hayat bir savaştır tek silahın aklın ve inancındır
Tam böyle değil ama. Alkol içildiği anda direk kana karışıyor. Hatta bir kısmı daha boğazdan geçmeden, nikotin gibi damak ve dilden direk kana karışıyor. O yüzden çok çabuk etkisini hissetmeye başlıyor insan. Karaciğer ise zaten kana karışmış olan alkolü işlemeye başlıyor. O yüzden tek bira bile 55 kiloluk bir kadını araç kullanmak için yasal alkol seviyesinin üzerine çıkarıyor. İki bira aşırı iri olmayan her insanı. Sizi bilmiyorum ama tek bira içtiğimde bile yasal seviyenin altında kalsam da alkol aldığımın farkında oluyorum. Sarhoş olmasam da kafam normal olmuyor.
Ağrı kesicisine göre değişir o. Parasetamol ve ibubrufen ile sürülür tabii ki. Ama hidromorfin ya da oksikodon aldıktan sonra sürmem haliyle. Ki bu ağrı kesicileri alanın da motosiklet sürebilmekten daha büyük sorunları vardır o an...
Sentetik alkol,uyuşturucu,kadın işim olmaz.Her şeyin doğalı güzel.
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:35 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:06 ----------
Hangover akşamdan kalmalık dediğiniz baş ağrısı ve halsizlik olur.Siz büyük ihtimal ara sıra sızıp uyanarak uyumadan içmeye devam etmişsiniz.Aynen bu şekilde günlerce uyumadan sürekli içerek sarhoş gezip hiç bir şeyi hatırlamayan bir arkadaşım vardı.O da dipsomani hastasıydı.Umarım sizde de bu tarz bir hastalık yoktur.
39 yaşındayım çok uzun süreden beri alkol kullanıyorum.Çok yüksek dozlarda her türlü alkolü tükettim ama başıma böyle bir şey gelmedi.Saat 11'de içkiye başlayıp yatana kadar içmek hepsi dahil sınırsız tatil köylerin/otellerinde zaten benim standart yaptığım bir şey.Herhengi bir hafıza kaybı yada benzer bir olay yaşamadım.
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:44 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:35 ----------
Bu kadar şey kopyala yapıştır yapmışsın ama zahmet edip okudun mu?Alkolün ne kadar sürede atıldığına dair bir bilgi yok.Alkol ortalama 5-6 saat için vücuttan atılır.Rakı ve benzeri yüksek alkollü içki çok fazla tüketilmişse 8-9 saat sürebilir.Beyinde yarattığı sarhoşluk etkisi ise vücutttan komple atılmadan çok önce son bulur.Keşke senin dediğin gibi 2 bira içip 10 saat sarhoş gezsek.
Kevser şarabı.
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:04 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:55 ----------
National geographic seyretmenizi tavsiye ederim denk gelirseniz orada detaylı anlatıyorlar. İlacın reklamını yapmış gibi olmayayım adı pervitin.
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:10 ---------- bir önceki mesaj zamanı 11:04 ----------
En fazla baştan iki cümle, ne olur olmaz diye de ortadan da bir cümle.
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:16 ---------- bir önceki mesaj zamanı 11:10 ----------
Hocam hayat tecrübenize şapka çıkarıyorum.
Benim arkadaş motosikletli birine çarptı adam 65 yaşında bu kaza sonucu vefat etti.
Bir müddet sonra iki taraf toplandı kan parası mevzusunu konuşmak için, ölenin yakınlarının, akrabaları ölmüş umurunda değil, adamların en büyük üzüntüsü taksicinin çarpması, Mercedes çarpsa idi modeline göre o kapı bir, iki milyondan açılacaktı şans işte!
O zaman Türkiye'ye geldiğinde yanında getireceğin Maker's Mark'lar ile bi deneme yapalım. Ağzımızda çalkalayıp tükürelim bakalım ne kadar sürede sarhoş olacağız. Portakal suyundaki alkole benziyor bu dediğin, elbette var, elbette midede de emiliyor, ancak sarhoşluğu belirleyen şey karaciğiern parçalamaya yetişememesi.
