790 Adv Kullanıcı Tecrübesi
Reklamlar
-
Bir başlıkta 790 adv muhabbeti döndü, arkadaşlar da ilgi gösterince bu başlığı açıp kısaca şimdiye kadar motorla yaşadıklarımdan bahsedeyim dedim. Bu motosiklet ülkemizde pek yaygınlaşmadı. İnternette Türkçe tecrübelerini paylaşan hiç kimseye rastlamadım şimdiye kadar. Şuan uzun bir kullanıcı incelemesi yazıyorum. Ama bitmesine daha var o yüzden burdaki yazdıklarımı biraz kısa tutacağım.
Öncelikle benim nasıl bir sürücü olduğumu anlamanızı isterim. Sonuçta bu yazdıklarım tarafsız olmayacaktır. Bunu göz önüne alıp lütfen anlayışlı davranın.
Motosiklete 2 yıl önce başladım. 790 Adv'yi almadan önce çoğunluğu 250cc ile 11-12bin km kadar tecrübem vardı. MSX-125, V-Strom 250 ve CRF 250 Rally kullandım. 790'ı sadece 5000 km sürme fırsatım oldu. Şehir içi, istanbul trafiği, uzun yol karışık. Bu ilk büyük motosikletim ve trafikte sürdüğüm tek büyük motosiklet. 790'ı toprakta hiç sürmedim. Aslında bir kaç yüz metre sürmüş olabilirim ama kayda değer bir şey değil.
790'ı ikinci el, 12500 km'de aldım. Sadece sağ tarafa bir düşmesi ve ondan kaynaklı ufak çizikleri vardı. Bu arada motosiklet düz versiyonu, R olanı değil. Boyum olsa hiç düşünmez R alırdım.
Önce güzel haberleri vereyim. Motosiklet dedikleri kadar iyi mi? Dedikleri gibi mi? Bence motosiklet incelemelerinin genelde bu motosikletle ilgili söyledikleri güzel şeyler hemen hemen doğru. Gerçekten harika bir makine. Ama her şey kağıt üstündeki gibi olmuyor tabi.
Motor gerçekten güçlü. Hırçın gitmeyi seviyor. Güç bandı orta devirlerde toplanmış. Oralarda sürülmeyi seviyor. 5000-5500 gibi başlayıp, 8000 gibi sönükleşiyor. Ama 6500 devirde tork şahane. Gaz kolu hissiyatını çok beğeniyorum. Korkmadan gazı açabiliyorsun. Virajlarda gaz kolunun hissiyatı sanki değişiyor, böyle ayar yapmak kolay yani. Korkmadan açabiliyorsun. Yalnız kalkış anında, çok düşük hızlarda motorda bir zayıflık var. Stop etmeyi seviyor. Ben sadece bir iki kere stop ettirdim. Birinde kalkış yaparken, birinde trafikte çok düşük hızla giderken. Bu kadar büyük CC bir motosikletten insan beklemiyor. İkinci viteste mesela debiryajı salayım gaz açmadan motor aksın diye bir şey yapamıyorsunuz. Motor güçlü olduğu için arabaların arasında gazı açmak da tedirginlik veriyor. Yağmur moduna aldığımda gaza ince ayar yapmak kolaylaştığı için ve biraz da sakin sürmeye teşvik ettiği için genelde trafiğe gireceğim zaman motoru yağmur moduna alıyorum. Şunu da söyleyeyim, motoru arazide kullananlar bu düşük devirlerdeki zayıflıktan ve stop etme probleminden biraz daha şikayetçi. 890'da bunu biraz toparladıklarını tahmin ediyorum. 890'a yükseltmek istersem en önemli sebebi bu olur.
