Bisikletin iç lastiğini değiştirdim , "çok zam geldi bunlara" dedi adam utana utana. Eski fiyatını bilmediğim için yorum yapamadım.
Arkadaşlar, hani bir olgu var ya, ÜRETTİĞİN KADAR TÜKET diye, işte biz bu dengeyi bozduk galiba.
Sorun, üretemediğimiz halde çılgınlar gibi tüketmeye programlandığımızdan kaynaklanıyor.
Dolayısıyla, hükümet şu anda bu programa ayar çekiyor, format atıyor. Tüketime engel olmaya çalışıyor.
Fakat sorun şu ki, biz şu anda üretirken de ithal mallara ihtiyaç duyuyoruz. Bu sorunu nasıl aşacağız, bilen varsa aydınlatsın.
sen ne anlatıyon bilader hiç bişey anlamadımmavellen adlı üyeden alıntı
Çözümü yok @hokahey.
Çünkü asıl sorun bunlar da değil. Bunlar hep birer sonuç.
Asıl sorun haksız kazanç üzerine işleyen rant düzeni. Rant bu kadar iyi kazandırırken ana sermaye kesinlikle üretime ve rekabete kaymaz. Mümkün değil. Hep ikinci üçüncü planda kalır. Çünkü para en kolay kazanacağı yoldan gider.
Velhasıl rant düzeni dışına çıkılmadığı müddetçe üretim olmaz. İktidarın ayakta kalması da ranta bağlı olduğu için o da mümkün değil.
Bak ekonomi can çekiştiği halde zamanında verilen garantiler eksiksiz ödenmekte. İcabında ekonomiye zarar verecek seviyede vergilerle milletin boğazı sıkılıyor, ama o paralar ödenmeye devam ediyor...
Çünkü iktidar güçlü olmak istiyorsa ana sermayeye kazandırmak zorunda. Yoksa üreterek ve rekabet ederek, yani alın teriyle para kazanacak olduktan sonra iktidara eyvallaha ne gerek var?
Velhasıl tekerlek bu şekilde dönmeye devam eder, ta ki kopana kadar... Yerden petrol falan çıksa belki devam edebilirdi, bazı Ortadoğu ve kuzey afrika devletleri gibi... Ama o da yok. Sata sata da bir yere kadar...
Vatandaş olarak mı? Seçim zamanı durumdan hoşnut olmadığınızı oyunuzla bildirmekten başka çözüm gözükmüyor şimdilik...
Kusura bakmayın ama aslında hakkettik te... Bakın zamanına koca koca iş adamları telefonda çocuk gibi ağladılar, "merak etme ... bu milletin ... koyacağız" diye teselli ettiler birbirlerini. Neden? Çünkü biz muhatap ettik onları seçtiklerimizle.
Bakın "on milyon verirse sakın kabul etme ha. Diğerleri gibi verecek o da" demediler mi? Biz bütün bunlara rağmen yine seçmedik mi? Velhasıl onay vermişiz rant düzenine. Keşke vermeyeydik. Ama demek o düzeyde de değilmişiz ki vermişiz. Sonuçlarını gördükçe farkederiz umarım yaptığımız hataları...
Olumlu açıdan bakacak olursak, bekledikçe sorun kendi kendini çözüyor aslında. Çünkü sürdürülebilir bir düzen değil. Milletin cebi boşaldıkça beynine kan gidiyor.
Tüketim... hmm...
Ülkemizde Meguiar's ya da Slopes markasının ürünlerine alternatif vardı ve ben mi tüketmedim acaba? Saçma sapan ÇBS belco mu süreyim? (yerli ise tabi)...
Bu ve bunun gibi milyonlarca örnek sıralayabilirim.
Sorunu aşmak için ise önce EĞİTİM olmalı. İmam hatiplerle bu iş yürümez. Bilim olacak ki üretim olacak. Araştırma olacak.
Aslında toplumda üretim tabanlı yatırım yapmanın ne kadar mantıklı olduğunu açıklamak. Bahsettiğim Arkadaşım, devlet destekleri ve teşvikleri konusunda uzman, onun vaıtasıyla dedik ki ücretsiz eğitim verelim, yönlendrielim bu üretim alanında önümüz açılsın. Esnaf odaları, ticaret odaları hepsi taş koydu mesela. Hoş şeylerle karşılaşmadık. Teknokentte barındığımızdan, oradaki firmalar ile beraber iş birliği yapalım, bir ürün üretelim şeklinde bir girişim başlattık, çat teknokent yönetimi engel oldu. Sebebi de bizim vereceğimiz eğitimler ve beraber iş birliği olduğu danışmanlar rahatsız olurmuş.
