Ben ettim sen etme diyeceğiniz şeyler neler..
Reklamlar
-
Ben etmedim ama her zaman her sürüşte kafamda şu mottoyu mutlaka tekrar ederim."Bu ülkede trafikte hayatta kaybedecek hiçbirşeyi olmayan içerde olması ile dışarda olması arasında hiçbir fark olmayan milyonlarca insan var ve sen onlardan biri değilsin."
Reklamlar
-
Uzunca bir süre ABS'siz motora binmek. ABS resmen insanı kurtaran bir özellikmiş çok geç fark ettim. Bir de kalitesiz veya korumayan havalı eldivenler ile sürmek. Yapmayın Allah'ınızı severseniz
-
Çift şertli yolda sağa sapak varsa sağşeritte gitmeyin soldakinin canı aniden dönmek isteyebiliyor
-
nicknamer adlı üyeden alıntı
bunlar hep yamaha etkisi. akılda kalan o eski aşklar.
Hiç Yamaham olmadı ama açıklayayım:
Çinli gömen en azından Çinli ve Japon kullanmıştır.
Japon gömen en azından Japon ve Avrupa kullanmıştır.
Avrupa gömen eli yüzü düzgün bir Avrupa kullanmamıştır. Kullanmışsa da sadece üzerine binmiştir kısa süre. Daha uzun kullanmışsa da iki seçenek mümkün: 1. samimiyetsizdir, kedi-ciğer durumu söz konusudur. 2. Anguttur, anlamıyordur iyi motosikletten.
Durum beyle.
-
hasmet adlı üyeden alıntı
Hiç Yamaham olmadı ama açıklayayım:
Çinli gömen en azından Çinli ve Japon kullanmıştır.
Japon gömen en azından Japon ve Avrupa kullanmıştır.
Avrupa gömen eli yüzü düzgün bir Avrupa kullanmamıştır. Kullanmışsa da sadece üzerine binmiştir kısa süre. Daha uzun kullanmışsa da iki seçenek mümkün: 1. samimiyetsizdir, kedi-ciğer durumu söz konusudur. 2. Anguttur, anlamıyordur iyi motosikletten.
Durum beyle.
Avrupa motor kalitesinin tadına varabilmek için zengin olmak gerek yani bir sorun çıktığında çıkacak masrafı dert etmeyecek kadar zengin olmak gerek o zaman eh bu da bu kalitenin/konforun bedeli diyebiliriz. O kadar zengin olmadığım için Japon malı araçları daha çok seviyorum çünkü onların kalitesi sorun çıkarmama üzerine, yani çok konforlu ya da kaliteli gösterecek diye yeterince olgunlaşmamış teknolojilerden daha çok uzak duruyorlar, minimalist ve az sorun çıkaran araçlar yapıyorlar. Belki avrupa malı araçların sürüş keyfi daha iyidir ama benim gibi fakirlere bedava versen yaa şimdi bir yeri bozulur da başıma ne masraf açar diye dertlenmekten o keyfi alamayız biz.
Avrupa malı araçlar michelin yıldırlı restoransa japonlar da esnaf lokantasıdır, dönercidir, kokoreççidir, karadeniz pidecisidir, doyana kadar yeriz masrafı üzmez, güvenle yenir. Çin ve hint malları da uzaktoğu sokak lezzetleri, kalitesi meşhul işte hindistan sokaklarında yemek yer gibi.
Bir porsiyon söğüş yiyip üzerine yarım ekmek kokoreç gömdükten sonra keşke öncesinde bir de kelle paça içseymişim dyen bünyeyi michelin restoranına götürüp doyuramazsın, anlamayız onun tadını, mu ne koskoca tabağın ortasında minicik şeyle doyulur mu deriz. Köfte turlarında yarım kilo köfte gömen insanlarız biz, bize japon araç lazım sorun çıkarmasın ki köfteye para kalsın, köfte bile pahalandı.
-
Çok iddialı söylemler var; Avrupa övenlerin %1'i ortalama üstü bir japonun sınırlarını zorlayabilecek kadar iyi motosiklet kullanabiliyor iseler şaşarım ne yalan söyleyeyim. (Avrupa veya Japon veya başka bir üretim ekolü fark etmez; genel oran da en fazla bu kadardır...) Maldan anlamak ile o malı en iyi şekilde ve en yüksek verimle kullanabilmek arasında bir korelasyon yok sonuçta.