Quick shifter mutlaka almanız gereken bir opsiyon. Sanırım en pahalı opsiyonu motorun. 5-6bin TL gibi bir fiyattır. Çok düşük devirlerde bile güzel geçiyor. Birden ikiye geçerken biraz sarsıntılı, bu genelde 790'larda (duke dahil) böyle. O yüzden birden ikiye debriyajı kullanarak ya da biraz daha yüksek devirde geçmek gerekiyor. 5'ten 6'ya geçerken sahte boşa düşme olayı yaygın. Bunun çözümü vites pedalini biraz daha niyetli hareket ettirmek. Beni özellikle diğer viteslerin çok kolay geçmesi şaşırtıyor, dokunuyorsun buvv buvv geçiyor vites, 5'ten 6'ya geçerken eğer pedali tam kaldırmazsan aniden sahte boşa düşüyorsun, yüksek hızlarda insanı korkutabiliyor. Sık yaşadığım bir problem değil.
Süspansiyonlar gerçekten premiyum hissiyatı yaşatıyor. Her zaman güven veriyor. Fren yaptığınızda öne fazla yumulma yapmıyor. Ama yapıyor yani, enduro sonuçta. Ancak bozuk yollarda insan biraz daha yumuşaklık arıyor. Belki selenin sertliğinden midir nedir, CRF ile giderken hiç umursamadığım yollarda bununla "e bitsin artık" dediğimi fark ettim. Hızlı giderseniz sorun yok, süspansiyonlar yüksek hızda darbelere güzel cevap veriyor. Vstrom 250'de mesela biraz hızlanırdım köy yollarında ön teker hoplamaya zıplamaya başlardı. 790 aksine hızlı sürülmeyi seviyor. Eğer bu motosikletle uzun süre devam etmeye karar verirsem ayarlanabilir bir süspansiyon güncellemesi yapmayı düşünebilirim.
Ağırlık benim için bu motoru seçerken önemli bir faktördü. Bu motosiklet grubunda en hafif değil ama sanırım kağıt üstünde ikinci. En hafif Tenere 700 diye biliyorum. Ama 790'ın benim için önemli bir avantajı var. O da ağırlık merkezinin çok aşağıda olması. Bu da durduğunuz zaman motoru dengelemeyi çok kolaylaştırıyor ve daha affedici olmasını sağlıyor. Benim hiç bir zaman iki ayağım yere değmiyor. Hep bir tarafa kaymam gerekiyor. Buna rağmen motoru şimdiye kadar sadece bir kere düşürdüm. Onda da sol taraf çok düşüktü, çok yoğun trafik ve ben yorgundum. Ama bir kaç kere motor benim beceriksizliğime rağmen düşmeyi reddetti, bu yönüyle bu motoru çok seviyorum.
Sürüş karakteri olarak ben aslında ağırlık merkezinin aşağıda olmasını tercih etmiyorum. Bana öyle geliyor ki T700 gibi ağırlık merkezi yukarıda olan motorlar daha kıvrak oluyor. T700 gidona ufak bir hareketle motor yön değiştiriyor. Her iki motorun da çok fazla videosunu seyrettim. Ne zaman bir T700 videosu seyretsem motorun - nasıl yazacağımı bilemiyorum - kıvraklığına, narinliğine hayran kalıyorum. 790 düz gitmeyi seviyor. Virajdan çıkarken gaz açmaya başladığınız anda düzelmeye başlıyor. Ama kontrayı verip motoru bir noktada tutmak isterseniz, stabil, sallanma veya bir tereddüt yok. Belki bundan önceki motorum CRF yelken gibi sallandığı için ben abartıyorum, onu da göz önüne alın Evet düşük hızlarda motosiklete yön verirken biraz daha hantal davranıyor ama motoru dik tutmak da çok kolay. Durana kadar ayağımı yere koyma ihtiyacı hissetmiyorum, hiç tedirgin olmuyorum. Bu da benim için önemli bir faktör.
Hantal dediğime bakmayın, eğer apaçi gibi sürmek istiyorsanız. Gazı açın, motorun karakteri değişiyor. Yatıp kalkmak istiyor. Bu yönü de beni çok şaşırttı. Enduro makineler arasında en naked gibi hissettiren motosiklet bu olabilir. Hatta canım bir duke çekmiyor değil. Bu motor ben de bir naked hevesi oluşturdu. Biraz tuhaf ama öyle.
