Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax
1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

ikarus sendromu etkileri ve engellemek

    REKLAM ALANI
  1. #1

    Üyelik
    15 Eylül 2019
    Şehir
    Erzurum
    Motosikleti
    Suzuki sv650s-2008 / Honda Cbr 250R 2012
    Atinalı mimar Daedalus[i], işlediği bir suç nedeniyle sürgün edildiği Girit’te Kral Minos tarafından, insan yiyerek beslenen yarı boğa yarı insan biçimindeki, Minotaurus adlı oğlunu hapsetmek için bir labirent inşasıyla görevlendirilir.

    Daedalus içinden çıkılması mümkün olmayan bir labirent inşa eder ve Minotaurus yakalanarak oraya hapsedilir. Canavar için sürekli 7 kadın 7 erkek kurban olarak labirente atılmaktadır. İnsanlar buna başkaldırsa da krala bir şey yapamazlar. Günün birinde Thesseus, kurban adayı olarak canavarla savaşıp onu öldürmek amacıyla Girit’e gider. İşi bitince içeriden çıkabilmek için Daedalus’a bunu nasıl yapacağını sorar. Daedalus, ona bir ip yumağının ucunu labirentin girişinde bir yere bağlayarak ilerlemesini ve dönüşte de ipi izlemesini söyler. Thesseus labirente girer, canavarı bulur, onu öldürür, sonra da ipi izleyerek labirentten çıkar. Thesseus, kral Minos’un kızı Ariadne’ye aşıktır. Babası izin vermediği için onu Girit’ten kaçırır. Buna çok kızan Minos, labirentin sırrını Thesseus’a veren Daedalus’u cezalandırmak için onu yapımda kendisine yardım eden oğlu İkarus ile birlikte labirente hapseder. Daedalus’un yaptığı labirent öyle karmaşıktır ki kendisi bile çıkış yolunu bulamaz. Üstü açık olan labirentin üzerinden uçan kuşların dökülen tüylerini toplar, sonra bu tüyleri balmumuyla yapıştırarak kanatlar yapar. İkarus’la birlikte bu kanatları kollarına bağlarlar ve uçmak için hazırlanırlar.

    Daedalus, İkarus’a, çok alçaktan uçmamasını çünkü öyle yaparsa denizin neminin kanatları ağırlaştıracağını ve dolayısıyla uçmayı engelleyeceğini, çok yüksekten de uçmamasını çünkü o zaman da güneş ışınlarının tüyleri tutan balmumunu eriteceğini anlatır. Birlikte uçarak labirentten çıkarlar ve yükselmeye başlarlar. Girit halkı şaşkınlık ve sevinçle onları izler. İkarus, uçmanın verdiği keyifle babasının sözlerini unutur ve yükselmeye devam eder. Yükseldikçe, her şeye tepeden bakmaya ve kendisini üstün görmeye başlar, güneşe yaklaştıkça, balmumunun eridiğini, kanatların kopmaya başladığını fark edemez. Sonunda kanatlar kopar ve İkarus Ege Denizi’ne düşerek boğulur.

    Amerikalı yazar Peter Beinart, Yunan mitolojisinin hazin öykülerinden birisi olan bu öyküden hareketle İkarus Sendromu adını taşıyan kitabında[ii] aynı adla anılan bir yönetim ilkesi geliştirmiştir.

    İşlerin iyi gittiğine aldanıp ‘bize bir şey olmaz’ düşüncesine kapılarak denetimi gevşetmek akıllıca bir yaklaşım değildir. Yönetim her zaman dengeli olmalıdır. İnsan, bazen kendisini her şeyden üstün, her şeye hâkim gibi görebilir. İşte o zaman denetim mekanizmaları devreye girmeli ve onu uyarmalıdır. Aksi takdirde işler iyi giderken pek sorun yaratmazmış gibi görünen bu kendini üstün görmeye dayalı ‘bize bir şey olmaz’ yaklaşımı, işler kötüye gitmeye yönelince sorunlar yaratmaya başlar.

