Şaka bir yana, "korkulma evresi" diye bir şey yok tabii ki.
Biraz daha korkutmak istiyorum sizi, çünkü korkmakta sonuna kadar haklısınız. Trafikte etrafınızdaki insanların çoğu, defalarca crash teste girmiş araçların içinde, emniyet kemeri ile sabit ve hava yastıkları ile çevrili durumda. Onların boyunlarını biraz acıtacak bir kaza, bir motosikletlinin boynunun kırılması, yani ölümü ya da ömür boyu sakat kalması demek. Aklı başında her motosikletli, katettiği km başına, dört tekerli bir araçtan otuz kat daha fazla ölüm risk aldığının farkında olarak kullanmakta.
Tavsiyem, eğitim ve ekipmana ciddi yatırım yapmadan kullanmayın. Açıkçası kullanmamak bence en akıllıcası. Şahsen tek kullanma sebebim, aldığım zevkin riske değdiğini düşünmem. Hissi bir karar olduğu ortada. Mümkün olduğunca gece, yağışlı havada ve yoğun trafikte kullanmıyorum.
Bakın her riski minimize ettim. Kontrol edemediğim bir kaç faktörden biri olan geyiğe çarptım. Şakası yok. Arabaları pert eden hayvanlar. Artık geyiklerin çiftleşme ve göç aylarında uzun yola çıkmıyorum.
İstanbul ya da İzmir'de olsam muhtemelen kullanmazdım. Hayatınız yoldaki öküzün birine bağlı. Öküze bir şey olmaz. Suçlu olur ama yaşar. En tecrübelimiz aramızda yok bugün. Aklınızda bulunsun. Düşünmek istemesek de herkesin aklında bulunmalı.
Son olarak, korkarak motosiklet kullanılmaz. Korkmanıza sebebiyet veren etkenler neyse araştırıp, makul seviyede olduğuna karar vermeniz lazım. Kim bilir, belki makul seviyede değildir? Şahsen gece, ve geyiklerin çiftleşme mevsiminde otobanda motosiklet kullanmak benim için kabul edilebilir risk seviyesinde değil. Onun için de kaçınıyorum. Bu sayede zevk aldığım motosikleti daha uzun süre kullanabileceğimi düşünüyorum.
Hesap kitap meselesi bunlar, "başkaldırı, özgürlük, korkun benden, vuuuu huuu!" değil. Yazık böyle düşünenlere. Keşke motosiklet üzerinde olmasalar...