Ben ayda en az 2-3 tanesiyle papaz oluyorum.
Gittikçe artan bir kaldırım motosikletlileri terörü var istanbul ve belki diğer kentlerde de.
Siz bu duruma karşı ne tür tepkiler veriyorsunuz merak ettim.
Ben bazen yollarını kesip epey bir dalaşıyorum yaya olarak kendileriyle, bir yandan da kavgaya da girmek istemiyorum,
pisi pisine bıçaklanmak istemediğim için.
Her seferinde bir seçim yapıyorum, durdurmalı mıyım yoksa bırakayım gitsin mi diye,
tek başıma nasıl başedebilirim ne polis umursuyor ne de kentli halk.
acaba hiç bulaşmamak mı gerekiyor bu saatten sonra, siz ne dersiniz?
bu arada bir kısmınız da karşı taraf olarak kaldırımdan gidenler olabilirsiniz,
size birisi kızınca ne hissediyorsunuz acaba, bıçaklamayı düşünüyor musunuz onu da merak ettim.
kaldırımda giden motosikletlilere ne yapmalı sizce?
bu arada şunu da eklemek gerek, bu durum son 5 senedir var, ondan önce böyle bir durumla neredeyse hiç karşılaşmamıştım.
Kaldırımda gitmenin güvenlik şeridinde gitmekten, hız sınırının üzerinde kullanmaktan, şerit boş olmadığı halde motosiklet sığıyor diye arabaların sağından solundan rastgele geçmekten hiçbir farkı yok. Herkes başkalarının yanlışını düzeltmeye çalışır ama kendi yanlışı nedense biraz daha kabul edilebilirdir.Bence kimse ile hırlaşmadan önce kendimiz bir dosdoğru olalım. Ayrıca biz kolluk kuvveti değiliz. Öyle ya da böyle beğensek de beğenmesek de bir devlet düzenimiz var. Polis var, jandarma, zabıta var. Şikayet makamları var. Aman diyeyim başını belaya sokma seni bıçaklamasalar ola ki sen başkasına zarar verebilirsin. Çek yanlış yapanın fotusunu videosunu karakola şikayet et. Başını da belaya sokma.
Size de öyle geliyor mu bilmem ama, son yıllarda trafikteki insanlar sanki saatli bomba gibi. Adama selam versen, ne selam veriyon lan diyecek tipler var trafikte. Suçüstü olmadığı müddetçe, bizim şikayetlerin de bi caydırıcılığı olacağını sanmıyorum. Bu biraz milletimiz ve zihniyetimizle alakalı.
Bazı ülkelerde adam çizgiyi çizer, çizgiden sonrası kaldırım der.. O çizgiden öteye aracın burnunun geçtiğini göremezsin. Ama bizim ülkemizde yarım metre yükseklikte kaldırım yapılıyor, adam o kaldırımın üzerine arabayla çıkmayı başarıyor. Haa yanlış anlaşılmasın, avrupayı övdüğümden değil. Donlarını açsan içinden 3 kg ..ok çıkacak adamlar. Medeniyeti bizden öğrenmişler ama, şuan bizden iyi uyguluyorlar.
Yazın Balkanlarda başıma geldi. Düz çizgili sollama yapılmayacak bir yolda, önümde İstanbul plakalı bi tır görünce gurbette hemşeri görmüş gibi olup, ona selam vereyim derken sollama yaptım. Kuş uçmaz kervan geçmez bi yer. Mostar'a giderken. 5 dk sonra arkamda trafik polisi belirdi. Hemşeriye selam bize 50 Euro ya mal oldu. Yani diyeceğim, muhtemelen arkadakilerden benim sollamayı gören biri şikayet etti. 5 dk sonra da cezayı yedik.
Bizde de bu kanun ve nizam oturmadıkça ne yaparsak boş. Hayvanlar hayvanlığını yapacak, bizler insanlığımızı.
Kaldırımda gitmenin güvenlik şeridinde gitmekten, hız sınırının üzerinde kullanmaktan, şerit boş olmadığı halde motosiklet sığıyor diye arabaların sağından solundan rastgele geçmekten hiçbir farkı yok.
Yorumunun geneline katılmakla birlikte, sıkışık trafikte fıtı fıtı emniyet şeridinden gitmek ile yayaların üzerine sürerek kaldırımda gitmek benim için aynı değil.
Foruma açtığım ilk konu başlıklarından biri kırmızı ışıkta beklememek için kaldırımda az kala bana çarpacak kurye abimiz.
Mevcut sürüşümde hayatta kaldırıma girmem girenden de tiksinirim sebebi mi ? ortalama 15 20 saniye sonra yolun açılacak neden durduk yere insanları rahatsız edesin bunu yapıyorsan yolun ortasında yürüyen insana tek bir kelime edemezsin.
