Plastik Hız Kesici Kasislerden Nasıl Geçmeliyim

[Mallaca]

Kimse kusura bakmasın (veya baksın) ama, bu tür palyatif 3. dünya ülkesi çözümlerinin sebebi yine bizleriz...hiçbir kurala uymayan, hız sevdalısı, sadece kamera olan yerde yavaşlayan, yaya geçidini süs sanan, nerede sollama yapılıp yapılmayacağını bilmeyen, kaldırımlara çıkan, aklına esen her yere park eden, yayayı hiç dikkate almayan, vs. vs...

Sadece motosiklet kullanıcıları için değil tabii ki, trafiğe çıkan her araç sürücüsü için geçerli bir vurdumduymazlık...

Ben size söyleyeyim, motosikletlilerin %99'u o sağ veya sol tarafta kalan boşluktan geçecek. Sağdan geçerken, o gün halk pazarı ise birilerine çarpacak Yaklaşık 1 ay içinde o plastik bariyerin parçaları yavaş yavaş parçalanacak. Bu kez aradaki boşluklar kullanılacak. Benzerini belediyeler kaldırımlara plastik dubalar vidalayarak yapıyorlar. O plastikler 1-2 ay içinde eziliyor zaten. Yahu, uygar bir ülkede araç kaldırıma çıkmasın diye engel koyulur mu? Bizde koyuluyor işte. Çünkü bizim insanımızın kent kültürü yok. Çevreye ve kendine saygısı da yok.

Daha yazacak çok şey var da, içim sıkılıyor artık...

Hocam tamamen aynı görüşteyiz. Vatanımı seven bir birey olarak, iyiye iyi, kötü ye de kötü demek zorunda hissediyorum kendimi.

Yurt dışında bir çok ülkeye gittim. Kasis göremedim. Kırmızı ışıkta geçen araç göremedim. Kırmızıdan sonra yanan sarı ışığı geçtim, yeşil yandığında bile "hadisene kardeşim" anlamında korna çalan bir araba görmedim. Kırmızı da geçen yaya da görmedim. İlla ki vardır fakat istisna düzeyini geçemez diye düşünüyorum.

Biz de neden olmuyor? Hala ambülansa yol vermek için fermuar yöntemini kullanamıyoruz, makas atma bir hastalık gibi... bir kişi makasa başlıyor, beş dakika sonra 7-8 araba olmuş makas yapan.

Acaba yurt dışındaki trafik cezalarının yüksek olması bir etken mi? Sadece para cezası değil hapis cezasının verilmesi ve ciddi anlamda uygulanması mı etkili? Onlarda bizim gibi cezadan mı anlıyordu ve bu cezalar uygulanmaya başladıktan sonra metazori yolu ile kurallara uymayı öğrendiler? Her trafik lambasına kamera koyup, istisnasız, kırmızıda geçen araçların her birine 10 bin TL ceza kesildiğinde mi bir daha kırmızı da geçen olmayacak?

Emniyet şeridi tıkalı diye ambulans geçemiyor. Aslında kamera da var ama hepsinde yok sanırım. Emniyet şeridini gereksiz ihlal eden araç sürücülerine birini bile atlamadan 10 ar bin TL ceza kesildiğinde mi kimse gereksiz emniyet şeridine girmeyecek?

Bu durumda ne düşüneceğimi bilemedim?

[Punctum]

Hocam tamamen aynı görüşteyiz. Vatanımı seven bir birey olarak, iyiye iyi, kötü ye de kötü demek zorunda hissediyorum kendimi.

Yurt dışında bir çok ülkeye gittim. Kasis göremedim. Kırmızı ışıkta geçen araç göremedim. Kırmızıdan sonra yanan sarı ışığı geçtim, yeşil yandığında bile "hadisene kardeşim" anlamında korna çalan bir araba görmedim. Kırmızı da geçen yaya da görmedim. İlla ki vardır fakat istisna düzeyini geçemez diye düşünüyorum.

Biz de neden olmuyor? Hala ambülansa yol vermek için fermuar yöntemini kullanamıyoruz, makas atma bir hastalık gibi... bir kişi makasa başlıyor, beş dakika sonra 7-8 araba olmuş makas yapan.

Acaba yurt dışındaki trafik cezalarının yüksek olması bir etken mi? Sadece para cezası değil hapis cezasının verilmesi ve ciddi anlamda uygulanması mı etkili? Onlarda bizim gibi cezadan mı anlıyordu ve bu cezalar uygulanmaya başladıktan sonra metazori yolu ile kurallara uymayı öğrendiler? Her trafik lambasına kamera koyup, istisnasız, kırmızıda geçen araçların her birine 10 bin TL ceza kesildiğinde mi bir daha kırmızı da geçen olmayacak?

Emniyet şeridi tıkalı diye ambulans geçemiyor. Aslında kamera da var ama hepsinde yok sanırım. Emniyet şeridini gereksiz ihlal eden araç sürücülerine birini bile atlamadan 10 ar bin TL ceza kesildiğinde mi kimse gereksiz emniyet şeridine girmeyecek?

Bu durumda ne düşüneceğimi bilemedim?

Vatan sevgisi metaforu çoğunlukla askerlik ve milliyetçi duygularla kendini var etmeye çalıştığı için, temel uygarlık kriterlerini ıskalıyoruz bu topraklarda. Vatan sevgisi kurallara uymakla olur, vatan sevgisi ahlakla olur, vatan sevgisi gelecek nesillere yaşanabilir bir miras bırakmakla olur, vatan sevgisi hukukla anlam bulur, vs.

