ARAZİYE SIFIRDAN BAŞLAMAK - SORABİLECEĞİNİZ HER ŞEY
Reklamlar
-
Tekrar merhaba herkese, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Enduro'cuların gidonlarından öpüyorum.
Bu zamana kadar "Enduro-Motocross Nedir ?" dedik anlattık, ADV motorların Enduro olmadığını, enduro motorların nasıl olduğunu/olması gerektiğini anlattık, 2T-4T nedir, arasındaki farklar nelerdir anlattık.
Bu kadar muhabbet feryat meyvelerini verdi, çok soru soran oldu elimden geldiğince yanıtladım, bilmediğim şeyleri bilenlere yönlendirdim, yada bilen birinden öğrenip böyle böyle oluyormuş dedim.
Bir arkadaş sormuştu; "Birader sen niye milleti Enduro'ya teşvik etmek için uğraşıyorsun, eğitmen falan mısın ekmeğini mi kovalıyorsun ?" demişti
Soru da bir gariplik yok, hiç tuhaf karşılamadım.
Eğitmen değilim, insanların Enduro'ya geçmesinin bana en ufak maddi bir getirisi, hayatıma maddi bir katkısı yok.
Hatta sayısız kişiye motoru olmadığı için kendi motorumu verdim denemesi için, benzin/hasar gibi bütün masrafları da hep kendi cebimden ödedim.
Kimi öğrenciydi, kimi iş güç sahibi, kimisi çoluk çocuk sahibi hiç fark etmedi hiç kimseye en ufak bir ödeme yaptırmadım kendime karşı, hiç bir ödeme beklemedim.
Neden uğraşıyorum, uğraşmayı seviyorum.
Konu Enduro veya Motocross olduktan sonra amaç olmasına gerek yok benim için.
Çok önceden açtığım bir konuda da söylemiştim, herkes kalabalığı takip ediyor.
Herkes SS/Naked diye tutturmuş gidiyor.
SS/Naked vs. sürmeyin gibi bir şey demiyorum ben, sadece diğer sınıfları denemeden sizin için doğru olan sınıfın SS/Naked olduğundan emin olamazsınız diyorum.
Kendini Naked'cı sanıp Enduro denedikten sonra "Kendime eziyet etmişim yıllardır" diyen insanlar tanıyorum.
"Bu zamana kadar niye denememişim onu düşünüyorum" diyen insanlar tanıyorum.
Nightrod kullanıp, "Ben cruiser'cıyım ya ötesi yok" dedikten sonra, "Valla dediğin gibi benim motorum 1200ST'ymiş" diyen "Adam!" ( ) tanıyorum
O kadar anlatmadan, açıklamadan sonra, forumdan arkadaşlarında sormasıyla birlikte, bu işe nereden başlanır, ne yapmak gerekir anlatmak gerektiğini fark ettim.
Başlangıç işini anlatmakla birlikte, bu konu başlığı altında Enduro/Motocross/Adv hakkında isteyen istediğini sorsun, biliyorsa ben cevaplarım, yada bilen varsa benden önce cevaplar, bilmiyorsam ve bilen yoksa ben onu bir şekilde öğrenir araştırır anlatırım zaten.
Hem bu şekilde milletin konusunu baltalamaktan vazgeçerim belki
(Bundan önce açtığım konulardan haberi olmayan arkadaşlar için not, "Enduro/Motocross nedir", "Enduro-Adventure farkları" "2 zamanlı ve 4 zamanlı motorların farkları, hangisi neden tercih edilir" uzuuuun uzun anlattım, onları buradan sormayıp eski yazdıklarımdan okursanız hem soru kirliliği , hemde gereksiz bilgi çöplüğü olmaz
Gelelim meseleye,
"Kararımı verdim tarz değiştiriyorum" dediniz, ama bu işe nereden başlamak lazım bilmiyorsunuz...
Başlayalım o zaman.
-EKİPMAN-
Gözlük kullanılan arazi kasklarını neden tercih ederiz ?
Ağız ve burundan çıkan havayı direkt dışarı verdiği için gözlüğün içi buhar yapmaz, arazide pinlock/buğu önleyici vizör felan hikaye, yoğun tempolu bir halı saha maçındaymış gibi yorulup nefes nefese kaldığınızda ne pinlock kurtarır sizi nede buğu önleyici vizör/sprey falan.
Vizörünüz açık gezebilirsiniz fakat çok riskli.
Arazi şartlarında gözünüze hayal edemeyeceğiniz şeyler fırlayabilir/girebilir.
Börtü böcek, toprak, çakıl, ot, çöp ve hatta espri yapmıyorum b*kta dahil.
2 sene önce bu forumda da kullanıcı olan "Bir arkadaş " kamp dönüşü arkama yakın seyir halindeyken, ben fark etmeden inek pisliğinin üzerinden geçtim :D
Evet tahmin ettiğiniz gibi, çok sayın arkadaşın o güzelim Alpinestar montu b*ka boyandı :D :D
Arkamda sinirden kudurup bağırdığında fark ettim b*kun üzerinden geçtiğimi :D :D
B*k olan arkadaşı ifşa edemeyeceğim, ama diğer arkadaşlardan yine forum kullanıcısı olan Can bu muhabbeti okuyunca burada bağıra bağıra gülecek ona eminim :D :D
Benim sisten dolayı viraj kaçırıp tarlaya dalışım, gece ördeklerin gölde suya dalması ve bizim altımıza üttürmemiz :D, diğer arkadaşın üzerine b*k sıçratmam falan efsane geceydi :D :D
Neyse, gördüğünüz gibi böyle ağzınıza yüzünüze envai çeşit madde fırlamaması için gözünüzü açmanızı hiç tavsiye etmem.
Cross kask önemli.
Ayrıca konforludur, efil efil eser içine, ağız açık olduğu için sanki open face kask gibi rahat olur, çene kısmı sivri ve uzun olduğu için open face kask güvensizliği olmaz.
-Ya cross kasklar korumuyor diyorlar, düşünce kafan patlıyormuş doğrumu ?
Bu söylentiyi de kim uydurduysa saygılar.
Yok öyle bir şey, 70-80 km hızda çakıl zeminde sert viraj almaya çalışıp alamayınca motor beni mancınık gibi fırlattı, ağaca dümdüz kafa attım, kalkar kalkmaz motorun kontağı kapatıp, kaskı çıkarıp bir dal sigara yaktım.
Hatta tam ağaca kafa attığım yerde piknik yapan aile vardı, ailedeki hanım teyze "Aaaaa öldü çocuk, gitti çocuk" deyince, "Yok abla ölmedim iyiyim, alışkınım ben" demiştim.
Evet "Alışkınım ben" dedim ciddi ciddi.
Aldığınız kask gerekli sertifikalara sahipse, DOT/ECE gibi onaylara sahipse kafanızı korur, gerisi takdiri ilahi zaten bunu hepimiz biliyoruz....
Kimseye birebir model tavsiye edemem, kafa yapısı herkesin farklılık gösterir, ama marka tavsiye edebilirim.
Kalite sıralaması yapmadan, genel olarak Off-road camiasında beğeni sağlamış, kullanıcıların güvenini sağlamış kask markalarından örnek verecek olursam;
-Airoh
-Acerbis
-Fox
-Scorpion
-Agv
-Shoei
-Arai
Fox ülkemizde yok, fcmoto gibi yurt dışı sitelerinde bulabilirsiniz, off-road konusunda sektörün başını çeken sponsorlardandır kendisi, işleri sadece off-road'dur, asfaltla işleri sıfır, bu yüzden ayrı bir saygı duyarım bu markaya.
Cross kask fiyatları kıyaslandığı zaman On-road kasklardan bir tık daha uygundur.
Shoei ve arai yine 3 bin - 5 bin lira civarları gezer...
Off-road kasklarda birde vizörlü off-road kaskları olur, resimdeki gibi.
Bu tip kasklar yoğun arazi temposunda buğu yapar, fakat yine bir on-road kask kadar yapmaz çünkü çene kısımları nispeten daha sivri ve ilerde olduğu için hava sirkülasyonu on-road kasklardan çoktur.
Ama neticede yine de buğu yapabilir.
Bu kaskların güzel yanı, vizorlerini söküp cross gözlüğü takabiliyor olmanız.
Fiyatları cross kasklara nispeten tuzludur.
Genelde ADV sürücüleri tercih eder, neden bende bilmiyorum
Sorduğumda çoğu kullanıcısı sebebi yok, böyle gelmiş böyle gidiyor, adv motorlarla bağdaştığı için tercih ediyorum tarzı cevaplar verdi.
Biraz raconu bozmama meselesi sanırım
Kasklar için beğendiğim güvendiğim markalardan örnek linkler verdim, bunlara bakarak bunlardan yola çıkarak çok daha rahat araştırma yapabilirsiniz.
Kaskımızı aldık, şimdi ne yapacağız ?
Arazide olmazsa olmaz enduro bot.
Bakın bu enduro bot "Olmasa da olur" denilecek bir şey değil, motordan önce, hatta bana göre arazide kasktan önce alınması gereken bir ekipman.
Enduro botunuz olmazsa ne olur ?
1-Arazide ayağınız her manevrada yerle temas edeceği için Enduro bot harici bütün ayakkabılarınız çok kısa sürede parçalanacaktır.
2- Arazide sık sık yere düşme olasılığınız olduğu için, ayağınız motorla bozuk zemin arasında kalırsa kraker gibi kırılır.
3- Kaya geçişlerinde ayağınızı yanlışlıkla iki kayanın arasına koyduğunuzda o iki kayanın arası ayağınızı mobilya atölyesindeki hızarlar gibi öğütür.
4- Enduro bot olmazsa sürüş esnasında zeminde bulunan kaya parçaları ağaç dalları ayağınızı delik deşik eder, kaval kemiğinizi mahveder.
5- Arazide ağaçlardan kolan dalların sivri kısmı ayağınıza enduro bot yokken denk gelirse, en iyi ihtimalle 1 sene motor süremez, 3-5 ay huzurlu yürüyemezsiniz.
İzleyiniz...
Bu videodaki arkadaş Enduro bot sayesinde belki de ayağından olmaktan kurtuldu.
Eğer bot uzun olmasa, veya çok kalın ve sert bir tabakaya sahip olmasa, o odun o kaval kemiğinin içinden geçer, bileğinden altını da sahibinden alırdı muhtemelen.
Umarım olayın ciddiyetini anlatabilmişimdir, çünkü gerçekten ciddiye almanız gerek.
Enduro botlar arazinin en pahalı ekipmanı gibi görünür genel olarak, arazideki görevine bakınca çokta tuhaf bir durum değil.
