Vejeteryanlık uzak doğu kökenli değil mi? Adamalar varlıktan değilde yokluktan olmuş olabilirler mi? Yani mecburiyetten doğmuş olabilir mi? Bazı arkadaşların söylemleri modern insanın gözü doymazlığı ve endüstriyel et yetiştirme sonucu ortaya çıkan ahlaki sorunlar. Eskisi gibi ihtiyaç için beslense bu sorunlar ortaya çıkmazdı.
Mustafa abimiz, hastayız dedeee.
https://www.youtube.com/results?sear...y=meaty+cheesy
b12 işi ne olacak?
Eğer vegan değilseniz, süt, yoğurt, kefir, yumurtaarndiol adlı üyeden alıntı
Vegan isen mercimek, pancar, brokoli, ıspanak, barbunya, bezelye, taze fasulye, maydanoz ve mantarla takviye yapmaya çalışıyorsun hala eksik ise ilaç desteği.
Vejetaryenliğin tarihi antik yunana kadar dayanıyor araştırınca, bilinen ilk vejetaryen topluluk da 1800lerin ortalarına doğru İngilterede kurulmuş.
Mesleki fikrim : İnsan dişleri her 2 besini de tüketmeye göre evrimleşmiş , bu yüzden tek taraflı beslenme sağlık problemlerine yol açar.
Yetişkin bir insanin karşlikli(alt ve üst çene) dişleri 1 ton kuvvetle besin öğütüyormuş.
Ahanda pres kimin.
Yalan veya doğru
Günahları kendi boynuna
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:24 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:20 ----------
Sayilmaz abi,
Hayvanin yedigi yeşillik,kisa bir seyahat ile ete,kana,dönüşüyor.
Kalanı dışkı marifetiyle tezeğe dönüşüp,
Emine nene(kahır çekmiş,eli öpülesi) kuzineli sobada yakıp,dinlene dinlene etli kuru fasulye pişiriyor.
Veya gara damında,patatesli ekşi mayali ekmek pişiriyor.
İsteyene sicak cikan ekmek tereyagi kombinasyonu ile servis ediliyor
Yaninada kuşburnu pekmezi
Sizi özellikle " vegan " olmaya iten sebebi paylaşır mısınız ?
Bu çok zorlu bir iş, paketlenmiş gıda bile tüketmemen lazım neredeyse, alakasız bir tatlı da bile hayvansal ürünle karşılaşmak mümkün, bence kaçılamaz bir döngü ...
Bir de şu var (arı kovanına çomak sokuyorum ama neyse artık)...
Veganlığı savunmak ve üstüne üstlük evde kedi-köpek beslemek (çoğunlukla birden fazla). E hocam o hayvan fasulye yemiyor, ava da çıkmıyor! O nasıl olacak?
Her gün et yemek de doğamıza aykırı, hiç yememek de. Ama kimseye de "niye iskender yemiyor" diye kızmam. Et yiyene de kimse barbar muamelesi yapmasın lütfen.
Not: Endüstriyel hayvancılık konusunda eleştirilere kesinlikle katılıyorum. Bu konuda çok sıkı kontrol şart.
Kuzenim dorse uzerine sanayide çalişiyor,geçen yanina uğradim yemek uzerine denk geldim,duble porsiyon ciğer tava ve duble pilav yedi.(bilen bilir.sanayide porsiyonlar ve kepçeler buyuktur,öyle böyle değil yani)
Dedim ne oluyor ulen,tum ciğer stoğunu bitirdin
Valla abi ben sağlam et yemezsem,bu işi yapamam,akşama kadar hoşafim çikar.makarnayla,mantarla evin yolunu bulamam.
Dedim adam hakli.
Bir dönem ben de düşündüm. Bu konuyla ilgili vegan veya vejeteryanların tezleri diğerlerine göre daha mantıklı geliyor. Gerçek dünyaya geldiğimizde ise öğlen yemeği için dışarı çıkınca %70-80 civarı et üzerine mekan var. Vegan mekanlar ise belli muhitlerde ve etsiz olmasına rağmen daha pahalı. Evde mercimek ile ızgara köfte yapmıştım, fena değildi.
