Bende şu kadar söyleyeyim. Evden dışarıya çıkmayı planlamıyorum. Bilmiyorum orman yanında yaşıyorsun da direk mi giriyorsun araziye? Merak etmiyor değilim. Lakin şu havada ben dışarı çıkarsam da belden soğuk yediğim için akşam canım acır. Birde ben dışarı çıkınca bile yapacak birşey bulamıyourm. Zaten şu hoplamalı zıplamalı aletleri alamazsam die kendime bir akustik gitar almayı düşünüyorum.
Bkz. Böyle havalarda evde oturan bendeniz, youtube'dan birşeyler dinlemek yerine kendim çalar kendim söylerdim. Böylece hem sıkılmaz, hemde komşularımı ağlatırdım sesten
Est. bi prof'luk felan yokta, kokusu çıkar yakinda, yakın bayilerde denk gelirsem sırf meraktan kurcalarım, pek içim ısınmadı bisikletten hallice şasi maşa felan.
Öyle pek zorlamaya gelemem der gibi bi hali var, agresif süren bi endurocu çok rahat ikiye bölebilir gibi duruyor.
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:49 ---------- bir önceki mesaj zamanı 11:48 ----------
Evet eve 500 metre'de devasa bi aydos ormanı var ikinci evim olan, ama buna rağmen değişiklik olsun diye 50-60km uzaktaki ormanlara gittiğimde oluyo çoğu zaman, aydos olmasa da fark etmezdi yani
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
Kendimi yine malum sitede şemsiye ararken buldum...
3,500' e bir xtreme150 var. İkinci motosikleti diye satıyormuş ( )
Gidip alasım var...
Hocam ben sadece 1 buçuk senedir aydosun dibinde oturuyorum, ve ciddi ciddi evi almamda ki en büyük etkenlerden biriydi aydosun dibinde olması.
Daha doğrusu evin içime sinmesinde ki en büyük etken.
Yani 1 buçuk sene öncesine kadar Üsküdarın göbeğinde, en yakın araziye, hatta en yakın toprak yola 80-90km uzaklıktaydım ve ben yaklaşık 10 yıldır haftada en az 1 defa araziye gidiyorum
Mesafeler aşka engel değil gibi bir klişe hiç duymadın mı sen hayatında ?
---------- Mesajlar birleştirildi - 12:33 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:26 ----------
At bi ilanı bakayım.
Ortalama haftada bir kez Üsküdar civarından Polenezköy/Cumhuriyetköy taraflarına gitmem gerekiyor. Benim için "iş arasında terapi" gibi olacağını düşünüyorum. Öğleden az sonra işi bitirip toprakta gazlayıp çamura bulanasım var.
Sn MrMud, bir de şu lastik konusuna değinseniz? Tubeless mi Tubed mı tercih etmek daha mantıklıdır? Her zaman Tubeless taraftarıyım ama Tubed da telli jantta daha mantıklı gibi.
Telli jantı kolaylıkla Tubeless için modifiye edebilirim. Bu şartlarda telli jantın dayanım avantajını etkisiz eleman olarak var sayarsak arazi ortamında Tubed/Tubeless arasında hangisi doğru seçim olur???
...
Arazi ortamında tabiki tel jant ve tubed lastik.
Tel jant meselesini açıklamaya gerek yok, çok merak eden varsa çelik jantı olan "En Endurovari" motoruyla araziye girip biraz taşlı bir yolda gitmeye çalışsın, sonra yaşadıklarını ve hislerini burda anlatsın.
Neden şambrelli lastik, çünkü arazide şöyle bir etken var, sivri taşlar, sivri odun parçaları, belki insanlarında arada girdiği bir yolsa bol bol cam kırığı malesef, bunların hepsi lastiği patlatmasa bile çizer, mikron, hatta çoğu zaman yakında bakınca gözle görülebilecek kesikler yarıklar açar kaçınılmaz bir durum.
Şambrelli bir lastik için, o şambrel ufakta olsa ikinci şans sayılır.
