Bir süredir çıkmak için gün saydığım bir gezintiyi sonunda gerçekleştirebildim. Trakya'ya mı vuralım Esenceli dolaylarında mı dolaşalım derken arkadaşlardan Erikli Yaylasına gidelim teklifi gelince yıllardır aklımda olduğu halde gitmediğim için hadi orası olsun dedim ve Cuma sabahı yola çıkmak için hazırdım.



Motorla ilk kez eşya yüklenip kampa gideceğim için nasıl sığarım ederim diye kafa yormuştum, yukarıdaki gibi topcase+spor çantası ikilisi bayağı bir yeterli geliyor. Hoş ne alacağım yerine nasıl dolduracağıma odaklandığımdan olsa gerek akşam 10 derece civarlarına ien bir yere giderken uyku tulumu almayı unutmuş oldum ama.. =) Kıyafet vs'nin yanı sıra lastik tamir kiti, alen ve mini cırcır takımı, kamp ocağı ve 1 litre etanol, kahve ekipmanları falan filan hemen her istediğim şeyi de bu formatla taşıyabildiğimi görmüş oldum.


İlk etapta Cuma sabahı erkenden çıkıp Esenceli-Ballıca-Kurtdoğmuş arasında biraz toprakta eğlenir, oradan Kandıra'ya doğru gidip Gölcük'ü dolanır devam ederim diye düşünmüştüm ama daha önce tek başıma offroad'a çıktığım her seferde başıma iş almayı başardığım için bu sefer rahat durayım dedim ve otobandan öfleye pöfleye İzmit'e varıp Körfez'i dolanmaya başladım. Gölcük'e geldikten sonra bu kadar yeter diyerek Selimiye-İhsaniye yönüne doğru şehirden uzaklaşmaya başladım, şimdi keyifli kısım başlamıştı. Kabaca Gölcük-Karamürsel arasında sahilden gitmek yerine dağların arasından dolaşmış oldum. Yol istediğimden fazla asfalt olsa da doğa, manzara gerçekten çok çok güzel. İhsaniye barajı çevresinde çok keyifli gezintiler yapılabilir diyerek kafaya not ettim.



Aslında uydu görüntülerine bakıp keyfime göre seçtiğim rota farklıydı ama bir sapakta gitmek istediğim yön beton bloklar vs ile kapatılmıştı. Ulen bundan korkacaksak niye bu motoru aldık diye sağından solundan atlayıp devam ettim ve az ilerideki yola enine park edilmiş kepçenin de bir yerinden geçerim diye yaklaşmaya başladım. O sırada aynadan baktığımda geçtiğim beton bölümde az bir iz bırakmaya başladığımı fark edince kurumamış betona girecek kadar da delirmediğimi fark edip geri döndüm =) Artık Erikli'ye doğru rotayı çevirmek lazımdı arkadaşlarımı da fazla bekletmemiş olurum diyerek Karamürsel'e inip Yalova yönüne devam ettim.

Çınarcık'tan sonra Teşvikiye yönüne dönerek Erikli yoluna koyulmuş olduk. Köyden hemen sonra düşük kottaki gölü görünce orada da bir fotoğraf çekeyim bari diyerek kısa bir mola verdim ama ileride burada kamp yapılabilir diye de not almayı unutmadım. Gerçekten çok güzel ve geniş de bir alan.




ve sonunda boktan bir asfalt yoldan Erikli Yayla kamp alanına ulaşmış oldum. Toprak yol olsa daha iyiydi, asfalt, göçüklü bücüklü ve bol bol da kevşek taş kum barındırıyor. Dikkatli sürmek gereken bir yol olduğunu belirtmiş olayım. Kamp alanına gelecek olursak, çok güzel bir yerde derenin etrafında konuşlanmış bir yer. Şu an gecelik kişi başı 350TL'ye çadırınızı kurabiliyorsunuz. Alanın ortasında yer alan restoranda elektrik için prizler var, yakınında tuvaletler ve duş bulunuyor. Bir de yine restoran etrafında WiFi var ama çekip çekmediği pek belli değil, bazen rahat rahat çalışıyor bazen bağlansanız da internet çıkışı olmuyor. Telefon zaten hiç çekmiyor kati suretle. Bunlar sizin için önemliyse uygun olmayabilir. Benim için en olumsuz nokta ise hafta sonu gidildiğinde diğer kampçılarla fazlaca yakın kalmak zorunda kalmanız. Ama yine de doğası çok güzel. Otomobiller girişte park alanına bırakılıyor deseler de Cumartesi gelen kalabalıktan itibaren kamp alanına ufak ufak arabayla girenler de oldu. Motosiklete ise direkt çadırın yanına gidebilirsin deniyor.