Ibuprofen'in de yan etkileri arasında baş dönmesi var ama. Rare mare, söylemek istediğim de buydu zaten. İhtimaller denizi, 2 bira içip (düzgün hızda ve bittikten sonra biraz bekleyerek) çıkmaktan farkı ölçmek mümkün değil. Acıcık içip kullanılır güzellemesi de yapmıyorum tabii ki. Yavaş yavaş akşama kadar sonra devamke gibi algılanmasın, ki zaten bu dediğim de pek pratikte mümkün değildir. Bir kaç denemem oldu öyle 20 saat sürekli içelim falan diye, yok yani insan asla karaciğerin hızında içemiyor
youtube.com/@bisuruyorum
Kandan atılma süresi ile ilgili şöyle bir pratikten kerteriz alabiliriz. Havayolu pilotları arasındaki altın kural son kadehten 8 saat geçmiş olmasıdır, daha doğrusu FAA öyle diyor diye öyle yapıyorlar Bazı havayolları 12-14 saat diyor. Çok absürt miktarlarda içilmediği müddetçe 8 saatlik bir gecenin ardından çok büyük problem kalmaz yani.
Bir de hangover durumunda başka bir şey var, o sarhoşlukla adam gibi su falan da içilmden sızıyor insanlar, vücutta kendini toparlayacak bir malzeme kalmadığından sabah daha kötü olunuyor. Alkol beyni kurutmuş kafa zonkluyor vs.
Su tüketiminden sonra da sabahı en çok etkileyen şey ne içildiği. Yeterince su da alındıysa yine, viski ve cin gibi temiz içkilerin sabahında çok problem olmaz. Aynı miktarda rakı içsem yataktan kalkamayacağım geceler vardır ki, viski içmişim sabah çocuklar gibi şenim
Son olarak şunu da ekleyelim, bir dönem kafa mafa değil tamamen tadım ve keyif için sık sık viski içen birisi olarak haftanın belli (ve çoğunluk) günlerini pas geçmenizi şiddetle öneririm. Şiddet başıma bişey geldiğinden değil, bilim ortada.
Bu kadar yazıya "viski candır, rakının Türkiye'deki fiyatının 3 sene meşe fıçıda bekleyen viskinin yurt dışındaki fiyatının >= 2 katı olması ayıptır ve dahi günahtır" şeklinde bir goygoyla cevap verdiğim için kusura bakma.
Seviyoruz meviyoruz ama rakının viski ile karşılaştırıldığında dandinik bir şey olduğunu da teslim etmek lazım...
Ekleme: Bu arada ben çoğunlukla "whiskey" içiyorum, "whisky" değil. Kimisi için aslı / esası ikincisidir, ama ben nedense hep birincisinden içiyorum. (Avrupa kıtasından ama, Amerika kıtasından değil!)
Goygoy değil, doğru bir tespit. Günahların en büyüklerinden biridir bu.
Valla ben bu konuda çok dayak yedim, ama kimseden düzgün bir yanıt da alamadım, ancak küfür. Rakı dandik bir içkidir bu kadar Gastronomik gelişmişlik olarak viski ile adı bile yanyana geçemez. Bizim kültürümüzün bir parçası, orası ayrı. Yazın balıkçıya gidince viski içmiyorum ben de
---------- Mesajlar birleştirildi - 17:32 ---------- bir önceki mesaj zamanı 17:29 ----------
Ben o gruptanım. Beğendiğim İrlanda ve Amerikan viskileri oluyor ara sıra, ama hiç bir zaman bir SMSW'nin yerini tutmaz benim için. Uzunca sura böyle damağı böyle yönettikten sonra blendler de çok tatsız gelmeye başladı. Tahıl viskisi bozuyor illa ki işi. Damak kendini lord zannedince bu kurlarda elimde çok kuvvetli bir koz kalıyor. İçmemek :D
Estağfurullah. 29 yıllık memuriyetin 23 yılını karakolda 6 yılını da SGK'da geçirince edinilen tecrübe biraz farklı oluyor.
Özellikle bizim karakoldaki müşteriler hep "seçilmiş kişiler" olduğundan tecrübeyi saf ve damıtılmış olarak biriktirdik.
