Yorumlar harika, zaten amacında burda konuşup fikrimdeki saçmalıkları görüp ona göre çözüm bulmakti. Bahsettiğiniz tüm problemleri çözen bı olan yapıcam inşallah. Siz engelleri yazmaya devam edin. RamazanBural senin cevabında çok işlevsel oldu sağol.
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:29 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:23 ----------
Köftenin kralını göl kenarında mangal yapıp yiycez. Türk kasabım var burda helal kesim.
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:30 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:29 ----------
Valla iltica işi sıkıntı. Turist vizesine oturum izni vermiyolar artık🥴
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:42 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:30 ----------
Yok is için değil. Polonyalı kız arkadasimu ziyarete gelmiştim sonra çalıştığım bankadan istifa edip buraya yerleştim . Uber taxi yapıyorum gezilerimi finanse edebilmek için
Çok ilginç gelecek ama var! En kaliteli etler hem de.
Amerika'nın et ve balık kurumu (USDA), etleri klasifiye ediyor, Choice ve Prime olarak. Üretilen etlerin en fazla yarısı Choice, en fazla onda biri Prime olabiliyor, etin içindeki yağ oranına göre (löp yağ değil, gözle görülmeyen hücresel yağ.) Yani bifteğin ne kadar lezzetli olduğu belli oluyor. Fiyatı da ona göre oluyor tabii ki.
Bir gün zengin Suudiler bunu keşfetmişler. Prime et üreten büyük bir yere (creekstone) "bize helal et üretin, parası neyse verelim" demişler. Adamlar da helal üretim yolu oluşturmuşlar. Lakin iki ayrı üretim yolu devam ettirmek zor olunca tümden helale geçmişler. Velhasıl adamların ürettiği tüm prime etler helal, helal sertifikası olsa da, olmasa da.
Bu arada et Amerika'da acaip ucuz. Hatta bazı sebzelerden bile ucuz. Ama prime et ciddi pahalı. Bir o kadar da lezzetli ama. Gerçi Choice da fena değil.
2-3 hafta önce Edirne'ye köfte yemeye gittim, yakıt gideri + köfte için neredeyse 1500 TL ödedim. Motorum çok şükür hızlı, bundan sonra restoranlardan hesap ödemeden kaçacağım, benzincide depoyu fulledikten sonra da kartla ödeme kisvesi altında kasaya gidermiş gibi yapıp yine kaçacağım.
6 kişinin buradan Polonya'ya gidip tur yapması , Polonya'dan bir kişinin buraya gelip tur yapmasından pahalı değil mi? Alım gücü farkını da hesaba katarsak daha fena.
"@tommygun ile köfte seferine çıkcaaz" diyerekten yalan yalan beyanda bulunabilir, Edirnede yolu şaşırıp sınırı geçtik, dönüş yolunu da bulamadık veya bulgar geri dönmemize izin vermedi gibi bahanelerle yengen vizesi mes'elesi hall'olunabilir, Lech Wałęsa'nın Lehistan'ına varılabilir ama geri dönüşte ne uydurulur onu ben bile uyduramadım.
Başlıktan ziyade, kaba hatlarıyla burada anlatmaya çalışayım hocam. İnşallah kısa tutabilirim
42 yaşında, 22 yıllık Devlet memuruyum. Dolayısıyla benim ve aile fertlerimin Yeşil Pasaportu var. Yeşil Pasaport olunca zaten maça 1-0 önde başlıyorsunuz. Bi kaç kendini bi fok sanan ülke dışında (A.B.D, Hindistan, İngiltere vs. gibi) çoğu ülkeye uçak biletinizi alıp direk uçuyorsunuz.
Bu gezi yıllardır aklımda olan bir geziydi. Geçen yıl eylül ayında hastaneden iki arkadaşımla beraber, sadece Bosna Hersek'e gidip, Bosna'nın bir çok yerini gezme fırsatım oldu. Biraz da manevi duygularla savaş yıllarından beri içimde bir ukte idi Bosna'yı görmek. Orada araç kiralayıp bir çok yerini gezdik. Tabi erkek erkeğe gidip Balkanlar'da fink atmanın bir bedeli olacaktı. O da, bu yaz tüm ailemi kendi aracımla komple Balkanları gezdirmek oldu.
Gezi programlarımı hep kendim yaparım. Tur ile gezi olayına karşıyım Excel'de tur programı hazırlayarak başladım. Bu programda şu şekilde, nerden saat kaçta çıkacağım, hedefim neresi, aradaki mesafe kaç km, kaç saat sürecek, oraya kaçta varacağım, oraya ne kadar süre ayıracağım, oradan saat kaçta ayrılacağım, bu iki hedef arasında aracım kaç lt mazot yakacak, tahmini mazot giderim, vardığım yerde aracımı hangi otoparka koyacağım gibi detaylı bir gezi programı hazırladım. Vardığımız şehirlerde gezip görülecek yerleri araştırıp, genelde bunların merkezinde bir otopark bulup, şehri olabildiğince yürüyerek gezmeye çalıştık.
Rotamız Kapıkule, Bulgaristan- Filibe, Sofya, Sırbistan- Niş, Belgrad, Bosna Hersek- Srebrenitsa, Saraybosna, Travnik, Saraybosna, Mostar, Trebinje, Karadağ- Perast, Kotor, Budva, Arnavutluk-İşkodra, Tiran, Kuzey Makedonya- Ohrid, Kalkandelen, Üsküp, Gevgeli, Yunanistan- Selanik, Kavala, veee İpsala...