Cumartesi günü kampa motorla gelen iki arkadaşımı darlamaya başladım ve yakınlardaki Büyük Dipsiz Göl'e bakalım sonra da belki biraz arazi yaparız dedim ve çıktık. Büyük Dipsiz Göl çok yakındı ve açıkçası bir bok da yoktu o yüzden tüh ulan neyse biraz daha gidelim diyerek ilerlemeye devam ettik. Kampta çalışan arkadaşlara görecek bir yer var mı dediğimde tepelerin zirvesinde yer alan rüzgar güllerine gidebileceğimizi güzel manzara olacağını söylemişti, bu ümitle devam ettik ve önde giderken artık burdan dönelim ya diyerek kafama göre bir yerden yoldan çıkıp offroad'a dalmış olduk.



Rüzgar güllerine tırmanış ve oradaki manzara gerçekten müthişti, şimdi geldiğimize tam anlamıyla değmiş oldu. Çekiş kontrolü kapatıp toprakta abandıkça motorun kıçını tutmaya çalışmak, arka lastiği kitleyip kazıya kazıya kaymak inanılmaz keyifli. Henüz ön ABS'yi kapatacak cesaretim yok ama biraz eğitim biraz antreman ile hedefimde o şekilde sürmek var. Bir süre rüzgar gülleri arasında dolanıp tertemiz motorlarımızı bok içinde bırakıp kampa geri döndük. Burada fotoğraflarda dikkatini çeken olursa diye bir parantez açayım, arkadaşların Tracer 900 ve AT L4'ünde Roadtec ve Tourance lastikler var, bunlarla da çıkabildiler lakin, AT L4 olduğu için elektronik süspansiyon çok yardımcı oldu. Tracer 900'e de aslında Tracer 900 demeye bin şahit lazım. Motorun üzerinde abuk subuk HyperPro amortisörlerden Stylema frenlere kadar olmayan şey yok. Offroad optimize değil tabii ki hiç biri ama iyi bir süspansiyon gerçekten hayat kurtarıyor.

Pazar sabahı artık kampı toplayıp eve dönme vaktiydi, bu defa hızlıca eve gidip Pazartesi günkü toplantılara çalışabilmek için Pendik feribotuna atlayıp hızlıca eve doğru yol aldık. Tuareg doğru motor muydu bilmiyorum, ama bu sınıfta bir motor almamın tam zamanıymış, çok mutluyum. Tüketimden bahsedecek olursak da giderken otobanda sıkıldıkça bastığım bir kaç an dışına sakin gittim, Gölcük'ten sonra dağın etrafında dolaşırken de önce sakin gidip sonra yükseklere ve sık virajlara başlayınca biraz tempoyu artırdım. Gitmek istediğim yolun kapalı oldluğunu görünce yeni rota yolu uzattı diye biraz daha hızlandım ve Karamürsel'e indikten sonra Yalova'ya kadar biraz sıka sıka gittim. ERikli'ye tırmandığımızda tüketim 4,1l idi. Sonra ertesi gün offroad'da malum tüketime bakacak hal kalmıyor ve oracıkta bütün yolun tüketimi 4,7l'ye geldi =)) Dönüşte yine sakin şekilde feribota geldim ve eve sonunda eve vardığımda tüketim 4,5l idi. Toplam km'ye bakmayı unutmuşum ama 300kmcivarında bir şeydir.

Özet olarak gezmek için Erikli yaylası ve çevresini tavsiye ederim kesinlikle. Kamp için ise eğer sakinlik ve insanlardan uzak kalmak sizin için daha önemliyse ve elektrik internet vs çok önemli değil ise özellikle hafta sonu tesiste kamp yapmanızı önermem.