Yaşadığınız şehir, kullandığınız motor ve uyguladığınız sürüş stratejileriniz nelerdir?
Yaşadığınız şehir, kullandığınız motor ve uyguladığınız sürüş stratejileriniz nelerdir?
istanbulda yaşıyorum cf 250 nk kullanıyorum strateji olarak da ölmemeye çalışıyorum şu ana kadar başarılı gibi
Mumkunse gece kullanma
Mumkunse yollar islakken kullanma
Limitinin uzerinde kullanma
Gorunmez oldugunu varsayarak kullan
Lastikler sogukken fazla gazlama
Ekim-Kasim aylari sehir disinda kullanma
Bilmedigin yolda, cikisini gormedigin virajda extra temkinli ol
Bildigin yolun, cikisini gordugun virajin zevkini cikar!
Public yollarda pistteki gibi sürmemek. Kendime fazla güvenmemek. Durabileceğim hızlarda sürüş yapmak. Hava civa olsun diye gereksiz sollama ve ara hızlanmalar yapmamak. Bu yazdıklarımı prensip haline getirdim. Kazalara en çok sebebiyet veren nedenler bunlar bence.
Birde bu benim için hobi olduğu için Enduro ile araziye girmeyeceksem soğuk ve yağmurlu havalarda asla motosiklete binmem. Canımızı sokakta bulmadık sonuçta.
Korkak still kullanıyorum.
Söyle ki her büyük aracın beni görmeyeceği, içinde insan olan her duran aracın kapısını acacağı, tali yoldan ana yola cıkan her aracın beni beklemeyip yandan vuracağını varsayarak kullanıyorum.
Bu tarzm sayesinde simdiye kadar 30 a yakın kazadan kurtuldum. Evet sürüş olarak belki acemi gibi gozukuyor dışardan ama insanlara güvenmiyorum.
İlk yılımda aptal gibi kullandım, açtığım başlıklardan görebilirsiniz. Daha sonra ise defansif bir sürüş, kimsenin beni görmüyormuş gibi ve her an her yerden bir araç fırlayacakmış gibi sürüyorum. Bu sayede son 1 yılda başıma çok şükür bir şey gelmedi. 1KM Önümü görmediğim yollarda basmıyorum
O an trafikte çevremdeki her sürücünün iq seviyesinin tost makinesiyle saksı arasında bir yerde olduğunu düşünerek her an, her yerde tehlike oluşabilirmiş gibi sürüyorum. Açıkçası İstanbul gibi bir yerde sürmek insanın zihnini yoruyor, motordan indikten sonra pert olduğumu hissediyorum.
Eskiden yaptığım hatalardan ders çıkararak motosikleti sokakta yüksek performanslı ama sıkışık trafikten kurtulabilen bir araba olarak kullanıyorum. Sakin, kimseyle göz teması kurmadan ve kavga etmeye çalışmadan kendimi kanıtlama çabalarına girmeden ve kurallara uyarak kullanıyorum hava durumuna da kesinlikle dikkat ediyorum. Malesef Türk insanı eskisi gibi anlayışlı ve sakin değil her an bir psikopat kaçak yollardan elde ettiği silahıyla ve Kurtlar Vadisi gazıyla mafyacılık oynarken ölümümüze sebep olabilir. Ülkemiz de öyle bir hale geldi ki yüce Türk hakimleri nedense suçluların lehine karar veriyor, yakalansalar bile pahalı bir takım elbise, güzel bir saç kesimi, bir iki çok yukardan olmasada tanıdık ceza bile almadan yırtmalarına sebep olabilir.
Uzun yolda çoğu zaman en sağ şeritte 100 110 km hızlarla seyehat ediyorum ama bir kamyon varsa güvenli olduğunu düşündügüm en yüksek hızla uzaklaşıyorum sonra aynı şekilde devam. Gerçi uzaklaşmasam ve yavaş gitsem bile uzun yol şoförleri cidden trafik kültürüne sahip olduklarindan ve bunu taşam tarzı yaptıklarından bir kere bile sıkıştırma vs olmadı kurallara uyup solladılar.