    Kibir, kendini beğenmişlik, yıkılmazlık sanısına kapılmak bir yönetimin içine düşebileceği en büyük hatadır. Beinart, kitabında Amerikan yönetiminin tarihsel olarak bu zaafların içinde olduğunu anlatıyor. İkarus Sendromu, yalnızca devlet yönetimleri için değil şirket yönetimleri için de tedavi edilmesi gereken önemli bir hastalığı ortaya koyuyor.

    Bir İtalyan Atasözü der ki: “Ata kibirli binen, eve yürüyerek döner.”

    Mahfi eğilmez (alıntıdır)

    Bahsedilen durum motosiklet sürücüleri ve pilotlar için daha büyük tehlike teşlik etmektedir.

    çoğumuz daha önce duymuş veya zaten bu konuya hakimdir.
    Motoru tanıma evresinden sonra ustalaşmaya başladıkça insanın kendine daha fazla güvenmesi önceden almadığı riskleri almaya başlaması ve akabinde ya ufak musibetler ile sendromdan çıkması veyahut daha kötü sonuçlarla canından/ malından olması kısaca.
    Eski bir forum üyesi 2010 yılında bu konuya dikkat çekip ayrıntılı şekilde anlatmıştı ama tekrardan konuyu öne çıkarıp bizlere fayda sağlaması için oluşturdum konuyu.

    Konunun farklı olan bölümü ise daha usta olan sürücülerimizden bu durumla nasıl baş etmemiz gerektiği hakkında bilgi almak daha bilinçli sürmek için fikir alışverişinde bulunmak.
    iyi forumlar...
    Herscel, Green Arrow, Erenkc91 ve 12 diğerleri bunu beğendiler..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2

    Üyelik
    01 Nisan 2020
    Motosikleti
    MT-09 SP
    Ben bu sendroma 2 defa yakalandım ve ikisinde de düştüm/kaza yaptım. İki kazayı da maddi kayıpla atlattım çok şükür. Sıyrıklar harici ciddi birşey olmadı. Bu kazalar gerçekleşeli 7-8 yıl belki daha fazla olmuştur. Kanımın kaynadığı ve işimin gücümün hava civa karı kız falan olduğu zamanlardı (24 yaş). Şükür ki bu iki kazam haricinde kaza yapmadım.

    O Yıllarda çok yaygın olmasa da çeşitli motosiklet eğitimi ve hakimiyet programlarına katılmıştım. Yani demem o ki bu işin motosiklet eğitimi, ileri sürüş eğitimiyle vs çözülecek konular olduğunu düşünmüyorum. Son kazam 600RR ile yüksek süratte olmasına rağmen ekipman sayesinde sapasağlam ayağa kalktım ama yine de kontrol için hastaneye götürdüler. Aileme haber verildi ama nasıl haber verildi ya da o anın heyecanıyla bizimkiler mi anlayamadı annemgil ve akrabalar beni öldü diye düşünerek hastaneye geliyor ve annemin hastane kapısında feryat figan ederek ağlayışı, babamı hayatımda ilk defa salya sümük ağlarken görmek bazı şeylerin farkına varmamı sağladı. O an hayat bana sağlam bir tokat attı. Yaptığım son kazadan sonra hayatımdan risk kavramını çıkardım. Hatta 3 yıl motosiklete ara verdim.

    3 Yıl ara verdikten sonra yine kaşıntı tuttu tabi ki ve gidip yine motosiklet aldım. Bu sefer alırken sevenlerimin göz yaşını dökmeyeceğime dair kendime söz verdim.

    Bunu nasıl aşarsınız konusu ise tamamen olgunlukla alakalı. Bu olay tamamen sürücünün kafasının içinde bitiyor. Bu sendroma yakalanmış 30 yaş üstü insan göremezsiniz. Bazı şeylerin farkındalığına varabilmiş insanlar bu sendroma yakalanmazlar.