Yakıt tüketimi, 4.5 - 5.5 arası. Ben 4.5'un altına kolaylıkla düşürebiliyorum. Vitesleri yüksek tutun 4'ün altını bile görebiliyorsunuz. Ben sakin bir sürücü olduğumu düşünüyorum. Otobanda bile yüksek hızlara çıkmıyorum. 120-130. Virajlı yollarda biraz devirli kullanmaya çalışıyorum. Uzun yol + virajlı yollar karışık bir turda ortalamam genelde 4,5 oluyor diyebilirim. 20 litre yakıt tankı da olunca 400km rahat gidebiliyorum.
Sele konforundan insanlar genelde şikayetçi. Ben öyle çok konfora düşkün olmadığım içindir belki fena bulmuyorum. Sert seleleri de seviyorum. Selenin üzerindeki, pantolona yapışan kumaş hoşuma gidiyor, motorun üzerinde kalmayı, ayağımı yere yetiştirebilmek için kaydığımda motoru tutmamı kolaylaştırıyor. Ama bana biraz geniş geliyor selenin yapısı, belki ondan bir işlem yaptırabilirim.
Ön rüzgarlık biraz sıkıntılı. 120 gibi acayip türbülans yapıyor. Uzun bir sürücü de değilim. Uzatma takarak biraz çözdüm. Şimdi omuzlarıma hafif vuruyor. Bu genelde insanların şikayetçi olduğu bir nokta ve hala kesin bir çözüm bulan yok. Bazıları türbülans yapmadığı için R modelindeki kısa camı daha konforlu buluyor. Bazısı daha da uzun cam alıp takıyor. Ama hiç kimse yüzde yüz tatmin değil.
-----------------------------------
Gel gelelim motorda yaşadığım problemlere. Bunların bazıları size basit gelebilir ama ben modern ve yeni bir motosiklette yaşanmaması gereken problemler olduğunu düşünüyorum. Genelde bu motorun problemleri ilk bir kaç bin km'de ortaya çıkan türden. Ben ikinci el aldığım için, en azından bu problemleri yaşamayacağımı düşündüm. Ama öyle olmadı. Motorda yaşadığım problemlerin hepsi de yaygın, sadece bana özgün olmayan problemler.
1. Bu yaşadığım en ciddi problem. 120 ile yolda giderken arka maşayı tutan öndeki iki büyük vidadan (sağlı sollu), biri düştü. Motordaki belki de en ciddi vidalardan biri. Diğeri de çok gevşemişti ve düşmek üzereydi. Arkadan gelen bir araba beni uyarmasaydı ne olurdu bilemiyorum. Bu çok yaygın bir şey değil ama yeni motorlarında bu vidanın gevşek olduğunu fark eden kullanıcılar olmuş. Ustayla konuştuktan sonra sol tarafta kalan vidayı sıkarak yavaş yavaş 200km yol gitmek zorunda kaldım. KTM vidayı garantiden taktı. Ayaklıkları tutan başka ufak tefek vidalar olduğu için mil yerinden çıkmadı. Ama motorun vites geçişleri sarsıntılı olmaya başlamıştı. Çok sakin ve dikkatli sürmem gerekti.