-
[QUOTE=espresso;4769581]Avrupa motor kalitesinin tadına varabilmek için zengin olmak gerek yani bir sorun çıktığında çıkacak masrafı dert etmeyecek kadar zengin olmak gerek o zaman eh bu da bu kalitenin/konforun bedeli diyebiliriz. O kadar zengin olmadığım için Japon malı araçları daha çok seviyorum çünkü onların kalitesi sorun çıkarmama üzerine, yani çok konforlu ya da kaliteli gösterecek diye yeterince olgunlaşmamış teknolojilerden daha çok uzak duruyorlar, minimalist ve az sorun çıkaran araçlar yapıyorlar. Belki avrupa malı araçların sürüş keyfi daha iyidir ama benim gibi fakirlere bedava versen yaa şimdi bir yeri bozulur da başıma ne masraf açar diye dertlenmekten o keyfi alamayız biz.
Avrupa malı araçlar michelin yıldırlı restoransa japonlar da esnaf lokantasıdır, dönercidir, kokoreççidir, karadeniz pidecisidir, doyana kadar yeriz masrafı üzmez, güvenle yenir. Çin ve hint malları da uzaktoğu sokak lezzetleri, kalitesi meşhul işte hindistan sokaklarında yemek yer gibi.
Çevreniz de Avrupa motor kullanıp da altından kalkamayacağı masraflar açılan kimse oldumu?
Yani bu söylemler çok abartılı gerçekten. Sorun çıkaran bir Japonun çıkaracağı masraf ile Avrupalı arasında çok bir fark olmaz, parça fiyatları ortada zaten. Motosiklet keyif işi, hobi amaçlı biniliyorsa hangisinden keyif alıyorsanız onu kullanırsınız. Yani Japonun sorunsuzluğu da, Avrupa motorların sorun çıkartması da fazla abartılıyor.
-
Bir vida sona kadar sıkılıysa daha fazla sıkma sıktığında da dönüyorsa bilgi o vida kırılıyordur ( geçen hafta vites vidasını sıkarken kırdım :(. )
-
Cyan adlı üyeden alıntı
Çok iddialı söylemler var; Avrupa övenlerin %1'i ortalama üstü bir japonun sınırlarını zorlayabilecek kadar iyi motosiklet kullanabiliyor iseler şaşarım ne yalan söyleyeyim. (Avrupa veya Japon veya başka bir üretim ekolü fark etmez; genel oran da en fazla bu kadardır...) Maldan anlamak ile o malı en iyi şekilde ve en yüksek verimle kullanabilmek arasında bir korelasyon yok sonuçta.
Bu görüşler hep tecrübe eksikliğinden kaynaklanıyor işte.
Bir aracın hızlı olması ile zevkli olması farklı şeyler.
Amele süspansiyonlu ama güçlü bir motosikleti virajda nasıl hızlı kullanacaksınız, virajda ne kadar güvenle yatacaksınız? Belki 15 derece daha yatabileceksiniz, belki de limittesiniz ve 1 derece daha zorlasanız highside sizi bekliyor...
Teorik olarak motosiklet hızlı ama dilsiz şase ve süspansiyonla nasıl ulaşacaksınız o limite?
-
Cyan adlı üyeden alıntı
Çok iddialı söylemler var; Avrupa övenlerin %1'i ortalama üstü bir japonun sınırlarını zorlayabilecek kadar iyi motosiklet kullanabiliyor iseler şaşarım ne yalan söyleyeyim. (Avrupa veya Japon veya başka bir üretim ekolü fark etmez; genel oran da en fazla bu kadardır...) Maldan anlamak ile o malı en iyi şekilde ve en yüksek verimle kullanabilmek arasında bir korelasyon yok sonuçta.
Tecrübesiz adamm.
Avrupa motorun oldu mu hic ?
Biraz tecrube kazan ônce.