    Motosikletin üstüne otururken arkanızda bırakacağınız eşiniz, varsa çoluk çocuk, anneniz, babanız, ya da sizi her kim büyüttüyse onun göz yaşlarının akacağını aklınıza getirmek sizi frenliyor. Biraz limitlerde kullanmaya başladığım ve saçmaladığım zaman gözümün önüne eşimi getiriyorum ve ölüm haberimi alırken ki halini düşünüyorum. O an her şey bitiyor zaten. Motosikletle her ne kadar bütün ve tam hakim olsanız da yüksek sürat ve limitlerde kullanım her zaman kazaya ve ölüme davetiye çıkartır. Kendimizin öleceğini değil, arkamızda bırakacağımız bizi seven insanları düşünmemiz lazım çünkü onlar hayatının sonuna kadar aklından çıkaramayacağı bir travmayı hakketmiyor.

  3. #3
    MotoWrestler - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Mayıs 2020
    Şehir
    Gaziantep
    Motosikleti
    Mz Etz 251,Kuba Rx9 100
    Özellikle bu sendrom benim gibi yeni başlayan arkadaşlarda görülüyor kişi işin inceliklerine vakıf oldukça ben artık ustayım bana bir şey olmaz diyor. Seyir halinde elleri bırakmalar, yüksek hızla viraja girmeler, yanlamalar, teker yapmalar, meskun mahalde bile çok hızlı sürmeler sendroma yakalanan kişilerde ortaya çıkıyor. Kişi karıştığı kazaları övünerek böbürlenerek anlatıyor toplumdan alkış topluyor en sonunda hayatından oluyor.Ancak belirtilmesi gereken başka bir konuda ikarus sendromu ile soğuk kanlılığın karıştırılmamasıdır. Soğuk kanlı kişi gözlemci ve araştırmacı bir sürüş yapar nerede nasıl gideceğini ve duracağını iyi bilir ancak ikarus sendromuna yakalanan kişiler bu yetenekten bir haberdir. Araştırma yapmaktan hoşlanmazlar ve işin şov kısmına odaklanırlar. İkarus sendromuna sahip kişiler genelde öz güvensiz ve bastırılmış kişilerdir yaptıkları olumsuz davranışlar sayesinde bastırılmış benliklerini dışa vurmaya çalışırlar çevrelerinden aldıkları gereksiz poh pohlama ve toplumun onlara olumsuz davranışlarından dolayı kızması onlara büyük bir keyif verir. Son dönemlerde youtube aracılığıyla ünlenen ikarus sendromlu kişiler, motosiklete benim gibi yeni başlayan insanların aklını çelmeye çalışırlar. Yaptıkları videolar nedeniyle yeni başlayanlar onlara özenir ve ya canlarından yada mallarından olurlar, birçok acemi bunlar nedeniyle motosiklete tövbe edip şeytan icadı diye adlandırmaya başlarlar. Kanaatimce biz forum kullanıcılarına ve forumumuza düşen görev motosiklet camiasını forumumuz aracılığıyla uyarıp doğruya sev etmektir. Konuyu tekrar açmak oldukça yararlı ve faydalı olmuştur.
    Cr1Enis ve espresso bunu beğendiler.
    Spirit, like body, needs to be trained. So I think it's necessary to make your spirit stronger. And for he who believes, anything is possible.
    Fedor Emelianenko

  4. #4
    HRider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Şubat 2019
    Şehir
    Sydney, Australia
    Motosikleti
    Hyosung GD 250R'dı Artık pert :(
    Buna 1 kere yakalandım. Açtığım konunun linki, bu olaydan sonra yaklaşık 1,5 - 2 Senedir. Ne zaman yola çıksam ilk günki gibi bir şeyler öğrenmeye çıkıyorum. Kendimi tecrübeli olarak görmedim, her insanın hata yapabileceğini düşünerek ve Kimsenin beni görmediğini varsayarak yola çıkıyorum.

    Örnek konu linki: http://www.motosiklet.net/forum/moto-sohbet/197108-sogukkanlilikla-atlattigim-bir-kaza-anini-aktariyorum.html

    Konuyu tekrar okuduğumda kendimden utandım.. Ne kadar aptalmışım.


    Onun haricinde 4 kere acemiliğimden kaynaklı düşük hızlarda motoru yan yatırma ve 2 kere de çok düşük hızlarda çift taraflı kaza olmak üzere ilk 6 ay içerisinde 6 kazam var. Hepsi de 30km maksimum hızlarda oldu. Çok şükür hepsini küçük maddi zararla atlattım. Malum ülke şartlarında ikarus sendromu bile lüks. Maddiyat açısından derin yaralar açabilir.
    Cr1Enis bunu beğendi.

