Hassasiyetini anlıyorum ama şunu da hesaba katmak lazım; daha Yunanistan diye bir ülke kurulmazdan yüzlerce hatta binlerce yıl önce bu topraklarda Rumca konuşuluyordu, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiğinde ünvanlarına Kayser-i Rum'u ekletmişti. Yunanlar bok yedi evet, ama bu kültür ortak, onların tekelinde değil.tommygun adlı üyeden alıntı
Kalimera Latin alfabesiyleydi, dükkân sahipleri de Türk'tü. Farklı senaryo. Hoş aynı senaryo olmuş olsaydı şahsen ilkini ikinciye her zaman tercih ederdim.Sebebini tedadüf az önce gördüğüm bir tweet açıklayabilir:
https://twitter.com/umitozdag/status...85529926893573
İstanbul'da da bölge bölge yoğun Arapça tabela olan yerler var bu arada.
İzmir tarihte rum nufusun çok olduğu bir şehirdi. O zamanlar Türkler daha çok köylerde yaşardı, tarımla uğraşırdı, ticaretle uğraşan rumlar da liman şehri olan İzmir'de çoktular haliyle. Hatta o çevrede Türk köyleri tarımla uğraştıkları ve denizle pek işleri olmadığı, hatta o devirlerde deniz kıyıları korsan saldırısı vb. konusunda tehlikeli olduğundan hep denizden içeridedir, anca balıkçı köyleri onlarda da rum nufüs çoktur deniz kıyısındaydı. Gavur izmir lafı da o zamanlardan gelir.
Yunanistan Karalı ve onu kuklası gibi yöneten askeri yönetimi gaza gelip anadoluyu işgal edince kurunun yanında yaş da yanar şeklinde olan izmir'in yerli rum halkına da oldu. İşgal bitip kaçarlerken bütün izmir sahilindeki evleri de yakıldı, sonradan oralara kim çöktüyse şimdi kordonu kapatan 8-10 katlı apartmanlar onların oldu. Sonrasında da bence yanlış bir karar olan mübadele ile Türkiye'deki rumlar yunanistan'a, oradaki Türkler de buraya sürüldü, her tarafta yurdundan evinden koparılanlar oldu, bunlar çok acı şeyler.
İzmir'de Kalimera adında bir restoran olması iki halkın ortak kültürünün bir arada barış içinde olması gibi yönlerden aslında güzel bir şey. Böyle şeyler daha da çoğalmalı yoksa ortalık saşma sapan milliyetçi hislerle düşmanlığın körüklendiği bir ortama döner. Savaşlar vb. acı şeyler ama bunların sorumlusu halklar değil, her iki tarafta da düşmanlıkları kendi çıkarları için körükleyen yönetici sınıf. Atatürk de isgalden sonra önüne yere yunan bayrağı serildiğinde bu bayrak Yunan halkını temsil eder yapmayın böyle kaldırın demiş bir lider.
aga rum yunan adı veriyorlar müşteri çekmek için yoksa içi boş buna benzer yerler gökçeada da var bozcaada da var bize ters gibi geliyor esnaf ta ekmek derdinde bizim dingillerde gidip bi story paylaşayım derdinde olunca adamlar ayakta kalıyor işte
arapça yunanca veya ingilizce tabelalar bizleri rahatsız ediyor bu bir gerçek ama dezenfarmasyon u politika haline getirmiş şahsın halt etmesi
aga para kazanma hırsı olmasın da ne olsun yaw
aq bir kg karpuz olmuş 12.5 en ucuz meyve 30 tl domates 30 biber 40 tl doğru düzgün peynir 180 tl süt 20 et 350 yani 1 gün çalışıyorsun 2 kg et alabiliyorsun yani mecburen tırmalamak zorundayız yemin ediyorum peynir 30 tl olsa süt 5 tl olsa karpuz 2 tl olsa böyle olmazdık doğru düzgün geçinemiyoruz beslenemiyoruz gezemiyoruz eğlenemiyoruz kazandığımız birileri tarafından cebimizden çalınıyor
ben hırsıza vergi kaçırana kızmıyorum abi banada senin gibiler onların değirmenine su taşıyor desen sana da kızmam
ben bordrolu çalışıyorum %27 vergiye girmişim imkanı olan bundan kaçıyor biz kaçamıyoruz çünkü sistem bizi sömürmek üzerine kuruldu 100 yıldır böyle bir 100 yıl daha böyle olacak
Ya hadi club dı, yeni nesil meyhaneydi anlarım da, adam geçen bana ''irish pub'' a, damsız almıyoruz dedi. Lan adı üstünde pub. Ne damı, ne çatısı mk.
Bu arada, ben rakı içerken arada bir demli, şekersiz çay içerim. Mideyi rahatlatmak adına.
Şuna da karşıyım; yok adabı var, vay efendim kuralı var, neymiş o bardakta içilmezmiş. Lan sen hiç yokluk mu görmedin; biz dağ başında pet şişeyi kesip kadeh, andız giliğini meze yapıp içtik bu mereti.
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)
