Kullanmaktan En Keyif Aldığınız Motosiklet Modeli?
Reklamlar
-
çok fazla farklı motor denemedim. ancak sanırım en zevk aldıgım motor vulture 150 idi.
oturuş tarzı, yere yakın sele ve hafiflik ile hem çok kıvrak idi hemde yola daha hakim oluyordum.
arada kalmış motorları sevmiyorum; bir motor ya heybetli olmalı ya da kücük olmalı.
Reklamlar
-
Trident 660 ve 390 Duke, v15, Xpulse 200 (toprakta) en çok keyif aldıklarım arasında olmakla birlikte;
Naked, sport touring ve adventure tarzlarını tek motorda birleştiren; şasisi, ivmelenmesi, kontra tepkisi, hızı, yol tutuşu, freni ve bunlarla birlikte gelen konforu ile benim için 1 numara:
1190 Adventure S
-
Cyan adlı üyeden alıntı
Tahminim alması değil de aldıktan sonra kullanması heyecanlı olacak. Şimdiden hayırlı olsun.
Umudumuz öyle...
Hornet, en kolay ulaşabildiğim ve en kolay yürütebileceğim model. Her yönden en mantıklı seçenek. Ama tasarım olarak beni hiç cezbetmiyor. Yine de ilk büyük hacimli motosikletim olacağı için, pek de maceraya girmek istemiyorum.
Aslında geçen ay alıyordum ama bu kadar beklemişken 2024 modeli olsun diye vazgeçtim. Belki biraz zam gelecek ama en azından ek mtv vs ödemem
-
-
Kısa süreli bir çok motosiklet kullandım ama içinde z250sl in yeri bambaşka. 600 üzeri hariçtir.
-
Birçok motosiklet kullandım. şimdilik son noktada gibiyim, uzun bir süre kullanmayı düşünüyorum.
-
Konudan fakirlik akıyor resmen.
Para olmadığından, olsa da motor bu sefer eşek gibi pahalı olduğundan farklı marka/model motosiklet tecrübesi ayrı bir zenginlik gözümüzde.
Kendimce şöyle katkımı sunayım ben de:
3. motorumdayım, 3'ü de naked. Ama şunu bi ara eski motoru yakın bir zamanda sürünce fark ettim, yumuşak amortisörlü, daha konfora kaçan motosikletler aşırı güvensiz hissettiriyor. Amortisör sertleştikçe motorun ne yaptığını daha net hissediyorsunuz, biliyorsunuz. Ee bilinmezlik azalınca güven artıyor. Güvensiz bi şey de zevkli değildir, risklidir. Adrenalin pompalanmasından zevkli alıyormuş gibi gelir.
Ne yazdım lan ben?
-
shruikan adlı üyeden alıntı
Konudan fakirlik akıyor resmen.
Para olmadığından, olsa da motor bu sefer eşek gibi pahalı olduğundan farklı marka/model motosiklet tecrübesi ayrı bir zenginlik gözümüzde.
Kendimce şöyle katkımı sunayım ben de:
3. motorumdayım, 3'ü de naked. Ama şunu bi ara eski motoru yakın bir zamanda sürünce fark ettim, yumuşak amortisörlü, daha konfora kaçan motosikletler aşırı güvensiz hissettiriyor. Amortisör sertleştikçe motorun ne yaptığını daha net hissediyorsunuz, biliyorsunuz. Ee bilinmezlik azalınca güven artıyor. Güvensiz bi şey de zevkli değildir, risklidir. Adrenalin pompalanmasından zevkli alıyormuş gibi gelir.
Ne yazdım lan ben?
Hem otomobiller hem de motosikletler için çok geçerli bir şeyden bahsediyorsun aslında. Konforlu bir sürüş, sürüş dinamiğinin azalmasına yol açıyor.