Tubeless lastiklerde küçük çiziklerden kesiklerden hava çok hızlı olmasa da eninde sonunda çıkar ve o lastiğin havası eninde sonunda iner, kesikler çok sık olacağı için tamir kiti jel felan kısa süre sonra artık dikiş tutmaz bi hal alır.
Ama şambrelli bir lastikte, lastiğin kendisi kesilsede, lastiğin et kalınlığını delmediği sürece şambrele ulaşamayacağı için bi nebzede olsa havanın kaçmaması için şansın olur.
Bunun yanında arazide lastiğin sürekli basınca maruz kalacak, çok esneyecek, hatta jantında sık sık esneyecek, her ne kadar tel janta göre uyarlasan da tubeless lastiği, bi yerden fire vermesi bayağı büyük bi ihtimal...
Bunlar haricinde birde şöyle bir seçenek var;
Devrim niteliğinde bir ürün, ama 1 çift lastik fiyatında
Eline bıçağı alıp kurbanlık dana keser gibi kesmediğin sürece taş gibi durur
Başına hiç bir iş gelmediği halde ömrünün mutlaka bittiği bir süre vardır sanırım, belki 2 sene, belki 4 sene bilemiyorum.
Profesyonellerin hepsi mousse kullanır, yarış ortasında lastik patladı, jantım çatladı düşünmezler
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
Fuara geldim sıkıntıdan.
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:09 ---------- bir önceki mesaj zamanı 13:54 ----------
Arabayı parkedemiyorum. Orası ayrı konu
Halen park için kasıyorum.
Konu basligini goruyorum 2 gundur, sirf her seyi okuyup sindirebilmek icin kafamin bos oldugu zaman bulamadim bugune kadar. Tum yaziyi yorumlari ile birlikte okudum. Harika yazi ve anlatim icin tesekkurler. Kotu yani ise cok gaza getiriyor
Her ne kadar scooter kullanicisi olsam da, kullandigim scooteri bazen bozuk yollara suruyorum. Daha gecen ay patlayan amortisor kecelerini degistirttim. Simdiye kadar cok uzun mesafeler yapmasam da, Riva/Sile/Agva civarindaki tum koy yollarindan gectim, cunku cevre yolu/otoyol sevmiyorum, gezdigimin farkina varamiyorum.
Araziye cok girme heveslisi degilim diyebilirim ama yoldan cikmaya her zaman meyilliyim, ucu gorunmeyen kimsenin gitmeyecegi bozuk bir yol gorununce dayanamiyorum bazen. Riva-Sile arasinda kiyiya yakin orman arazilerine daldim 1-2 kez scooter ile, hic acimadim. Bir kez de Aydos Ormani'na Yakacik'tan dalip Sultanbeyli'den ciktim yine Italyan isi scooter ile.
Sorular mantiksiz gelebilir ama aklimdakiler sunlar;
- CRF250L gibi bir arac ile sehir icinde rahatlik nasil olur? Trafikte scooter rahatligindan vazgecmek mantikli mi? Yoksa scooteri satip CRF + Fiddle gibi bir sey mi alsak ?
- Dual-purpose alet kullaniyoruz diye body armor giyecek degiliz ama ekipman icin neler gerekecek sehir+az bucuk arazide?
- Uzun yol desek ironbutt oluruz gibime geliyor, napmali ne etmeli?
Aslinda aklimda X-ADV gibi alet var, biliyorum arazi icin yapilmis degil hemen laf etmeyin, sadece bozuk yollarda sehir scooterindan daha iyi olacagini dusundugumden. Cok hantal ve agir geliyor, ustesinden gelemem diye korkuyorum.
Motosikletle kamp hic yapmadim ama son Iznik golu etrafindaki gezimde kamp yapma gazina gelmis durumdayim. CRF250L ile kamp yerine gitmek gezmek harika olur gibime geliyor.
Ben ki 42 yasinda, 1 yillik scooter kullanicisiyim yakinda CRF alacaksam MrMud ve ofisteki bir arkadasim yuzunden olacak.
Vay anasını arkadaş.. Mükemmel bir sunum olmuş. Ellerine sağlık
Fuarda başka hiç bir üreticide böylesiini göremedim. Samurai işi olabilir, benzin yetti kadar o seni taşır, sonrada sen onu taşırsın. Dağ dere umursamadan. Bi katlanabiliniri kaldı. muhahaa...
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:03 ---------- bir önceki mesaj zamanı 13:44 ----------
Yerinde olsam pek emin olmam. Arkamaşa cle ve gövdede cleveland yazıyor. Cleveland'da tungsten demirden otomotiv sektörü için ürünler üretiyor. Yani o malzeme tungsten demirdense, ayı bindirsen o kısımlar bükülmez.
Yukinin sanayisinide gezdim, pek cinmalı denicek bir koku yok. Tekerlikli sandalyeden, forklifte, elektrikli dikişmakinasından elektrikli rollere kadar ürün yelpazesi var. Ben şahsen beğendin öğle bir üretici firmanın ülkemizde olması.
Hocam Sırayla cevaplamaya çalışayım, en azından kafanda bir fikir uyandırır umarım.
Crf250L gibi bir motor trafikte scooterdan çok daha çevik ve aralardan geçebilme kabiliyetine sahip, scooter her ne kadar minik gibi görünse de, bir spacy ile aynı çevikliğe sahip, bunu ilk kullanan kişi motora alışana kadar fark etmez genelde, yüksek motorun hep sanki düşecekmiş hissi vermesi, ama tam tersine gayet efsane dengeli olması yeni kullananın kafasını karıştırıyor sadece.
Şehir içinde scarabeo'dan aşağı kalır rahatlığı olacağını sanmıyorum.
Body armor giymek tercih meselesi, konuda da bahsettiğim gibi bende çoğu zaman araziye yazlık mont ile gidiyorum, sadece montu çamur edip temizliğiyle uğraşmamak için üzerine jersey geçiriyorum.
Sonuçta montta sizi gayet iyi koruyacaktır, sadece arazide agresif sürerim derseniz, düşme ihtimaliniz yüksek olduğu için monta yazık etmenin anlamı yok denilecek zamanlar da body armor kullanmasını tavsiye ediyorum insanların.
Yani montun kumaşı derisi, özellikle tekstilse, perişan olur taşlar çakıllar yüzünden anında yırtılır boşu boşuna yazık edersiniz monta
Arazide ben biraz sınır zorlarım, çok soft yollar da değil de biraz dar patikalarda, kayaların arasında gezerim felan derseniz enduro bot mutlaka kullanın, onun dışında ekipmanlar tercih meselesi çoğu zaman.
Asfalt ekipmanlarını arazide de kullanabilirsiniz tabi ki ama, yoğun biraz zorlu bi arazi turunda ne kadar konforlu olur tartışılır.
Örnek vermek gerekirse, ben deri tulumla da arazide sürerim, ama 10 dakika içinde kendi terimde boğulmam kaçınılmaz.
korurmu koruz, ama eziyet ede ede korur
Uzun yol biraz size kalmış, sizin konfor anlayışınız nedir mesela bunu bilemem.
Kimi insan ST1200 ile 50km gider ağlayıp sızlar yoruldum diye, kimi insan tahta gibi selenin üzerinde nefessiz 100km gider gram gocunmaz şikayet etmez.
Crf ile az molalı istanbul-izmir giden kullanıcılar tanıyorum.
Şahsen ben mesela crf ile ayağımı yere değdirmeden 100km yol giderim, 10dk'lık bir mola verdikten sonra da gitmeye devam ederim, çünkü benim konfor anlayışım farklı, arazide affersiniz kıçımızı seleye koyamamaya alışınca betona bile otursam oh be ne rahat diyorum
Genel olarak rahatsız bir motor olduğunu düşünmüyorum crf'nin.
Konfor meraklısı olup crf'nin selesinden şikayet eden bazı kullanıcılar, jel sele, portatif yastık türü şeyler kullanıp çokta memnun kalıyorlar uzun yolda.
Şehir içinde zaten maksimum 10-15dk aralıksız sürebiliyoruz, o kadar kısa sürede ayakta da sürseniz rahatsız olmazsınız zaten
Eğer X-Adv fan'ları varsa kusura bakmasınlar söyleyeceğim şeyler için, o motorun özeti benim için 3 kelime "Çöp Oğlu Çöp".
Scooter desen değil, Enduro desen değil, supersport hiç değil, naked ile alakası yok.
Yani Honda mühendisleri oturmuş düşünmüş;
"Ya şöyle yeni bi motor yapalım, basalım içine ne kadar teknoloji varsa, traction abs esd csr msr ksr ne gelirse, tipide böyle saçma sapan bir şey olsun, o kadar teknoloji var, ee benzeri de pek yok, fiyatı da damarlı sesi yerinde bişey yapalım iteleyelim gitsin." demişler.
230 küsür kiloluk, ne olduğu belirsiz, saçma sapan bir motor.
230 kiloluk, oturuş pozisyonu scootervari bir aletle arazide sürerim hiçte sorun yaşamam diyen varsa, kinaye yapmıyorum cidden tanışmak isterim.
Çünkü çok merak ediyorum, asfaltta bile apexe girip çıkarken motor bloğu ile asfaltın arasında 5 santim mesafe kalan bir motor, arazide minicik bir çukurda bloğu yere vurunca nasıl bir gürültü çıkaracak...
Alan kullanan varsa, hayrını görsün tekerine taş değmesin.
Evet tekerine taş değmesin çünkü o oturuş pozisyonunda tekere taş gelirse HighSide nedir uygulamalı olarak öğrenecek.
Benim fikrimse, x-adv'ye verilen paranın ciddi anlamda "Ziyan"dan öteye gitmediği.
Ofisteki arkadaşa selamlar
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:25 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:23 ----------
Sağolasın hocam, teşekkürler
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:29 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:25 ----------
Pek bildiğim tanıdığım bi marka değil, onun için yorum yapmam doğru olmaz.
Umarım senin dediğin gibidir, mutlu bile olurum, enteresan bir seçenek geldiği için, tuhaf bi motor.
Ama güçsüz görünüyor kağıt üzerinde yazana bakınca.
Tabi hafifliği belki bu eksiğini örter öyle bi ihtimalde var, fakat şu 3 litre depo olayı pek olmamış, araziye o depoyla giden adam yanına bidon almazsa, araziye girdiği gibi benzinlik yolunu tutması lazım.
Arazide motor genel olarak yüksek devirlerde olacağı için ne kadar az benzin yakarsa yaksın 3-4 litrelik depo dayanmaz bana kalırsa.
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
https://hizliresim.com/Rr8R21
Bence bunlar hiçde çirkin değil.
Okadar kapitalisyonun reklemasyonlarından sonra, düşünsesize, iyice yorulup mx'in tınngırtısınıda durdurup, ağaçların gölgesindeki hamağınıza uzsanıp, derin bir nefesle şöyle bi ''Ooffffff beee...'' diyorsunuz.
Arkadaş, sen yine iyisin, ben işe gitmek için motosiklet aldım, motosiklet kullanmaya zamanım olsun diye işi bıraktım. Buna ne demek gerek.
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:33 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:01 ----------
benim yuki gusto 50 4 beygir 98 kilo, yarı otomatik, jikle açıkken birinci vites gaz vermeden 1 metre iyeri atlıyor. Ben çok memnunum. Çok zorladımmı soğuyana kadar bir subap az bir ses çıkarıyordu, usta ayarlarım dedi batırdı. Şimdi hep çitlatıyor. Redaktörün teli çıkmıştı, çıkma parçayla redaktörü değişti, başkasına ayara gittim, 300 lira parça değişmeli dedi. Garanti diye birşey yok diyorlar servisler. Artık inanmıyorum; Kendim ayarladım, taktığı çıkma redaktör ses çıksrïnca söküp baktım, içinden mıcırlı çamur çıktı, kendim bir kutu kırmızi gres aldım komple temizleyip gresledim. saay gibi çalışıyor. servis mervisten vazgeçtim. Parça için sanayisine gidiyorum kendin hallediyorum. Ondan beri memnunum. Bana sorarsan servisin ustan sağlamsa, marka sağlam. Montajını ve sürüşe hazırlamasını kendisi yapan bir bayiden almıştım. Hazır dedi aldım geldim, anında 5-6 gevşek vida buldum ve içinde hiç yağ yok denicek kadar az yağ vardı. Olay dönüp dolanıp yine üreticiyle ve tükedici arasına girmiş tüccarlarda patlık veriyor. İyi forumlar...
Eline sağlık Mr Mud. Çok güzel olmuş.
Arazi olayı aklımın uzak bir köşesinde "ileride neden olmasın" şeklinde vardı, sayende komple vazgeçtim. Çünkü vermek isteyeceğimin ötesinde adanmışlık istiyor anladığım kadarıyla. Bu kadar çok vakit, para ve efor karşılığında çok ciddi zevk almak lazım. Gördüğüm kadarıyla sen dahil bir çok meraklısı da ciddi zevk alıyor.
Açıkçası bir arkadaşın kendi arazisinde araziye özel motosiklet (farı sinyali plakası olmayan) kullanmışlığım da oldu. SDR'la itina ile geçtiğim yerden tozu dumana katarak geçmek büyük zevk Arazi motosikleti sürmenin, yapısı itibariyle genel olarak motosiklet hakimiyetime ciddi faydası olacağını da orada anladım.
Ama ne yalan söyleyeyim, toplamda beni o kadar çok sarmadı. Yola özel yapılmış bir makinanin yolla konuşmasını dinlemek, o dilden iyi anlayıp muhabbeti yönlendirebilmek, tenha ve kıvrımlı bir dağ yolunda virajların tadını çıkarmak daha bir zevkli benim için... Zevkli olması yanında, günlük kullandığım ekipman ve motosiklet ile yapabildiğim aktiviteler olması da büyük avantajmış onu anladım.
Aslında motosiklet olayının bir güzel yanı da bu... Hepsi iki teker gibi görünüyor ama acaip farklılar, ve çok farklı zevklere hitap ediyorlar. Bir cruiser, bir SS, bir naked, bir off-road, bir tourer, bir motocross, bir adventure, hepsi ayrı yönlerden zevkli ve avantajlı. Önemli olan, kendimize uygun olanı seçebilmekte...
Teşekkür ederim Haşmet abi, ilk cümlenin sonuna sesli güldüm
Daha önce de söyledim amacım bütün dünyayı zombi salgını gibi endurocu yapmak felan değil, herkes kendine en uygunu bulsun istiyorum
Yani aslında Enduro O'nun için biçilmiş kaftanken gidip cruiser/ss vs. süren kişilerin peşindeyim.
Mesela bu sınıf sana uygun değilmiş, bunu okuyunca fark etmişsin, yazdıklarım amacına ulaşmış yani
Ha kaldı ki bende asfalta süren, viraj seven insanım, hangi motorcu sevmez apexe girip çıkmayı.
Ama dünya bir yana offroad bir yana.
İmkan olsa kenarda mutlaka ikinci bi seçenek supermoto hali hazırda tutarım, çok ağır supermoto hastasıyımdır Enduro kadar olmasa da.
Ama hız merakım yok açıkcası, 690smc gibi bir makine ile apexten gazı açıp teker yaparak çıkmak dersen ayıla bayıla gelirim
Benim için cesaretten çok yetenek önemli, imzada yazdığım gibi, cesaret aptalda da var.
En pısırık insana bile bir anlık cinnet ile gelebilecek bir duygu/tepki, ama yetenek gökten zembille inmiyor
Bu gözler, Nc750x ile H2 tokatlayan adam gördü Türkiye'de, ve bunu kime söylesek inanmadı, "Yavaş sallayın" der gibi baktı gözümüze, Nc750x kullanan kişi bu forumda üyeliği bulunan biri hatta, pek aktif kullanmaz orası ayrı
Demem o ki, "Bak beşşüz basıyom" meseleleri benim ilgimi çekmiyor pek, 4 silindir aletle viraja kazık yutmuş gibi girdikten sonra isterse 1500 bassın benim için sürmeyi bilmiyodur o kadar, saygılar
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)