2. Motorun kafasını tutan vida yuvalarının şaseden kırılması. Burda ben motoru ne kadar suçlayabilirim bilemiyorum. Sonuçta motoru düşürdüm ve kaydı otobüse çarptı. Trafikte dururken oldu, nasıl gitti kafayı otobüse çarptı anlamadım. Plastiklerden sadece camı tutan bir parça var o biraz çatladı. Cam biraz çizildi. Bir de kafanın gidon göbeğine vidalandığı yuvalar kırıldı. Benim böyle bir kazada beklentim önce plastiklerin farın filan kırılması olurdu. Aşağıdaki linkteki fotoğraflara bakarsanız bahsettiğim parçayı anlarsınız. Bu meğer motorun bilinen bir zayıf noktasıymış. Motoru arazide sürerken, sarsıntıdan, yani herhangi bir çarpma filan yaşamadan burayı kıranlar var. Benim kırık daha çok çatlak gibiydi usta oraya güzel bir kaynak yaptı. Ama bu olayı yaşadıktan sonra, kafayı güçlendirmek için yapılmış parçalar var, aldım onlardan birini taktırdım. Bu problemden haberim vardı aslında ama ciddiye almamıştım. Bu arada kaza yaşamadan bu problemi yaşayan bir iki kişinin şasesini KTM'nin garantiden değiştirdiğini duydum. Ama 890'da bu yapıyı değiştirmediler. Hala zenne bir şekilde tutuyor. Bu motosikletin kafası belki de en zayıf kısmı. Umarım bir sonraki güncellemede düzeltilen şeylerden biri olur.
https://uk.tripleclampmoto.com/collections/available-products/products/headstraight-for-the-ktm-790-890
3. Radyatör hortumundan sıvı kaçırma problemi. Termostata giren kısmından hortum sıvı kaçırıyor. Bu yaygın bir problem ve KTM bunu 890'da bile hala çözmedi. Genelde hortumu tutan kelepçenin vidasını sıkarak problemi çözebiliyorsunuz. Bende de öyle oldu. Vidayı iyice sıktık (hiç sıkı değildi), sıvıyı doldurduk, bir kaç bin km sürdüm hala kaçırma yok. KTM hortuma giren plastik parçayı yeniden tasarlamış. Eğer sıkarak problemi çözemezseniz KTM bu parçayla değişim yapıyor. Neden 890'da problemi görenler var bilmiyorum, benim tahminim hala eski stoktaki parçaları kullanıyorlar. Şunu da ekleyeyim, motor sadece soğukken ve taşırma kabında kalan suyu kaçırıyor. Dolayısıyla bu problem yüzünden hararet yaşayan yok gibi bir şey. Yani sıvı seviyesini kontrol etmezseniz veya motorun altındaki ıslaklık gözünüze çarpmazsa hiç fark etmeyebilirsiniz.
4. Ekranın nem alma problemi Evet hala devam ediyor. Bu problem benim bildiğim 390da başladı ve hala 890'da bile bunu yaşayanlar var. Bu fiyata satılan bir motosiklete yakışmıyor. Öyle yağmur sel de gerekmiyor, 20 derecenin altına geçince hava sıcaklığı benim ekranım nemlenmeye başlıyor kenarlardan. Garantiden değişim isteğim kabul edildi, hala parça bekliyoruz. Doğrusu gelecek parçadan da çok ümitli değilim. Defalarca ekranı değiştirip problemi devam edenler var.
5. Bu ufak bir problem. Bakımda ön fren sıvısını değiştirttim. Ön fren master'dan sıvı kaçırmaya başladı. Çok az, git gide azaldı ama motor olduğu yerde bile kaçırıyordu. Haftada bir aşağı indiğimde fren master'ını siliyordum. Geçen motoru yıkadık, söktüm kapağı yeniden taktım. Hala kaçırıyor gibi. Belki içinden biraz sıvıyı azaltmam gerekiyor? Umarım bu problem uzamaz çünkü bunu da değiştirmek zorunda kalanlar olmuş.
--------------------------
Güya kısa yazacaktım Okuduysanız teşekkür ederim. Muhtemelen çok önemli bir çok şeye değinmedim ama ne yapayım yoruldum. Sorularınız olursa seve seve cevaplarım.