Kumar ve fuhuşu kumarcıların ve hovardaların eşleri, kocasından boşanıp babasının maaşını alanları da diğer kız kardeşleri ihbar ediyordu ve kesinlikle doğru çıkıyordu mesela.
Zaten Maker's Mark'i yutacak halim yok, bir-iki cevirdikten sonra tukurmek istemsiz sekilde gerceklesecektir Sanirim ilk denedigim viskiydi. En son JW Blue Label deneyerek son bir sans vermistim viskiye, harbiden de acaip iyiydi, ama o paranin beste birini bile vermem acikcasi, velhasil sevmiyorum viski. Mutlaka ugrassam damak zevkim gelisir ama verecegi maddi ve saglik yonunden zarara degmez bence, hele hele bunca alternatif varken.
Konuya gelince, istatistikleri dogru kullanalim. Ibuprofen icip basi donen nadirdir, iki bira icip konstanstrasyon kaybi yasamayan da nadirdir... Velhasil tipik dozda ibuprofen icen insanlarin buyuk cogunluguna hic bir sey olmaz. Iki bira ictikten sonra trafige cikan insanlarin buyuk cogunlugu da olasi acil bir durumda olmasi gerektigi gibi tepki veremez. Net.
Karacigerin metabolizma hizi uzerina cikmak asiri kolay. Zaten bu yuzden sarhos olmak hic zor degil. Karaciger saatte 30ml votka (ya da viski, cin, tekila, rum vs.) metabolize edebiliyormus. Daha fazla icsenizde bu hiz degismiyormus. Bir shot 45ml. Kim bir shot'tan sonra 1.5 saat bekliyor? Ki o 1.5 saatte de sarhos oluyorsunuz zaten, cunku karaciger tum alkolu icine hapsedip islemiyor, 1 saat boyunca kandan azar azar alip isliyor. Velhasil en az 1 saat kadar kafaniz iyi oluyor, cunku karaciger 1.5 saat boyunca isleyip tuketene kadar kaninizda yuksek miktar alkol dolasmis oluyor.
---------- Mesajlar birleştirildi - 18:06 ---------- bir önceki mesaj zamanı 17:51 ----------
Sorma. Tiryakilige acaip meyilli bir yapim var. Elime firsat gecse eroin kokain falan da denerim muhtemelen. Bereket yasal degil. Gel gelelim ne sigara, ne esrar, ne de alkol cekici geliyor bana. Alkol namina anca ayda yilda bir lezzetli bir kokteyl (votka bazli), ya da Helles bira icerim o kadar. Cogu insan gibi Baileys ve Disaronno'nun "sıvı süt tatlısı" tarzinda ickilerini de seviyorum tabii ki ama uzak duruyorum haliyle... Deli gibi kalori iceriyorlar cunku.
Gençken bira severdim, hala bira seviyorum. Tab biz gençken bira para sayılmazdı, liseli harçlığımızla galata köprüsü altındaki mekanlarda bira içmeye paramız yeterdi. Şimdi eve 4-5 bira alırken düşünüyorum.
Viski falan bulursam ara sıra içerim ama pek de aramam, olsa da içsek demem, rakı da sofra olacak muhabbet olacak kalabalıkla güzel gidiyor, olay masadaki mezeler ve muhabbet aslında rakı içerken.
Yazın çok sıcaklarda rom, votka ya da tekila ile bol buzla daiquiri benzeri, bu fotodaki gibi ama büyük 400ml bardakta yapıp pipetle içmek güzel oluyor.
Yazın başında şirkete gittiğm bir gün şirkette yaza merhaba partisi varmış unutmuşum, motorla gitmiş bulundum. bir bira içtim devamında kola fanta falan içtim bol bol su içtim, o bir biradan sonra 3-4 saat geçti, işyerinden çıktıktan sonra yolda polis çevirdi, alkolmetreye üfledim eyvah cezayı yedik derken polis geç yok bir şey dedi gönderdi. demek ki sahiden 3-4 saat sonra bol su içince sıfıra yaklaşıyor.