Cb1000 ile super duke un farkini bir bilsen boyle konusmazdin sdsfdgf
-
hasmet adlı üyeden alıntı
Bu görüşler hep tecrübe eksikliğinden kaynaklanıyor işte.
Bir aracın hızlı olması ile zevkli olması farklı şeyler.
Amele süspansiyonlu ama güçlü bir motosikleti virajda nasıl hızlı kullanacaksınız, virajda ne kadar güvenle yatacaksınız? Belki 15 derece daha yatabileceksiniz, belki de limittesiniz ve 1 derece daha zorlasanız highside sizi bekliyor...
Teorik olarak motosiklet hızlı ama dilsiz şase ve süspansiyonla nasıl ulaşacaksınız o limite?
Motorunu tanırsan limitlerini bilirsin, zaten hangi motor olursa olsun pist harici limitlerine kullanmak kusura bakmayın ama düpedüz angutluk. Angut olacağıma tecrübesiz olayım, aralarında nüans var.
-
Cyan adlı üyeden alıntı
Motorunu tanırsan limitlerini bilirsin, zaten hangi motor olursa olsun pist harici limitlerine kullanmak kusura bakmayın ama düpedüz angutluk. Angut olacağıma tecrübesiz olayım, aralarında nüans var.
killingroad adlı üyeden alıntı
Motosiklet sürmeyi öğrendiğiniz zaman anlayabileceğiniz farklar için bugünden hayıflanmayın.
En nihayetinde Yazıcıoğlu'ndan aldığınız Pilipis kulaklıklarla dinlediğiniz müzikten hoşnutsanız konu kapanmıştır,
Kilingroad un cok sevdigim bir sozudur bu.
Snoppy kulakliginla muzik dinlemeye devam et bakalim Cyan efendi :d
-
Bugün de angut oldunuz gencler, hadi iyisiniz.
-
xtrafrozen adlı üyeden alıntı
Bugün de angut oldunuz gencler, hadi iyisiniz.
Ne diyelim Mahmut mu diyelim? Bu arada ben eylem için kullandım o deyimi, kişiler için değil. Her angutça iş yapan angut olmuyor; hepimiz hayatımızda belli zaman ve/veya olaylarda saçmalayabiliyoruz. Sonrasında saçmalık olduğunu kabul ettikten sonra sorun yok bence...
---------- Mesajlar birleştirildi - 09:54 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:50 ----------
Hırbonen adlı üyeden alıntı
Kilingroad un cok sevdigim bir sozudur bu.
Snoppy kulakliginla muzik dinlemeye devam et bakalim Cyan efendi :d
Aman motosiklette zaten girmişiz o muhabbete, bir de müzik alanında audiophile muhabbetine girmeyelim Allah aşkına.
-
Yav bu forumda hiç Amerikancı yok mu?
Hintli Çinli'yi dövüyor, Japon Hintli'yi dövüyor, Avrupa Japon'u dövüyor, Amerikalı???
Bi de İngilizler kendilerini Avrupalı saymazlar, "Ada" lıdır onlar...Adalı olmayan anlamaz, hiç benimle tartışmayın
-
Cyan adlı üyeden alıntı
Ne diyelim Mahmut mu diyelim? Bu arada ben eylem için kullandım o deyimi, kişiler için değil. Her angutça iş yapan angut olmuyor; hepimiz hayatımızda belli zaman ve/veya olaylarda saçmalayabiliyoruz. Sonrasında saçmalık olduğunu kabul ettikten sonra sorun yok bence...[COLOR="Silver"]
Tabire aynı tabirle cevap vermişsiniz hasmet postunda, tepki göstermişsiniz.
Aynı şeyi eleştiriyoruz bu başlıkta, easy
-
hasmet adlı üyeden alıntı
Japon gömen > Çinli gömen > Avrupalı gömen
Tecrübe sırasına göre
Gömmeye gerek yok diye düşünüyorum. İlla japon olacak avrupalı olacak diye bir kaide yok motorların. Olamaz da, herkesin bütçesi farklı
nicknamer adlı üyeden alıntı
nasıl da tamamladım ama eksik kısımları? forumda takıla takıla sizler gibi oldum
bunlar hep yamaha etkisi. akılda kalan o eski aşklar.
benim bu forumda gömdüğüm bir motor ya da marka yoktur. Ben sadece eğitimsiz aptal sürücülere laf atarım.