Sonra pes etmedik, bari bize gelen müşterileri üretim odaklı yönlendirelim dedik, yok olmuyor. Adam üretim lafını duyunca kaçıyor. Hazır para istiyor. İllegalite yöntem için bize başvuruyor. Biz biz şunları yapman lazım dedikçe, prosedürü şu şekilde aşşak nasıl olur şeklinde talep geliyor. 1 yıl içerisinde 15 tane işletme/girişim açıldı, nelerle uğraştık bir görseniz. Biraz prosdürü açılacak durumlar olacak tabi, diğer ülkelerde de böyle ama biraz vicdana uygun olacak bu iş. Örnek vereyim, adam işletme açacağim diyor, 50.000TL'yi(bu destek kaldırıldı, eski olayı anlatıyorum) hangi aşamasında neler yapman gerekitiğini belgelendiriyoruz, yönlendiriyoruz ama adam bu sefer ben işletmeyi açsam 3 sene sonra kapatsam olmaz mı? Oldu mu bu şimdi ? Bu mu girişimcilik ruhu?
Biz bu devletin desteklerini heba etmişiz bu şekilde. Zaten geçen sene kaldırıldı bu destekler, destekler üretime kaydı. Ama çok geç kalındı. Çünkü üretim sermaye gerektiren bir iş. Şimdi devlet senden bolca para harcamanı istiyor sonra yıllık onun üzerinden performans değerlendirmesiüzerinden maks. 30.000TL gibi bir destek sağlıyor. Aslında üretim dsteği çok mantıklı ama ona çok büyük bir sabır lazım. Çok güzel bir sermaye lazım. Önceden makine teşhizat desteğide veriliyordu, o destek sadece üretim odaklı oldu. 300.000TL'ye kadar.
Biraz toplumda bitiyor o iş. O kadar çok karmaşık sistem var ki, bir tane kadınla görüştüm, kadın girişimciliğin hakkını verenlerden. Ama ilk okul mezunu. 2 tane pastanesi varmış, lojistik ağ bir şirket kurmak istiyordu. Hayalleri vardı. Sağlıklı, taze unlu mamul dağıtacak bir sistem geliştirmiş. Daha önce şirketi olduğu için KOSGEB'in yanlış koluna yönlendirilmişler. Kadın'a olmaz dediler. Aslında vardı o kadına destek,Ar-Ge Inovasyon desteği idi. Mevcut şirketi olduğu için bu desteği bir yıl bekleyip başvurabilecekti. Oldu mu? Bir tane katma değer kayboldu (şimdilik).
Toplumsal olarak herşey de, tam bir karmaşık içerisindeyiz. Bir taraf bir şeyler yapmak istiyor, diğer taraf yontma peşinde, bazıları ne yapacağını bilmiyor. İnsanların gerçekten bilgilendirilmeye ihtiyacı var. Biraz toplumun bazı temel erdemlerin farkına varması lazım. Durum daha kötüye gidiyor. Bunu eğitimle, bilimle sağlayabiliriz. Adam bir iş yaparken nasıl soyacağını değil, gerçekten üretmekten haz almasını istemesi lazım. Bunuda merak duygusunu geliştirecek bir eğitim sistemi ile bilimle destekleyerek olur. Gerisi boş.
Ben bir de üç sene boyunca alanımda yaptığım işlerde, hep inovasyon yönünün altını çizdim. Müşterilere neden olması gerektiğini, neden yapılması gerektiğini, o inovasyonda yatan hayalgücü canlandırmaya çalıştım, hepsinde pek olumlu şeyler olduğunu söyleyemiyorum. O zaman alanında koskoca lider olan güvenlik firması şuanda batma noktasına geldi. Dediğim projeyi, yapılandırdığım projeyi maliyetine kadar tek tek hesplayıp, kimlerle çalışıp, hangi akademisyenlerle iş birliğinde bulunacağımıza kadar hepsini belirttim. Adam saçma buldu projeyi, ve 2 sene sonra dediğim projeyi, fransız istihbarat servisi yaptı, bizim ülken bir kaç akademisyenle beraber. Değdi mi?
Zaten akıllı adam, ne yapmasını gerekitiğini bildiğin için sıfır risk içerisinde yatırım yapıyor.
Bakalım sonumuz nereye varacak. Biz elimizden geleninin en iyisini, doğrusunu yapalım da yeter. Yeter ki vicdanımız, hür irademizi yerinde olsun. En azından çabaladık deriz.
Konuda konuya atladım kusurumu bağışla, Saygılarımla.
Hani eskiden tarih derslerinde kitapta yazardı "Halk ağır vergiler altında eziliyordu" diye, işte bugünlere gelmemize vesile olan sevgili Osmanlı severler sayesinde bu noktaya vardık. Bizi geçmişin karanlık günlerine döndürüp nostalji yaşattıkları için kendilerine teşekkür ediyoruz.
"Bir yanlışı bir kez yaparsan hata iki kez yaparsan aptallıktır" demişler, bizimkiler seçim sayısı kadar hata yaptılar.
---------- Mesajlar birleştirildi - 07:34 ---------- bir önceki mesaj zamanı 07:28 ----------
Sen önce kendine yetecek kadar güçlü olacaksın ki başkasının malına gelen zam seni etkilemesin. Bunların ayar çekmekle falan alakası yok. Çok basit şekilde devlette para kalmadı ve nereye saldıracaklarını şaşırmış durumdalar. Klasik çağ dışı bir yöntemle vergilere yüklenip giderleri kapatmaya çalışıyorlar. Bir sonraki seçimde bu yaptıklarının karşılığını oy oranlarını arttırarak alacaklardır.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