Evet, belki yaşadığım problemler çok ciddi değil. Belki yaygın da değil. Ama özellikle vida'nın fırlaması beni biraz korkuttu. Yine de bu motoru uzun müddet kullanmayı hayal ediyorum ve bu motorla uzun yolculuklara çıkmak istiyorum. Ama önümüzdeki yıl yolculuklarımı nispeten servise daha yakın olana bölgelere yakın tutacağım Bu motorla vurup Hakkariye gitmeye pek cesaret edemiyorum. Umarım bu değişir. Çünkü şuan piyasadaki motosikletler arasında ergonomi olarak ve özellikler açısından benim için en iyi motorun bu olduğunu düşünüyorum.
---------- Mesajlar birleştirildi - 21:58 ---------- bir önceki mesaj zamanı 21:31 ----------
Eklemeler:
Motorun arka fren hattı geri çağırma kapsamında değiştirildi.
Bluetooth bağlantısı ilk aldığımda çalışmıyordu, güncelleme yapıldıktan sonra çalıştı. Ama güncelleme yapıldıktan sonra servise gidip tekrar bir şeyi açtırmam gerekti.
Reklamlar
-
-
Bunları yerli montaj firmaları veya uzakdoğu menşeili ucuz markaların motosikletlerinde görsek dahi eleştirir, insan hayatıyla oynadıkları için yerden yere vururuz.
Dürüstlüğünüz ve yazınız için teşekkürler. Malesef ki çok para verilerek alınan bir çok marka modeldeki kritik sorunlar, o marka/model daha pahalı olduğu için veya "-Benim malımsa en iyisidir, o arıza yapmaz. Bunlar normal şeyler." denilerek avunuluyor, geçiştiriliyor. Maşayı tutan o koca cıvatanın çıkması, hele böylesi bir markada bunun yaşanması vahim bir durum. Bir de kronik oluşu, sorunun yeni modellerde dahi devam etmesi daha da vahim. Şasedeki kırılma sorununa ise söyleyecek laf yok zaten.
Umarım bundan sonra sorunlarınız en aza iner ve keyifle, güvenle kullanmak nasip olur.
-
Kural [ Z ] adlı üyeden alıntı
Malesef ki çok para verilerek alınan bir çok marka modeldeki kritik sorunlar, o marka/model daha pahalı olduğu için veya "-Benim malımsa en iyisidir, o arıza yapmaz. Bunlar normal şeyler." denilerek avunuluyor, geçiştiriliyor.
Güzel bir tespit.
Kural [ Z ] adlı üyeden alıntı
Bir de kronik oluşu, sorunun yeni modellerde dahi devam etmesi daha da vahim.
Yeni modellerde bu şikayete rastlamadım. Doğrusu webde bu probleme sadece bir iki referansa rastladım. Diğer problemlere göre çok daha nadir.
Bu problemin oluşmasının sebebi de aslında vidanın iyi sıkılmamış olması. Vidanın 100nm'ye torklanması gerekiyor. Anladığım kadarıyla bu da çok yüksek bir değer, eğer bu değere doğru bir şekilde sıkılmış olsa vidanın çıkması çok zor. Belli ki montaj süreci disiplinsiz ve gerekli özen gösterilmiyor.
-
Kural [ Z ] adlı üyeden alıntı
Şasedeki kırılma sorununa ise söyleyecek laf yok zaten.
Panikleyip "Yuh, oha, bu da ne" deyip tekrar okudum. Kirilan ya da catlayan sase degil anladigim kadariyla. On far ve cam kombosunun gidon basina olan baglanti noktasi zayifmis. Sasenin kendisinin yapisal bir zayifligi yok yani.
Yine de kotu tabi. Bir suru para. Dogru duzgun dizayn etsin keciler. Ama normal kullanimla sasenin catlamasi ya da kirilmasi gibi olumcul ve dramatik bir durum soz konusu degil en azindan. Boyle bir durumda piyasadaki motosikletlerin toplatilmasi gerekirdi.
-
Elinize sağlık, çok güzel ve değerli bir yazı olmuş.
-
Bir kaza, darbe sonucu olmuş yanlış anlamadıysam, şasiden de kırılsa yadırgamamak gerek bence. Düz giderken kırılmasın insana kaza yaptırmasın da gerisi bir şekilde halledilir.
