eskide kalan birşey yok hala daha inazumanın son hız dışında yerini doldurabilecek makina bulunmamakta.belimi kırmak istemediğimden x-max'i şutladım.At arabası gibidir amörtisör yoktur kendilerinde.biz alıp satıcı değiliz zevkimize konforumuza,ihtiyaçlarımıza bakıp ona göre motosiklet alıyoruz.Ve hiçbir motosikletede çöp demedik.Herkesin ihtiyacı beklentisi farklıdır,ona göre tercih yapar herkes.sana taht gelen xmax koltuğu bana tahta sandalye gibi geliyor.
Inazuma'nın ağırlığı kaç kilo 183 kg muydu? Bu anlamda da sınıfında rakipsiz ama.
2 tane cg tipi motorum oldu. İlki kuba 100 cc sıfır aldım 9 bin km kadar kullandım. İkincisi yuki yk125 çok az kullanılmış aldım 2-3 bin km kullandım. Her ikiside çok iyi bakmama, bakımlarını yapmama rağmen döküldüler. Daha sonra japon malına geçtim. Çin malı her zaman pişmanlıktır.
Ağırlık = Bir motosikletin "gitmeme" ve "hızlanmama" sebeplerinden biri.. Diğer gitmeme sebebi de malumunuz kullanılan motor teknolojisinin ne derece iyi veya vasat olduğu.
Karbüratörlü htosung gt250 den sonra 2013 de sıfır gr250r almıştım. O yeni şekilli şukullu kasadan. Motor gücü dışında hiç bir numarası yoktu. Üstüne bir de kronik arızaları... işlevsiz tasarımından da bahsetmezsem olmaz. Basit bir far ampulü değişimi için ön kafa ve yan karenajı sökmek gerekiyordu.
Yağ değişimi için karenaj altında boşluk yapmışlardı ama asla yağ o boşluktan akmıyordu. Sonradan öğrendiğime göre o boşluk gt650de tam denk geliyormuş.
Çift diskti ama arka arkaya 5-6 “sert” fren sonrası manet parmak acıtıyordu. Çünkü gerçekten sıkmanız gerekiyor!
İnazumada gerçekten ses var görüntü yok. Ağırlık kaynaklı olduğunu sanmıyorum, eğimli yolda da çok bir şey değişmiyor.
Ama gaz kesmeden çukurlardan geçebiliyor ve hissettirmiyor
Yağ kaçırır, gösterge saçmalar, stop eder falan. Hepsini geçtim, garantisi devam eden servis bakımlı motorumun ecu'su yandı, kullanıcı hatası dediler iyimi Motor da orjinal bu arada. 10 bin km'de zincir cacıklaştı. Hayır ilk motorum değil, mondialde bile yaşamadığım saçma sapan sorunları bu motorda yaşadım hep, ve maalesef firma sattığı motorun arkasında durmadı. Motorum yok şimdi, çok özlüyorum açıkçası motor kullanmayı, buna rağmen, bedava verseler bajaj kullanmam bir daha...
Bu arada, ön farın arkasına bakıp ordaki kablo demetinin oraya tıkıştırılma biçimini görünce (far ampulü de patlıyordu sürekli) anlamıştım ne halt ettiğimi de, umursamamıştım. Resmen 1 tomar kabloyu depmişler farın arkasına
Evet Manuş Baba dinliyor, kitap, gazete okuyor ve düşünüyorum...
Düşünün, düşünmekle ölmüyor insan...
Tam 20 motosiklet değiştim. 12 çin malı 8 japon motosiklet sahibi oldum. 2 motor çok pişman etti beni.
1-Mondial zc150 2006 modeldi. Hayatımda bu kadar dandik motor görmedim dökülüyordu olduğu yerde ki, başka 3 mondialim oldu taş gibi sağlamdılar.
2-Honda Nc750x dct 2018 aldığım ilk ve son hondadır. Hayatımda bu kadar rezalet motor görmedim sorsan rahatlık için yapılmış 5 dk adamin heryeri ağırır mı , 250 cc cbrin performansı daha iyi ve çok ağır motordu. Extra olarak tipi iğrençti.
İyi de dostum, insanların ihtiyaçları var, beklentileri var, zevkleri var. Bütün bu ihtiyaç, zevk, beklenti yanında bir de bütçe meselesi var. Bütün insanlar aynı şeye ihtiyaç duysa, aynı şeyi sevse, aynı bütçeye sahip olsa sadece tek tip motor olurdu piyasada. O da muhtemelen xmax veya nmax olmazdı.
Xmax kullandım, arkadaşın motoru, ille bir dene dedi, bana scuter aldırmak istiyordu, güzel motordu, bagajı var abssi var falan ama, bana cbr'de hissettiğim hazzı hissettirmedi. Vites yok mesela, hiç bana göre değil. Ben arabanın bile otomatik olanını keyifsiz bulurum. Mesela senin gibi İstanbulda yaşasam, o tafiğin içinde olsam, muhtemelen manuel olan her araç bana zulüm gelirdi. Bak sana otomatik araç, scuter falan ihtiyaç mesela, ama bana değil. Olaya bu açıdan bakarsan insanların neden farklı şeylere ilgi gösterdiğini anlarsın. Yine başka bir açıdan mesela, bir sürü forum üyesi custom yaptı motorlarını, tip cafe racer. Hiç bana göre değil. Hem motorum öyle görünecek, hem de bunun için para vereceğim. Retro görüntü de sadece cruiser tarzda olabilir bence. Naked bir retro motor almak hiç bana göre değil. Benim güzel bulduğum, dijital gösterge, led aydınlatma, ıvır zıvır. Arkadaşım var, dijital göstergeli motora analog göstergeyi nasıl takarım diye bitarafını yırttı. Seviyor adam analog göstergeyi. Bana göre 2. dünya savaşı teknolojisi mesela.
Seçimler insanların kişisel görüşleri ile alakalıdır. Ayn motorun sen başka rengini seversin, ben başka. Bak düşün o kadar farklıdır algı. Bayılıyorlar R25'in race blue olanına, bence çok çirkin. CBR250'nin siyahına hasta insanlar (yılannnnn diyorlar) repsol dururken çok gereksiz buluyorum. Bak zevkler farklı.
Uzun lafın kısası kardeşim, senin çöp dediğin inazuma, benim için 10 numara motordur. Senin övdüğün scuteri ise kapıma koymam, isterse uzaya çıksın. İhtiyaç meselesi. Ben trafiğe girmiyorum ki. Bir sefer attımmı 6. vitese, hemen hemen gideceğim yere varana kadar bir daha vites değiştirmiyorum. Ama İstanbulda olsam durum farklı olacak.
---------- Mesajlar birleştirildi - 06:06 ---------- bir önceki mesaj zamanı 05:57 ----------
Daha devam edeyim, koltuğun altına akü, akünün üzerine araya da herhangi bir koruma önlemi alınmadan ecu koymak, serviste bakım yapılan motorumun aküsünün bir sürüşte yerinden oynayıp ecu ile temas etmesi, ecunun yanması benim hatammış. Normalde olmazmış öyle birşey. Amuda kaldırıyoruz zaten motoru. 15 bin olmadan sattım. Ama hatırladığım, zırıltısı bitmez, sürekli bir yerlerinden ses gelir. Normalde iyi duyarım, sesin kaynağını bulur ve çözerim. Mesela ilk motorum olan Vulture mondialde far üstü şapka ve gösterge zırıldardı, aralarını kauçuk ile besledim, bidaha zırıldamadı. CBR250'de kuyruktaki 3 grenajın birleşme yeri nadıren de olsa zırıldardı, söküp araya kalın olanından miniminnacık çift taraflı bant (serçe parmağımın tırnağının yarısından bile küçüktü) koydum, kesildi. Şu an bindiğim aracın kül tablası, sağ ön kapı hoparlör kapağı zırıldıyor. Küllüğü çözdüm de, kapıya bir çözüm bulamadım, ille kapı iç kaplaması sökülecek, 2 gün üst üste izinli olmak için bekliyorum. Yani her türlü zırıltıyı bulur ve hallederim, pulsarla o kadar uğraştım, bir yeri kestim başka bir yer zırıldadı. Hiç bitmedi zırıltısı. En son denge sensörü zırıldıyordu. Onu iptal edip direnç yaptıracaktım, ecu arıza yapınca değiştirip sattım motoru.