"Bizde neden olmuyor" sorusunun toplumsal, ekonomik, kültürel, sosyolojik, dinsel, politik, onlarca değişkeni var. Ama bana göre en çarpıcı olanı, bizim yüzyıllara dayanan bir kent bilincinden uzak olmamız. Şöyle düşünün; geriye doğru en fazla 2 nesil önce, neredeyse tamamen köylü olan ve kırsalın kuralları ile yaşamaya alışkın bir toplumuz. Şimdi 2 nesil önce köyünde en fazla eşek kullanan bir nesile, siz kent ortamında motorlu araç kurallarını öğretmeye çalışıyorsunuz. Adam alışmış, eşeğini istediği yere bağlıyor. Aynısını şehirde Mercedes'i ile de yapıyor. Olmuyor işte, zihinde kabullenemiyor bünye. Bunun eğitimle falan da ilgisi yok. Biraz törpülüyor tabii ama yine altyapıdaki o köylülük bir şekilde gösteriyor kendini.

Düşünün, yüzyıllardır bu topraklarda kaç kent kurduk? İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne biraz da şehzade kontenjanından Amasya. Başka? Başka yok. Ki bunlarda da istanbul ve İzmir dışındakilere şehir bile denmez. Ki buralarda da demografik yapı Türk'ten çok, gayrimüslümler lehineydi. Dolayısı ile bizler kent kültürüne, kent estetiğine, kent kurallarına, kent yaşamına alışkın değiliz. Daha yeni yeni el yordamı ile ecnebi dediğimiz insanların yaşam kalitesine dokunmaya çalışıyoruz. Ama işte hep eğreti oluyor.

Böyle olunca da, "bizde neden olmuyor" sorusunun yanıtı kendiliğinden verilmiş oluyor...

[Lunatique]

En kötüsü beton tümsekler.
Bazen araba veya motosikletle gece giderken karanlıkta karşınıza çıkabiliyor ve çok geç fark ettiyseniz ya arabanın altı sürtüyor ya da motorla fırlar giib oluyorsunuz. Her iki durumda da içiniz acıyor aracıma bir şey oldu mu diye.

[espresso]

En kötüsü beton tümsekler.
Bazen araba veya motosikletle gece giderken karanlıkta karşınıza çıkabiliyor ve çok geç fark ettiyseniz ya arabanın altı sürtüyor ya da motorla fırlar giib oluyorsunuz. Her iki durumda da içiniz acıyor aracıma bir şey oldu mu diye.

Aslında aniden karşınıza çıkmıyorlar. Bu tümseklerin olduğu yollar zaten yavaş gidilmesi gereken yollar, o yollarda 20-30km hızla giderseniz gördüğünüzde fren yapacak kadar vaktiniz olur.
Tabi bazılarının üzerindeki boyalı işaretler eskimiş görünmez olmuş yine de böyle yollarda yavaş gitmek gerekiyor.

Şehir içi ana caddeler 50km/saat, ara sokaklar 30km/saat, okul olan sokaklar 20km/saat hızla gidince bu tümsekler büyük sorun olmuyor. Hız kurallarına uyalım.

[Lunatique]

Aslında aniden karşınıza çıkmıyorlar. Bu tümseklerin olduğu yollar zaten yavaş gidilmesi gereken yollar, o yollarda 20-30km hızla giderseniz gördüğünüzde fren yapacak kadar vaktiniz olur.
Tabi bazılarının üzerindeki boyalı işaretler eskimiş görünmez olmuş yine de böyle yollarda yavaş gitmek gerekiyor.

Şehir içi ana caddeler 50km/saat, ara sokaklar 30km/saat, okul olan sokaklar 20km/saat hızla gidince bu tümsekler büyük sorun olmuyor. Hız kurallarına uyalım.

Normal yükseklikte olanlar için dediğiniz durum geçerli.
Fakat bazı tümsekler o kadar yüksek yapılmış oluyor ki gece zifirikaranlık olan ve daha önce hiç gitmediğiniz, yabancı olduğunuz noktalarda düşük hızda dahi sizi bir an şaşırtabiliyor.

[espresso]

Normal yükseklikte olanlar için dediğiniz durum geçerli.
Fakat bazı tümsekler o kadar yüksek yapılmış oluyor ki gece zifirikaranlık olan ve daha önce hiç gitmediğiniz, yabancı olduğunuz noktalarda düşük hızda dahi sizi bir an şaşırtabiliyor.

işte gece ve ilk defa geçtiğim yerlerde hızımı daha da düşürüyorum çünkü buradan konuşmakla falan bunların düzeleceği yok, kesin karşıma tümsek çıkar, tümsek çıkmasa çukur çıkar deyip baştan yolun kötü olduğunu kabul ederek tetikte sürüyorum.
Tümsek yerine belediyenin açıp uyarı işaret koymayı unuttuğu çukur da olabilir böyle yollarda.

[Lunatique]

işte gece ve ilk defa geçtiğim yerlerde hızımı daha da düşürüyorum çünkü buradan konuşmakla falan bunların düzeleceği yok, kesin karşıma tümsek çıkar, tümsek çıkmasa çukur çıkar deyip baştan yolun kötü olduğunu kabul ederek tetikte sürüyorum.
Tümsek yerine belediyenin açıp uyarı işaret koymayı unuttuğu çukur da olabilir böyle yollarda.

Doğru diyorsunuz beklenmedik çok şey çıkabiliyor her daim temkinli olmak lazım.