  5. #5
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    05 Kasım 2015
    Şehir
    Amerika
    Motosikleti
    SD 1290R
    Güçlü bir motosiklet ve güzel bir yolda gaza asılınca adrenalinle birlikte gelen "istediğimi yapabilirim" yanılgısına isterseniz "ikarus sendromu" deyin, lakin doğru tanım "acemilik ve deli cesareti" bence...

    Çünkü motosikleti kullanmayı öğrendikçe eksiklerinizi farkedersiniz. Bir noktada iyileştikçe, iyileştirmek zorunda olduğunuz eksiklerin farkına varırsınız. Öyle olduğu için de profesyonel bir spor bu. Yolu ve motosikleti dinleyen bir sürücünün kolay kolay kapılabileceği bir yanılgı değil.
    Cr1Enis bunu beğendi.

  6. #6

    Üyelik
    17 Eylül 2020
    Motosikleti
    domicik 400 ug
    bu aralar maalesef bunu çok hissediyorum. kendimce motora aşırı hakim hissediyorum 3000kmden sonra bu olmaya başladı şu an sanırım 3500-4000 arasındayım km olarak.
    ne bileyim çok rahat manevralar yapıyorum arabaların arasından geçerken hiç ayağı koymuyorum yere.
    veya çok dar alanlardan ayağı yere koymadan bakış yaparak çok rahat dönüyorum.
    ani frenlerime çok güveniyorum.
    virajlarıma da keza öyle(ybr ile. performans sürüşü değil de şehir içinde normal viraj sürüşleri düşünün abartmaya gerek yok)

    ne bileyim sürerken aşırı zevk almaya başladım bu ara. geliştikçe daha da zevkli oluyor bu meret.

    aşırı hakimim ve bazen işin bokunu çıkarıyorum. hatırlayan hatırlar kaç kez dedim apaçi değilim diye ama bazen gerçekten saçma sapan riskler alıyorum. tamam kendimi çok beğeniyorum ama genel olarak her şeyi düşünerek sürüyorum. gereksiz riskten kastım da çok ani hareketler yapmam.
    çoğumuz için aldığım riskler belki de çok düşüktür ama misal geçen aldığım riski söyleyeyim çok yavaş ilerleyen trafikte çok hızlı ve ani manevralar yapmam. hızlıdan kastım hızım 20yi geçmez. birden ani hızlanıp durup ani hızlanıp durup arabalar arası manevra yaptığımı düşünün.

    bana zararından çok gereksiz bir kaza olacak bir şey.

    bilmiyorum içimdeki apaçi ortaya çıktı galiba.
    ama en nihayetinde eminim ki sürüş karakterimi oturtucam.
    bu aşırı güven bence iyi ama risk almadan sürünce. onun dışında yüksek hızlarda risk almam her zaman her şeyi düşünerek sürüyorum. bu yaptığım saçma ani manevraları da yapalı 3 hafta olmuştur.
    bir de kendime çok güvendiğim nokta çok fazla soğuk kanlıyım. biri bir hata olmadık yerde yapınca apışıp kalmak yerine şu ana kadar ya anında fren ya da gerekiyorsa kaçtım.
    bilmiyorum bu kadar özgüven iyi mi kötü mü? ama risk almadan bu kadar özgüvenli olmak bence iyi. gerisi sizin yorumlarınıza kalmış

    edit: hislerimi aktarmaya çalıştım. saçma sapan laf yapmaktansa birbirimizi eğitmek üzerine yazarsak daha faydalı olur. yoksa ben de seyirciye oynayacak yorum yapabilirim. umarım anlatabildim. amacım hislerimi tam olarak aktarabilmek. yoksa ben de biliyorum 3000km ile ben kimim yani. ben kendimi kimseyle kıyaslamıyorum kendime bakıyorum direkt.
    sadece kendi çapımda kendimce hissettiğim. hava, tava olayları bende yok. ben kendim için sürüyorum onu başından bir belirteyim. hayatım boyunca hiçbir konuda kimseye ne hava yaptım ne tasladım. yazdıklarımı anlayıp ona göre güzelce şöyle şöyle yazacak olan varsa yazar.