IP adresini ilettim :p
Sevmiyorsan neden damağın gelişsin canım, sevmiyorsan sevmiyorsundur. Blue Label müthiş bir pazarlama gimmick aslında, ama evet çok kolay içimli. Ama basit bir tüyo, bir iki damla su katıldığında kendini çok salıyorsa, yeni aromalar vermek yerine anca zayıflıyorsa o viski güzel bir paket olarak hazırlanmış bir ambalajdır. O fiyata sattıkları viskiye Age Statement vermemeleri de zaten boşa değil.
Ben bir istatistik vermedim yahu. Konu buraya nereden geldi, içmek ile bokunu çıkarmak arasındaki farktan bahsederken söyledim onu. Elbette ibuprofen alan yola çıkmasın demiyorum, yapacağı etkiyi de birayla bir tutmuyorum. Prospektüs okuyup orada yazan her ihtimalin gerçekleşeceği yönündeki bir bakışa gerek yok demek için ağrı kesiciyi söylemiştim.
Kaldı ki, oksikodon alan kişilerin trafikte tespit edilmeleri için de bir sistem yok ama söylediklerine bir itirazım yok yine dediğim gibi farklı bir şey söylemek için vermiştim o örneği.
Dediğin gibi karaciğer bize yetişemeyecek hızda. Saatte 1 birim alkol parçalayabiliyor.
-
Uzun zamandır şöyle ayı gibi içmemiştim. Hatta biraz düşünüyorum, Şubat 2020.
Ha sonra da Türkiye'de ilk corona vakasının açıklanıp pandemi ilan edildiği akşam Budapeşte'de Ardbeg embassy'ye gitmiştim, o kadar büyük bir single malt menüsü görünce tadıcam diye başlayan şey öpücem'e dönüyor. Yine Mart 2020.
Bu kadar konuşmanın üstüne bu hafta bir akşam şöyle ağzı kenara bırakıp başka yerle içesim geldi =)
hayat bir savaştır tek silahın aklın ve inancındır
Ankara Viskisi vardı da biz mi içmedik?
1960'lı yıllarda dışa kapalı ve kendi kendine yeten bir ekonomi modelinin benimsendiği Türkiye'de, hem yerli malı üretimi desteklemek hem de özellikle alkollü içeceklerin ithalatı sonucunda ülke dışına döviz çıkmasını önlemek amacıyla yerli bir viski üretilmesi kararlaştırıldı. Bu bağlamda, 1963 yılında dönemin hükûmeti tarafından Ankara Üniversitesi'nde görev yapmakta olan Prof. Dr. Turgut Yazıcıoğlu'na verilen özel bir teşvikle TEKEL'in Ankara'daki bira fabrikasının içinde viski üretimi yapılmak üzere küçük bir birim oluşturuldu. Ülke genelinde bir ilk niteliği taşıyan bu tesisin üretim hacmi ise yılda 200.000 litre olarak belirlendi. Böylelikle ilk Türk viskisinin imalat ve markalaştırma süreci resmi olarak başladı.
TEKEL bünyesindeki üretimi 2000'li yılların ortalarına dek sürse de; 1980'lerden itibaren izlenen iktisadi politikalar doğrultusunda açık ekonomiye geçiş yapılan Türkiye'de ithal alkollü içkilerin satışının serbest bırakılması, pek çok yabancı viski markasının pazara giriş yaptığı böylesi bir rekabet ortamında Ankara Viskisi'nin popülerliğinin günden güne azalmaya başlamasına sebep oldu. Her ne kadar içkinin satış politikasına ve tanıtımına dair birtakım değişiklikler yapılıp iç piyasadaki konumu korunmaya çalışıldıysa da bu girişimlerden olumlu bir sonuç alınamadığı için 2004 yılında Ankara Viskisi'nin üretim hakları Mey İçki'ye devredildi. Yaklaşık on yıl süreyle bu şekilde üretime devam edildiyse de dünyaca ünlü alkol üreticisi Diageo 2011'de markayı satın aldı. Tamamıyla yabancı yatırımcının eline geçtikten kısa bir süre sonraysa Ankara Viskisi'nin üretimine son verildi.
Şu an bu konu içerisinde 5 kullanıcı var. (0 üye ve 5 misafir)