Benim güvenlik algım da pasif güvenlikten değil aktif güvenlikten geçiyor. Bu nedenle mesela BMW Mercedes'ten de Volvo'dan da 2 gömlek daha güvenli bir araçtır benim için. Evet kaza yaptıktan sonra ikisinin de yaşam alanı koruması BMW'den iyi olabilir, ama BMW ile de bir Mercedes'le patlayacağım durumdan rahatlıkla çıkabilirim.
Motosikletlere uyarlayacak olursak da burada en güvenli motosiklet sportif kapasitesien yüksek motosiklete dönüşüyor. @initial-D okursa bu fırsatı kaçırmaz, en güvenli motosiklet supersport ve supersport touringlerdir diye yapıştırır. Haksız da değil, bir viraja yüksek hızla geldikten sonra bir R1 ile elimizdeki kozlar, Multistrada ile Africa Twin ile dağıtılan elden çok daha güçlü. Ama işin bir de realitesi var ki, sürüş dinamiği daha yüksek olan araçlar da insanı daha fazla limitlere yaklaşmaya itiyorlar. Africa Twin ile başına geleceği bildiğin için o riske girecek şekilde sürmüyorsun zaten. Buradaki fizik dışı psikolojiden kaynaklı etki otomobildekinden çok daha büyük zira motosikletler çok acayip hızlanabilen aletler.
Sondan önceki cümlene katılmıyorum sadece. Limitte olmak son derece keyifli, en azından benim için. Kötü arabayla kötü motorla limitte gezmek de çok büyük keyif unsuru olabilir. Neticede kaliteli sürüşü olan supersport motosiklette de keyifli olan şey sadece amortisörün şasinin çalışmasına duyduğumuz hayranlık değil, limite yaklaştıkça (ya da deneyip hala yaklaşamadıkça :D) aldığımız haz. Clio Symbol ile nefis gazlanır derim ben mesela. Tank slapper'a giriyor araba =) Limite yaklaşmak, orada yaptığımız müdahalelerin karşılığını hissetmek araç ne kadar kabiliyetli olursa olsun zevkli. Ben burada kabiliyetsizlikten ziyade hissizliği eklerim. O yüzden viraj kabiliyeti yüksek olsa da GS'i zevksiz bulurum. Tıpkı bir çok Audi gibi, genel olarak atletik kabiliyetleri iyi otomobiller üretirler, ama hissiz bir direksiyonla birleşince ben ne olduğunu anlamayınca işin zevk kısmı havada kalıyor.
-
Ömrümde iki motosikletim oldu. Biri Pulsar 200 NS ve yeni aldığım Honda Forza 250. Pulsarı 11.700 km kullandım ve zevk aldım. Zaten ilk motosikletimdi. Forza ile daha çok yeniyiz. 200 km anca oldu ama açık ara kullanmayı en sevdiğim motosikletim oldu. Hatta hemen gözü Forza 750 ye diktim. Ama onda da zincir aktarma var. Bakacağız artık )
-
PULSAR 150 NS ilk motorum evet şuan rahat bir scooter kullansam da hala o ilk gaz tepkimesi pıtı pıtı çalışması ışıklardan kalkınca verdiği his bambaşkaydı.