İlk başlarda cup motorumuzda ölmeyecekmiş gibi, düşmeyecekmiş gibi sürerdim. Toprak, çamur çakıl hiç fark etmezdi. Sürekli gaza asılırdım. Traktörde de öyle, hızlı kullanmanın iyi sürmek olduğunu düşünürdüm. Babama şehirlerarası yollarda kızardım baba biraz bas diye. Babam genelde 90la gider ve 110u aştığını hayatımda sayılı görmüşümdür o derece. Dedem de aynı şekilde. Başlarda bu huyum yüzünden araba kullandırmazlardı, kendi motorumu almıyorlardı.
Bir gün cup motorumuzda artçıyken yavaş giderken bir anda yolun kenarından çocuk fırladı. Motorun arka freni yoktu herhalde çok hatırlamıyorum, arkadaşımın ön frene asılmasıyla kendimizi yerde bulduk. Çocuk da bize çarptı. O gün bu işin şakasının olmadığını anladım. O günden sonra daha yavaş ve düzgün sürmeye başladım.
İkinci bir değişimim işe ekipman kullanmaya başlamamla oldu. Burda her zaman kaskımı eldivenimi takarım. Montumu de giymediğim azdır. Botu da hep giyerim. Köye gittiğimde ekipman gibi bir şey olmadığından cgyi sürerken kendimi çok kasıyorum. O huyumu da bırakmam gerek. Dikkatli sürmek gerek ama kendimizi de kasmamalıyız.
Öğrenmenin sonu yokmuş, Mt25 sonrası Mt07'ye geçen Angrypower anlatırdı da inanmazdım; 250 tek silindir kullanırken daha agresif, daha limitlerde ve riskli sürerdim trafikte. Hani yaşım genç de değil, 41 oldum. Nispeten daha kuvvetli bir motor sahibi olduğumda daha bir sakinleştim sanki, kapışmıyorum kimseyle. Biliyorum gazı açtığımda patates edeceğim, yol veriyorum uğraşmıyorum.
herkesin geri zekalı olduğu ön kabulu ile motor kullanıyorum..
Sürüş stilim;
Bilmediğin yolarda limitleri zorlama.
Her zaman temkinli davran.Hızlı reaksiyon göstermeye odaklan.
Uzun yolda uyuşukluk yorgunluk varsa enerji içeceği,kahve içip yada elma yiyip gardımı düşürmemeye çalış.
Viraj içi giriş çıkış noktalarını ve son görüş noktalarını kontrol et
Son olarak ''Kusursuz sürüş yoktur kusurlu insan vardır'' bunu da aklımdan hiç çıkarmam.
15 seneden fazladır İstanbul'da motosiklet kullanıyorum, kendime zarar verecek hiçbir kaza yapmadım neyse ki, bu şehirde her şeye hazırlıklı olmalısınız, her zaman bir aracın beni göremeyeceği, her yol ayrımında bir anda aracın önüme kırabileceği, arabaların arasından da giderken sadece arabaların değil yayaların da o araçlar arasında çıkabileceğini düşünüyorum, korna mutlaka kullanıyorum, fark edilmek için sis çakar kombinasyonunu ihmal etmiyorum, elimden geldiğince gaza gelmeyip gereksiz ani hızlanmalardan kaçınmaya çalışıyorum, hiç kimse ile tartışmaya girmemeye çalışıyorum, haklı bile olsam yola odaklanıp devam ediyorum, yollarda yağ, çukur, araba altlarından cisimler, olmayan logarlar, taşlar vs. bunları hep var mı yok mu kontrol ederek gidiyorum, serserilikten kaçınıyorum(yanlamalar, tekere getirmeler, gereksiz bağırtarak gaz vermeler), diğer araçlara saygı göstermeye çalışıyorum ve hiç kimseyi korkutmamaya çalışıyorum ki motorcuları sevsinler, saygı duysunlar istiyorum.. Hata yapmıyor muyum yapıyorum ama bundan on sene öncesine göre çok çok iyi durumdayım.