-
Cyan adlı üyeden alıntı
Motorunu tanırsan limitlerini bilirsin,
Deneyim eksikliği böyle bir şey işte. Açık seçik yazarak dahi zor oluyor iletişim.
Ucuza kaçılmış, iyi çalışılmamış şase ve süspansiyonu nedeniyle virajda doğru düzgün geri bildirimde bulunmayan bir motosikleti nasıl tanıyacaksın? Konuşmuyor ki seninle?
Bak şöyle bir örnek vereyim: Varsay ki fren yapıyorsun, ama ivme hissin mucizevi bir şekilde yok oldu. Nasıl modüle edeceksin freni? Körü körüne yavaşça sıkmaya mı çalışacaksın? "Şükür bu sefer de düşmedim" diyerek zamanla iyileştirmeye mi çalışacaksın kendini? Böyle mi tanıyacaksın motosikleti?
Cyan adlı üyeden alıntı
zaten hangi motor olursa olsun pist harici limitlerine kullanmak kusura bakmayın ama düpedüz angutluk. Angut olacağıma tecrübesiz olayım, aralarında nüans var.
Konu bu değil. İnsan-makina etkileşimi sınırlı olan bir motosikleti kullanmak zevksizdir, limitine yakınken de, limitine 3 kat uzakken de.
Güven veren fren, güven veren şase ve süspansiyon var olan şeyler. Sadece pistte limite yakınken değil, günlük sürüşü iyileştiren, daha zevkli ve güvenli kılan şeyler bunlar. Sadece belli bir süre kullanarak tecrübe etmek gerekiyor farkı anlamak için.
-
Neyin tartışıldığını anlarsam müdahil olacağım ama anlamış durumda değilim =)
@hasmet'in söylediği iki tane cümle var.
Japon gömen en azından Japon ve Avrupa kullanmıştır.
Avrupa gömen eli yüzü düzgün bir Avrupa kullanmamıştır.
Bunlar genel olarak doğru. Gömmek ne demek tabi ona da gider konu da, Japon gömen kişilerin önemli bir kısmı Japon motosikleti sürdükten sonra Avrupa motosiklet sürüp aradaki farkı gören kişiler oluyor. Şimdi aradaki farkı görmesi demek, "limit farkını kullanıyor" demek değil. Kullanmaya da gerek yok, limitin çok farklı olmasına da gerek yok - ki zaten motosikletlerde iyi ile kötü arasındaki limit farkı otomobiller kadar yüksek değil zira motosiklet fizik kanunlarının çok daha keskin yönüyle çalışıyorlar.
@Cyan'ın söylediği bir şey var
Avrupa övenlerin %1'i ortalama üstü bir japonun sınırlarını zorlayabilecek kadar iyi motosiklet kullanabiliyor iseler şaşarım ne yalan söyleyeyim.
Bu da doğru, aslında doğrudan ziyade bunun altında farklı bir metin de var. Avrupa motorlara binenler arasında kendisi çok fazla farkı hissetmediği halde hem çevresindeki diğer Avrupa sürücülerinden duyarak hem de kağıt üstünde gördüğü şeylerden ötürü Japon gömen de çok fazla var. Ama burada konu sınırları zorlayabilme kapasitesiyle çok alakalı değil. Lastikte 2 parmak güvenlik balonu bırakarak süren birisi de Panigale ile 1000RR arasındaki farklardan bahsedebilir, bu farklar bir yere kaybolmuyor. İster limitte sürün, ister limite çok mesafeniz olsun, Panigale CBR1000RR'dan daha iyi bir superbike. Ama bu "kitle"nin içinde kendisi bu avantajları kullanmadığı, belki anlamadığı şeylerden ötürü öbür tarafı gömen de var burası doğru. Yüzde veremem bilmiyorum :D
@hasmet'in son söylediği deneyim eksikliği dediği için biraz antipatik gelebilecek bölümdeki detaylar da önemli. Aradaki farkı anca diğeriyle güzelce vakit geçirdiğinizde görebiliyorsunuz. R7 kötü bir motosiklet değil, ama RS660 kullandığınız zaman arada bir fark var. MT09 kötü bir motosiklet değil, ama 890 kullandığınız zaman arada bir fark var. Bu farkı sürmedikçe anlamak elbette mümkün değil. Günün sonunda bu fark var diye MT09 kötü bir motosiklet olmuyor, motosikletlerin tamamı zaten default olarak belirli bi keyif veren aletler. Ben CBF150 ile aldığım keyfi ağzım kulaklarımda anlatıyorum, şu an İtalyan supersport motora biniyorum diye onunla aldığım keyfi ya da onun limitlerini karşılayacak bir şey olmasına gerek yok.