ARAÇLA İLGİLİ BİLGİLER :
İlk önce araçla ilgili bilgileri vereyim. Aracımızla çok rahat yurt dışına çıkabiliyoruz. Burada en önemli unsur, kişinin ehliyetinin yanında olması, Araç ruhsatının yanınızda olması ve şoför kim ise, aracın onun üzerine olması gerekiyor. Eğer aracı başkası kullanacaksa noterden vekalet gibi bir evrak alınması gerekiyor. Bunlara ek olarak da, en önemlisi Yeşil sigorta denilen bir sigorta var. Gidilecek ülkelere ve kalınacak sürelere göre meblağa değişiyor. Örneğin birçok Avrupa ve Balkan ülkesini kapsayan 15 günlük yeşil sigorta bedeli Türkiye'de yaptırırsanız 47,25 Euro idi. Bunu sigortacılar da yapabiliyor. Ben ne olur ne olmaz diye sınır kapısında yaptırayım dedim. Fakat Kapıkulede şöyle bir sorun var, Yeşil sigorta yapan bina, Bulgaristan'dan Türkiye'ye giriş tarafında kalıyor. Pasaport kontrol noktasındaki polis memuru bayan, bana uğraşmayın, Bulgar'da da yaptırabilirsiniz dediği için vakit kaybetmemek adına ben Bulgar tarafında yaptırdım. 37 Euro ödedim. Sevinmiştim. Taaa ki Makedonya sınırına varana kadar... Ordaki pasaport kontrolünde polis Bulgar'da yapılan yeşil sigortanın Makedonya'da geçerli olmadığını, yeniden yeşil sigorta yaptırmam gerektiğini söyledi. 15 gün için 50 Euro daha ödedim... Akıl parası oldu Yani ne yapın edin, Yeşil sigortanızı Türkiye'den yaptırıp yola öyle çıkın.
SINIR KAPILARI :
Hiç bir sınır kapısında sıkıntı yaşamadık. Gayet nazik ve yardımseverlerdi. En korktuğum Bulgar kapısında bile sağolsun bir polis, bizim gurbetçi olmadığımızı, sadece tur için çıktığımızı söylemem üzerine bizi bagaj kontrolüne falan sokmadan direk yan bariyeri açarak ordan gönderdi. Sınır kapısına vardığınızda Pasaportları, yeşil sigortayı ve araç ruhsatını polis noktasına yanaşıp aracın camından uzatıyorsunuz polis çıkış mühürlerini vurup size geri veriyor. Bi çok yerde, camı açtırıp aracın içinde kaç kişi var diye bakmadılar bile. Ülkeden çıkıp, diğer ülke sınır kapısına vardığınızda yine aynı evrakları uzatıp mühürletip ülkeye giriş yapıyorsunuz. Dediğim gibi hiç bir ülkede sıkıntı yaşamadık. Ters bakan bile olmadı.
KONAKLAMA:
Konaklayacağım apart daireleri yola çıkmadan tarih tarih akşam hangi şehre varacaksam o şehre göre rezervasyonlarımı yaptırdım. Ücretsiz iptal ve tesise varınca öde seçenekleri ile rezervasyon yaptırdım. Tesislerin sahiplerinin numaralarını telefonuma kaydedip varmadan önce kendileri ile irtibat kurup tesislere sorunsuz giriş yaptım. Ödemeyi de orada elden yaptım. Sabah evden çıkarken de anahtarları içerde bırakıp, kapıyı çekip ayrıldık. En güzel yanı da tesise varmadan 24 saat önceye kadar ücretsiz iptal hakkınızın olması.
YEME İÇME:
Daha önceki mesajımda da anlattığım gibi, Yeme ve içmeye çok para harcamadık. Aracım Citreon C4 Grandpicasso. İç mekan çok geniş ve ferah olunca, yanımıza bolca su ve yiyecek aldık. Araçtaki buzdolabının da çok faydası oldu. Peynirimizi, kıymamızı, sarmamızı vs. onda muhafaza ettik. Akşamları aparta varınca aparttaki buzdolaplarına aktardık. Saraybosna'da mesela lor peyniri, yufka vs. aldık. Hanım börek yaptı, bi kaç gün de onu yedik. Amaç gezip görmek olduğu için karnımızı pek düşünmedik açıkcası. Her öğün de dışarda yesek muhtemelen evin yolunu bulamayacağımız için kendi imkanlarımızla içimiz çeke çeke karnımızı doyurduk vesselam.
Aklıma gelen diğer hususlar;
Mutlaka ama mutlaka aileden bir kişinin telefon hattı açık olmalı. Ben TTelekom hattı kullanıyorum. 10 gün için 1500 TL ödedim. Hattımdaki dakika ve internet aynen yurt dışında geçerliydi. Navigasyon ve dil çevirisi için mutlaka internet şart.
Güvenlik konusunda hiç bir sıkıntı yaşamadık. Ne sınır kapılarında, ne gezerken...
Aileyle gitmek tabi biraz yorucu, en güzeli erkek erkeğe gidebilmek. Malum, çarşıyı gezerken çocuğun çişiydi, yürümek istememesiydi falan bazı zamanlarda gerilim olabiliyor.
Makedonya'da dil konusunda sıkıntı yaşamadık. Bi çok yerde Türkçe konuşuluyor. Bilhassa Üsküp'de.
Genel hatlarıyla çok güzel bir tur oldu. Sanki Bursa'da, Kastamonu'da gezer gibiydik. Pek yabancılık çekmedik.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar...
Aklıma geldikçe yada sizin merak ettiğiniz bi husus olursa seve seve yardımcı olurum.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)