  7. #7

    Üyelik
    20 Mayıs 2018

  8. #8
    tommygun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    29 Temmuz 2015
    Şehir
    İzmir, Pornova
    Motosikleti
    Ülkedeki en yüksek km.li Kawasaki Er6F (2008)
    İlk motorumu almadan önce Yamaha'nın Yra 1 , Honda'nın Gs 1 eğitimlerine katılmıştım. Eğitimlerde gerek bakış, gerek slalomlarda, dar dönüşlerde o kadar başarılıydım ki hocalardan da 1-2 övgü alınca "herhalde doğal bir yeteneğim var" diye düşündüm. Motoru aldık, şehir içinde kendi kriterlerime göre "hatasız" çok rahat sürüyordum. Yollarda biraz 2-3000 km yapmamın hemen ardından bir gün bir abimiz Şile-Ağva gezelim dedi. Abimizde Xmax 400 , bir diğer arkadaşta Gilera Runner, ötekindeki motoru hatırlamıyorum birşeyler vardı. Şile otobanında düzlükte herşey yolundaydı ama o Teke taraflarına ilk defa girince yemin ediyorum 2-3 defa ölüyordum, dağdan aşağı falan düşüyordum.

  9. #9

    Üyelik
    17 Eylül 2020
    Motosikleti
    domicik 400 ug
    Alıntı ',' adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    bu ikarustan ziyade apaçık dikkatsiz sürüş. o hızda o yolda gitmek ciddi saçmalık
    ',' bunu beğendi.

  10. #10
    Kerem34_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Ekim 2020
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Mt-25 ABS
    Alıntı tommygun adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    İlk motorumu almadan önce Yamaha'nın Yra 1 , Honda'nın Gs 1 eğitimlerine katılmıştım. Eğitimlerde gerek bakış, gerek slalomlarda, dar dönüşlerde o kadar başarılıydım ki hocalardan da 1-2 övgü alınca "herhalde doğal bir yeteneğim var" diye düşündüm. Motoru aldık, şehir içinde kendi kriterlerime göre "hatasız" çok rahat sürüyordum. Yollarda biraz 2-3000 km yapmamın hemen ardından bir gün bir abimiz Şile-Ağva gezelim dedi. Abimizde Xmax 400 , bir diğer arkadaşta Gilera Runner, ötekindeki motoru hatırlamıyorum birşeyler vardı. Şile otobanında düzlükte herşey yolundaydı ama o Teke taraflarına ilk defa girince yemin ediyorum 2-3 defa ölüyordum, dağdan aşağı falan düşüyordum.
    Şile'nin genel olarak her yeri iyi bildiğim yerler ama motosikleti aldım alalı elim ayağım gitmiyor Şile'ye doğru. Riva, Yoros, Kadıköy, Bostancı az virajlı rotalarda dolanıp duruyorum.

    Acemiyim motosikletime de tam alışmış değilim hala, 1 2k km anca geçirdik beraber. Acemi insana gelecek rotalardan değil Teke darlık tarafları. 20km hızla motosikleti dikip gidon çevire çevire dönerler o virajları. Şöyle bir Ömerli yapıp, Şile merkez yapıp; baraj, deniz kenarında oturup geri gelirim en fazla bu yaz. Aramızdaki acemi arkadaşlara da aynısını öneriyorum, geçen gün ani çıkan virajı alamayacağım diye diz değdirecektim az kalsın, kenara çektim bir soluklandım öyle devam ettim. Diğer acemi arkadaşların kenara çekme şansı olmayabilir. Bir dahakine benim de olmayabilir.

    Düzlük gördüğümde yapıştırıyorum gazı, o rüzgarı, hız isteğini bir nebze köreltiyor. Bir de kendimde problem olarak gördüğüm şehir içinde ara hızlanmalarım çok ani. Birden çok hızlanıp frenle yavaşlatmak zorunda kalıyorum. Frensiz kullanmaya alışmam gerekecek, sağ ayağım sürekli frene gidiyor refleks olarak.