Öte yandan bu sistemi her ne kadar sevmesem de, hayvan ve hayvansal ürün tüketmek hoşuma gitmese de 32 yaşına kadar oluşmuş bir damak tadı alışkanlığı söz konusu. Her şeyi geçsem ciğerden vazgeçemem.
Besin değeriymiş ıvır zıvırmış işler ayrı bir mevzu ama veganlığın daha sağlıklı olduğu kesin. Beslenmeleri cilt güzelliğine bile etki ediyor. Burada kırmızı et tüketiminin sağlıklı ya da zararsız olduğu yönünde yorum yapanlara ise google isimli bir site tavsiye edeceğim.
Vejetaryen beslenmenin sağlığa olumlu etkileri nelerdir?
Lif açısından zengin bir diyet olduğundan sindirim sistemi sağlığını da olumlu etkiler.
Antioksidan yönünden zengindir.
Sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme düzeni olduğu için vitamin ve mineral alımı yüksek düzeyde sağlanır.
Doymuş yağ ve kolesterol alımı olmadığı için kalp sağlığını korur.
Böbrek ve safra taşı oluşma riski daha azdır.
Kilo vermeye yardımcı olur.
Bazı kanser türlerine karşı koruyucudur.
İnsülin direncini azaltır.Vejetaryen beslenmenin sağlığa olumsuz etkileri nelerdir?
B12 eksikliğine bağlı olarak; pernisiyöz anemi, büyüme geriliği, depresyon ve hafıza problemleri yaşanabilir.
Yetersiz protein alımına bağlı olarak aminoasitlerde eksiklik görülebilir ve kas kayıpları yaşanabilir.
Tahıl grubu besinlerde, baklagillerde ve diğer bitkisel ürünlerde yüksek oranda bulunan fitik asit; kalsiyum, magnezyum, demir ve çinko emilimini engelleyebilir.
Uzun vadede bu minerallerin düşmesine bağlı olarak kas kemik ağrıları, kansızlık gözlenebilir.
Yapılan son çalışmalar, bu tip beslenenlerde alerjilerin de 2 kat daha fazla görüldüğünü ortaya çıkarmıştır.
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:51 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:45 ----------
Evde beslenen hayvanlar (petshoptan satın alınmayanlar) genellikle sokakta kötü halde olduğu için sahiplenilen hayvanlar. Zaten sokakta çok da iyi durumda olan bir hayvan yok(muhite göre değişiyor.) Yani ben sokaktaki bir kediyi ölmesin diye eve aldıysam ve tedavisi süresince eve alıştığı, tekrar sokağa giderse yine kötü duruma düşeceği için kısırlaştırıp evde beraber yaşamaya devam ediyorsam kimse beni suçlayamaz. Bu hayvanların kodları farklı, insan çiğ et yediğinde sindirimi zor, kedi köpeklerde kolay. Sindirim sistemleri bu şekilde çalışıyor. Sokağa atsak sanki ceylan mı avlayacak. Fare mi yakalayıp yiyecek sanıyorsunuz. Çöpleri karıştıracak. Onların beslenebileceği bir doğa yok dışarıda. Bunu bu hale getiren de yine biziz. vs vs konu uzar gider.
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:54 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:51 ----------
Sebep olarak hayvansal tüketimin endüstri haline gelmesi, yediğimiz hayvanların güneş ışığı bile görmeden doğup büyütülüp kesilmesi ve paketlenmesinin ruhsal rahatsızlık yaratması gösterilebilir. Sağlık konusu da ayrı bir başlık.
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:58 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:54 ----------
https://www.karasaban.net/vejetaryenligin-tarihi-ve-unlu-vejetaryenler/Yaradılışı esas alacak olursak, Âdem ile Havva otoburdular! Bilimin izini sürecek olursak da, kimi antropologlara göre günümüzden üç buçuk milyon yıl önceki atalarımız olan insansı türler, meyve yiyiciydiler. Buzul çağıyla birlikte atalarımızın hepçil (hem ot hem et yiyici) bir beslenmeye geçtiklerini iddia ediyorlar. Günümüzde yüzlerce yıl öncesiyle nispeten benzer koşullarda yaşayan Avustralya Aborjinleri ve Afrika’daki Kung toplulukları, yemiş, tohum, meyve ve sebze ağırlıklı beslenip diyetlerinin sadece dörtte birinde hayvani gıda tüketmektedirler.