Ancak şu genelleme en çok katıldığım nokta.
Avrupa motosiklet sürmeyenler Avrupa motosikletlerin farkı anlatıldığı zaman bunu anlamakta zorlanıyorlar, bu da onları salak, kötü kullanıcı, bilgisiz falan filan gibi olumsuz sıfatlara sokmuyor. Denemedikleri için bilmemeleri çok normal. Günün sonunda bu tamamen kişise bir zevk aracı olduğu ve bunlardan "yoksun" olanları da çok zevkli olduğu için deneyen ve sonradan bir daha tercih etmeyen de olabilir, bu da çok normal. @espresso diyor ki ben köfteye gideceğim bana bunu sağlayacak motor verin tamam, ben de diyorum ki ben köftenin lezzetsizini değil iyisini yemek istediğim gibi sürüşün de lezetlisini istiyorum. İstemeyene ne diyebilirim?
-
hasmet adlı üyeden alıntı
Deneyim eksikliği böyle bir şey işte. Açık seçik yazarak dahi zor oluyor iletişim.
Ucuza kaçılmış, iyi çalışılmamış şase ve süspansiyonu nedeniyle virajda doğru düzgün geri bildirimde bulunmayan bir motosikleti nasıl tanıyacaksın? Konuşmuyor ki seninle?
Bak şöyle bir örnek vereyim: Varsay ki fren yapıyorsun, ama ivme hissin mucizevi bir şekilde yok oldu. Nasıl modüle edeceksin freni? Körü körüne yavaşça sıkmaya mı çalışacaksın? "Şükür bu sefer de düşmedim" diyerek zamanla iyileştirmeye mi çalışacaksın kendini? Böyle mi tanıyacaksın motosikleti?
Konu bu değil. İnsan-makina etkileşimi sınırlı olan bir motosikleti kullanmak zevksizdir, limitine yakınken de, limitine 3 kat uzakken de.
Güven veren fren, güven veren şase ve süspansiyon var olan şeyler. Sadece pistte limite yakınken değil, günlük sürüşü iyileştiren, daha zevkli ve güvenli kılan şeyler bunlar. Sadece belli bir süre kullanarak tecrübe etmek gerekiyor farkı anlamak için.
Herkes elindekinden zevk alıyor işte. Sen belli ki bu konuyu çok ileri taşımışsın hasmet. Bana çok sağlıklı gelmedi. (Pun intended )
Şaka bir yana olduğu kadarıyla sürüyor olduğu kadarıyla zevk alıyoruz. 2015'ten beri motosiklet kullanıyorum. Toplam 3 kez (ve hepsi de ABS'siz bir motosikletle ve ehliyetin ilk yılında) düştüm başka hiç kaza yapmadım. Olduğu kadar da Şile veya Trakya taraflarına eğlencelik, köy yollarında "angutça" 160-170 sürek veya saçma sapan hızlarda viraj alarak eğlencelik de sürdüm şimdiye kadar. ("Olduğu kadar"a tekrar dikkat çekerim, büyük bir iddiam yok...) Bununla birlikte seni de Trakya köy yollarına bekleriz; ay yüzeyi gibi çukurlu tümsekli, tozlu topraklı, çamurlu yollarda ince geri bildirimlerin bütün içerisinde ne kadarlık bir "fraksiyonda" etkili olduğunu tecrübe etmek lazım, teori ile pratik arasında uçurum var neticede.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 5 kullanıcı var. (0 üye ve 5 misafir)
Bu Konudaki Etiketler