-
Kerem34_ adlı üyeden alıntı
Bir kaza, darbe sonucu olmuş yanlış anlamadıysam, şasiden de kırılsa yadırgamamak gerek bence. Düz giderken kırılmasın insana kaza yaptırmasın da gerisi bir şekilde halledilir.
Kısmen haklısınız. Motosikleti düşürdüğünüz zaman ne olacağı hiç belli olmuyor. Kusurlar listesine sokmamın sebebi motoru düşürmeden, bir yere çarpmadan, arazide sürüş sırasında bu problemi yaşayanlar var.
-
bu aletin montajını bajaj yapıyor ise hiç şaşırmadım desem yeridir. bajajlarda da kuyruk şasesi kırılması, muhtelif pas/paslı yerlerden kırılma görülen bir olay.
-
Montaj Çin, CF Moto. 390 adv’ler Hindistan Bajaj.
Yalnız BMW F850GS’in Çin’de, Triumph’un Hindistan’da montaj yapıldığını da unutmayalım 😁
-
sariyeron adlı üyeden alıntı
Montaj Çin, CF Moto. 390 adv’ler Hindistan Bajaj.
Yalnız BMW F850GS’in Çin’de, Triumph’un Hindistan’da montaj yapıldığını da unutmayalım
cf ise daha sıkıntı. yola parça döken cf moto başlıklarını okuyoruz.
-
Bu motosiklet ilk çıktığından beri "üretim gelecek yıl çin'e kayacak", "790/890 çinde üretiliyor zaten" diye söylentiler döner durur. Tabi bunlar tamamen asılsız değil, KTM'nin bu yönde açıklamaları var. Ama insanların tepkisinden midir yoksa Covidden mi ne bu hala gerçekleşmedi. Avrupada ve Amerikada satılan 890'lar hala Avusturyada üretiliyor diye biliyorum. Sadece asya pazarında satılmak üzere Filipinlerde üretilen makineler (790adv) var diye okudum nette. Ama "made in china" bir motor'a rastlamadım.
-
Atalarımız "Kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş" , "Yoğurtçu, yoğurdum ekşi demez" gibi sözler söylemiş. Atalarımızı takmayıp kullandığınız motosikletin eksi yönlerini dürüstlükle açıkladığınız için takdiri hakediyorsunuz. Motosikletlerin problemleri olabiliyor ama Ktm'nin garanti kapsamında sıkıntıları gidermesi de diğer markalar için örnek olmalı.
-
tommygun adlı üyeden alıntı
Atalarımız "Kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş" , "Yoğurtçu, yoğurdum ekşi demez" gibi sözler söylemiş. Atalarımızı takmayıp kullandığınız motosikletin eksi yönlerini dürüstlükle açıkladığınız için takdiri hakediyorsunuz. Motosikletlerin problemleri olabiliyor ama Ktm'nin garanti kapsamında sıkıntıları gidermesi de diğer markalar için örnek olmalı.
Haklısınız. Övgünüz için de teşekkür ederim
Halbuki ben motorumun problemlerini dile getirip şikayetçi olmazsam KTM her yıl aynı motoru renklerini değiştirip, standart özelliklerini opsiyona çevirip satmaya devam eder. Ben bu motoru kimse almasın, motorlar KTM'nin eline patlasın diye yazmıyorum bunları. İnsanlar bilinçlensin, KTM'ye endişelerini dile getirsin ve KTM de gitsin bu problemleri çözsün diye ümit ederek yazıyorum. Ben de o zaman gider motorun en yeni modelini problemlerinden arınmış bir şekilde alır sürerim.
İnterneti, sosyal medyayı tartışmak kavga etmek yerine bir birimizi bilinçlendirmek, gerektiğinde firmalara baskı yapmak için kullanmamız gerekiyor. Biz bilinçli tüketici olmayı başaramazsak firmalar bize binlerce liralık araçları saçma sapan problemlerine rağmen satmaya devam ederler.