vallah inanır mısınız bilmem ben de kimse beni görmeyecek gibi kullanıyordum sonra fark ettim ki bak şaka yapmıyorum yemin ediyorum görmüyorlarmış zaten.
vallah benim stilim önüm sağım solum çok geniş ve boşsa bas babam bas. (en fazla 100 basıyor ahaha)
ama dar yol ise ara yol ise yayanın çıkabileceği yol ise yavaş babam yavaş.
işte bir diğeri de malumunuz herkes zaten önümüze atlıyor ama bu konuda görmeyenlerin çok olduğu gibi şu kafa yapısı da çok var. bu motor durur ama suçlamıyorum motoru bisiklet gibi görüyorlar daha rahat durur daha rahat kaçar falan sanıyorlar.
kısaca bence sürdüğün yolda ihtimalini düşündüğün şeyin olacağını varsayarak sürmek gerekiyor.
örnek veriyorum: dar yoldan geçiyorsun ve bir sürü yaya var. anında biri atlayabilir.
ona göre sürmek lazım.
benim stilim bu. yayaya çarptıktan sonra zaten en korktuğum şey yaya trafikte. canavar gibiler gözümde. kendimden bile nefret etmeye başladım. eskiden yola atlar motor yanımdan geçsin diye dibine kadar yanaşırdım. yanımdan geçsin direkt geçeyi mkarşıya.
şimdi bunu yapıyorlar ya inip kaskı kafalarında parçalamak istiyorum. olom bir defol git 2-3 metre uzağımda dur dibime niye giriyorsun.
yaşattıklarımı yaşıyorum.
sadece istanbul degil Türkiye nin her yerinde geçerli olan bir durum maalesef .d
---------- Mesajlar birleştirildi - 00:53 ---------- bir önceki mesaj zamanı 00:51 ----------
Doğru olmadığını bilmekle beraber yaşında verdiği cesarete bakarak agresif kullanıyorum; ülkemizde, en azından yaşadığım şehir için söyleyeyim herkese yol verip nazik olursan bir zamandan sonra salak gözüyle bakıldığını hissedebiliyorsun diğer türlü kimsenin taktığı yok böyle olunca endişe edip dikkat ediyorlar anca.
boş otoyolda ofansif
trafikte defansif
...........
...........İbrahim Tatlıseks'in İbo Şov'u yaptığı eski dönemlerde programa bir profesör konuk olmuş. Tatlıseks her zamanki boş konuşan tavrıyla:
-"Profesör bey, siz okumuş adamsınız, bilirsiniz. termosa soğuk su koyduğumuzda suyu soğuk tutuyor, sıcak su koyduğumuzda suyu sıcak tutuyor. Termos suyun soğuk ya da sıcak olduğunu nasıl anlıyor?"
Profesör cevap verir:
-"Çok basit! siz elinizi suya soktuğunuzda onun sıcak veya soğuk olduğunu anlamaz mısınız?"
-Tatlıses:
-"Anlarım ama benim aklım var?"
Profesör cevap verir:
-"Eeeee o kadarcık akıl termosta da var."...
Kesinlikle katılıyorum. Kalabalık şehirlerde iseniz , insanlar trafikten o kadar bıkmıs ki, o kadar otomobil vs. var ki motosikletleri aractan saymamayı tercih ediyorlar.
Bu sekilde sürüldüğü vakit en azından varacağımız yere 10 dk gec varıyoruz ama zamanında varıyoruz.
bende cok merak ediyorum nolacak :D
Anger clouds judgement and it makes us do things that we end up regretting. Things we can never take back.
250 cc kullanırken ben de motorun üst limitlerinde kullanırdım genelde. Hem arabalardan kaçmak için hem de trafikte akıcı bir hıza ulaşmak için. XJ6'ya geçtikten sonra orta devirlerde sakin kullanmaya başladım. Sanki altımda 78 beygir yok da 30 beygir varmış gibi kullanıyorum. Arkadan bir tehlike yaklaştığı an da gazı açarak uzaklaşıyorum hemen.
Honda CBF 150 < Kawasaki Z 250 SL < Yamaha MT-25 < Yamaha XJ6 Diversion F
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)