Fiyatlar ortalama 1000 lira civarı gibi başlar, 8 bin liraya kadar gider.
Tavsiye edeceğim markalara örnek;
-Alpinestars
-Falco
-Gaerne
-TCX
-Acerbis
-Axo
-FOX
-Forma
-Held
-IXS
-O'neal
-Scott
-Shot
-Sidi
-Ufo
Kafayı koruduk, bacağı koruduk, vücut ne olacak ?
Şimdi vücut koruma seçenekleri tercihinize göre değişir, ben şahsen yağ oranı düşük, zor terleyen biriyim, yazın kavurucu sıcaklar olmadığı sürece yazlık Rev'it montla arazide çok yorulmadan takılabiliyorum, hafif terlesem de rahatsız edici bir terleme hissetmiyorum.
Kavurucu sıcaklarda armor üzerine jersey giyip devam ediyorum.
Tercihinize göre yazlık mont kullanırsanız zaten montun arazisi, asfaltı yok. (Gidip full deri mont giymeyin tabi arazide bir zahmet, vallahi buharlaşarak yok olursunuz :D)
Tekstil mont kullanın yeter.
2 tür armor olur genel olarak.
-Full body (dirsekler dahil olan, altta)
-Chest Armor (Dirsek yok, omuz, göğüs ve sırt var. Bazılarında omuzda yok, sadece göğüs ve sırt olur yelek şeklinde- Altta)
Full body kullanırsanız harici dirsekliğe gerek yok otomatik olarak, ama chest armor alırsanız dirseklik şart.
Ayrıca bu armorlar kendi içinde, Soft (Impacttech) ve Sert (Genelde ABS plastik yada polikarbon) olarak çeşitler bulunduruyor.
Soft Armor altta.
Sert olanlar yukarıda ilk gösterdiğim örneklerdeki gibi malum.
Aralarındaki ufak farklardan bahsedecek olursam;
-Fulbody armor kullanım olarak giyerken çıkarırken insani bazen sinir edebilir, file kısımları zaman zaman rahatsız edebilir, fakat tek parça ürün ile bütün gövdeyi dirsek ve omuz dahil korur, bir kaç parça giyinmekten/taşımaktan kurtulursunuz.
-Chest armor kullanım olarak rahattır, çelik yelek gibi şak diye giyer 2 hamlede kemerini/mandalını kapatırsınız, fakat harici dirseklik kullanmanız gerekir.
Genelde plastik bazlı ürünlerden yapıldığı için kumaş gibi yakma pek olmaz, iyi eser yanlardan
-Soft armor hafiftir, dürüp büküp çantaya oraya buraya sıkıştırması muhafaza etmesi nispeten daha kolaydır, fakat sivri cisimlerden gelen darbelere dayanıksızdır, stabil olmayan arazide her türlü taş, kaya, odun parçalarından darbe alma ihtimali olduğu için kolay yırtılır ömrü biter.
- ABS Plastik/Polikarbon armorlar, soft armorlardan güvenlik konusunda kat kat daha iyidir. Deyim yerindeyse kurşun geçirmez cinsten ürünler olur.
En kral monttan daha fazla koruma sağlar, çarpma, sürtünme, aşınma vs. gibi her türlü koruma dalında diğerlerini tokat manyağı yapar.
100 km hız ile asfaltta bile armor üzerinde sürünseniz, ayağa kalkıp lan ne eğlenceliymiş dur bir tur daha kayayım dersiniz.
Karda poşete oturup kaymak, armor ile asfaltta kaymaktan daha tehlikelidir, poşet altınızdan kayar, armor vücudunuzdan kaymaz.
Ama; diğerlerinden nispeten ağırdır, hareket kabiliyeti alışma süreci ister, diğerlerine göre daha katı bi madde olduğu için kıvrılmaz, bükülmez, şekil almaz.
Muhafaza etmesi diğerlerinden zahmetlidir çantaya ona buna koyamazsınız.
Adının hakkını verir, her manada zırhtır, şahsen imkanlar doğrultusunda ilk tercihim ve tavsiyemdir.
Bazen gaza getirip, "Ulan ölümsüz oldum canını yiyim" dedirtir insana.
Ek bilgi: Soft armorlar daha çok Enduro'cuların, ABS Plastik armorlar Motocrosscuların (Mx'cilerin) tercihidir.
Enduro'da hızla pek işiniz olmaz, fiziksel aktiviteniz çok daha yüksek olduğu için, hareket kabiliyetine daha çok ihtiyacınız olur, güvenlikten ödün verip konfora/hareket kabiliyetine yönelirler.
Mx'te daha süratli olunduğu, ve fiziksel tepkiler belli başlı şeyler olduğu için hareket kabiliyetine ekstra gereksinim duymaz, olası bir rampa hatasında 80-90km/s hızlarda rampadan atlayıp 15 metre yükseklikte motorla irtibatım koparsa, yere çarptığında kaburgalarımdan bir kaçı sağlam kalsın düşüncesiyle ABS Plastik/Polikarbon armor tercih ederler.
Bu mantıktan yola çıkarak, yeni başlayan birine soft armor tavsiye ederim.
Çünkü arazide zaten korkacağı için 60-70km/s üzerine, hatta o hızlara bile neredeyse çıkamayacak.
Acemilik ve korkuyu bastırma sürecinde hareket kabiliyetinin daha rahat olması, motora ve araziye daha rahat adapte olması için soft armor onu korumada fazlasıyla yeterli olacaktır.
-----
Eldiven konusu standart konuşulacak pek bir şey yok, uzun bilek eldiven kullanmıyoruz tabi ki bir zahmet.
Ayakta sürüş esnasında bileği fazlaca büktüğümüz için uzun bile eldiven eziyete döner.
Uzun bile eldivenler suni yada hakiki deri olduğu için terletme açısından da eziyete dönecektir.
Tekstil ürünü, hafif, kevlarlı bir eldiven bulmanız yeterli.
Avuç içi kaymaz hava alabilen motocross eldivenleri kullanır profesyoneller, fakat %99'unda koruma kevlar falan olmaz, sürüş ve kavrama rahatlığı sağlar fakat güvenli konusunda zortlar haberiniz olsun.
Profesyonel pilotlar elinin yara olmasını pek iplemedikleri için, sürüşüme ufakta olsa desteği olsun güvenliğe gerek yok mantığı ile kullanırlar.
Aynı fikirdeyseniz tabi ki sizde kullanabilirsiniz.
Bu eldivenlere örnek markalar:
- %100 (Bu arada bilmeyenler için belirteyim markanın adı "%100")
-Axo
-Acerbis
-Alpinstars
-Fox
-Five Gloves
-IXS
-Furygan vs.
Dizlik, bu meselede fazlasıyla önemli....
Arazide düştüğünüzde en çok darbe alacak kısımlardan biri diz, hatta en ilk darbe alacak yerdir muhtemelen diz kapakları.
Yukarıda belirttiğim FB Armor üreten markaların hepsi dizlikte üretir aynı markalardan bakabilirsiniz.
Arazide dizlik seçiminde önemli olan bir kaç nokta var.
Öncelikle arazi odaklı üretilen dizlikler asfalt odaklı üretilenlerden farklıdır.
Sürtünmeye karşı değilde, şok emici ağırlıklıdır görevleri.
Arazide sürtünme pek olmaz çünkü kaza yaptığınız da... Süratli bir şekilde düşseniz bile zemin bozukluğundan kaynaklı olarak sabit şekilde sürüklenmezsiniz, mutlaka bir yerlere takılı takla atmaya, sürekli olarak dönerek darbe alırsınız.
Eğer sürünüyorsanız ya çok kaygan çamurdasınızdır, yada çimende.
Çamur yada çimende çıplak diziniz bile darbe almaz neredeyse zaten.
Türkiye'de pek ayırt etmez bu dizlikleri tedarikçi mağazalar.
Fakat Revzilla, Fc-Moto gibi global motosiklet ekipmanı tedarikçileri, On-Road Knee Protector- Off-Road Knee Protector olarak ayrı kategorilerde, birbirlerine karıştırmadan tedariğini yaparlar.
İleri düzey Offroad dizliklerinin iç yüzeyinde genelde dış kabuk ile dizin arasında yaylanmaya destek olacak bir parça olur.
Askerliğini yapanlar (Ya da askeri kompozit başlık görenler) bilir, içinde kompozit malzeme kafayı acıtmasın diye plastik esnek şeritler bulunur, şantiye baretlerinde de bulunur, aradım ama istediğim gibi bir görsel bulamadım.
Offroad dizliklerinde buna benzer kısım olur, daha üst seviye şok emme sağlar, havaya zıplayıp iki dizinizin üzerine atlasanız neredeyse canınız yanmaz.
Ve Offroad dizliklerinin dış yüzeyi mümkün olduğunca düz, pürüzsüz olur.
Asfalt dizlikleri gibi dışarı bombeli olmaz.
Bunu sebebi hem ayakta sürüş esnasında engel olmaması, hemde Offroad pantolonlarının içine daha rahat giyilebilir olması içindir.
Arazi pantolonlarından yani Jersey pantolon takımlarından da bahsedeğim konu içinde, o zaman daha iyi anlayacaksınız.
Özetle arazi dizliği seçerken pantolon altına giymeye en mümkün olanı, en darbe emici olanı seçmeye özen gösterin.
Sürtünme direncinden çok darbe emici, şok emici özelliği bulunsun.
Dediğim gibi markalara örnek olarak yukarıda belirttiğim Armor üreticilerinin hepsi aynı zamanda Offroad dizlikte üretirler ayni markalardan bakabilirsiniz.
İleri seviye dizlik örneği:
Şimdi çoğumuzun kullanmadığı, ülkemizde pek varlığından haberimiz olmayan boyunluklardan bahsedeyim.
Bu boyunluk bizim farkında olmadığımız, hiç aklımıza gelmeyen bir unsur fakat, haddinden fazla önemli.
Neden boyunluk kullanmıyoruz ?
Çünkü ülkemiz şartlarında baya tuzlu fiyatları var, büyük bir çoğunluğumuzun finansal olarak gücü kısıtlı olduğu için boyunluğu es geçiyoruz.
Hatta o kadar fazla es geçiyoruz ki , finansal gücü yetenlerde hatırlamıyor bu boyunlukları.
En basit varsayımı yapalım...
Arazide yaşanan düşüşlerin %90'ında en az 1 takla atarsınız.
Boynunuzun ters bir harekette kırılma ihtimali %50'den az değil...
Boyun kırılmasından bahsediyoruz bakın...
Bileğinizi kırarsanız iyileşir, iyileşmezse vida çakılır, oda olmazsa protez yapılır, oda olmadı bastonla yürürsünüz, ama bir şekilse hayatınıza devam edersiniz.
Sihirli cümle bu "Hayatınıza devam etmek".
Allah hepimizi kazadan beladan korusun.
Ama kul da bir zahmet elinden gelen maksimum tedbirini alsın.
Boyunluk ne işe yarar; boyunluk omzunuz ile kaskınız arasındaki boşluğu doldurur... Olası bir kafa üstü çakılmada, kask ile omzunuz arasındaki o boşluğun sırtınıza doğru esnemesine engel olur...
Yani başınızın üzerine çakıldığını boynunuz içeri doğru baskı alacakken bir nevi hava yastığı görevi görüp kaskınızdan ve çenenizden tutarak boynunuzun sabit kalmasını sağlayıp, omuriliğe baskı yapmasına engel olur...
Evet sizin sırt ağrısından hastahanelik olmanıza yine pek engel olamaz ama, omuriliğinizi koruyarak felç kalmanıza engel olur ve dahada önemlisi sizi hayatta tutar !
Bunun yanı sıra, boynunuzun sağa-sola, öne-arkaya aşırı bükülmesine de engel olur.
Boyun ağrısı yaşayacağınız bütün muhtemelen durumları en minimum seviyeye indirir.
Başınızın direkt üzerinden darbe aldıysanız nasıl bir acı olduğunu bilirsiniz.
Bilmeyenler için tarif etmeye çalışayım, başınız acımaz.
Kask vardır çünkü... Kask, çenenizden itibaren olan üst kısmı korumuş size bir baş ağrısı bile hissetirmemiştir fakat, başınızın üstünden darbe aldığınızda boynunuz sırtınıza omuriliğinize öyle bir baskı yapar ki, kafam kırılsaydı keşke dersiniz.
Bu olay biz motorcuların en çok çekindiği sırttan alınan darbenin "En ucuz atlatılmış" halidir.
Sırtlık direkt sırtınıza gelen darbeyi korur, fakat boynunuz sırtınıza baskı yaptığında sırtlık hiç bir işe yaramaz.
Ve boyundan alınan omurilik darbesinde ne yazık ki felç ihtimali çok çok yüksektir.
Bakın bu darbenin en iyimser senaryosu "En az 1 hafta" nefes alırken bile bağıra bağıra acı çektirecek" cinstendir.
Ayağınızda motosiklet botu varken ayağınız kırıldığında "Eee bu bot işe yaramadı" demeyin.
Çünkü, eğer o bot olmasaydı belki ayağınız kopacaktı ve bot sizi sadece kırıkla kurtarabildi değil mi ?
Ekipmanlar bizi ölümsüz yapmaz, ölümden kurtulma şansımızı arttırır.
2 çeşit boyunluk var, birisi yastık gibi, bildiğiniz üst düzey yastık pek tavsiye ettiğim söylenemez
Fiyatlarıda baya uygundur 100-200 liralardan başlayan fiyatları var, fakat bana kalsa yaptığı iş en fazla boynunuzu soğuktan korumak olur.
Birde doğru düzgün koruma sağlayan "Esas" boyunluklar var, benim kastettiğim boyun korumadır kendisi.
İmkanıniz varsa boyunluk kullanmayı es geçmek, çok affedersiniz "Gerizekalılıktır"...
Maddi durumunuzu zorluyorsa eğer, zorlayın.
Eğer deyim yerindeyse "Biz bu b*ku seviyorsak" her sevgi fedakârlık ister.
Bir şeylerden ödün vermeden istediğinizi elde edebiliyorsanız, ya elde ettiğiniz şey değersizdir, yada hayata 5-0 önde başlamışsınız demektir.
Hayata 5-0 önde başlamadıysanız eğer, bu eğlence, tutku, hobi için artık siz her ne isim kullanıyorsanız, kendinizden feragat etmek yerine, cebinizden feragat edin.
Yok Mud'cuğum, ne yapsam param yetmez buna diyorsanız her halükarda, uygun olanlardan alın, hiç yok demekten çok daha iyidir.
Az önce örnek gösterdiğim senaryoları kafanızdan çıkarmadan yaşayın.
Bu eksiğinizi bilerek sürün, bu şartlara göre hareket edin.
Gel gelelim, öyle "ohaa bu ne fiyat" falan denilecek cinsten bir mebla değil.
1000 liraya bulabileceğiniz bir ürün.
Hatta kırılmadığı sürece tek kullanımlık olmayan bir malzeme olduğu için ikinci el bile bulup kullanabilirsiniz.
Bir arkadaşım zamanında sıfır fiyatları 700-800 olduğu zamanlarda, malum siteden 400 liraya tertemiz bulmuştu, sahibi de 2-3 defa kullanmış sadece mis gibi, mutlaka araştırın, mutlaka.
Yurt dışında, malum çinli sitede bile zibilyon çeşidi var, hatta ülkemizde de bulabilirsiniz bir kaç marka.
Bakabileceğiniz markalar;
-Alpinstars
-Freegun
-Zandona
-O'neal
-Leatt
-Rev'it!
Şimdi birde şekil, güzel bir jersey takım almak kaldı..
Jersey takım ne işe yarar, arazici tayfa neden bunu giyer, rastgele sebeplerini maddeleyeyim.
- Üzeriniz sürekli çamur toz toprak olacağı için, zırt bırt ekipman temizlemek yerine, sadece Jersey takımı yıkayıp kurtulmak büyük vakit kaybını ve eziyeti önler.
- Hava akışını rahat sağlar, ve sanki üzeriniz de koruma ekipmanı harici kıyafet yokmuş gibi hissedersiniz.
-Normal kıyafetlere nazaran, daha az yakar/terletir.
-Yıkanması kolaydır, çabuk temizlenir.
-Esnekir hareket kabiliyetinizi kısıtlamaz, kot/keten pantolon benzeri gündelik kıyafetler gibi kolay terletmez.
Veee en önemli madde ;
-Sizi mod'a sokar
Öncelikle bu Jersey takımı armor ve dizlik üzerine giyebilirsiniz, korumalarınız kıyafetin içinde kalabilir.
Kesim şekli olarak motordaki oturuş pozisyonuna uygun ayarlanmış olurlar, genelde ölçü olarak dizlik ve armor hesaplanarak dikildikleri için, M beden giyen birisi M beden jersey takım aldığında büyük ihtimal bir tık bol gelecektir.
Jersey takımın büyüsü bir başka benim için, niye bilmiyorum psikolojik olarak enteresan etkiliyor beni, öz güvene +1 ekliyor direkt.
Dediğim gibi psikolojik sadece.
Bu arada bu kıyafetlerde koruma olmaz kesinlikle, üst bildiğiniz forma zaten (Jersey adı üstünde)
alt pantolonları da su tutmaz nispeten sert bir kumaştan yapılır, malzemesi tam olarak nedir pek bilmiyorum açıkçası, merak etmedim hiç bu zamana kadar.
Diz içlerinde kaymaz bir parça olur, popiş kısmında da aynı şekilde.
Belleri envai çeşit kemer ve toka içerir belinizi milimetrik ayarlayabilirsiniz.
"CEPLERi OLMAZ" bunu üzerine basarak belirteyim
Arazide en çok eskittiğim Jersey'lerimden biri Graham Jarvis imzalı olarak baş köşemde durmakta şuan, adamı Türkiye'de yakalamışken ne var ne yok imzalattım, bir ara imzalayacak bir şey kalmayınca gözüme bakıp imzalamadığım bir şey kaldı mı falan demişti , yanında ev sahipliği eden hanım da, ablacım b*kunu çıkarma adamın eli nasır tuttu der gibi bakıyordu :D :D
Her neyse, varsa imkan alın bir jersey takım, ben bir ara gelip imzalarım !
150 liraya alt üstte bulursunuz, 500 liraya sadece üst olanda
Markaya ve "Tedarikçiye" göre değişiyor kazığın boyu, ah pardon ürünün fiyatı
Burada ismini vermeyeceğim tabi ki bu malum tedarikçinin adını, ama mutlaka denk gelip mutlaka "Aha buldum Mud'un tarif ettiği kazıkçıyı pardon, tedarikçiyi" dersiniz
Alın bunlarda bazıları yurt içi bazıları yurt dışı jersey üreten zibilyon markadan bir kaçı.
-Axo
-Acerbis
-Alpinestars
-Dainese
-Fox
-Freegun
-IXS
-İCON
-JOPA
-KINI
-Klim
-Leatt
-MooseRacing
-O'neal
-Scott
-Shift
-Shot
-Thor
-TroyLeeDesing
-UFO
Eveeeeet....
Kendimize yatırım yaptık, gayet güzel on numara bir kaç yıldızlı ekipmanı dizdik.
Gönül rahatlığıyla dağ bayır yuvarlanabilecek bir profil oluşturduk....
Şimdi asıl işin en cafcaf kısmına, "Aha başlıyoz" diyeceğiniz yere geleceğiz ama...
Önce biraz mod'a sokmam lazım sizi.
Bunları okurken, "öylesine" değilde, gerçekten başlamak için birinin itmesini beklediğinizi farz ederek yazıyorum.
Öylesine okuyan olması bile yeterli benim için hiç fark etmez.
Sadece bir kişi sordu diye bile yazarım/anlatırım ben bu kadar tantanayı, üşenmem.
"Lan bu kadar yazdık, hani nerede endurocu olan yok mu" gibi bir düşüncem olmadı hiç, olmazda.
İşin aslı, bu kadar yazıyı sırf bir arkadaş istedi diye yazmaya niyetlenmiştim zaten, sonra bir kaç kişi daha istediği için hızlandırdım falan her neyse.
Şimdi beyler (Varsa hanımlar, ki sanmıyorum), hayatınızda, motosiklet konusunda bu ülkede verebileceğiniz en doğru kararı verdiniz/vermek üzeresiniz, bunu zaman geçtikçe anlayacaksınız, açıklaması zor bir durum.
Yeri gelecek, ter "Çenenizden! " damlayacak, yeri gelecek yorgunluktan dizleriniz kollarınız titreyecek.
Çoğunuz fiziksel kondisyonunun pekte iyi olmadığını yeni fark edecek, çoğunuz ben bitmişim haberim yokmuş diyecek.
Gün içinde çoğunlukla asabi ve gergin olanlarınız, artık trafikte falan daha az sinirlenecek, herkese yol verecek, münakaşaya girmeyecek.
Bunları çok emin söylüyorum evet.
Ben iki ayağım yerdeyken uçan kuşa sinirlenen, çok kolay parlayan, çok kolay bir tartışmanın içine sürüklenen biriyim, ama motosiklet üzerinde en absürt olaya bile bağıra bağıra gülerim.
Beyinsizin biri benden yol mu istiyor, hemen veririm geç buyur derim çünkü biliyorum ki o adam kendini parçalasa da benden daha hızlı varamayacak gitmek istediği yere.
O benim gibi tarla bahçe gidemez, benim gibi kaldırımdan tık diye çıkamaz arabasıyla, benim gibi merdivenden pata küte inemez.
Ne yaparsa yapsın, kasiste fren kullanmak zorunda olan hiç bir araç benden daha seri olamaz
Yollarda ki çukurlardan kaçmaya çalışırken subway surfer oynarmış gibi görünen hiç kimse benimle mücadele edemez.
Bu yüzden gitsinler önden fark etmez
Yaz günü herkes tıklım tıklım yerlerde, sıkış fıkış plajlarda kendine temiz bir deniz alanı ararken, ben arabaların, hatta çoğu motorun, hatta ve hatta çoğu yayanın "buranın birde geri çıkışı/inişi var" deyip giremediği yollardan bomboş kıyılarda kafa dinliyor olacağım
"Biz Enduro'cular farklıyız" triplerine girmeme gerek yok, çünkü en koyu racing'ci bile içinde bir yerde biliyor Arazi'ci tayfanın farklı olduğunu.
Sadece düzgün yollarda 300+ km/s gitmektense, istediğim her yolda 90 km/s gitmeyi tercih ederim.
Herkesin için yolun sonu vardır mutlaka, ama bizim için artık yolun başına da sonuna da biz karar veririz.
Motosiklet özgürlüğün en büyük simgelerinden biriyken, "Yolun sonu orman" diyerek geri döneceğim bir motor bana göre değil.
Eğer benim için bir çizgi sınır varsa, "Buradan öteye gidemezsin" diyecekse birileri, bana kimse özgür olduğumdan falan bahsedemez.
Ben derenin etrafını dönmem, dereyi geçerim.
Kasis/rampa beni yavaşlatmaz, tam tersine onu kendime oyuncak eder gaz açarım.
Bozuk zemin beni korkutmaz, yanlayacağım, patinaj yapacağım, ortalığı toz duman edeceğim oyun alanım olur.
Düşmek beni korkutmaz, çünkü düşmek benim hayatımın bir parçası.
Motorumun orasına burasına toz kondu mu çizildi mi demem, benim için motorumun üzerinde olan her çizik "güzel" bir günün hatırasıdır.
Motorum çamurluysa bu beni sinir etmez mutlu eder, hakkını verebiliyorum demek ki derim gördükçe.
Motorum benim için bu çağın atıdır, ona kendimden iyi bakarım benim için her zorluğa dayanabilsin diye.
Zor bir rampayı tırmandıktan sonra depoyu tokatlarım ben, helal lan sana derim motoruma.
"Ne çıktım be" demem, "Senin canını yerim, panter misin be" derim.
Betonların arasında trafikte hiç bir şey kolay kolay sinirlendiremez benim gibi bir adamı bile, çünkü "Hafta sonu arazideyim!" avuntum vardır hep aklımın bir köşesinde.
Betonsuz, insansız, arabasız, trafiksiz, ışıksız KURALSIZ arazi.
Korna sesi yok, homurdanan insan sesleri yok, birbirine küfür eden şoförler yok, önüme dağ gibi dikilen toplu taşıma ve servis araçları, katil ticariler yok.
Durak yok, "orada duramazsın" yok, "Birader oraya park etme" yok.
Duyabileceğim tek ses, kulaklığımdaki müzik, lastikteki toprak tıkırtısı ve altımdaki attan gelen kükreme sesi.
Kontağı kapattığımda bloktan gelen o ufak tıkırtı eşliğinde içilen buz gibi içecek, yanında bir dal sigara ve gözümün önünde eşsiz manzara.
İsterseniz 500 bassın motorunuz fark etmez, eğer iki tekeri yerden kesip 10 metre havada 2-3 saniye uçma hissini yaşamadıysanız, özgürlük hissinden bahsetmeyin boşuna bana
Motosikleti yer çekimi eşliğinde sürmek bile akıllara zarar haz verirken, yer çekimine aykırı sürmek tarif edilecek bir durum değil.
Yine forum üyemiz olan sevdiğim bir arkadaşın, ilk rampa uçuşundan sonra kurduğu "Oğlum muhteşem bir şey" cümlesi işin özeti.
Arazide ağaçların arasında daracık bir yolda 70-80 km/s hızla giderken yaşanan lunaparktaki rollercoster hissi...
Ayrıca arazideyken aldığınız hazdan kaynaklı, içinize dolan heyecanı dışarı atabilir bağırıp çığlık atabilirsiniz
Bunu trafikte yaparsanız "Ne bağırıyo lan bu salak" diyen gözler olabilir, arazide sizi yadırgayacak kimse olmaz
Her zaman kusursuz neşe dolu geçmeyecek elbette, belki bir kazada gidonunuz kırılacak, belki pegleriniz kırılacak nasıl vites atıcam diye düşünecek çare arayacaksınız, belki radyatörü bir kayaya vurup patlatacaksınız (dimi lan reco :D)
belki lastiğiniz yarılacak babasının nikahı kadar yolu yarık lastikle devam etmeniz gerekecek.
Ama işin güzel yanı, bunlar sizi "Endurocu" yapacak.
Allah kulu sizin Enduro'cu olduğunuzu duyunca bile tatsumo diyemeyecek
Bir süre sonra, motorunda problem yaşayan arkadaşlarınız "Aa bizim falanca arkadaş Enduro'cu ona soralım o bir çare bulur" deyip sizi arayacak soracak....
Çünkü sizin Enduro'cu olarak karşınıza çıkan en b*ktan durumlarda bile bir çare bulmak zorunda olduğunuzu bilir herkes.
Yangın yolundan frensiz, sadece motor kompresini kullanarak inebildiğinizi, fren olmayan durumlarda nasıl davranmanız gerektiğini bildiğinizi bilirler.
Yağmurlu havalarda içiniz diğer motorculara nispeten daha rahat olacak, çünkü arazide en saçma salak yol şartlarında sürmenin, arka tekerin hiç sabit durmamasının nasıl bir his olduğunu iyi bileceksiniz.
Frene asıldığınızda teker kitleyince, kelime-i şehadet getirmeyeceksiniz korkudan, "Hobaa yerler leş" deyip eve kadar kızaklaya kızaklaya eğlenerek gideceksiniz.
Yere düştüğünüzde şoka girip sağa sola saf saf bakmak yerine, yere düşerken bile ayağa kalkma planı yapacak, arkanızdan gelen bir aracın sizi ezmemesi için acele edeceksiniz, çünkü arazide düştüğünüzde arkanızda gelen arkadaşınız sizi ezmesin diye bu kaçışları ezberlemiş olacaksınız.
Asfaltta düşmek size yumuşak gelecek, çünkü kayaların çakılların arasında yuvarlanıp kıçınızdan taş ayıklamak, asfaltta düşmekten daha iyi değil bunu bileceksiniz.
Motorunuzun bir yeri koptuğunda düştüğünde bir plastik kelepçe yada koli bandı bile, ustaca tamirler yapmanıza yetecek, çünkü arazi size bunu er geç öğretecek.
Bunların hepsi elbette tecrübelerle, tecrübeler ise zamanla elde edilen şeyler.
Belki ilk başlarda, "Yok bu işin içinden çıkamam, bu sefer s*çtın oğlum" diyeceğiniz anlar olacak kendi kendinize, ama o işin içinden de seve seve çıkacaksınız
Kendinize ciddi bir güveniniz yoksa araziye sakın yalnız gitmeyin derim hep.
Arazide olası bir problemde yanınızda bulunan arkadaşınız sizin için can kurtaran olacaktır.
Arazide yoldaşınızı geçmek, yada onun sizi geçmesi gibi kuruntularınız takıntılarınız olmaz emin olun.
Bütün engelleri beraber aşmak zorundasınız çünkü, yeri gelecek o sizi yokuşta gidonunuzdan çekecek, yeri gelecek siz onu saplandığı çamurdan kurtulması için iteceksiniz.
Düştüğünüz çalılıktan, çukurdan tek başınıza çıkamadığınız da deyim yerindeyse "siz bir omuz vereceksiniz".
Evet demir atlarınızı cafe önüne çekip "Top modellik" yarışmalarına girmeyeceksiniz maalesef , ağaç altına gölgeye oturup, "Yiyecek ne aldık lan, çıkarda yiyelim" diyeceksiniz.
Parfüm kokan deri montlarınızı sandalyeye asamayacaksınız ne yazık ki, arazide leş gibi terleyen Jersey'nizi ağaca asıp kurumaya bırakacaksınız siz tıkınırken.
Bunlar hep arazinin eksi yönleri işte, tabi kime göre neye göre
Bunları yaşayacağınız, Allah izin verirse uzuuuun bir hayatın başlangıcı için, size gereken bir şey var, canınız ciğeriniz, her şeyin sebebi, olmazsa olmaz motorunuz
MOTOSİKLET TERCİHİ
Dönelim meselemizee...
Ne ile başlamalısınız ?
Size gereken motor hangisi ?
Sizin ihtiyaçlarınız neler ?
Hangi motor bunları karşılayacak ?
Belki ilk seferde bulacaksınız size biçilmiş kaftan olanı, belki zamanla değişecek buna siz karar verirsiniz.
Ben elimden geldiğince en düşük maliyetten sıralayacağım.
Benim istediğim, genel olarak maliyeti yüksek olan bu motor sınıfının, her ekonomiye uygun en az 1 seçenek verip, bu sınıfa merak salan her kesimi bu işe dahil edebilmek.
Asgari ücretlisinden, CEO'suna herkesi toprağa sokabilmek.
"ÇİNLİLER"
Mondial X-Treme 150
*Motor Tipi: Tek Silindir, Dört zamanlı, Hava Soğutma, Balansörlü
*Motor Hacmi: 149 cc
*Silindir Çapı x Stork: 62.00 x 49.50 mm
*Sıkıştırma Oranı: 9.0 ± 0.1:1
*Yakıt Sistemi: Karbüratör
*Maksimum Güç: 8.5 kw at 8000 min-1
*Maksimum Tork: 11.1 Nm at 7000 min-1
*Ateşleme Tipi: CDI
*Şanzıman: Manuel / 5 Vites
*Boyutlar (UxGxY): 2090 x 815 x 1200
*Tekerlekler Arası Mesafe: 1400 mm
*Yakıt Tankı Kapasitesi: 10 ±0.1 lt
*Ağırlık: 135±3 kg
*Maksimum Taşıma Kapasitesi: 150 kg
*Frenler: Ön/Arka: Disk / Disk
*Tekerlek Ölçüsü Ön: 2.75-21
*Tekerlek Ölçüsü Arka: 4.60-18
*Debriyaj Tipi: Islak Tipli / Çoklu Plaka
*Soğutma Tipi: Hava Soğutma
*Frenleme Metodu (Ön/Arka): El ile / Ayak ile
*Ortalama yakıt tüketimi: 3.10 - 3.80lt/100 km.
Hali hazırda kullandığım motor olduğu için ekstra olarak fazla yorum yapabilirim, genel olarak fabrikasyon kaynaklı "1 kere bile" problem yaşamadım net şekilde söyleyebilirim bunu.
Mekanik parçaları hemen hemen bütün muadilleri çinliler ile uyumlu, parça sıkıntısı çektiren bir motor değil.
Yakıtı bana göre kokluyor.
2016'da 4.600 liraya sıfır almıştım işe güce gidip gelmek için, 10 bin km görmez, ben bunu ortadan ikiye bölerim muhtemelen demiştim açıkçası, ama aldığı parayı bana misli misli geri verdi yiğidi öldür hakkını yeme.
Kesinlikle bu motora çektirdiğim eziyetin yarısını çekse bomba gibi patlayacak japon motorlar tanıyorum...
Benim o kadar kahrımı çekti ki hiç bir sebep yokken pat diye yatak sarsa, senin canın sağ olsun derim.
Bakımlarını aksatmadım tabi, çoğu bakımını kendim yaptım, yağını suyunu eksik etmedim hiç, her 2 bin de yağ verirken bile, arada 1000 km'de yağ değiştirdiğim oldu, zararı olmaz faydası olur dedim.
Ama fiziksel olarakta az işkence etmedim garibana.
1 defa bile en deli sıcaklara rağmen ne trafikte ne uzun yolda hararet mararet görmedim, kilit trafikte zorladığımda oldu, tapagaz gram gaz kesmeden 100 km gittiğimde oldu, banamısın demedi aslan parçası.
Kötü yanı demeyeyim, eksik yanı diyeyim.
Yavaş kendisi, canını çıkarsan maksimum 110km/s topspeed.
Arazide lazım değil ama uzun yol giderken sıkılıyorum ne yalan söyleyeyim.
Dişli değişimi falan filan olsun olsun 120 olsun işte oda belki.
Torku etine butuna denk, tabi 150cc çinli aletten ne kadar tork bekleyebilirsiniz, ben cürmü kadar güç beklediğim için, beni mutsuz etmedi.
Siz istedikten sonra stop halindeyken debriyaj ile kafanıza geçirebileceğiniz kadar tork var, gayet yeterli bence.
Bende aynı motor var kafama geçiremiyorum diyen varsa getirsin büyük zevkle gözleri önünde takla attırayım motoruna, başına gelecek bilimum hasarları üstlenmem
Piyasasını son zamanlar pek bilmiyorum doğrusu ama çerez parasına ikinci elleri bulunabilir.
Başlangıç için kırıp dökmeye birebir.
Araziye yeni girmiş biri için, "Arazide" kolunu bacağını kırmasına yetecek bir motor
(Dipnot: Artık sıfırı üretilmiyor, ama 200cc olan versiyonu ile parçaları %99.99 uyumlu)
Mondial Xtreme max 200 (Yeşil yada yeni rengi beyaz olan)
TEKNİK ÖZELLİKLER
*Motor Tipi: Tek Silindir, 4 Zamanlı, Hava Soğutma, Balansörlü
*Motor Hacmi: 197 cc
*Silindir Çapı x Stork: 63.50 x 62.20 mm
*Sıkıştırma Oranı: 8.5±01:1
*Yakıt Sistemi: Karbüratör
*Maksimum Güç: 10.50 kW at 7500min-1
*Maksimum Tork: 15.00 N·m at 6000min-1
*Şanzıman: Manuel / 5 vites
*Boyutlar (UxGxY): 2090 x 815 x 1200
*Yakıt Tankı Kapasitesi: 10.0 ± 0.1
*Ağırlık: 127 kg
*Maksimum Taşıma Kapasitesi: 150 kg
*Frenler Ön/Arka: Disk/Disk
*Debriyaj Tipi: Islak Tip/Çoklu Plaka
*Soğutma Tipi: Hava Soğutma
*Ateşleme Tipi: CDI
*Frenleme Metodu (Ön/Arka): El ile/Ayak ile
*Lastik (Ön/Arka): 2.75-21 / 4.60-18
*Dingil Mesafesi (mm): 1400
-Minik bir güç farkı dışında pek bir farkları yok, plastik aksam ve parça kalitesi olarak neredeyse 150cc'lik kardeşi ile kopya.
Kullanmadığım için ekstra bir yorum yapamayacağım piyasasını pek bilmiyorum araştırmak gerekir.
Sıfır fiyatı (2018 model): 8.200 lira ((Anlık ötv indirimli olabilir emin değilim))
Mondial Xtreme 250 Enduro (TURUNCU)
TEKNİK ÖZELLİKLER
*Motor Tipi: atek Silindir, Dört zamanlı, Sıvı Soğutma, Balansörlü
*Motor Hacmi: 250 cc
*Silindir Çapı x Stork: 70.00 x 65.00 mm
*Sıkıştırma Oranı: 10.8 ± 0.1:1
*Yakıt Sistemi: Vakumlu Karbüratör *Maksimum Güç: 17 kw at 7500 min-1
*Maksimum Tork: 24.0 Nm at 6000 min-1
*Ateşleme Tipi: CDI
*Şanzıman: Manuel / 6 Vites
*Boyutlar (UxGxY): 2255 x 815 x 1260
*Tekerlekler Arası Mesafe: 1460 mm
*Yakıt Tankı Kapasitesi: 10 lt
*Ağırlık: 137 kg
*Maksimum Taşıma Kapasitesi: 145 kg
*Frenler Ön/Arka: Hidrolik Tek Disk / Disk
*Tekerlek Ölçüsü Ön: 80 - 90 - 21
*Tekerlek Ölçüsü Arka: 110- 80 -18
-Bu arkadaş diğer iki kardeşinden bir kaç adım önde, hem güç, hem parça kalitesi olarak ciddi anlamda kardeşlerinden farklı.
Çinlilerde en çok dikkatimi çeken, görüntüsü special bir makineden farksız olan bir arkadaş kendisi.
Motor bloğunu incelediğimde, "Lan bu crf250L bloğu ?!" dedirten cinsten bir bloğa sahip.
Çinliler içinde araziye en müsait, göze en çok hitap edenler arasında açık ara önde bana göre.
Special makinelerden aşağı kalmayan bir görüntüsü var.
Güç olarak arazide crf250L ile kafa kafaya denk olan bir motor.
Görüntü olarak "Bana göre" crf250L' den kesinlikle çok daha önde.
Fakat bir problem var.
Kulağıma gelen söylentilere göre şanzıman problemi var diyor bazı kullanıcıları.
Şanzıman dağıttığı kullanıcılarına denk geldim.
Bunun aksine "Yoo hiç bir problem yaşamadım" diyen kullanıcılarına da denk geldim, çok iyi araştırılıp, çok iyi kurcalamak gerek.
Eğer kronik bir problemi yoksa, kesinlikle tavsiye edeceğim bir motor kendisi.
Parça kalitesi olarak kardeşleri ile kıyaslamayın, motor avrupada "Shineray" adı altında satılıyor, ve ciddi anlamda beğeni toplayan bir motor.
Blok olarak kardeşleri ile alakasız.
Özellikle ön amortisörü, japonlarla yarışacak cinsten.
Cidden enteresan, mondialden gram beklenmeyen bir motor, ön amortisörü öyle iyi yapıyor ki görevini, bu ne biçim çinli lan dedirtiyor.
Malum sitede 2. eli 8.500 lira gibi başlayıp, 13.000 liraya kadar yolu var.
KUBA BLACK CAT
TEKNİK ÖZELLİKLER
*Silindir Hacmi: 149 cc
*Motor Tipi: 4 Zamanlı, Tek Silindir
*Şanzıman: 5 Vites
*Maksimum Güç: 11.39 HP @ 8500 rpm
*Maksimum Tork: 10,5 Nm @ 6500 rpm
*Yakıt Sistemi: Karbüratör
*Yakıt Tipi: Benzin
*Ateşleme: C.D.I. Ateşleme
*Soğutma: Hava Soğutmalı
*Ön / Arka Fren: Disk / Disk
*Ön Lastik: 90/90 – 19
*Arka Lastik: 110/90 – 17
*Dingil Mesafesi: 1350 mm.
*Uzunluk: 2000 mm.
*Genişlik: 825 mm.
*Yükseklik: 1140 mm.
*Boş Ağırlık: 114 kg.
*Azami Yük: 270 kg.
*Yakıt Tankı Kapasitesi: 5,7 lt. (Depo hiç koymasaydınız birader ya zahmet olmuş, biz yolda giderken bidondan dökerdik blok içine...)
-Kullanmadım bilmiyorum, en ufak yorum yapamayacağım.
Hatırı sayılır kullanıcısı var, kullanıcı yorumlarının büyük çoğunluğu olumlu olan, genel olarak "ekmek=köfte" tarzında bir motor olduğu için eklemem gerektiğini düşündüm.
Araştırıp kullanıcı yorumlarını ayrıntılı okumakta fayda var.
İkinci eli hareketli.
Sitede sıfır fiyatı an itibari ile : 9.471 lira (indirimli)
JAPONLAR
"Birader çin benden uzak olsun"cuların dikkatine, overlock makinesi ayağınıza geldi.
Şimdi herkesin tahmin edeceği üzere açılış motorumuz belli.
Övgüyü hak eden bir motor olduğu için bolca övücem kimse kusura bakmasın.
O ki, bir devri değiştiren, gerek şehir içi, gerek arazide, bağda, bahçede, tarlada, batakta, çatakta, çayırda, çimende eyvallah deyip giden...
Kocaman bir kullanıcı kitlesine sahip olan, bu zamana kadar kimsenin "Lan çöp bu ya" diyemediği, kendine asla dil uzattırmayan, yegane aceminin, hard Enduro'cu olma yolunda elinden tutan, hemen hemen her Enduro'cuya acemilikten sıyrılırken ardından evladını yolcu eder gibi el sallayan, her Enduro'cunun gördüğü zaman "Senin ben canını yerim" dediği, parçasını asla aratmayan, kullanıcı hatası dışında arıza verdiği "neredeyse" hiç duyulmamış, rutin bakım dışında sahibine masraf çıkartmayan, yeri gelince asfaltta uzun yola da giden, Enduro camiasının orta direği, her eve lazım dediğimiz, canımız, ciğerimiz
HONDA C R F 2 5 0 L
----- D İ P N O T -----
Tekrar üzerine basa basa söylüyorum, bu zamana kadar okuduğunuz hiç bir şey, Reklam ve kar amacı barındırmaz !
İsimleri geçen kurum ve kuruluşlarla hiç bir şekilde alakam ve ilişkim yoktur !
Hiç bir şekilde maddi yada manevi bir kazanç elde etmedim, etmeyeceğim !
Marka ve kuruluşlar hakkında yapılan yorumların hepsi "KULLANICI YORUMU" niteliğindedir, hiç bir şekilde kesinlik içermez !
Aksini söyleyenin veya iddia edenin, bizzat tarafımca ağır ithamlara ve yüz yüze denk gelirsekte Allah hangimize güç kuvvet verirse ağır şiddete maruz kalacağının temennisini verir, kamuoyuna arz ederim, tişikkirlir.
Şimdi ben bu motoru bu kadar neden övdüm ?
Kullanan herkes, "Az bile söyledi" diyecektir emin olun, kullanmayanlar için şöyle özetleyeyim.
Kuryeci abilerimiz kardeşlerimiz için bir CBF, YBR ne ise, Enduro'cular için CRF250L odur.
Her türlü övgüyü hak eden, benim için efsaneleşmiş bir motor kendisi, olur da bir süre sonra üretimi durursa, torunlarıma anlatacağım bir makinedir.
Çilekeştir, garibanın halinden anlayandır, her türlü yola gelen, her motorcunun ihtiyacı olandır.
Yıllardır bir Allah'ın kulunu utandırmamış, kimsenin kalbini kırmamıştır.
Kimse ona "Lanet olsun seni aldığım" güne demez.
Onu satan her sahibi, mutlaka içten içe bir burukluk yaşar.
Benim gözümde Honda'nın en büyük baş yapıtlarından biridir...
Bütün Enduro'cular adına teşekkürü borç bilir, camiaya kazandırdığı sayısız Enduro'cu için şükranlarımı sunarım sana CRF250L.
Gönlümde yerin hep ayrı, hep Enduro camiasının anaç elemanı olarak kalacaksın, seni seviyorum bebeğim
TEKNİK ÖZELLİKLERİ
*Motor: Sıvı soğutmalı, 4 zamanlı, sıralı tek silindirli, DOHC
*Motor hacmi (cc): 250
*Maks. Güç (kW@dev/dak): 18.2 kW @ 8,500 d/d
*Maks. Tork (Nm @ dev/dak): 22.6 Nm @ 6.750 d/d
*Şanzıman: 6 ileri vites (MT)
*Boyutlar (UxGxY) (mm): 2195 x 815 x 1195
*Dingil mesafesi (mm):1445
*Sele yüksekliği (mm): 875
*Yerden yükseklik (mm):255
*Yakıt kapasitesi: 7.8 litre
*Boş Ağırlık: 146 kg
*Lastikler (Ön): 3.00-21 51P 150kPa
*Lastik (Arka):120/80-18M/C 62P 150kPa
*Süspansiyon (Ön): 43 mm teleskobik ters çatal
*Süspansiyon (Arka): Pro-Link®
*Frenl (Ön): 2 kanal ABS
*Fren (Arka):2 kanal ABS
Bu özellikler abs'li model anlayacağınız üzere.
Diğerinin bundan farkı abs olmaması.
Araziye yeni başlayanlar için ideal biçilmiş kaftan, ki uzun yolda da gayet çiçek bir motor kendisi.
Arazide her ne kadar hardcore takılamasa da, sahibini üzmez çamur çorak gider bir şekilde... Uçup kaçmaya pek elverişli olmasa da, atlar zıplar.
Seriliği acemi birine fazlasıyla yeter, çok ekstrem durumlara girmedikçe ben pes ediyorum demez.
Special makinelerin biraz geçte olsa ardından gidebilecek güçtedir.
İkinci eli çingene pazarı gibidir, ülke de satışı en kolay 10 motordan biridir belki de.
Haliyle alırken de seçeneği boldur.
Eşe dosta tavsiye edilir, "her türlü acil durumlarda kolu çekiniz" kafasında bir motordur.
Kullanın, kullandırın efendim.
İkinci eli 9.000 liradan başlar, sıfırı (Abs'li) 23.000 liraya kadar yolu vardır.
Ek not: ABS hiç bir şekilde arazide kullanılmaz, yararı değil zararı olur, crf250L abs'li modellerde arka abs iptal edebiliyorsunuz.
Arazide sürekli ön fren kullanacak babayiğit varsa eğer, bir ara izleyip bir şeyler öğrenmek isterim kendisinden, adım garavel beni bul.
KAWASAKİ KLX 250
TEKNİK ÖZELLİKLER
*Motor Hacmi: 249 cc
*Motor Özelliği: Tek silindir, 6 vites
*Motor Gücü: 21.46 hp @ 7500 rpm.
*Tork: 20.50 Nm @ 7000 rpm.
*Maksimum Hız: 115 km/h
*Ağırlık: 138 Kg.
*Sele Yüksekliği: 890 mm.
*Yakıt Kapasitesi: 7.70 Litre.
*Ön Fren: 250 mm disk
*Arka Fren: 240 mm disk
*Ön Lastik Ebatları: 80/100 – 21
*Arka Lastik Ebatları: 100/100 – 18
2016 modelini kullanmıştım, Honda'ya göre bir tık daha güçlü daha hafif gibi.
Parça kalitesi malum kawasaki, pek söz söylenecek bir yanı yok fakat...
"Kronik Kawasaki Problemleri" var
-Parçaları bulmak bir bela.
-Bulduktan sonra faturanın altından kalkmak bir bela
Arkadaşlar parçası japonlar arasında en pahalısı sanırım kendisi...
Kaldı ki motorun fiyatıda ayrı bir komedi
2016 model ikinci elleri 19.000 lira civarlarında geziyor hesabını siz yapın
Kullanıcıları bana belki nefret kusacak ama kimse kusura bakmasın, benim bu motoru tercih etmem için gözlerimi bağlayıp kafama levye ile vurmanız falan gerek
Hani parası değil mesele, o kadar parayı alıp bana crf'den farklı pek bir şey vaat edemeyecek mesele o.
Bu kadar parayı alacaksın benden de, bana ne vereceksin ?
Yani seni tercih etmem için bana mantıklı bir şey söyle ?
Seri geeeeç
YAMAHA WR250R
TEKNİK ÖZELLİKLER
Motor Hacmi: 250 cc
Motor Özelliği: Tek silindir, 6 vites
Motor Gücü: 30.7 hp @ 10000 rpm.
Tork: 23.7 Nm @ 8000 rpm.
Maksimum Hız: 135 km/h
Ağırlık: 134 kg.(Islak)
Sele Yüksekliği: 930 mm.
Yakıt Kapasitesi: 7.6 Litre.
Ön Fren: 250 mm disk
Arka Fren: 230 mm disk
Ön Lastik Ebatları: 80/100 – 21M/C
Arka Lastik Ebatları: 120/80 – 18M/C
İlk söyleyeceğim şey, maddi açıdan gücünüz yettiği sürece alın
Wr250 güç/performans konusunda diğer muadillerine göre baya bir ilerde.
Special makinelere güç konusunda en çok yaklaşabilen tek dual-purpose olur kendisi.
Gayet ciddi güçlü, ciddi torklu, mis gibi 30 beygiri her an "Buyur babacım" deyip elinize verebilecek bir makine (Sağ elinize )
İmkanlar el verişli ise WR250R kesinlikle tavsiye ederim, fakat acemi birini arazide bolca düşürecek kadar güçlüdür bunu bilerek hareket etmenizde fayda var.
İkinci eli durgun fakat bir kaç seçenek var, fiyatı da crf250L kadar düşük seçeneklerden başlamaz.
19.500 liradan başlar 40.000'e kadar yolu var...
Baktığınız da KLX'den ne farkı var ? diyebilirsiniz, kol kadar güç farkı var derim ben de
Youtube'da rastgele denk geldiğim 3 japonun yan yana olduğu bir videoyu da bırakayım buraya videodan da görmüş olun.
Video sahibini tanımıyorum, katıldığım fikirleri olduğu gibi, maalesef katılmadığım fikirleri de var
ama genel olarak zahmet edip video çekmiş, biraz bahsetmiş teşekkür ederim.
"Çok biliyosan kendin çek biz izleyelim" derse hakkıdır
Ama pek beceremem video falan filan işlerini, resmiyeti, asabiyim ben
Reklamlar
-
KAPANIŞ
Evet, muhtemelen çoğunuzun üşenip okumayacağı kadar yazı/bilgi/tavsiye var.
Çoğunuz belki hiç okumadan en sona indiniz ve bu satırları okumaya başladınız, eğer öyleyse sol en üstte forum ana sayfasına geçiş butonu var
Yok merak ediyordum okudum derseniz söylemek istediğim bazı noktalar var.
Sadece 3 japondan ve bir kaç çinliden bahsettim çünkü piyasası en çok olan ve kullanıcı sayısı en yüksek olan "DUAL-PURPOSE" motorlar bunlar.
Special aletlere girmedim, çünkü acemi birinin dünya kadar parası da olsa special makine almasını tavsiye etmiyorum.
Neden ?
-Bakımları çok zor ve bakım aralıkları çok çok kısa, altından kalkamaz zehir zindan olur.
-Ustaya götürmeye kalkarsa 2-3 ay içinde aldığı motorun parası kadar ustaya borçlanır.
-Arazide motoru zapt edemez, muhtemelen ilk sürüşünde bir yerini kırıp, en az 1 ay motorsuz kalır işinden gücünden olur.
-Special makinelerin trafiğe çıkması yasak, haliyle ya ikinci bir motor ister, yada arazi dışında motor kullanmaz.
Bunun için yeni başlayana dual-purpose öneriyorum ki, hem alışma süreci daha sağlıklı daha soft geçsin.
Hemde trafik içinde gündelik hayatında da enduro'nun rahatlığını yaşayabilsin, enduro motorunu gezmek, dolaşmak, bol bol arazi orman köy bağ bahçe görmek için kullanabilsin.
Bu konu başlığı altında, her türlü arazi goygoyu yapabilir, her türlü arazi ile ilgi soru sorabilirsiniz.
Aklınıza takılan, kafanıza yatmayan her şeyi cevaplamaya çalışırım er yada geç.
Muhtemelen yazmam gereken bir dünya şey vardı, çoğu daha sonra aklıma gelecek ve tüh lan unuttum diyeceğim.
Mutlaka sizin de halâ cevap bulamadığınız bir sürü soru vardır.
Bu yazdıklarım arazi için sadece "Hadi hayırlısı" niteliğinde...
Asıl Enduro, ilk special aleti kullandığınız gün başlayacak emin olun.
Motor sürmeye R1 ile başlamak ne kadar mantıklıysa, araziye special makine ile başlamakta o kadar mantıklı
Okuyan, okumayan, ilgilenen, ilgilenmeyen herkese teşekkür ederim şimdiden.
%99'unu mobilden ayak üstü küçük vakit boşluklarında yazdım, görsellerde boyut saçmalığı, kelimelerde hata, devrik cümleler varsa kusura bakmayın
Yazıyı bir günde yazmadım, onun için başlangıçta gayet neşeli bir tavır takınırken, ortaların da gergin gibi davranmış olabilirim, farklı günlerde farklı psikolojiler de yazdığım içindir
Gelenek haline getirmek istediğim kapanış konuşmasını yazmak istiyorum yine
"Sağlıcakla kalın, bol bol A-E-B2-C Vitaminleri ve Omega-3 tüketin, önünüzü hatta arkanızı iyi görün
Hayatta kalmaya gayret edin, motor üzerinde ölmek muhtemelen çoğumuzun kabullendiği bir ihtimal olsa da, siz motor üzerinde yaşlanmak için elinizden geleni yapın.
Motosikletleriniz ile bol bol anı biriktirin, toruna torbaya kasıla kasıla anlatacağınız anılar biriktirin, yollar gidin, fotoğraflar saklayın.
Yıllar sonra dostlarınızı ailenizi sizden bahsederken, geçmiş zaman eki kullanmak zorunda bırakmayın.
"Bak bu Amcan/teyzen eski motorculardandır he" dedirtin.
"Arabacılar" ile takışmamaya çalışın.
Rahmetli Barkın abinin, işaret parmağını bize sallaya sallaya söylediklerini hatırlayın sık sık.
"Biz onlardan daha akıllıyız, daha yetenekliyiz, daha cesuruz. Hayatta kalın, bir ömür boyu motosiklet sürün, görüşmek üzere."
-
Bende diyorum bu adam niye günlerdir adam akıllı yorum atmıyor meğer bundanmış. Linkki kayıt ettim. Henüz tamamını okuyamasamda ilgili olduğum için zaman zaman parça parça okurum anladığım kadarı ile çok başarılı bir yazı olmuş. Ellerine kollarına sağlık
-
liquem adlı üyeden alıntı
Bende diyorum bu adam niye günlerdir adam akıllı yorum atmıyor meğer bundanmış. Linkki kayıt ettim. Henüz tamamını okuyamasamda ilgili olduğum için zaman zaman parça parça okurum anladığım kadarı ile çok başarılı bir yazı olmuş. Ellerine kollarına sağlık
Buralardaydım ya
Teşekkür ederim yorucuydu ama değecek eminim
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
-
mükemmel üstü bir enduro sahibiyim. ama normal otlu çalılı arazi dışında,çamurda kumda rezillik içinde motosiklet sürmekten zevk alan benim gözümde scooter süren kadar zevksizdir. geçen bi video izledim 10 metre çamurda gidip gidip geliyor kamilin biri. yazık la kimin çocuysa.
-
melez adlı üyeden alıntı
mükemmel üstü bir enduro sahibiyim. ama normal otlu çalılı arazi dışında,çamurda kumda rezillik içinde motosiklet sürmekten zevk alan benim gözümde scooter süren kadar zevksizdir. geçen bi video izledim 10 metre çamurda gidip gidip geliyor kamilin biri. yazık la kimin çocuysa.
Peki melezciğim
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
-
okuycam hepsini ama şu anda gözüm kapanıyor resimlerden anladığım ikinci elden alırsın güzel bir mondial yada küba 5-6 ya da en az onun iki misli ekipmanlara para ayırman lazım. ekipmanlar normal motor ekipmanları değil çünkü misal bendeki hiç bir ekipmanla ben bu mereti süremem..
ne bodyarmor um var ne o tam destekli enduro bot var ,ne kask var aslında kask desen 20 tane var belki , mont desen 6-7 tane vardır bot desen 4-5 çift yazlık kışlık eski yeni karışık vardır ama hiç biri enduro için değil .. bu işi yapıcak normal motor süren biri bile sıfırdan enduroya göre ekipman toplaması lazım.. bir nevi motora yeniden sıfırdan başlıyan insanlar gibi olucak her şeyi sıfırdan yapması lazım..
bence bu işe niyet edicek arkadaşlarda istedikleri kadar parası olsun mondial yada küba tarzı motor almalı bu işde.. çünkü devamlı motorun bir yerleri çatlıycak,kırılıcak ,parçalanıcak ,ezilicek belki çamur dal bir şey kaçıcak arıza yaptırıcak bu işin doğasında bu var..
pahalı motorun tamiride pahalı olur her defasında vede parça olmaz bekler durursun bu işd ebence en uygunu parçası sudan ucuz tamiri kolay olabildiğince az elektronik az teknoloji karadüzen motorlar olmalıki adam oracıkda tamir edip keyfine devam etmeli..
-
logaritma adlı üyeden alıntı
okuycam hepsini ama şu anda gözüm kapanıyor
resimlerden anladığım ikinci elden alırsın güzel bir mondial yada küba 5-6 ya da en az onun iki misli ekipmanlara para ayırman lazım. ekipmanlar normal motor ekipmanları değil çünkü misal bendeki hiç bir ekipmanla ben bu mereti süremem..
ne bodyarmor um var ne o tam destekli enduro bot var ,ne kask var aslında kask desen 20 tane var belki , mont desen 6-7 tane vardır bot desen 4-5 çift yazlık kışlık eski yeni karışık vardır ama hiç biri enduro için değil .. bu işi yapıcak normal motor süren biri bile sıfırdan enduroya göre ekipman toplaması lazım.. bir nevi motora yeniden sıfırdan başlıyan insanlar gibi olucak her şeyi sıfırdan yapması lazım..
bence bu işe niyet edicek arkadaşlarda istedikleri kadar parası olsun mondial yada küba tarzı motor almalı bu işde.. çünkü devamlı motorun bir yerleri çatlıycak,kırılıcak ,parçalanıcak ,ezilicek belki çamur dal bir şey kaçıcak arıza yaptırıcak bu işin doğasında bu var..
pahalı motorun tamiride pahalı olur her defasında vede parça olmaz bekler durursun bu işd ebence en uygunu parçası sudan ucuz tamiri kolay olabildiğince az elektronik az teknoloji karadüzen motorlar olmalıki adam oracıkda tamir edip keyfine devam etmeli..
Valla benimde gözler kayıyor...
Gece bırakayım, sabah işe güce gidenin beyni yansın görünce dedim
Senin ekipmanlarla da yapılır, ama ne kadar sağlıklı yada verimli olur tartışılır.
Bu şekilde başlayıp, zamanla değiştirip toparlayabilirsin de, istedikten sonra bi yol hep bulunur
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
-
Bayadır motoru satıp bi yuki izci alıyım, dağ bayır zıplarım gezerim diyordum. Bu yazıdan sonra vazgeçtim. Sanırım enduro benim işim değil. En azından şuanlık. Neden değil? Ekipmanı motoru satsam anca alırım. Bu sefer motorsuz kalırım...
En iyisi maddiyatı düzeltene kadar motoruma bineyim. Enduro sonraya kalsın.
Yazı için teşekkürler üstad.
-
Boyun koruma açısından izlediğim bi video şöyle diyordu.Bu boyun koruma aletini üreten Leatt dışında araştırmasında boyun hasarını engellediğini gösteren bi araştırma yok diyordu.Ne kadar doğrudur yanlıştır bilemem ama bi düşünmek lazım.
Bide jerseylerde enduromarket'te çok güzel alt üst formalar 400-500 TL tek çekime.Normalde sadece bi pantolon o kadar.Bu aralar baya indirimleri de var.Bi acerbis impact dizlik kaptım ordan.
3-4 ayda neredeyse hepsini topladım ekipmanın.Anca 2000 olmuştur.
400 jersey+pantolon.600 kask+gözlük.2. el enduro bot 450.Bi dizlik aldım 290'a.Body armor'la dirseklik kaldı.Bunları da 2. el alacaktım 250'ye son anda kaçırdım.Enduro ekipmanları 2. el çok vardı.Çok daha ucuza kapatabilirsiniz yani.Öyle aşırı paralara gerek yok.
-
RoofRoof adlı üyeden alıntı
Boyun koruma açısından izlediğim bi video şöyle diyordu.Bu boyun koruma aletini üreten Leatt dışında araştırmasında boyun hasarını engellediğini gösteren bi araştırma yok diyordu.Ne kadar doğrudur yanlıştır bilemem ama bi düşünmek lazım.
Leatt bana göre boyun korumanın mucidi.
Digerleride leatt'i taklit ederse başarılı oluyor
---------- Mesajlar birleştirildi - 02:11 ---------- bir önceki mesaj zamanı 02:07 ----------
Stock Sever adlı üyeden alıntı
Bayadır motoru satıp bi yuki izci alıyım, dağ bayır zıplarım gezerim diyordum. Bu yazıdan sonra vazgeçtim. Sanırım enduro benim işim değil. En azından şuanlık. Neden değil? Ekipmanı motoru satsam anca alırım. Bu sefer motorsuz kalırım...
En iyisi maddiyatı düzeltene kadar motoruma bineyim. Enduro sonraya kalsın.
Yazı için teşekkürler üstad.
Benim bahsettiklerim sıfırdan varsayım, çok çeşitli şekilde halledilebilir.
En basitinden, damlaya dalaya göl olsun hesabı ufak ufak alınabilir ekipman.
Mesela enduro bot.
Sadece arazide giyiliyor diye bi kurali yok, cbf kullanırken de giyilir, racing sürerken de.
AEA enduro ile alakasız olduğu hâlde, Falco'nun enduro botunu kullanırdi, çünkü daha güvenliydi asfalt botlarına göre.
Parça parça aldığınız arazi ekipmanlarını motoru değişene kadar normal günlük hali hazırda olan motorunuzla kullanabilirsiniz.
Bu sadece fikirlerden biri, bi çaresi illaki bulunur
-
Üstadım gerçekten iyi hoş yazmışsın eline sağlık şahsen ben de enduro severim ktm 640 lc4 ve extreme max sahibiydim bir zamanlar. Benim durumlar bozulunca ara verdim. Şimdilik idare ediyorum. Şunu net olarak söylemeliyim ki Enduro=Para. Maddi açı gibi değişik kelimelere gerek yok. Direk para abicim. Grenajsız teknolojisiz 250 cc motora africa twin kadar ödemen gereken şey para, off road sonrası bakımı para, yedek parça hep para , olmazsa olmaz kaliteli ekipman zaten çok para, motoru yıkatman bile para. Off road ve avcılık konularıyla epey uğraştım. Halen ruhsatım lisansım mevcut olmakla birlikte Türkiye’de en pahalı sporlar arasında ilk üçe bu ikisi girer. Ciddi anlamda huzur verir keyif verir. Omo reklamı gibi olcak ama kirlenmek güzeldir ;)
-
Teşekkürler, bir gün ben de tam takım arazide uçuyor olacağım inşallah Meraklı arkadaşlar biraz Robbie Maddison izlesin de gaza gelsin
-
Mrmud rica ediyorum senden yazma artık. Ne zaman senin yazdıkları okusam kendimi sahibinden endruo motor ilanlarına bakar iken görüyorum.
Bu yaşta bizi böyle şeylere heves ettirme ,
Öyle inanmışsın ki zaten kendin inanmazsan başkalarını da motive edemezsin.
Senin endruo sevgin enerjin o kadar fazla ki bize de bulaştıracaksın.
Ben zevkin sefalet i olmaz diyip hayatım da çadırda kalmayan tipim.
Rica ediyorum yazma artık biz gibi yaşı geçmişlere bu zehiri verme🙈😡
Sevgiler ile
-
eline sağlık çok güzel anlatmışsın durumu
-
Mud hiç üşenmeden , bir tek satırını bile atlamadan tamamını , büyük bir lezzetle okudum. Yadsınamaz bir emek , çok yerinde tavsiyeler , lakin hepsinden önce bitmeyen tükenmeyen aşk. Sen, benden bir kaç yaş daha ileri sanıyorum Mehmet Abi isimli arkadaşımızı tanıştırmıştın bizlerle. Aynı Senin
gibi kalbi enduro sevgisiyle çarpıyordu. Acaba benden ne kadar endurocu olur sorusunun cevabı olumlu olabilseydi keşke. Bu güne kadar atlatılan 6 büyük
ameliyat , 20 gün içinde yedincisi kapıda bekliyor. Neticede vaz caydık torpah - çamur sevdamızdan. Olsun gönlümüz yine sizlerle birlikte. Sonsuz
teşekkürler Mud bunca emek ve paylaşım için. Selam sevgi ve hürmetlerimizle.
-
valla okumadım başkan ama eline sağlık
-
jacob34 adlı üyeden alıntı
Üstadım gerçekten iyi hoş yazmışsın eline sağlık şahsen ben de enduro severim ktm 640 lc4 ve extreme max sahibiydim bir zamanlar. Benim durumlar bozulunca ara verdim. Şimdilik idare ediyorum. Şunu net olarak söylemeliyim ki Enduro=Para. Maddi açı gibi değişik kelimelere gerek yok. Direk para abicim. Grenajsız teknolojisiz 250 cc motora africa twin kadar ödemen gereken şey para, off road sonrası bakımı para, yedek parça hep para , olmazsa olmaz kaliteli ekipman zaten çok para, motoru yıkatman bile para. Off road ve avcılık konularıyla epey uğraştım. Halen ruhsatım lisansım mevcut olmakla birlikte Türkiye’de en pahalı sporlar arasında ilk üçe bu ikisi girer. Ciddi anlamda huzur verir keyif verir. Omo reklamı gibi olcak ama kirlenmek güzeldir ;)
Enduro, amatör yapıldığı sürece burgman 400 sürmekten çok pahali değil
Tabur komutanımın bi sözü vardi "Bahane g*te benzer, herkes de bulunur"
Yukarda yorumu olan RoofRoof'a sorun bakalım sizden daha iyi ekonomisi varmıymış yokmuymuş, bunu bende bilmiyorum bu arada, şahsi olarak tanımıyorum kendisini
Özelden ne iş yaptığını aylık gelirini sorun, bu işin içinden nasıl çıktığını sorun
Bahane üretmemis, yada kendi yoluna taş koymamış, kendi çapına, kendi dişine göre bulmuş bir şeyler yapmış
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
-
Mud güzel bilgiler eline sağlık.Benim sormak istediğim.Tam anlamıyla ekipman ve mootor almadan bu işi nasıl yapacağımız.Aklımda şöyle bir fikir var.Ben ve beş altı arkadaşla birlikte bir hafta sonu enduroya gidelim diyorum.Hiç birimizde ekipman ve enduro motor yok.Benle bir arkadaş motor ve ehliyet sahibi,başka bir arkadaşın durumu ise xmax kullanmışlığı var vitesli kullanmamış.Diğer arkadaşların motora binmişliği yok.ATV safari tadında bir etkinlik yapmak istiyoruz.Tabi başımızda biri olması lazım ve biraz ilk kullanım bilgileri vermesi lazım.İlk başta direk enduro eğitim almakta açıkçası hem maliyetli hem sıkıcı olacaktır.Ne dersin böyle bir ekibi bu işe bulaştırıp zehirlesemmi.Yok hiç bulaşmayın bu ekip bir yerlerini kırar sorumlusu benmi olurum.
Malum ekibin yaş ortalaması 37 47 arası.
-
bursalıali adlı üyeden alıntı
Mud hiç üşenmeden , bir tek satırını bile atlamadan tamamını , büyük bir lezzetle okudum. Yadsınamaz bir emek , çok yerinde tavsiyeler , lakin hepsinden önce bitmeyen tükenmeyen aşk. Sen, benden bir kaç yaş daha ileri sanıyorum Mehmet Abi isimli arkadaşımızı tanıştırmıştın bizlerle. Aynı Senin
gibi kalbi enduro sevgisiyle çarpıyordu. Acaba benden ne kadar endurocu olur sorusunun cevabı olumlu olabilseydi keşke. Bu güne kadar atlatılan 6 büyük
ameliyat , 20 gün içinde yedincisi kapıda bekliyor. Neticede vaz caydık torpah - çamur sevdamızdan. Olsun gönlümüz yine sizlerle birlikte. Sonsuz
teşekkürler Mud bunca emek ve paylaşım için. Selam sevgi ve hürmetlerimizle.
Canın sağolsun Ali abi
Ölmez sağ kalırsak yaşlılık bize de kaçınılmaz, biz senin kadar bile dayanıklı olamaz, senin yaşlarında motor sürmeyi kaldıramayız emin ol, maşallahın var
Bu yaz Istanbul'a gelirsen, gelmeden önce haberleşelim işi gücü ayarlayayım, hatta başka gelmek isteyen arkadaş olursa forumdan oturup bi goygoy yapalım ağva taraflarında
Sana da bi çare buluruz merak etme
---------- Mesajlar birleştirildi - 09:38 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:37 ----------
arndiol adlı üyeden alıntı
valla okumadım başkan ama eline sağlık
Okuyacaksın aslanım, okuyacaksın koçum, er yada geç, ne yazmış bu bakayım diyeceksin
---------- Mesajlar birleştirildi - 09:41 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:38 ----------
okanbagiscan adlı üyeden alıntı
Mud güzel bilgiler eline sağlık.Benim sormak istediğim.Tam anlamıyla ekipman ve mootor almadan bu işi nasıl yapacağımız.Aklımda şöyle bir fikir var.Ben ve beş altı arkadaşla birlikte bir hafta sonu enduroya gidelim diyorum.Hiç birimizde ekipman ve enduro motor yok.Benle bir arkadaş motor ve ehliyet sahibi,başka bir arkadaşın durumu ise xmax kullanmışlığı var vitesli kullanmamış.Diğer arkadaşların motora binmişliği yok.ATV safari tadında bir etkinlik yapmak istiyoruz.Tabi başımızda biri olması lazım ve biraz ilk kullanım bilgileri vermesi lazım.İlk başta direk enduro eğitim almakta açıkçası hem maliyetli hem sıkıcı olacaktır.Ne dersin böyle bir ekibi bu işe bulaştırıp zehirlesemmi.Yok hiç bulaşmayın bu ekip bir yerlerini kırar sorumlusu benmi olurum.
Malum ekibin yaş ortalaması 37 47 arası.
Bir sefere mahsus, eğitimden ziyade, neymiş bu bi bakalim der gibi, enduro günleri düzenleyen klüplere ücreti karşılığında gitmenizi tavsiye ederim.
Motorundan ekipmanına, benzininden yağına herşeyi temin ederler, arayıp fiyatta pazarlık yapılabildiğini biliyorum, bi konuşmanızda fayda var.
En azından ne olduğunu görüp, fikir sahibi olursunuz, sonrası zaten "Bi crf alayım ben" gibi işler
---------- Mesajlar birleştirildi - 09:51 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:41 ----------
Şu işe bir açıklık getireyim.
Herkes çok pahalı olduğundan dem vurmuş.
Bakın enduronun başlangıç seviyesi R25 beslemekten daha maliyetli değil.
Ben size boyunluk almayın diyecek değilim, elbette imkânınız varsa alın diyeceğim.
Gel gelelim çevremde boyunluk takan endurocu tanıdığım yok
Ben elimden geldiğince işin en kusursuz, hatasiz şeklini anlatmaya çalıştım.
Örnek veriyorum, normal vizörlü kaskla araziye girmek haram mı ? E değil.
Ben girmem çünkü rahat edemem, sen girersin problem yaşamazsın anlatabiliyor muyum...
Hepsi tercih meselesi, ben kendime güvenir, armor bile giymem, sen kendini riske atmaz giyersin bu kadar basit.
Ben olması gerekeni, işin kitabına göre olanı anlatmaya calistim, sen imkanların doğrultusunda istediğini yaparsın...
Velhasil , bahane totoya benzer, herkes de bulunur
Bahane üretmeyin, yapmak istiyorsanız adım atın.
Hayat dediğinizin en kralı 80 sene sürüyor, aklınız da kalacağına ardınız da kalsın
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 9 kullanıcı var. (0 üye ve 9 misafir)
Bu Konudaki Etiketler