Bugün kullanımda olan “vejetaryen” kelimesinin kökeni, yaygın kanının aksine İngilizce vegetable (sebze) sözcüğünden değil, “etkin, canlı, sağlıklı” anlamına gelen Latince vegetus kökünden türemiştir. 1842 yılında vejetaryenlik, et, balık ve kümes hayvanlarının tüketilmediği, süt ürünleri ve yumurtanın ise tercihe bağlı olarak tüketildiği beslenme tarzı olarak tanımlanmış, 1850 yılında kurulan “Amerikan Vejetaryen Derneği” ile bir “hareket” haline gelmiştir.
instagram.com/gerivites
youtube.com/user/nimbus8222
Ben hâlâ şehir yaşamının bizi olduğumuz şeyden uzaklaştırdığını ve hem kendimizi hem de hayvanları bambaşka yerlere koymamıza neden olduğunu düşünüyorum. Kendimi de bu genellemenin dışında tutmuyorum.
Neyse, tartışma uzar da uzar... İsteyen istediğini yesin, afiyet olsun.
Ben pırasa da yiyorum, köfte de...
sizin yüzünüzden akşam adana urfa karışık söyleyeceğim yemeksepetinden
et diye diye canım cekti.
Dün de brokoli yemiştim.
Hayat garip. ne istiyorsanız yiyin. afiyet olsun.
Vegan olmak nasıl kişinin tercihi ise, helal olmayanı yemekte tercih meselesi.
Yiyeceği marketten almak onun nereden geldiğini unutmamıza yol açıyor.
Geçtiğimiz günlerde -sanırım bir belgeseldeydi- çocuklara çok sevdikleri ketçapın domatesten yapıldığını söylüyorlar.
Kimse inanmıyor.
Hatta yalannnn söylüyorsuunnn diye ağlayanlar falan oldu.
Güzel bir mesire yerinde yeşillikler içinde hoplayıp zıplayan sevimli kuzulara bakarak mangalda pirzola pişirebiliyoruz.
Hatta kuzular yanımıza yaklaşırsa onları sevip fotoğrafını çekip sosyal medyada;
-ne sevimli değil mi?
diye paylaşabiliyoruz.
Psikolojimiz buna gayet müsait.
Yani yeme güdüsü ile duyguları birbirinden ayırabiliyoruz.
Fakat işin bir başka yönü var.
Bir çoğumuzun açlıkla imtihanı ramazanda oruç tutmaktan ibaret.
Gerçek açlığın ne olduğunu algılayabilsek, onu yemem, bunu yemem muhabbeti bize çok yabancı kalır.
Tarih insanların mecazi anlamda değil, gerçek anlamda birbirlerini yedikleri hikayelerle dolu.
Endüstri, bizi o duruma getirmeden karnımızı doyuruyor.
Yani demek istediğim doğa ya da doğal diyoruz ya.
İşte bizim doğal halimiz gerçekten aç olduğumuzda ortaya çıkıverir.
İstediğiniz kadar inkar etseniz de gerçekten aç olduğunuzda o sevimli kuzu çiğ çiğ yiyebileceğiniz bir gıda haline dönüşür.
Kabullenmekte zorlansak da içimizde bir hayvan var ve kızdığımız ve aç kaldığımız anlarda ortaya çıkıveriyor.
cebindeki para kadar yeyin işte ne uğraşıyonuz vegan megan.
vegan olmak için önce onların bakış açısına sahip olmanız gerekiyor.
yoksa veganlığa başladıktan kısa süre sonra kendinizi kebab salonunda bulabilirsiniz.
geçen hafta sonu cnn de Canan Karatay ve 2 önemli ismi konuk ettiler. konularından biri de veganlıkla ilgiliydi. İzlemenizi öneririm
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