  11. #11
    HRider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Şubat 2019
    Şehir
    Sydney, Australia
    Motosikleti
    Hyosung GD 250R'dı Artık pert :(
    Alıntı natijax adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    bu aralar maalesef bunu çok hissediyorum. kendimce motora aşırı hakim hissediyorum 3000kmden sonra bu olmaya başladı şu an sanırım 3500-4000 arasındayım km olarak.
    ne bileyim çok rahat manevralar yapıyorum arabaların arasından geçerken hiç ayağı koymuyorum yere.
    veya çok dar alanlardan ayağı yere koymadan bakış yaparak çok rahat dönüyorum.
    ani frenlerime çok güveniyorum.
    virajlarıma da keza öyle(ybr ile. performans sürüşü değil de şehir içinde normal viraj sürüşleri düşünün abartmaya gerek yok)

    ne bileyim sürerken aşırı zevk almaya başladım bu ara. geliştikçe daha da zevkli oluyor bu meret.

    aşırı hakimim ve bazen işin bokunu çıkarıyorum. hatırlayan hatırlar kaç kez dedim apaçi değilim diye ama bazen gerçekten saçma sapan riskler alıyorum. tamam kendimi çok beğeniyorum ama genel olarak her şeyi düşünerek sürüyorum. gereksiz riskten kastım da çok ani hareketler yapmam.
    çoğumuz için aldığım riskler belki de çok düşüktür ama misal geçen aldığım riski söyleyeyim çok yavaş ilerleyen trafikte çok hızlı ve ani manevralar yapmam. hızlıdan kastım hızım 20yi geçmez. birden ani hızlanıp durup ani hızlanıp durup arabalar arası manevra yaptığımı düşünün.

    bana zararından çok gereksiz bir kaza olacak bir şey.

    bilmiyorum içimdeki apaçi ortaya çıktı galiba.
    ama en nihayetinde eminim ki sürüş karakterimi oturtucam.
    bu aşırı güven bence iyi ama risk almadan sürünce. onun dışında yüksek hızlarda risk almam her zaman her şeyi düşünerek sürüyorum. bu yaptığım saçma ani manevraları da yapalı 3 hafta olmuştur.
    bir de kendime çok güvendiğim nokta çok fazla soğuk kanlıyım. biri bir hata olmadık yerde yapınca apışıp kalmak yerine şu ana kadar ya anında fren ya da gerekiyorsa kaçtım.
    bilmiyorum bu kadar özgüven iyi mi kötü mü? ama risk almadan bu kadar özgüvenli olmak bence iyi. gerisi sizin yorumlarınıza kalmış

    edit: hislerimi aktarmaya çalıştım. saçma sapan laf yapmaktansa birbirimizi eğitmek üzerine yazarsak daha faydalı olur. yoksa ben de seyirciye oynayacak yorum yapabilirim. umarım anlatabildim. amacım hislerimi tam olarak aktarabilmek. yoksa ben de biliyorum 3000km ile ben kimim yani. ben kendimi kimseyle kıyaslamıyorum kendime bakıyorum direkt.
    sadece kendi çapımda kendimce hissettiğim. hava, tava olayları bende yok. ben kendim için sürüyorum onu başından bir belirteyim. hayatım boyunca hiçbir konuda kimseye ne hava yaptım ne tasladım. yazdıklarımı anlayıp ona göre güzelce şöyle şöyle yazacak olan varsa yazar.
    bkz. Ikarus ne midir? İşte budur.
    Cr1Enis ve espresso bunu beğendiler.