-
-
Konu güzel olmuş bence. Bu motosikletten keyif alma olayında, yaş gençken ve imkan varken binebildiğimiz kadar binmek gerektiğini düşünüyorum. Bu biraz dem meselesi bence. Hem zaman hem de tecrübeyle ortaya daha lezzetli bir sonuç çıkıyor. Artık unu elediğimizi düşündüğümüzde de bu en keyifli aleti alıp sefasını sürme faslına geçiyoruz. Bu eleği asma safhasına geldiğimizde de genelde aklımız yaptıklarımızda değil, yapamadıklarımızda olur. Bundan mütevellit dişimiz kesiyorken yiyeceğiz; elimiz, ayağımız tutarken bineceğiz
Çok dağıtmadan kendi deneyimlerimden yola çıkaraken en keyif aldığım motosikletim GV250 idi. Xpulse200 de onunla kapışır. Fikir vermesi açısından diğer sürdüğüm motorlardan bahsedeyim: Dominar400, GV250, CB250R, R25, Xpulse200, Tracer7, NC750, F750GS, AfricaTwin, Forza250. Yine fikir veremsi için ekleyeyim bu motorlardan en az kullandığım R25 olup o da 1-2 bin km kadardı, en fazla Tracer7 15 bin km. diğerleri de bunların arasında değerler. Öyle bir tur atma tecrübesinde değiller yani. Bana ilginç gelen evet bu kadar Japon ve Alman makinenin arasında Hintli ve Korelinin hala bende hatrının çok olması. Tabii diğer bindiğim modellerde bu iki modelin muadili yok aslında. Belki CRF kullanmış olsam onu söylerdim. Demek ki aslında bu mesele daha çok tarz meselesi diye düşünüyorum. Herkes kendine hitap eden makineyi bulduğunda kaliteyi etkileyen diğer faktörler bir tık daha göz ardı edilebiliyor. Mesela BMW gerçekten kalitesini hissettiriyordu evet. Ama Hyosung'dan daha çok keyif aldım. Ha Harley binebilsek daha keyifli olurdu diye düşünüyorum, bu yüzden hayal motorum bir chopper oluyor. Mesela şu anki fikrimle (değişebilir elbet) demlendiğimi düşündüğümde iki motorum olsun isterim. Biri VN900, biri de Tenere700. Ama bir gün goldwing süreriz. Aa, bu başkaymış deriz. Orası ayrı. O yüzden o gün gelene kadar sürmeye devam.
Tekerlerimiz düz bassın, yollarımız açık olsun.
-
aprilla pegaso .
çok pişmanım sattığıma çok....
-
Deneme amaçlı kısa süre sürüp de kullanmaktan çok keyif aldığım Cb 650 F, Caponord 1200, Tracer 9 Gt ve de V7 Stone gibi motorları saymayı unutmuşum. Özellikle Tracer 9 Gt bana müthiş keyif vermiş, dönüşte kendi motorum ile eve dönerken hayatı sorgulamama sebep olmuştu.
-
cbf 150,cb125,ybr 125,şuan ki motosikletim olan tracer 700 ve sadece tur atma kıvamımda r25 ve ns200 kullandım tracer ile çok mutluyum harika hissettiriyor..bi scrambler motorum olmasını çok isterdim.
-
mgokhan57 adlı üyeden alıntı
Ömrümde iki motosikletim oldu. Biri Pulsar 200 NS ve yeni aldığım Honda Forza 250. Pulsarı 11.700 km kullandım ve zevk aldım. Zaten ilk motosikletimdi. Forza ile daha çok yeniyiz. 200 km anca oldu ama açık ara kullanmayı en sevdiğim motosikletim oldu. Hatta hemen gözü Forza 750 ye diktim. Ama onda da zincir aktarma var. Bakacağız artık
)
Forza 750'ye ben de göz dikmiştim ama zincirle uğraşacaksam doğru düzgün vitesli motor süreyim, 60 yaşını geçince forza 750 ya da tmax düşünürüm diye dedim. bu kış xmax'ı satıp vitesli alma niyetindeyim.
-
Deposu beleşe doldurulmuş motosiklet.
-
Eli yüzü düzgün cruiser ben de seviyorum. Evde koltukta oturuyormuş rahatlığıyla tren yolundan 100km hızla geçebilmenin de zevki farklı.
DickName adlı üyeden alıntı
Deposu beleşe doldurulmuş motosiklet.
@Hachiko, gel anlat!
---------- Mesajlar birleştirildi - 22:31 ---------- bir önceki mesaj zamanı 22:14 ----------
killingroad adlı üyeden alıntı
Benim güvenlik algım da pasif güvenlikten değil aktif güvenlikten geçiyor. Bu nedenle mesela BMW Mercedes'ten de Volvo'dan da 2 gömlek daha güvenli bir araçtır benim için. Evet kaza yaptıktan sonra ikisinin de yaşam alanı koruması BMW'den iyi olabilir, ama BMW ile de bir Mercedes'le patlayacağım durumdan rahatlıkla çıkabilirim.
Trafiği birbirine katan BMW'li hırtolar da kendilerini böyle mi kandırıyorlar?
Teoride evet, yolu iyi tutan araç daha "güvenli" diye düşünebiliriz ama bahsettiğin ikinci faktör, yani aracın sürücünün eline diğer araçlarda olmayan bazı imkanlar vermesi faktörü, mevhum güvenlik faktörünün çok çok önünde bence.
Cruiser'lar SS'lere göre dört kat daha az ölümlü kazaya karışıyorlarmış.
-
01 Aralık 2023, 09:17
#39
KTM Super Duke GT kullandığım en zevkli motordu, hem şehir içinde naked gibi serseriliğe izin veriyor hem de yol yapmak istendiğinde çantaları takılıp tur camı yukarı kaldırıldığında konforlu bir yolculuk sağlıyordu. Maksimum 1.000 km kadar kullandım aslında ama gaz yiyişi, konforu ve frenleri çok tatlıydı.
CB 650F de serserilik yapmayı en sevdiğim motordu.
-
01 Aralık 2023, 09:33
#40
killingroad adlı üyeden alıntı
Hem otomobiller hem de motosikletler için çok geçerli bir şeyden bahsediyorsun aslında. Konforlu bir sürüş, sürüş dinamiğinin azalmasına yol açıyor.
Benim güvenlik algım da pasif güvenlikten değil aktif güvenlikten geçiyor. Bu nedenle mesela BMW Mercedes'ten de Volvo'dan da 2 gömlek daha güvenli bir araçtır benim için. Evet kaza yaptıktan sonra ikisinin de yaşam alanı koruması BMW'den iyi olabilir, ama BMW ile de bir Mercedes'le patlayacağım durumdan rahatlıkla çıkabilirim.
Motosikletlere uyarlayacak olursak da burada en güvenli motosiklet sportif kapasitesien yüksek motosiklete dönüşüyor. @initial-D okursa bu fırsatı kaçırmaz, en güvenli motosiklet supersport ve supersport touringlerdir diye yapıştırır. Haksız da değil, bir viraja yüksek hızla geldikten sonra bir R1 ile elimizdeki kozlar, Multistrada ile Africa Twin ile dağıtılan elden çok daha güçlü. Ama işin bir de realitesi var ki, sürüş dinamiği daha yüksek olan araçlar da insanı daha fazla limitlere yaklaşmaya itiyorlar. Africa Twin ile başına geleceği bildiğin için o riske girecek şekilde sürmüyorsun zaten. Buradaki fizik dışı psikolojiden kaynaklı etki otomobildekinden çok daha büyük zira motosikletler çok acayip hızlanabilen aletler.
Sondan önceki cümlene katılmıyorum sadece. Limitte olmak son derece keyifli, en azından benim için. Kötü arabayla kötü motorla limitte gezmek de çok büyük keyif unsuru olabilir. Neticede kaliteli sürüşü olan supersport motosiklette de keyifli olan şey sadece amortisörün şasinin çalışmasına duyduğumuz hayranlık değil, limite yaklaştıkça (ya da deneyip hala yaklaşamadıkça :D) aldığımız haz. Clio Symbol ile nefis gazlanır derim ben mesela. Tank slapper'a giriyor araba =) Limite yaklaşmak, orada yaptığımız müdahalelerin karşılığını hissetmek araç ne kadar kabiliyetli olursa olsun zevkli. Ben burada kabiliyetsizlikten ziyade hissizliği eklerim. O yüzden viraj kabiliyeti yüksek olsa da GS'i zevksiz bulurum. Tıpkı bir çok Audi gibi, genel olarak atletik kabiliyetleri iyi otomobiller üretirler, ama hissiz bir direksiyonla birleşince ben ne olduğunu anlamayınca işin zevk kısmı havada kalıyor.
Hocam motosikleti bilmem ama otomobilden anlamadığın kesin
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler