Tecrübe,soğuk kanlılıkla birleşmeyince pek işe yaramıyor.Yoksa herkes biliyor ani fren nasıl yapılır,motor kendini salınca nasıl toparlanır vs vs.Sakin kalınca araca arkadan çarpmıyorsunuzda aracın lastiğine sokuyorsunuz kendinizi
Tecrübe,soğuk kanlılıkla birleşmeyince pek işe yaramıyor.Yoksa herkes biliyor ani fren nasıl yapılır,motor kendini salınca nasıl toparlanır vs vs.Sakin kalınca araca arkadan çarpmıyorsunuzda aracın lastiğine sokuyorsunuz kendinizi
Aslında biraz öyle gerçekten. Mesela bir.otobüsün yanından geçerken şimdi nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum ama ön tekerin o tarafa bakarım. Gölgelerden biri çıkıcak mı çıkmayacak mı belli olur.
Arabanın yanından geçeceksem mesela içini görmeye çalışırım. Ayna yada camdan bakarak. Önünde ki aracın önündeki aracıda dikkate alırsanız önünde ki aracın freni ne zaman yapacağını tahmin edebilirsiniz.
Böyle çok püf nokta var. Mesela yanından geçeceğinin araçın yada yanından geçerken direksiyona dikkat ederseniz adamın direksiyon hareketine bağlı olarak önünüze atlayıp atlamayacağı tahmin edilebilir.
Arabanın arkasından giderken teker izini.takip ederseniz çukura denk gelme şansınız baya az olur.
E5 gibi yollarda sağa ayrılmalarda solunuzda araba bırakmaz ve dikkatli giderseniz çok tehlikeli olan yolu kazasız atlatırsınız. Trafik çok sıkışık ise sağa ayrılan yolla ayrılıp son kısımdan girerseniz aynı şekilde kaza riski sıfıra yakın olur. Yada en kötü adamla beraber sağa girersin.
Daha çok varda aklıma şimdilik bu kadar geldi. İstersen tecrübeli araç sürücüsü olarakta bir iki tüyo verebilirim
100.000 km üzeri tecrübem var. Lakin tecrübe yapmış olduğunuz km'den ziyade, kendi limitlerinizi bilmektir.
Benim düşüncem burada tecrübe ikiye ayrılır
1) Trafik Tecrübesi: Trafikte kilometre yapmakla, farklı farklı güzergahlarda sürmeyle artar. Eğitim ile tecrübe artmaz bilginiz artar. Bu bilgide o tecrübeyi edinirken işine yarar. Bu tecrübeyi motosikletlede edinebilirsin, arabayla, kamyonetle panelvanla vs de. Burada en önemli şey gözlemlemen başka araçların, yayaların ne zaman nasıl davranabildiklerini hatta yollarda ne gibi unsurlar olabileceğini kestirebilmen lazım.
2)Motosiklet tecrübesi: Bu da kullandığın motosikletin dinamiklerini öğrenmen tecrübe etmenden geçiyor. Farklı yol koşullarında nasıl yol tutuyor, ne kadar gaz açınca arkadan kaymaya başlıyor veya tekere geliyor, kafa sallıyorsa hangi şartlarda sallıyor vs gibi. Bunun kilometre ile doğrudan bir ilgisi yok ya riske girip deneyeceksin limitleri ya da başına geldikçe öğreneceksin.
Virajı hızlı dönmeyle, virajlarda daha hızlı motorları geçmenizle ya da teker yapabilmenizle tecrübenizin bir ilgisi yok. Bu sizin motosiklet sürüş tekniğiniz ve aldığınız risk ile ilgili bir durum. 16 yaşındaki ehliyeti bile olmayan ama profesyonel yarışçı çocuk gelir hepimizi ipe dizer gider. Öyle bir hedefiniz varsa pistte eğitim alıp yine pistte sürerek tecrübe edinin derim. Karayolunda viraj çalışılmaz virajı dönerken yolun ortasında çukur görürsünüz, tek şeritli yolda karşıdan gelen şeridinden taşarak döner vs son virajınız olur Allah korusun.
2012`de GS-1 egitiminde,egitmenin ilk söyledigi söz,
Arkadaşlar ben sizlerden daha çok kaza yapma potansiyeline sahibim demişti.
Meali,ikarus sendromu
Soğuk kanlılıktan kasıt,yürek ve cesaret ise,adamin ayağina öyle bir dolaniyor ki..
Kisacasi,
Az biraz paranoyak,yüksek defansif takilmak lazim.
Hee,kalkipta 100mt ileride yolun ortasinda sebze kasasi goruncede kilitlenip bodozlama çarpacak kadar da değil.
Kendinizin olduğunuzdan daha iyi sürücü olduğunuzu sanmak gereksiz bir iyimserliğe neden oluyor ki bu da başınızı belaya sokar. Basit ama önemli bir nokta bence, onun için tecrübeli miyim olayına fazla takılmayın, eğitiminize devam edip kıyı kıyı ,emniyetle kullanın derim,
Bence bu işte ben oldum tecrübelendim dememek lazım.
insanların söylemine neden bu kadar kafa yoruyorsunuz
motosiklet üzerinde keyif alıyorsan sürmeye devam , öncelikli olan emniyetli bir sürüş gerçekleştirmektir , yüzbinlerce km tecrübemizde olsa çevreden gelecek tehlikelere karşı konsantrasyonu düşürmemeliyiz , zaten uzun yıllar otomobil kullanmışsınız trafiği okuyabilirsiniz , şantiye kamyonları ile dolu bir yolda tek otomobil kullanan sizmişsiniz gibi düşünün !
Aslına bakarsan tüm kazaları anlatırken aniden,birden bire,bir anda,göremedim gibi argümanlarla anlatırız.Çünkü zaten bunu ön göremediğimiz için kaza olmuştur. Hangi kaza olursa olsun.Önlenebilir ve ön görülebilir.Buraya yüz kaza videosu koysak güvenli sürüş sistemi yüz kaza içinde olmaması için ne yapılması gerektiği konusunda sebep gösterebilir.
Asıl sorun bizim bu sisteme ne kadar uya bildiğimiz. Bire bir uymakta çok ütopik bir şey olabilir ama maalesef böyle.
Örnek:Doğru hız nedir.
O an bulunduğunuz yolda kara yollarının belirlediği max hızdan daha düşük bir hızdamı gitmek.
Doğru hız için diyorki:
Yolun size ait olan bölümünde önünüzde açık ve engelsiz olduğunu görebildiğiniz mesafede durabilecek şekilde sürün.
Böyle süremiyoruz.
Kesinlikle aynı fikirdeyim. Stresten uzak, keyif alarak, eğitim sakin ve defansif sürmek en doğrusu. Ayrıca ülkemiz insanının malesef eğitim seviyesi, çevreye ve karşısındakine saygı duymayışının da şartları olumsuz etkilediği aşikar. Eğitim almışsınız, km.lerin artması da tecrübeye mutlaka katkı yapıyor. Sakin, defansif sürebiliyor ve motosiklet yönetim sistemini uygulayabiliyorsanız sorun yok.
Hocam başımdan geçen ufak bi olayı anlatayım;
Yaklaşık 6 7 aylık aktif motosiklet kullanıcısıyım. Yaptığım km de 20bin civarında. Neyse konuya geleyim temmuz ayında ankarada bi eczane arıyodum. Devam ettiğim caddede yolun karşı tarafında eczaneyi gördüm. Benim olduğum tarafta da otomobiller arka tarafları yola bakacak şekilde sıra sıra park halindeler. 1 tanesinin arkasında sadece karşıdan gelen aracın geçmesini beklemek için durdum. Yani karşıya geçme sürem toplasanız 6 7 saniyeyi bulmayacak bişey. Durdum sinyal verdim ve aradan 3 saniye geçmeden park halindeki araç geri geri gelip pat diye bana vurdu. Hiç beklemediğim bişeydi ve o şokla motorun ağırlığını taşıyamayıp yere devirdim.
Motorun ağırlığı 145 kilo öyle kontrol edilemeyecek bişey değil. Normal zamanda başınıza gelse kimse yere devirmez ama o şokla birden motoru bırakıp canımı kurtarma derdine düştüm çünkü öyle bi pozisyon ki, park halindeki aracın akan trafiğin olduğu bi yola arkasına bakmadan çıkmasını beklemiyosunuz. Sinirden küplere bindim, araç sahibi defalarca özür dilese de sinirim yatışmadı. Kendimi kontrol edemeseydim yorulana kadar dövecektim o derece sinir bozucu bi durumdu.
Diyeceğim o ki tecrübe yapılan kmye bakmıyo hocam, tamamen rutin dışı sürdüğünüz yollar ve başınıza gelen olaylarla tecrübe kazanıyosunuz. Böyle bişeyin olacağına 250bin km tecrübem bile olsa başıma gelmedikçe ihtimal vermezdim. Şimdi isterse 10 yıldır aynı yerde durduğunu bildiğim arabanın bile arkasında duraklayacak olsam içine bakarım.
Hiç sıkmayın canınızı. Tecrübe yapılan hatalar ve doğru verilen kararların toplamıdır.
Bari bende kendi adıma yazayım. Şile-Teke arası virajları çok güzel ve asfaltı temiz bir yol. Genelde motoru zorlar ve öyle sürerim ama çalı-çırpı-ağaç derken, virajlarda karşı şeridi görmem. Arabacısı, acemisi, gs’cisi sürekli şeritten taşar ve karşı karşıya gelirsiniz. Geçen hafta artık yeter dedim ve yavaş gittim. Arkamdan gelen gazcılara acemiymişim gibi yol verdim.
İnanın güvende sürünce hem daha çok zevk aldım hem motorum az yaktı hem de karşıdan birisi fırlayıp bana doğru gelince o kadar da kasıp, sinirlenmedim. Bu aralar virajda motor sürme konulu kompozisyon ile karşıma gelen bızdıklarada da ben acemiyim diyorum. Arka lastiğimi görmedikçe yutuyorlar bu argümanımı
hocam kesinlikle KM tecrübesini yabana atmıyorum ancak forumdaki neredeyse tüm tecrübeli ve genc sürücülerde ikarus sendromu var.
Saydıgınız şeyler motosiklet tecrübesi ile alakalı değil, araba kullanan birisi de bu detayları öğrenebilir. Hatta yayayken bile cabalarsanız bu saydıklarınızı okumayı öğrenebilirsiniz. Kaza denilen şey gözlem dışı oluşur genelde. Örnek veriyorum, yol verecek gibi durup aniden yola fırlayan birisi, kör noktadan son hız gelen bir araç, ya da içinde insan olan duran bir aracın yanından geçerken bir anda dönüp kapıyı acması tecrübe ile görebileceğiniz şeyler değil. ya da yolda giderken acemi bir sürücünün panikleyip ani fren yapması gibi. (emniyet mesafesi tecrübe ile alakalı olmadıgı için bunu ekledim)
hocam yukarda saydıgım şekilde, göremediğiniz şeyi ön göremezsiniz.
Görebildiklerinizi öngörmeniz tecrübe ile alakalı haklısınız.
Anger clouds judgement and it makes us do things that we end up regretting. Things we can never take back.
tamamen doğru yorum isterse 100.000 Km tecrübesi olsun. bir anlık dalgınlığa bakıyor, o yüzden önemli olan motosiklet üzerinde durmak değil.
Tam bilmiyorum lakin 200-300 bin km arası bir tecrübem var. Ama her kontağı çevirişimde yeni başlıyormuşçasına bir heyecana ve tedbire sahibim. Gün oldu belki herkesin diz değdirdiği viraja ben 30-40 la girdim, gün oldu belki herkes sıkışık trafikte makas ata ata geçti gitti ben kaldım arkalarda, ama bugün hala motor kullanabiliyorsam ve en önemlisi hayattaysam bunu bu heyecan ve tedbire borçluyum. Km insana ne katıyor dersen, bir müddet sonra bir çok aksi durumu önceden sezebilme kabiliyetini. Ne bileyim işte virajdır, yola atlayabilme potansiyele sahip sığırları öngörebilme, sollamaya nerde çıkılır çıkılmaz hesaplayabilme.
Benim de önüme geyiğin teki atladı. Öküz daha tehlikeli tabi. Atlayabildiğine göre zeki olmasa da çevik bi öküzmüş anlaşılan
Çok tecrübe de iyi değil. Sürekli motosiklet kullanıp ta ölmeyen ya da ciddi kaza yapmayan yok genelde. Çünkü n'aptığını bilmeyen hayvanatı zaptetmenin yolu yok. O esnada motosiklet değil de araba içinde olmak büyük avantaj bazen.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)