Lakin sabahları nadir olsa da şöyle bir durumum oluyor iş ev güzergahım çok yoğun bir cadde iş giriş çıkış saatleri iğne atsan düşmez yere o derece sabah işe giderken bu cadde de kaza,park, özellikle tır çevirenler olunca bekliyorum 5 dk yok 10 dk yok önümde ki araba sağı kapatmış olduğunda o arabayı kaldırımda geçer yola iner sağdan fıtı fıtı yoluma devam ederim. genellikle kaldırım boş oluyor olmasa bile önümde bir yaya varsa geçip gitmesini beklerim. aynı durum akşam olduğunda işe yetişme gibi bir derdim olmadığı için paşa paşa araba gibi bekliyorum insanlar kaldırım kullanmaya devam ediyor benim beklediğimi gören bir çok sürücü zaten biraz kırıp yol veriyor.
Ben cimer Emniyet Müdürlüğü kısmına şöyle bir dilekçe yazdım, mümkünse siz de yazın: (Bir işe yarayacagindan degil ama, olsun, hic yoktan iyidir)
"İstanbul Kadıköy İlçesinde ikamet etmekteyim. Yaya yollarında (kaldırımlarda) sürekli motosikletlerin sürüldüğünü ve bu durumun gün geçtikçe arttığını gözlemliyorum.
Kaldırımda yürüyen yayaların önünden arkasından kendi yoluymuş gibi gelen motosikletere karşı caydırıcı yaptırım uygulanması gerekiyor.
Durumun gündeme alınması ve bir an önce önlem alınıp cezayi yaptırımların uygulanmasını talep ediyorum.
Ayrıca biz vatandaş olarak ne yapabiliriz bu durumla karşılaştığımızda bunu da tarafıma bildirmenizi rica ediyorum."
CİMER'e vatandaşlar olarak bu konudan rahatsız olunduğu yönünde bir bildirim yapılabilir elbette ama nasıl bir yaptırım uygulayabilirler ki? Her kaldırımın başına polis ya da kamera koyulması mümkün değil. Benzer trafik sorunu konularında dediğim gibi böyle şeyler ceza ile yaptırım ile çözülebilecek şeyler değiller. Bu bir eğitim meselesi.
Çok kalabalık 2-3 tane cadde seçerler, orada dostlar alışverişte görsün şeklinde 2-3 motorcuyu yakalayıp ceza keserler ve konu kapanır.
Eğitime şimdi başlasak 15-20 sene sonra ancak sonuç elde edilir.
Bu saatten sonra eğitim falan çok Avrupai duruyor. Bizi ancak Arap ve Afrika usulleri paklar.
Aslında öyle güzel halledilebilir ki...
Cezayı 10 katına çıkarsalar, ehliyet 6 ay iptal aynı zamanda. Biraz da denetim. Hepsi bu.
Zaten bir kere yakalansa bir daha yapmaz herhalde hödük dostlarımız.
Eğitime şimdi başlasak 15-20 sene sonra ancak sonuç elde edilir.
Bu saatten sonra eğitim falan çok Avrupai duruyor. Bizi ancak Arap ve Afrika usulleri paklar.
Aslında öyle güzel halledilebilir ki...
Cezayı 10 katına çıkarsalar, ehliyet 6 ay iptal aynı zamanda. Biraz da denetim. Hepsi bu.
Zaten bir kere yakalansa bir daha yapmaz herhalde hödük dostlarımız.
15-20 yıl uzun geldiği için hiç bir zaman çözemeyeceğiz.
Ben eğitilmemiş toplulukların ceza ile doğru davranışa yöneltilebileceğini düşünmüyorum. Belki 100 kişilik bir kasabada olabilir ama Türkiye gibi, İstanbul gibi yerlerde bunun hiç bir faydası olmayacaktır.
Ters yöne girme cezası 4000TL şu an. Az denilebilecek bir tutar değil.
Denetim diyoruz ama denetim emniyetin işi. Onlar da bozuk asansör yüzünden arkadaşları ölen üniversite öğrencilerini gibi protesto eden vatandaşları dövmekle çok meşgul olduğu için böyle az önemli işlere bakmaya vakitleri kalmıyor. Hele bi isyan edenleri tepelemeleri bitsin bakacaklarmış.
trafikte kimseyle tartışmaya konuşmaya bile değmez adamı muhtemelen bir daha görmeyeceksin ne laf anlatmanın anlamı var ne kavga etmenin ne papaz olmanın ve sen laf anlatsan da yanlış yaptığını düşünüp davranışını düzeltmeyecek. motosikleti kaldırımdan, yaya yolundan süren birinin de lafla iflah olacağını sanmıyorum.
Evet bügün burada yazılanların ne kadar doğru olduğunu gördüm.
Kızıltoprak ışıklarda karşıdan karşıya geçerken bir motosikletli ışıktan çoktan kırmızı yanmasına rağmen geçmeye devam etti. Ben de yaya olarak sahil tarafından karşıya geçmeye çalışırken, motorcu arakadaşla karşılaştık. Biraz tepki gösterdiğim genç arkadaş durdu, arkasındaki kızın dur hayatım bulaşma gibi tepkilerine rağmen motordan inerek bana hafifce bir tane patlattı. Benim elimde de bira şişesi vardı bir adet. Defans pozisyonunda kaldım. Neyse ki etraftan birileri yetişti de olay büyümedi. Ama tuhaf olan ben hala kırmızı ışığı gösterirken, neredeyse dayak yemem oldu.
İlginç olan şu, istesem elimdeki şişeyle adamı doğduğuna pişman edebilecekken, bizi ayıran insanlara teşekkür borçlu olduğumu hissettim.
O şişe kafasında patlasaydı ne zor olacaktı, hepimiz için...
Epey eski İstanbullu bir insanım aslında, 30 sene kadar okumuş biriyim, dr ünvanım bile var ama artık buradan gitmem gerektiğini düşe kalka anlıyorum sanırım.
Evet bügün burada yazılanların ne kadar doğru olduğunu gördüm.
Kızıltoprak ışıklarda karşıdan karşıya geçerken bir motosikletli ışıktan çoktan kırmızı yanmasına rağmen geçmeye devam etti. Ben de yaya olarak sahil tarafından karşıya geçmeye çalışırken, motorcu arakadaşla karşılaştık. Biraz tepki gösterdiğim genç arkadaş durdu, arkasındaki kızın dur hayatım bulaşma gibi tepkilerine rağmen motordan inerek bana hafifce bir tane patlattı. Benim elimde de bira şişesi vardı bir adet. Defans pozisyonunda kaldım. Neyse ki etraftan birileri yetişti de olay büyümedi. Ama tuhaf olan ben hala kırmızı ışığı gösterirken, neredeyse dayak yemem oldu.
İlginç olan şu, istesem elimdeki şişeyle adamı doğduğuna pişman edebilecekken, bizi ayıran insanlara teşekkür borçlu olduğumu hissettim.
O şişe kafasında patlasaydı ne zor olacaktı, hepimiz için...
Epey eski İstanbullu bir insanım aslında, 30 sene kadar okumuş biriyim, dr ünvanım bile var ama artık buradan gitmem gerektiğini düşe kalka anlıyorum sanırım.
O toparlağın mabadına monteleseydin keşke bira şişesini. Şifa olurdu dingile.
Memlekette işler öyle zıvanadan çıktı ki artık kimi nereye şikayet edeceğiz şaşırdık, kural kanun dinleyen kalmadı. İzmirde yaşıyorum her gün onlarcasına şahit oluyorum. Yaş 46, 24 yıllık eğitimciyim, meslek hayatım branşım gereği hep meslek liselerinde geçti. Sosyo-ekonomik olarak düşük seviyede çocuklar-ergenlerle uğraştım, çok mücadele verdik, aşama kaydettik; bir çok gencin bilinçlenmesine yardımcı olduk. Halen daha azimle uğraşıyorum ama yetmiyor ve olmuyor maalesef. İşini düzgün yapanları tenzii ediyorum fakat konuyu açan arkadaşın bahsettiği gibi tüm kuralları hiçe sayıp sözde kuryeyim diye dolanan, hastaneye acil organ yetiştiriyoruz edalarında süren insanımsılara bazen sille tokat dalıp indiresim gelmiyor değil🥴
Eğitime şimdi başlasak 15-20 sene sonra ancak sonuç elde edilir.
Bu saatten sonra eğitim falan çok Avrupai duruyor. Bizi ancak Arap ve Afrika usulleri paklar.
Hindistan usulü de pek fena değil. Hiç olmazsa bajaj, hero, tvs sürenlere uygulanmalı.
CİMER'e vatandaşlar olarak bu konudan rahatsız olunduğu yönünde bir bildirim yapılabilir elbette ama nasıl bir yaptırım uygulayabilirler ki? Her kaldırımın başına polis ya da kamera koyulması mümkün değil. Benzer trafik sorunu konularında dediğim gibi böyle şeyler ceza ile yaptırım ile çözülebilecek şeyler değiller. Bu bir eğitim meselesi.
%100 cozulmez ama ciddi oranda azalir, bu kadar rahatsizlik olusturmaz.
Velhasil bu durum dahil bir cok sey ceza ile cozulur. Zaten cezasi olmayan kuralin da bir anlami yoktur, cunku yaptirimi yoktur.
Mesela burada bazi eyaletlerde arac kullanirken cep telefonunu kulaga koyup konusmak yasaklandi. Tabii ki her yolcu koltuguna bir polis oturtmadilar ama bu yasak konduktan sonra polisler gordukleri anda ceza kesmeye basladilar. Eger bu ceza olmasaydi, polis ilgilenmeseydi, bu yasak isler miydi? Yapacak olan yine yapardi.
jonvolkan adlı üyeden alıntı
