış anlama olmasın haa: Cam varken 30 saniyede çıkıyorsa, cam kırıldıktan sonra 26 saniyede falan çıkıyor son hızına.
O da yokuş aşağı.
Normal şartlarda düz yolda o hızlara çıkabilmesi için ön cam ve hiçbir fazla ağırlık olmadan ve bir de hafiften öne doğru eğilerek kullanmak lazım motoru.
Tüm yolculuk boyunca ortalamada 3 litre ile minimum 150 km civarı yol yaptı motorum.
Bir seferinde 185 km yol aldıktan sonra benzin aldım.
Yani ortalamada 2 lt civarı bir tüketim oldu.
Bu motorla rekorum 1.4 litre idi.
Ama benim şartlarımda yine de çok başarılı bir tüketim rakamına imza attı.
Hem o gün hem de Cuma günü de devamlı bir yerlere gidip geldim ve de kilometre 12.300’ü devirdi.
Burhaniye’de 2 gece yattıktan sonra Cumartesi 11’de otobüse binip akşama doğru Ankara’ya geldim.
Yanımda götürdüğüm kask, motosiklet montu, motosiklet pantolonu, dizlik, uzun bot, yazlık + kışlık eldiven gibi ekipmanlarımı bir mukavva kutuya güzelce paketledim ve de otobüsün bagajında hasar almayacak şekilde bizzat yerleştirdim.
Önceki mesajlarımda da hep yazmışımdır: Bir yere yetişme derdi olmadan, sakin bir tempoda yapılan uzun yolculuklar hep mutlu etmiştir beni.
Çok titreşimi olan ya da çok rahatsız bir sürüş pozisyonu olan bir motor ve hava ve yol şartları çok kötü olmadığı sürece uzun yolda altınızdaki motorun ne olduğunun veya kaç cc olduğunun pek bir önemi yok.
Hava kararmamış olsa veya ek aydınlatmalarım mevcut olsaydı eğer, ilk gün 300 km daha gidip 1000 kilometreyi geçebilirdim.
En çok keyif aldığım yolculuklarımdan oldu bu.
Hiç üzmedi motorum beni.
Allah isteyen forumdaşlarıma istedikleri motorları almalarını ve de istedikleri güzergahta keyifle ve kazasız belasız turlara çıkmalarını nasip etsin.
Buraya kadar okuduysanız teşekkürler.
Selamlar.
Ekleme: Güzergahın rotası şu şekildeydi:
Paran varsa
Japon, yoksa
alman.
A wise man once told his wife . . . nothing because he was a wise man.
If you can't afford a new German car, then you definitely can't afford a used one.
Reklamlar
-
Harika bir gezi olmuş, okumaktan çok keyif aldım. Bornova'dan bir daha geçeceğiniz zaman haberim olsun, çayımız çok güzeldir.
-
Ne güzel gez olmuş.
Motorun ismi de çok yakışmış, Karakaçan.
Benim xmax'ın ismi de Karakaçan'dı.
-
Konuyu okuduktan sonra kendimi yollara vurasım geldi. Tekerinize taş değmesin.
-
Kıskanmadım ki
-
Harikasın Haluk'çum.
Şahane bir gezi, keyifle okunacak bir rapor olmuş.
Benim de en sevdiğim yolculuklar, zaman sınırı olmadan, küçük hacimli motosikletlerimle yaptığım uzun seyahatlerdir.
Zaten hatırlarsın, bende de Wave varken paslaşır, bilgi alışverişinde bulunurduk.
-
çok güzel okurken keyif aldım imrendim
bende yapacağım bir gün ama ne zaman ahh ahh
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)