-
-
Spormoto'ya götürdüm, gösterdim. Bir tane usta vardı. Hiç ilgilenmedi, bir sorun var mı? Yok. Kayıp düşünce sanırım değiştirecekler kabloyu. Zip tie'la tutturdu yanındaki fren hattına. Ben motordaki zip tie'lardan kurtulmaya çalışıyorum halbuki. Kablolar zip tie'a sürtünüp kesiliyor çünkü.
Spormoto servisi sıkıntı. Bende duke varken gitmiştim. Motor servisteydi geri almaya gittim. Bi saniye beyfendi bekleyin dedi. 15-20 dakika bekledim. Ben beklerken bi tane 1290 ADV geldi. Hoşgeldin abi falan diyip ilgilendiler onunla. Komik ortam valla : ))))
-
avrupa malı motorlar iyi güzel hatta şuanki vergi sistemiyle japonlardan bile ucuz. ama işte gel gelelim şu sorunsuzluk olaylarında japonların eline su dökebilen yok. adamlar asgari düzeyde donanım koyuyorlar ama sorunsuz yapıyorlar. japonun adı avrupanın tadı işte. siz yine iyisiniz geçen senelerde blok patlatan duke vardı bir iki tane. konusu da olması lazım forumda.
triumph trident 660 almak isteyen biri olarak bu tarz sorunlar beni hep düşündürmüştür. uzun yol yapmaya bayılan biri olarak sorunsuz motosiklet her zaman önceliğim ama işte avrupalıdaki oyuncaklar ve malzeme kalitesi de cezbediyor.
kazasız belasız sürüşler dilerim.
-
-ZERO- adlı üyeden alıntı
avrupa malı motorlar iyi güzel hatta şuanki vergi sistemiyle japonlardan bile ucuz. ama işte gel gelelim şu sorunsuzluk olaylarında japonların eline su dökebilen yok. adamlar asgari düzeyde donanım koyuyorlar ama sorunsuz yapıyorlar. japonun adı avrupanın tadı işte. siz yine iyisiniz geçen senelerde blok patlatan duke vardı bir iki tane. konusu da olması lazım forumda.
triumph trident 660 almak isteyen biri olarak bu tarz sorunlar beni hep düşündürmüştür. uzun yol yapmaya bayılan biri olarak sorunsuz motosiklet her zaman önceliğim ama işte avrupalıdaki oyuncaklar ve malzeme kalitesi de cezbediyor.
kazasız belasız sürüşler dilerim.
Avrupa malı motosikletler zaten mantıken değil kalben alınan motosikletler, yurt dışı forumlarında dolaşırken insanların japon motosikletlerini ruhsuz zevksiz olarak görüyordular. Yine ayrı bir gezinmemde Ducati kullanıcılarının modern Ducatilerin bir Japon motosikletleri kadar sorunsuz olduklarını söylüyorlardı. Ben bu yönden bakıyorum bir Mercedes-benz s-class ın Toyota Corolla dan arıza verme olasılığı çok daha yüksek çünkü dediğiniz gibi donanım asgari, görüşümce bir Avrupalı motosikeletin verdiği zevki Asya motosikleri yanından bile geçemez. Hiç bir zaman fazla satılmasıda o ürünün iyi olduğu anlamına gelmez.
-
güzel inceleme eline sağlık 1 e 1 kullanıcı deneyimleri okumak güzel
bizde de işte japon laternası var afrika 20 kg daha hafif olsa çok güzel olur muş ama yapmamamışlar malesef dökme demiriden motosiklet yapmışlar evet sorunsuz ama ağır
-
Yetkili servis korkum yüzünden Duke 250 alma hevesim hep kursağımda kalıyor. Yiiinee gözümüüüz yüüüksekkkleerrdeeeğğ . Gerçi Honda'da lastiğimi taktı balans yapmadı. Sağ amortisör keçem patladı sadece sağ tarafın amortisör yağını değiştirdi
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)