  12. #12

    Üyelik
    17 Eylül 2020
    Motosikleti
    domicik 400 ug
    Alıntı HRider adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    bkz. Ikarus ne midir? İşte budur.
    amma tehlikeye girmeden ikarusum ben. içimde yaşıyorum aslında ikarusu. sürüşünü beğenmek gibi düşünebiliriz. sürüşümden zevk alıyorum ve sürüyorum tehlikeye girmeden doruklarda. anlatılmaz yaşanır bu aşk

  13. #13
    HRider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Şubat 2019
    Şehir
    Sydney, Australia
    Motosikleti
    Hyosung GD 250R'dı Artık pert :(
    Alıntı natijax adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    amma tehlikeye girmeden ikarusum ben. içimde yaşıyorum aslında ikarusu. sürüşünü beğenmek gibi düşünebiliriz. sürüşümden zevk alıyorum ve sürüyorum tehlikeye girmeden doruklarda. anlatılmaz yaşanır bu aşk
    ani frenlerime çok güveniyorum. :D aynn

  14. #14

    Üyelik
    17 Eylül 2020
    Motosikleti
    domicik 400 ug
    Alıntı HRider adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    ani frenlerime çok güveniyorum. :D aynn
    neyi kime kanıtlıyoruz acaba?
    keyfime ani frene girmediğime göre? zorunda kalıp kendimi kurtardığım için güvenmem anormal mi? veya sürüşümü beğenmem ne kadar saçma.
    gayet de kendime güveniyorum ve bundan mutluyum. kendime güvendiğim gibi aptalca hareketlerde yapmıyorum o 3 hafta önceki acele ani düşük hızda manevralar dışında. ki eminim buradaki herkes arada sırada yapıyor yaptığımı. videosunu çekip atsam bundan mı bahsediyordun der herkes.

    okuduğunuzu anlayın.
    bile bile uzun yazdım anlaşılsın diye adam ani frene laf yapmış. he aynen kendimi riske sokuyorum sonra ani fren yapıyorum.
    neyse bu forumda benim bir saçma bahtım var kimse ne dediğimi anlamıyor daha tartışmaya dahi girmem. değmez

    artı olarak bence insan yaptığı her konuda kendine güvenmeli ve ben böyle biriyim. kendime her konuda güvendiğim gibi motorda da kendimi geliştirdim ve güveniyorum ama kendimi riske atmıyorum sadece güveniyorum bu kadar basit.
    şimdi yukarıda yüz kez de yazdığım gibi tekrar yazıyorum çünkü anlamayan çok ben kusursuzum demiyorum. ki buradaki belki de %90 benden iyidir. ki bilen bilir 3 aydır sürüyorum.
    benim kıyasım tamamiyle benimle.
    aynen öyle yukarıda da dediğim gibi sürüşümü çok beğeniyorum ve gün geçtikçe sürüşüm geliştikçe şu motordan aldığım zevki kimseye anlatamam.

  15. #15
    Seni unutmayacağız
    Nur içinde yat

    Üyelik
    24 Haziran 2011
    Eğer şansınız varsa minik bir düşme ya da kaza ile uyarı gelir.

    Sürücü kendini toparlar,daha dikkatli sürmeye başlar.

    Ama kafası basmayan,ulan nasıl yırttım,ne kral sürücüyüm diyen biriyse helva tariflerine bi göz gezdirebilir.

    Özellikle motosiklet gibi kaportanın sürücü olduğu,risk seviyesinin maksimum noktada olduğu taşıtlarda o çok güvenilen ekipmanlar aslında, peçete sarılı yumurtayı peçete nasıl korursa o şekilde sizi korur.

    Dolayısıyla bu şekilde sürmekten kendinizi alıkoyamıyorsanız sürmeyi bi miktar bırakın.

    Ya da motosikletinizle araziye çıkıp iki hoplayıp zıplayın.Yeri öpünce,depo çizilip,iki aksesuarı kırınca ikarus mikarüs kalmayacağını insan anlıyor.

    otopsici ve espresso bunu beğendiler.

  16. #16
    aargh - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    21 Nisan 2006
    Şehir
    İstanbul, Kozyatağı İsim: Tamer
    Motosikleti
    Aprilia Tuono 660 Factory Dark
    Düşmeyen motorcu yoktur, henüz düşmemiş motorcu vardır. Oldum, tamamım ben dediğiniz anda düşersiniz. Benim de bu tanıma uyan, bir iki ucuz atlattığım anım yok değil. Dikkatli olmak, risklerden kaçınıp defansif sürüş konusunda kendimizi geliştirmekte fayda var.
    Cr1Enis bunu beğendi.