---------- Mesajlar birleştirildi - 06:22 ---------- bir önceki mesaj zamanı 06:06 ----------
Artçın varsa arkaya oturacağına taşa otursun daha iyi. Sürücü koltuğu da kütükten hallice.
Her zaman söyledim, bakımları ve yedek parçası pahalı. Tamam belki bir yamaha gibi değil, ama kardeşim sen bajajsın. Hangi akla hizmet honda ile benzer rakamlara parça satarsın. NS200'ü satınca (kendisi yetkili servis bakımlıydı) CBR250 aldım (bunu da hep yetkili servise götürdüm) ve ne fark ettim biliyor musunuz, ikisinin de 10 bin km'de toplam bakım maliyeti aynıydı. Bajaj servisi her bakımda 190 lira alırken, honda servisi de her bakımda 200 lira aldı benden. Üstelik ikisinde de bir kez buji değiştirdik, buji değişen bakımda bajaj fiyat olarak hondayı ikiye katladı nerdeyse, çünkü ne işe yaradığını bilmediğim 3 buji var motorda. Üstün teknolojiymiş, KTM bilmiyor zaten 3 buji takmayı.
Az yakıyor denir hep, ikisini de (NS200-CBR250) üst devirlerde kullandım, kesinlikle arada kayda değer yakıt farkı yoktu. Ha alt devirlerde fark oluşur muydu bilmiyorum. Ancak kullandığım lokasyon ve rota gereği hep 80 km/h ile 140 km/h arası süratlerde kullandım, kesinlikle CBR'den daha az yakmıyor NS200.
10 bin km'de zincir değiştirdiğim motordur NS200. Çok daha fazla bindiğim Mondiali üzerinde orjinal zinciri takılıyken, takriben 20 binin üzerinde km ile sattım, hala yarısı duruyordu zincir germe ayarının. CBR250'de ise 10 bin km'de hiç zincir gerilmedi, ihtiyaç duyulmadı. Alakası yok da adi zincir benimle alakalı olsun, 11 bin km'de debriyaj farklı hissettirdi, gittim servise, debriyaj teli atıyorum 20 farklı tel mi var, yarısı manetin orda ayrılmış, yarısı işlev yapıyor ama onlar da sünmüş. 1000 km önce bakımdaydım, niye bakılmadı, ya yolda kalsaydım dedim, cevap yok. TAmam değiştirelim dedim, ellerinde debriyaj teli yok. Düşünün yetkili serviste, en çok satılan motorunun debriyaj teli yok (motoru ilk alanlardan değilim, ben NS200'e binerken 2 yaşına yaklaşmış NS200ler vardı piyasada). Eee nasıl olacak dedim, iyi niyetli davranıp, sen sürekli müşterimizsin abi deyip, biz de fark etmemişiz deyip, sipariş versek 1 haftada gelir deyip(yaz sezonu, o 1 haftada bi bin km daha döner teker) sıfır motorun üzerinden söktüler debriyaj telini benim motora taktılar.
1 hafta sonra gaz teli için de benzer şeyler yaşadık. Bir tel taktılar boyu yetmedi falan derken en son sıfır motorun gaz telini taktılar.
Üstelik telleri böyle sıkıntı çıkaran motoru her hafta silerken tellere yağ, manetlere ve blok tarafında bu tellerin bağlandığı kısımlara yağ+wd40 ile bakım yapıyordum.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)