GİRİŞ:
Kusur, öğretide, hukuk düzeninin kınadığı, hoşgörmediği, hukuka aykırı davranış biçimi olarak tanımlanmaktadır. Konumuz yönünden kusuru “Sorumluluk Hukukunun temel ilkelerine, toplumun değer yargılarına ve yürürlükteki yasaların emredici hükümlerine aykırı eylem ve davranışlar” olarak da tanımlayabiliriz. Tazminat hesaplarında “kusur” temel ölçülerden biridir. Kusur incelemesi yapılırken, eylemin yasa, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen kurallara aykırılığını saptamak yeterli olmayıp, ayrıca hangi eylem ve davranışın zararı doğurduğu üzerinde durulmalıdır. Bir eylem ve davranış, kurallara aykırı olmakla birlikte, zarar bu eylemin sonucu değilse, eylem ile zarar arasında “nedensellik bağı” kurulamıyorsa, kurallara aykırı davranan kişi, zarardan sorumlu tutulamaz. Örneğin, alkollü araç kullanmak kurallara aykırı ve yasaktır. Ancak kazanın nedeni alkol değilse, o kişi zararlı sonuçtan sorumlu tutulamaz. Bunun gibi, sürücü belgesi olmayan bir kimse kazaya karışmış olup da, kazanın nedeni, bir başka sürücünün tam kusurlu eylemi ise, ehliyetsiz sürücü zararlı sonucun sorumlusu olmaz. Alkollü trafik kazası sürücünün olmasını hiç istemediği ve sonuçlarının oldukça kötü, yaptırımlarının ise fazlasıyla ağır olduğu trafik kazası türüdür. Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesine göre trafik güvenliğini tehlikeye atma suçu kasti suç kapsamına girmektedir. Alkollü araç kullanırken trafik kazası yapmak buna göre alkollüyken araç kullanmak trafik güvenliğini kasten tehlikeye atmak anlamına gelmektedir. Alkollü trafik kazası bu sebeplerden dolayı ceza yargılamasını da gerektirir.
KUSUR VE ZARAR İLİŞKİSİ
Ceza Kanunlarına göre suç sayılan eylemler cezalandırılırken ve trafik yasasına göre kurallara aykırı hareketlere para cezası uygulanırken, bunlar bir “zarar” doğurmamışsa, sorumluluk Hukukunun konusu olamaz. Bir tazminat davasında kusurun bir “zarara” neden olduğu kanıtlanmalı; başka bir anlatımla, “kusur” ile “zarar” arasında uygun nedensellik bağı kurulabilmelidir. Bu bağ kurulduktan sonradır ki, kusurun “derecesini” öteki deyişle “kusur oranını” belirleme aşamasına gelinecektir. Buna göre:
a) Haksız eylem veya hukuka aykırı olarak nitelenebilecek bir “olay” olmalıdır.
b) Bu olay sonucu bir “zarar” doğmalıdır.
c) Bu olayı yaratanlar yasalara göre suçlu ve kusurlu bulunmalıdır.
d) Zarar, işlenen suçun veya kurallara aykırı hareketin sonucu olmalıdır.
e) Zarar ile hukuka aykırı eylem arasında uygun nedensellik bağı kurulabilmelidir.
KUSUR İNCELEMESİNDE SIRA
Yukarıdaki sıralamaya göre, bir tazminat davasında kusur incelemesi yapılırken şu sıra izlenmelidir:
a) Önce, zararlı sonucu doğuran kusurun “varlığı” saptanmalıdır.
b) Kusurun varlığı saptandıktan sonra “nedeni” araştırılmalı; hangi davranışın yasalara, hukuka ve kurallara aykırı olduğu belirlenmelidir.
c) Kusurlu sayılmanın yasal dayanakları gösterilmelidir. Ceza yasalarına göre suç niteliği, hangi yasanın hangi maddesine aykırılık oluşturduğu; Trafik Yasasına göre hangi kural ve kurallara aykırı hareket edildiği ve bu aykırılığın zararlı sonucu doğurma nedeni belirlenmelidir.
d) Bütün bu aşamalardan geçildikten sonra, nedenleri ve dayanakları belirtilmek suretiyle “kusur oranı” saptanmalıdır.
ALKOLLÜ SÜRÜCÜDEKİ KUSUR
Alkollü araç sürücüsü bir kazaya karıştığı anda bu kazanın oluşumundaki kusur oranları büyük önem arz etmektedir. Sürücü, alkollü olmasına rağmen kusur diğer sürücüde ise sürücünün alkollü olması tek başına kusurlu olma sebebi değildir. Şöyle ki; kaza sonucunda sigorta şirketlerinin, yaptığı ödemeleri kusurlu şoföre rücu etme olanakları bulunmaktadır. Alkollü trafik kazası sonucunda sigorta şirketi olayı inceleyecek ve bütün detaylarını araştıracaktır. Sigorta şirketi öncelikle kazadaki kusur oranlarını tespit eder ve sonrasında tazminat ödemesini gerçekleştirir.
Alkollü sürücünün kusursuz olduğuna karar verilirse, kusurlu sürücünün sigortası tazminatı ödeyecektir. Ancak alkollü sürücü kusurlu ise, kendi sigortasından ödenecek olan tazminat, daha sonra kusurlu ve alkollü olan kişiden tahsil edilecektir. Sigorta şirketi önce ilgili kişiye tazminatını öder ve daha sonra alkollü araç kullanan şoföre sigorta rücu işlemlerini başlatılır. Aşağıda Yüksek Yargıtay’ın konumuza ilişkin kararının ilgili kısmından da konumuz daha iyi anlaşılacaktır.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2018/4623, K. 2018/11940, 10.12.2018 tarihli kararında; “…Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5 maddesinde yer alan; Taşıtın uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar” düzenlemesi karşısında %100 kusurlu olup 1.00 promil ve üstü alkollü sürücülerin emniyetli araç sevk ve idare edemeyecek durumda olmaları nedeniyle meydana gelen zarar münhasırlık raporu aranmadan sigorta teminatı kapsamı dışında sayılacaktır. Kasko sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması ya da tam kusurlu olmaması durumunda, trafik kazasının oluşumuna sadece sürücünün alkollü olması değil başka sebeplerinde etken olması nedeniyle meydana gelen zarar kasko sigortası teminat kapsamı içinde sayılacaktır.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluşması gerekmektedir. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.’nun 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerektiği benimsenmektedir…”.
SONUÇ:
Alkollü madde etkisinde araç kullanmak ; bu şekilde araç kullanan kişi üzerinde hukuki açıdan da sorumluluk doğurmaktadır. Kişinin kazaya karışmasında alkollü olup olmadığı; alkollüyse kaç promil olduğu, bu promilin kazaya sebebiyet vermede etkisinin olup olmadığı hususları büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple kişi alkollü bir şekilde kaza yaptığında cezai ve hukuki sorumluluğunun sınırlarını çizebilmek için alkol ile kaza arasındaki nedensellik bağına direkt olarak ihtiyaç duymaktayız. Alkollü olmasına rağmen kaza yapan sürücü kusursuz ise tek başına alkollü olması kusurlu olmasına yol açmayacaktır. Bu hususu net bir şekilde ortaya koyan Yargıtay Kararları; sigorta şirketlerinin sorumluluklarının devam ettiğini
kusursuz alkollü sürücüye alkolden dolayı rücu edilemeyeceğini belirtmiştir.