  17. #17

    Üyelik
    15 Eylül 2019
    Şehir
    Erzurum
    Motosikleti
    Suzuki sv650s-2008 / Honda Cbr 250R 2012
    Natijax
    Sürüş geliştikce zevk alacaksın evet. Kendinede tabiki güvenmelisin. Ama o özgüven ile aldığın riskler artacak. Sürekli artacak hepimizin artıyor. Yani sadece sende olan bir durum değil. İşin önemli kısmı kendi sürüşünün geliştiğini hissetsende, eskiden kendinden emin değilken almadığın riskleri almamaya devam edebilmek. Kendine hakim olmak.
    espresso ve natijax bunu beğendiler.

  18. #18
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    05 Kasım 2015
    Şehir
    Amerika
    Motosikleti
    SD 1290R
    Kendine guven bence onemli. Cunku kararlilik saglar. Guven eksikligi ise gerektigi anda kararsizlik ve panik sebebidir.

    Sahsen arka arkaya olan bir kac hadiseden sonra (hic biri kaza degildi) motosiklet surmeye ara verdim bir kac sene, cunku korkarak surmeye baslamistim. Motosiklet korkarak surulecek bir sey degil.

    Ancak kendimize guvenimiz olmasi gerekenden fazlaysa, motosikleti iyi suren biriyle virajli bir yolda surmek, ona yetismeye calismak (kendi sinirlarimizi zorlamadan) faydali olabilir. Tabiri caizse boyumuzun olcusunu almis oluruz. Ufak bir kaza da ogretici olabilir. Zaten problemi cozmezsek durum o tarafa dogru ilerleyecektir eli mahkum.

  19. #19

    Üyelik
    15 Eylül 2019
    Şehir
    Erzurum
    Motosikleti
    Suzuki sv650s-2008 / Honda Cbr 250R 2012
    Bugün viraj çıkışı yol mıcırlıydı arka attı toparlayayım derken arka fren kolu yamuldu bir miktar yere sürtünme sonucu. EEE artık yere peg deydirmiş olduk :DDD

  20. #20
    atalayalper - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Şubat 2018
    Şehir
    İstanbul - Ulus
    Motosikleti
    Malaguti Dune 125-X Black Edition
    Kendine güvenmek ile ikarus sendromunun bir alakası yok. Verilen örnekte aşırı özgüven hatta gereksiz aşırı özgüvenden bahsediliyor. Bu yüzden başınıza bir gün bir yerde iş açılabilir demek isteniyor.

    Ben çok iyi motosiklet kullanıyorum bana bir şey olmazcılara geliyor burada taş. Kendine güvenmeyen adamın motosikletle işi ne zaten ondan bahsetmiyoruz. Kendine güvenmek kendini bilmek ayrı bir şey bana bir şey olmaz ben çok iyiyim harikayım demek ayrı şey. İkinci senaryo kapsamına giren sürücüler zaten maalesef acı deneyimlerle karşılaşıyorlar sürekli.

    Ayrıca motosiklet kullanırken vücudunuz adrenalin salgılıyor ve salgıladıkça da yapamayacağınız şeyleri yapıyorsunuz cesaret geliyor. Peki bu durum kendine güvenmekle ilgili bir durum mu? Alakası yok insanın içindeki Apaçinin açığa çıktığı durum işte bu. Aynı şey Alkollü motosiklet kullanır iken de olur inanılmaz kullandığınızı zannedersiniz çünkü bütün kaslarınız gevşemiştir beyindeki endişe merkezi (Amigdala) uyarılmıyordur falan filan işte...

    Motosiklet kullanırken hele hele bizim gibi toplumun büyük kısmının cahil olduğu bir ülkede kullanırken defansif olmaz iseniz bir problem yaşama veya kaza yapma ihtimaliniz çok çok yüksek olacaktır. Beyniniz bir mikroişlemci gibi sürekli işlem yapıp trafiği okuyacak ona göre kullanacaksınız aksi durumlarda bizim ülkemizde bu olay zor.
    Cr1Enis ve espresso bunu beğendiler.


1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler